31 Ocak 2017 Salı

#Başkanlık sistemine neden HAYIR! diyorum?
Eğer bir ülkede işlerden sorumlu bakanlar varsa,o bakanlar günü geldiğinde mikrofonlara konuşur.
Dışişleri Bakanı,İçişleri Bakanı,Adalet,Eğitim,Sağlık,Milli Savunma,Aile ..diye de uzanır görevli bakanlıklar ve her birinin görev tanımı da,yapacakları da anayasada bellidir.
Örneğin,Dışişleri Bakanının yerine Adalet Bakanı konuşamaz;Sağlık Bakanının yerine de Aile Bakanı fikir yürütemez.
Ama bizim ülkemizde işler nasıl yürüyor derseniz?
Mülteci sorunu mu yaşanıyor,Dışişleri Bakanı ortada yok,yerine tek bir kişi konuşuyor.
Ortadoğu'da savaş mı var;bakan yine ortada yok,yine tek bir kişi konuşuyor.
Peki,ülkenin her türlü sorununda,bakanlar yalnızca bakıyor ve bir kişi her konuda fikir beyan ediyorsa,o ülkede yapılan siyaset sağlıklı mıdır,yasalara uygun mudur?
Alınacak her karar,yapılacak her eylemde parlamenter sistem devreye girmez mi?
Bizim ülkemizde Elbette HAYIR!
Neden başkanlığa HAYIR! diyorum çünkü....
Dün akşam,bir nişan törenine davetliydim.Saat,19.30.Hadi yürüyeyim dedim kendime.
Havanın soğukluğunu tarif dahi edemem.Pişman da oldum aslında yürüyerek gitmeye kalktığım için.
Parkın içinden geçiyorum,loş ışıkta 5-6 köpek gördüm ve yanlarında bir çocuk,10-11 yaşlarında.
Üstü nasıl ince anlatamam.İnce bir kazak,ayağında terlikleri ve burnu akıyor soğuktan.
Benim üstümde ise en kalın giysilerim,ellerimde deri eldivenlerim var ama üşümekten yürüyemedim bile.
Çocuk,köpeklerle boğuşuyor.Önce anlamadım ama sonra gördüm ki,köpeklere sarılıyor,onlarla takla atıyor ama aslında üşüdüğü için ısınmaya çalışıyor-du.
Yanına yaklaştım ve'Sen,köpekleri çok mu seviyorsun?'dedim;
Bana,anlamayan gözlerle baktı.
Anladım ki,çocuk SURİYELİ!
Be vicdansızlar!
Bu çocuğun,akşamın o saatinde,bu soğukta,o parkta ne işi var,sıcak yatağında olması gerekirken?
Asıl soru bu değil elbette.
Bu çocuğun,bu Suriyelilerin,ülkemizde ne işi var?
4 milyon insan.....
Yerlerinden,yurtlarından kaçmış,ülkemize sığınmışlar.
Bunların yeri,bizim ülkemizde mülteci olmak mı?
Biz kimiz de,Suriye'nin iç işlerine karıştık ve bu insanları evlerinden ettik?
Bizim ne haddimize bu?
Bunun vebalini nasıl ödeyecekler acaba?
Başkanlığa neden HAYIR diyorum?
Çünkü....
Herkes yerini bilecek.Cumhurbaşkanıysan,makamına göre davranacaksın,aileden sorumluysan,ona göre konuşacaksın;Dışişleri isen,dış politikayı meclis kararıyla şekillendireceksin.
Bunlar,ayrı sorumluluklardır,TEK ADAMA DEVREDİLEMEZ!

30 Ocak 2017 Pazartesi

#CHP Adana milletvekili Elif Doğan Türkmen'in,1.2 milyon TL’lik haberleşme faturası günlerdir dillerde.
Elbette dile getirilecek bir rakam bu,kusura bakmasın Elif Hanım.
Milletvekilleri,bizim gibi sade vatandaşlardan daha çok harcama yapmak zorundalar biliyorsunuz.
Düğünler,cenazeler,çiçek,takı... dediğinizde,bu ciddi bir miktar tutar ama.... 
Özellikle seçim dönemlerinde vatandaşlara ve seçmenlere bilgilendirme notları,SMS'ler,telefonlar da elbette normal ama...
Siyasette dürüstlük çok önemlidir ve yapılan her şeyin,konuşulan her sözün arkasında durmak gerekir.
Elif Hanım'ın da miktardan haberinin olmadığına ve dürüst bir siyasetçi olduğuna eminiz ancak,bu noktada '. Divan üyesi olarak; benden önce alınmış bir karar ile divan üyelerine verilen hakkı ben de kullandım. Bu kullanılan hak, tamamen seçmenlere, hemşerilerime, kamuoyuna yönelik bir bilgilendirme ve iletişim amaçlıdır.
Kullanımımıza sunulan bu hak ve hizmetlerin fahiş fiyatlarından sorumlu tutulması gereken kişinin ben olmadığını düşünüyorum.Bana limit konusunda bilgi verilmedi'diyemez!
Elbette,kendisine bilgi verilmemiş olabilir,faturanın bu kadar yüksek geleceğini de bilememiş olabilir ancak.....
Hani;ataların bir sözü vardır:'Hamama giren terler'der.
Eğer,milletvekilliğine soyunmuşsanız,bu işin getirisi kadar götürüsünün de olduğunu bileceksiniz.
'Bana fatura edilemez'diyemezsiniz çünkü;sonuçta bu harcamayı bilin ya da bilmeyin siz yaptınız.
Bu durumda yapılması gereken şey,hem kendisinin hem de partinin imajı açısından,bu faturayı ödeyip,bir basın toplantısıyla fatura bilgilerini kamuoyu ile paylaşmasıdır.
Eğer bunu yapmaz ise,tam da referandum öncesinde,CHP'nin,AKP'nin ağzına sakız olmasına ve bu konuyu,her türlü kepazeliğin üstünü örterek meydanlarda dile getireceğini unutmamalıdır.
CHP'nin de,bu konuyu ertelemeden,gündemden düşürmesi gerekir.'O da şunu yapmıştı.AKP'nin pislikleri bir gündeme düşse,o zaman görün faturaları'gibi basit yaklaşımlar partiye kaybettirir.
CHP,bu hatayı asla yapmamalıdır.
İ.Melih Gökçek gibi birinin diline düşmüşse eğer konu,gerisi de gelecektir.
Hele bir meydana insin o yüce insan da o zaman görün olacakları!

29 Ocak 2017 Pazar

#Başkanlık sistemine neden HAYIR! diyorum?
Siyaset dürüst,ahlaklı,sorumluluk isteyen ve sözünün arkasında duran insanlarla yapılır.
Meclise gönderdiğimiz ve maaşlarını bizim verdiğimiz vekillerin rezil hallerini görüyorsunuz umuyorum?
Meclise,bizi temsil etsin,bölgesel sorunlara parmak bassın,çözüm üretsin diye seçtiğimiz vekiller,tekme atmaktan tutun da,küfür,seviyesiz konuşmalar,görsel acizlik....
Her sıfatı hak ediyorlar inanın...
Kadın vekillere bakın.Biz,bu kadınları niye gönderdik meclise?Yalnızca kadın sorunlarına çözüm bulsunlar diye mi?Hoş,onu da beceremiyorlar ya ayrı konu!
Meclis çatısında kadın ve erkek vekiller eşittir.Ülke sorunlarına yaklaşımları da aynı bakış açısıyla olmalıdır.Siz hiç,kadın vekillerin kürsüye çıkıp da,işçi ölümleri,ekonomik gidişat,tecavüz,çocuk gelin,kültürel-sosyal doku kaybı,doğanın tahribatı vs konularında bir fikir ürettiklerini,sorunu dillendirdiklerini gördünüz mü?
Bizim meclisin,özellikle AKP'li kadın vekilleri,kafalarını beze dolayıp,o tuhaf kıyafetlere bürünmekten başka bir misyonları var mı?
Ha bir de,tekme atılırken,bir erkeğin el işaretiyle kavgaya taraf olmaktan başka.
Siyaset-çi dürüst olmalıdır.
Ülkenin başbakanı,mikrofonlara PKK-CHP ile işbirliğinde diye konuştuğu zaman,ya ar damarı çatlamak deyimini kullanmak gerek ya da toplumsal algı operasyonunu cidden herkesi salak yerine koyarak yürütmek ama aynı zamanda çok ayıp etmek demek.
-Oslo'da,teröristlerle masaya AKP oturmadı mı?
-İmralı'ya MİT müsteşarını AKP göndermedi mi?
-Adana-Ceyhan otobanında,teröristlere tırlar dolusu silahı kim gönderdi peki?
-Şırnak,Cizre,Silopi ve kanayan yara,her gün şehitlerimiz gelirken,çözüm sürecinde 'Valilere operasyon emrini ben verdim'diyen sayın Erdoğan değil mi?
-Megri Megri diye teröristleri besleyenlerle halaya durup,PKK bayraklarını meydanlarda açtıran AKP değil mi?
-Habur'da,çadır mahkemeleri kurdurup,devletin hakimini teröristlerin ayağına gönderip,salıveren AKP değil mi?
Bu ülkede,15 yıldır CHP mi iktidarda da,PKK ile işbirliği diye yalan söylüyorsunuz?
Bu yalanlarla belki cahil halkı kandırabilirsiniz ama bu ülkede aklı başında insanlar da çoğunlukta sayın Yıldırım.
Neden başkanlığa HAYIR'diyorum?
Çünkü ben ülkemde,dürüst,yaptığının hata olduğunu itiraf edebilecek kadar yürekli,aydın,donanımlı,yalana sarılmayan kadın-erkek siyasetçileri istiyorum.
Sizi değil!

28 Ocak 2017 Cumartesi

#Başkanlık sistemine neden hayır diyorum?
Toplumdaki yozlaşma,kurumlara atanan kişilerin liyakatten geçirilmeden,eş,dost,akraba,partizan kriterlerine bakılarak atandığı için vardır.
Liyakat nedir?
Liyakat,bir işe yerleştirilmeye değer bulunacak özellikleri taşımaktır.
Hepimiz,bir şekilde devlet ya da özel kurumlara gidiyoruz.Karşımıza çıkan müdür,müdür yardımcısı,amir,memur,sekreter hatta çaycısına kadar, olması gereken özellikleri taşıyor mu?
Kraldan çok kralcı olan insanların yüzünden işlerimiz aksamıyor mu?
Yıllardır,kurumsal ilişkiler içindeyim ve bugüne kadar görevini layıkıyla yapan,oturduğu koltuğu hak eden,dürüst,namuslu çok az insan gördüm.
Makamlara bakın,ya partili olduğu için yandaşlıktan getirilmiştir,ya araya'Kart hamili yakınımdır' notlarıyla getirilmiştir ya da yarın,bir gün işime yarar diyerek getirilmiştir.
Gerçekten,işi bilen,konusunda uzman,o koltuğu hak eden insan yok denecek kadar azdır bu ülkede.
Kendini büyük sanan bu insanlar,her türlü yalanı söyler,çark etmeyi iyi bilir,seni .... yerine koyar,nasıl olsa unutur diye düşünür ve utanmadan yüzünüze baka baka makamlık taslar.
Yeminle,bu insanlardan artık bana gına geldi.
Hani,eşeklerden özür diliyorum bu yazdığım yazı için ama eşeğe altın semer de vursan,eşek,eşektir;eşek yarış atına dönüşmez.
Adam,karşında iki çift lafı bir araya getirmekten aciz .... ama makam sahibi olmuş.
Burda,hayvanların topundan özür diliyorum.
Neden başkanlığa karşıyım?
Çünkü.....
Liyakat sistemini kaldırmak ne demek?
Çünkü,bize dayatılan başkanlık sisteminde,makamlara atama yapmak liyakat;yani,işe uygunlukla değil,'Benim adamım,ben istedim,o koltuğa gelecek.Yav,şunu da buraya müdür atayayım da maksat muhabbet olsun'diyerek makamlara layık olmayan insanara atanacak.
Ne hakla?
Bu müdürlerin,memurların parasını ben,vergilerimle,zamlarla ödeyeceksem,HAYIR! diyorum.
Gelelim,sözün özüne:Bu tür,altın semer takılmış eşeklerden öyle usandım,öyle usandım ki....
Bir yer bulsam kaçıp,gideceğim.
Adam değilsiniz ve olmaya da hiç niyetiniz yok çünkü görgüsüz,cahil,hımbıl,parsayı götüren güruha dahilsiniz.
E,ben daha ne diyeyim?

26 Ocak 2017 Perşembe

#Vatanım Sensin dizisini izliyorum.
Memleketi,ta o yıllarda satan satana.
Diziyi izleyen vardır mutlaka ama bu,kara günlerde,'Yetmez ama evet.diyenlerden başlayarak,S-akillerle devam eden güruha eklenen EVETçilere bir sözümüz olsun:
Bu diziyi izleyin,izleyin ki;
Bir toprak parçasından,bir vatan yaratan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün,nasıl bir deha olduğunu,vatanına ihanet edenlerle nasıl savaştığını,yokluk ve sefalet ve emperyal güçlere karşı umudunu yitirmeden,dirençle savaşanvatanseverlerin gösterdiği mücadeleyi ibretle izleyin.
İzleyin ki;bu vatan,bu günlere kolay gelmedi.Bu nedenle de kolay kolay size teslim edilmeyecek Ey aymazlar!
Dizi ara verince,kanalları taradım ve karşıma O Ses Türkiye denen şarkı yarışması çıktı.
Böyle yarışmalardan bir star çıkmaz elbette ama gözüme biri takıldı;daha doğrusu ailesiyle biri.
Resul denen bir yarışmacı çıktı.Ayağında spor ayakkabıları,kıyafetleriyle,karşımızda tam bir Rap şarkıcısı.Buraya kadar normal elbette ama anormal olan şey ise;
Adamın ailesine kameralar çevrildi ki,kara çarşafa dolanmış ve bir .... neyse;bir kadın oturuyor.
Kadın,eşiymiş meğer.
Sen!
Modern kıyafetlere gireceksin,mikrofonlara şarkı söyleyeceksin ama kadını çarşafa dolayıp,utanmadan karşımıza çıkaracaksın öyle mi?
Bu kadına da yazıklar olsun!
Be kadın,hiç mi sormuyorsun'Sen neden böyle giyiniyorsun da,ben çarşafa dolanıyorum?'diye
Neden HAYIR! biliyor musunuz?
Ben,ülkemde,erkeğin kölesi olmuş,çalışmayan,üretmeyen,çarşafa dolanmış kadın görmek istemiyorum.
Kadın,çocuk doğurmaktan çok daha fazlasını da yapacak güçte çünkü.
Adam,elinde mikrofon'Estarabim,estarabim,sağdan,soldan estarabim'diye sallanırken,kameralar,yalnızca gözleri görünen eşini kayıttaydı.
Hay sizin kalıbınıza.....

#Demokrasilerde seçme ve seçilme özgürlüğünüz vardır.
Kim,oyunu,kime isterse ona verir ve bunun sorumluluğu da kişiye aittir.
Ama......
Karakter önemlidir ve damarlarınızda taşıdığınız,geçmişinizden bugüne gelen karakteristik yapınız çıkar,beklenti,yaranma amaçlı olursa,bunun karşılığı artık 'Vay be!Ne karakterli bir adam-kadın.Hiç ödün vermeden yoluna devam ediyor,helal olsun!' değildir. 
İşte bu yüzden,meydanlarda,stadlarda,sosyal medyada yüzünüze tükürülecek hale gelirsiniz.
Çünkü bu toplum,artık ayrıştırma,haksızlık,özgürlüklere getirilen yasaklar,öteki,beriki,sen,ben istemiyor ama siz sanatçı,sporcu takımı,artık daha ne bekliyorsanız kalan ömrünüzde,toplumun tepkisini çekeceğini bile bile bu tavrı aldınız ya!
Elbette,kişi özgürdür ama toplum bu kadar ayrışmışken,göstere göstere 'Rıdvan,bak ben EVET diyorum,sen ne diyorsun?Topu alan Burak,sen de Evet diyor musun?;Hop Arda! Sen ne diyorsun?Neydi şu popçu,o eksik kalır mı? Murat Boz ise'Valla abi,ben listeden eksik kalamam.Bundan sonraki süreçte,az daha yaranmışlık yapayım ki,belki üç-beş konseri kaparım.
Gerçi,Yavuz Bingöl de,omuzların üzerinden kendini paralamıştı ve adamın itibarı iki paralık olmuştu ama neyse.
Ben, daha gencim.Geçmişte,askerlikten kaçmış olabilirim,kötü şarkılar söyleyebilirim,Acun'un programından malı götürerek adımı diri tutabilirim ama heyhat!Bu saatten sonra işim zor mu ne?'
Samsun'da,50 kişiye 'Başkanlık nedir,yeni anaysa hakkında ne düşünüyorsunuz?'diye sormuşlar,verilen yanıt:
Valla okumadık ama oyumuz EVET!
Adamlar,daha neye EVET dediğini bilmiyorken,şu dört kişiye cidden sormak gerek:
-Siz! eski futbolcu,Şeytan lakaplı şahıs!
Siz bu 18 maddeyi okudunuz mu?
Ya siz Hamile eşini döven,şoföre saldıran Burak Yılmaz.Siz okudunuz mu?
Hoş!Tepeden tırnağa vandallık akan birinin bunu okumasını beklemeyiz,değil mi?
Arda Turan'ı zaten saymıyorum.Adamın,özel hayatını sergilemekten okumaya vakti olmamıştır.
Şu,Murat Boz'a ne demeli?
Gençsin,yakışıklısın,bu kadar da hayranın var.Derdin ne de,şarkıcılık hayatını bu kadar riske attın be adam?
Değer mi?
Peki....
Okumadığınız,hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bu ŞEY'e neden EVET! diyorsunuz?
ŞEY diyorum,çünkü içeriği memleketin hayrına olmayan bu kağıt parçasına kıymet vermem ve EVET! demem mümkün mü?
Bize dayatılan ve rejimi değiştirmeye kalkan her girişime HAYIR!

24 Ocak 2017 Salı

#'Başkanlık gelirse terör biter'
Numan Kurtulmuş- Başbakan yardımcısı ve eski HAS Parti genel Başkanı.
Bir insan,ideolojisinden çark edip,parti parti gezerse,o insandan uzak durun çünkü o insan,artık kendi değerlerini yitirmiş ve birilerinin güdümüne girmiştir.
Gelelim bu sözün açılımına:
Bu şu demek aslında:Biz,başkanlığı öyle istiyor,öyle istiyoruz ki,bu yolda her yol mübah bize.
Terör mü?
Mücadele edersek,terör biter.E,o zaman biz neyi önümüze tutacağız ve kitleleri 'Bakın,biz başkanlığı getirmezsek terör böyle sürecek'diye ikna turları atacağız?
7 Haziran'da,1 Kasım'da da halkın önüne 'İstikrar gelecek,kaos bitecek'palavralarını attık ve halk da bunu yedi ama gel gör ki,ne istikrar geldi,ne terör bitti ne de kaos ortamından çıktık.
Demek ki neymiş?
Keramet başkanlıkta ve vaatlerde değil;keramet ilkeli ve kararlı bir duruşla,memlekete sahip çıkıp,başta terör olmak üzere,yapıcı,üretici bir program belirleyip,tarımdan,sanayiye,her alanda kalkınma hamlesi yapacak,güçlü bir iktidardaymış!
Mozambik'e gitmiş ve Fetö için Mozambiklileri uyarıyor.
Fetö kim?Afrika ülkelerinde okullar açmış ve bunu destekle yapmış biri.
Daha düne kadar Türkçe Olimpiyatları düzenleyip,bu olimpiyatlarda Mozambik'ten,Tanzanya'dan,Madagaskar'dan çocuklar ülkemize gelip,şarkılar söyleyip,elleri patlarcasına alkışlanmıyorlar mıydı?
Daha düne kadar,bu olimpiyatlar için,üstüne Atatürk olmayan özel paralar bastırılmamış mıydı?
Daha düne kadar'Beraber yürüdük,biz bu yollarda,beraber ıslandık yağan yağmurda'şarkısını FETÖ'yle birlikte söyleyenler,şimdi kalkmış,Mozambik'i uyarıyor.
Adamlar demez mi?'Yahu! Bu ne iş?Dün,sizi el ele görmüştük,bugün ne oldu?'
Davul çalmış,ne de güzel çalmış üstelik.
İtalya'ya gitme,Fransa'ya gitme,Hollanda'ya gitme,Norveç'e gitme ama gide gide Mozambik,Tanzanya,Madagaskar'a dayan.
Layığımız bu demek ki!
Sayın Bahçeli'ye de bir not olsun:
'2019 yılına kadar kim öle,kim kala?'demiş.
Valla,dileriz 2019 yılına kadar giden gider,memlekete zarar veren her kim varsa da,darısına yatarak ardından gider.
Hatta topyekün darısına yatın da kurtulalım sizden!

23 Ocak 2017 Pazartesi

#Kadınlar işte......
Dünyanın her yerinde aynı refleksi gösteriyorlar.
İnsanda merhamet,vicdan ve şefkat olmalı.
Hani;anımsar mısınız;bizde de,Rize-Kalkandere'de,tavuklar üşümesin diye yün korunmalıklar ören bir teyze vardı.
Hani,yine tavuklara yün ören İngiltere'de bir kadın haberi daha vardı,bilmem okudunuz mu?
Burası da Hindistan....
Yaşlı filler soğuktan üşümesin diye yün ören kadınlar.

Böyle kadınlar olduğu sürece,hayat daha bir güzel olmaz mı? :)

#Nihayet,sosyal medyada çocuğunun takdirname almış karnesini sergileyen ana-babalar bitti.
Çocuğunuzun başarılı olması,elbette çok gurur verici bir şeydir.
Ülkemizde,bu karne döneminde, tam 9 milyon öğrencimiz takdirname almış.
Peki.....
Madem,ülkemizde,bu kadar başarılı öğrenciler yetiştiriyoruz;
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) yaptığı en kapsamlı küresel eğitim araştırmasında,Türkiye 76 ülke arasında 41. sırada yer aldı.
Bu araştırmaya göre,Türkiye matematikte 4. sınıf seviyesinde 49 ülke arasında 36'ıncı.Sekizinci sınıf seviyesinde 39 ülke arasında 24. sırada. Fende ise 4. sınıflar 39 ülke arasında 21'inci, 8. sınıflar 47 ülke arasından 35'inci sırada.
En başarılı ülkeler kimler dersek; Singapur, Hong Kong, Kore, Tayvan ve Japonya.
En başarısız ülkeler ise; Afrika kıt'asında yer alan ülkeler.
Madem,bizim çocuklarımız bu kadar başarılı;neden PISA sonuçlarında,bizim çocuklarımız,matematik ve Fen'de okuduğunu anlamıyor sonucu çıkıyor?
Eğitim.....
Bir ülkenin gelişmesinde,ilerlemesinde en temel unsur ve eğitimi yap-boz'a döndüren bu hükümet,çocuklarımızın da,ülkemizin de geleceğiyle oynuyor.
Bütün okulları imam hatip yapma gayretindeki bu hükümetin eğitim programında,çocuklarınız takdirname alsa ne olur,almasa ne olur?
Çocuklarımızı hedefli,idealist,geleceğini planlayan,öngörülü,saygılı,terbiyeli,hayata duyarlı bir eğitimle yetiştiriyor muyuz?
Varsa yoksa,kızları eve tıkmak,en fazla öğretmen olur diyerek öğretmenliği aşağılayıp,mühendis,doktor,mimar olmasının önünü kapatmak;erkek çocuklarından da kindar ve dindar nesil yaratmak.
Hedef bu değil mi eğitimde?
Bu toplumun ayaklanması için ciddi bir eğitim reformu lazım bize.
Eskinin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ı,hiç anlamadığı eğitim konusunda bakan yaparsanız,o da kalkar ve yalnızca eğitime bakar,bakar....
Hiçbir somut proje üretemez,hiçbir yararlı işe el atamaz.
Hadi yeri gelmişken,şunu da ekleyeyim;Hani,bir tank üretildi,adı ALTAY!
OTOKAR tarafından gövdesi Güney Kore'den yardım alınarak yapılan,"Tüm Arap ülkeleri almak için sırada'' diye AKP hükümetini göklere çıkaran bir algı operasyonu var ya!
İşte,elin yardımıyla tankın gövdesi üretildi ama heyhat! Tankın motoru yok,biliyor muydunuz?
MTU ve Mitsubitshi firmaları ve Avusturya,motor yapımını reddetti.
Motoru olmayan tank yürür mü peki?
Oysa bizim ne yetenekli mühendislerimiz var değil mi?
Elin yardımıyla gerdeğe girmeye kalkarsan,kendin proje yapıp,kendin üretemezsen;
Eğitimi dindarlaştırıp,bilimden,teknolojiden uzaklaştırırsan;
Böyle rezil olursun dünyaya.
9 milyon öğrencimiz takdirname almış.
Almış da.....
Geleceğimizin teminatı olarak mı almış?

20 Ocak 2017 Cuma

#Kızımın,en iyi arkadaşlarından biri,Sedacığım,benden nişan tepsisini hazırlamamı istediğinde;'Zaman,nasıl da hızlı akıyor.Dünkü çocuklar büyüdü,artık gelin oluyor ve ben yaşlanıyorum'dedim. ;)
Çok naif,terbiyeli,nazik kızım;Sedacığım.....
Dilerim,hep mutlu olsun.
Evlilik.....
Çok da matah bir şey değil elbette ama başınızda kavak yelleri eserken,evliliğin ne şahane bir şey olduğunu sanıyor ve düşünmeden içine dalıyorsunuz,sanki çok aceleniz varmış gibi.
Evlilik,çok zor bir birliktelik ve 'İşte bu insanla yaşlanmak istiyorum,bu insandan çoğalmalıyım'dediğiniz birini bulursanız,evlenmelisiniz.
Ki,böyle biri yok emin olun.
Evlilik,kağıt üstündeki üremenin,yasal yolu,hepsi bu.
Çok lazım mı derseniz;Hayır! :)
Evlilik,bağlayıcı.Attığınız imza,ceketinizi alıp çıkmanıza engel.Tabii,sonuçta yaparsınız ama o kadar hırgüre ne gerek var değil mi?
İnsanın,midesinde kelebeklerin uçuştuğu gençlik yıllarında,hayat nasıl da toz pembe ama evlendiğiniz zaman,o toz bulutu dağılıyor ve yerini....

Neyse!
Boşverin.
Şu anda evlenecek,çiçeği burnunda bir çift var.Korkutmayalım şimdiden gözlerini.
Nasıl olsa,her fani gibi başına gelecekler var! ;)

19 Ocak 2017 Perşembe

#Kalite,asla tesadüf değildir.
Soy geçmişiniz,ailenizden aldığınız görgü ve edep sizi toplum içinde bir yere taşır ve bu hayatınız boyunca da sürer,gider.
Yeni anayasa ama aslında tek adamlığa giden yolun tek taşı tartışmaları sırasında,bu akşam yaşananları görünce,hadi ahlaki sınırlarını zorlayan erkek vekilleri geçtim ama şu AKP'li kadın vekillere ne diyelim şimdi?
Gözü dönmüşlük,şiddet,bu kadar biat etmek neyin kafasıyla oluşur?
Bağımsız vekil Aylin Nazlıaka,kendisini,MHP'yi protesto etmek için kürsüye kelepçeledi.
Hani,bu meclis,oyunu savurarak kutuya atan 17/25 Aralık vekillerini de görmüştü;hani bu meclis,tekmelerin ve küfürlerin havada uçuştuğu vekilleri de görmüştü ya!
A.Nazlıaka da,kendince bir yol belirlemiş.
Yeni anayasa diye,içeriğini bildiklerinden dahi şüphe ettiğimiz AKP Antalya milletvekili Gökçen Özdoğan Enç,vekilin saçına yapışıp,ardından da engelli vekil Şafak Pavey' e nasıl saldırır?
Biliyorsunuz;Şafak Pavey'in kolu ve bacağı protez.
Bırakın sağlıklı insanı,engelli bir vekile nasıl saldırır bu kadın?
Bu ne ahlaksızlık böyle?
Ne anayasaymış kardeşim!
600 vekilin içine girmek için yapmayacakları şey kalmamış belli ki.
Siz vekil olsanız ne olur,olmasanız ne olur bu memlekete?
Şu görüntünüzle,sizden ne hayır gelir de,mecliste koltuk kapma telaşına düştünüz?
Yazıklar olsun,bu olayı seyreden diğer vekillere.
Şafak Pavey'in,doku zedelenmesi olmuş,çünkü protez kolu yerinden çıkmış.
Kalıbınızdan utanın.Bir de vekil olacaksınız!
Engelli bir insana saldırmak......
Saldıran kadın vekilin fotoğraflarını üşenmeyin ve lütfen tıklayıp,görün.
Yüze vurur ifadesi,ancak sizin gibilere yakışır o meclis bi'tanesi!
Olmaz olsun,sizin gibi insan müsveddeleri.
Hiç mi aile görgüsü,terbiyesi,edep almadınız;hiç mi?
#Ekranda,MHP'li bir kadın vekili izliyorum.İki çocuğu varmış ve çocuklarının özgür,demokratik bir ülkede yaşamasını arzuluyormuş;bu nedenle meclisteki anayasa değişikliğine onay veriyormuş.
Çünkü.....
Devletin bekaası için (Şimdiki moda sözcük de bu bekaa oldu çok şükür)bu zorunluymuş.
Çünkü.....
Ülkemiz,terör örgütleriyle savaşıyormuş.PKK,IŞİD,FETÖ diye de uzuyor liste.
Bu memlekette MHP gibi bir destek partisi olduğu sürece bu AKP'nin sırtı yere gelmez bilesiniz.
Bu kafada vekil mi olur?
Sayın Bahçeli,'elinizi kaldıracaksınız-indireceksiniz,ben ne dersem o olacak'demiş belli ki.Başka türlü bu vekillerin yaptığı oylamaların ve konuşmaların bir izahı var mı?
Aklı başında hangi vekil,AKP'nin dümen suyuna gider?Aklı başında hangi vekil,bu ülkede yalnızca PKK terör örgütü varken,başımıza sardırılan IŞİD,FETHULLAH ve diğer yan terör örgütlerinin kimin tarafından beslendiğini,kiminle aynı yolda yürüyüp,aynı suyu içtiğini unutur da böyle saçmalar söyler misiniz?
Terör örgütünü besle,büyüt,sonra da ağzı süt kokan gençlerimizi önlerine at ve bunun adı da;terörle mücadele olsun öyle mi?
Devletin bekaasıymış!
Devletin sürekliliğini cidden istiyorsanız sayın MHP'li vekiller;aklınızı başınıza toplayın artık.
Rejim değiştirilmeye çalışılıyor ve Cumhuriyet devrimlerinin ruhuna el fatiha okunmaya kalkıyor ama siz kalkmış tek adam rejimine göstere göstere oy veriyorsunuz.
Bu mu sizin milliyetçiliğiniz?Bu mu sizin seçmeninize verdiğiniz söz?
Hadi,başkanınız cidden işin tadını kaçırdı da,size ne oluyor?
Bu MHP ve böyle vekilleri olduğu sürece yeni anayasa da,başkanlık da gelir bu ülkeye.
Referandum dediğiniz şey de,zaten çantada keklik AKP için.
Bu halk,üstelik de bedavadan beslenen halkın önemli bir kısmı,havadan gelen paraları reddedecek ve üretmeden ve çalışmadan yan gelip yatarken,bundan vazgeçecek öyle mi?
Tez zamanda iyileşip,ayağa kalkmazsam ve televizyon karşısında az daha kalırsam,inanın ekranın içine dalıp bu vekillerin ağzının üstüne çakacağım artık.
Biraz sorumlu olun seçmeninize yahu!
Yettiniz artık!

17 Ocak 2017 Salı

#Toplumdaki aile yapısı,üreme yoğunluğu,kültürel ve sosyal gelişmişlik,ülkemizde, nasıl karanlık günlerin geldiğinin de habercisi.
Malum,hastayım günlerdir ve elimde kumanda kanal tarıyorum çünkü yapacak başka bir şey yok şu andaki halimle.
Evlendirme programları,pespayelik akan 'onu seçtim,yok diğerini yemeğe alacağım'evlen benimle,yok gelinim ol,olmadı gelin evi derken,gözüm Müge Anlı'ya takıldı.
Hani şu;MİT'ten bile daha iyi çalışan ve kayıpları bulan Müge Anlı.....
Ekranda bir aile.Karı-kocanın okuma yazması yok.Altı mı,yedi mi bilemediğim çocuk var ortada gezinen.Hepsinin yaş aralığı 1.5 belki 2.
Kadın,nasıl bir sıklıkla doğum yaptıysa artık,üredikçe,üremiş mübarek.
Derme çatma bir damın altında,soğuktan donarken görülmüşler ve Müge Anlı ve ekibi,bunlara bir sıcak ev sağlamış;iyi de yapmış.
Deniz Yıldızı'nın öyküsü gibidir elbette bu yardım.Birini kurtardın ama ya diğerleri?
Sosyal bir devlette,insanlar böyle perişan bir yaşam sürer mi?
Tabii,sosyal bir devlet olmadığımız için ülkemize elbette sürer.
Okuma yazması olmayan bu çift,üstelik de,kalacak bir ev ortamları bile yokken,bu çocukları niye yaptı?
Kime güvendiler de 6 veya 7 çocuk ürettiler?
Rızklarını allah verir diye çocuk mu yapılır?Kiminin ağzından salyalar akıyor,kiminin burnundan sümük akıyor.
Yazık değil mi bu çocuklara?
O kadar sinirleniyorum ki,bu üreyenleri görünce.Hadi,devlet doğum kontrol yöntemlerini onaylamıyor,be mübarekler! Bu çocukların hadi birini doğurdunuz,olmadı ikincisi oldu;neyinize güvendiniz de doğurdukça doğurdunuz?
Kedi eniği gibi çocuk doğurun,sonra da 'Açız,donuyoruz,işsizim vs'diye şikayet edin.
Sayıları öyle çok ki bu insanların.
Toplumsal gelişmişlik düzeyimize baktığımızda,işte bu insanlar yüzünden,bu toplum bir milim aydınlanmaya yürümez,yürüyemez.
İşte bu insanlar yüzünden,meclis,meclis olmaktan çıkar ve 'Kafama göre takılırım,istediğim gibi at oynatırım ülkede;Anayasayı da değiştiririm,başkanlığı da getiririm,hatta bir tık ilerisi Halife bile olurum,kime ne?'diyen insanlar hükümet olur,halkı da sefalete sürükler.
Şu ana kadar yaşananların başka bir izahı var mı?
Vatandaşı kim önemsiyor,halkı kim düşünüyor söyler misiniz?
Her gün şehit,her gün terör,her gün cinayet,her gün kaza,her gün ülkeyi kaosa sürükleyen bir güruh var karşımızda ve bunları da,barakalarda yaşayan,yoksul,çaresiz,işsiz,aşsız,üç kuruşluk yardıma muhtaç hale getirilen halk getiriyor.
Geriye kalan % 50 ise......
Ülke bir uçuruma sürükleniyor şu anda.
Ve koyun sürüsü gibi hükümetin peşine takılmış MHP'li vekiller de,hiç utanmadan,sıkılmadan oy verirken,hala var olduklarını sanıp,uçurumdan düşünce,tepenin başındaki koç'un ellerini ovuşturmuş,attığı sert tekmenin acısıyla kendilerini seyrettiğini görecekler lakin vakit çok geçmiş olacak.

15 Ocak 2017 Pazar

#Ülkemde,Suriyelileri istemiyorum!
Elbette vicdansız değilim,merhametsiz hiç değilim.Üstü başı perişan çocukları,avuç içi kadar çadırlara tıkılmış aileleri gördükçe üzülüyorum ama yanlış uygulanan özellikle Suriye konusundaki dış politikanın ceremesini neden biz çekiyoruz?
1150 odalı sarayda ağırlasın çok meraklıysa 3.5 milyon Suriyeliyi.
Masraflarını vatandaşın üstüne yıkıp,bir de başkan olacak diye vatandaşlık vermeye kalkacağına,örtülü ödenekten,olmadı kendine verilen maaştan karşılasın bunca insanın geçimini.
Sağlıklı ortamlarda,iyi beslenecekleri için belki böylece,hastalık bulaştırmazlar bizlere.
Ülkemizde verem hastalığı hiç görülmüyorken,Suriyeliler yüzünden hortladı.
Şu anda,Suriyelilerin getirdiği virüs yüzünden herkes hasta.Sağlık ocaklarından içeri adım atamıyorsunuz,hastanelerin acilinde yatacak yer yok ki,serum bağlanasınız.
Yeter artık!
Tam 16 gündür bu hastalığı çekiyorum.Nedeni,gelen virüsmüş.Bunu ben değil,doktorlar açıklıyor.
Torbalar dolusu iğne,ilaç beni iyileştirmiyor bir türlü.
Ne zorum var bu kadar hastalık çekmeye?
Yalnız ben değil ki,çevremdeki herkes aynı hastalığı çekiyor şu anda.
Tam 16 gündür iş gücü kaybım var,üretim yapamıyorum,siparişlerim kaldı.
Yataktan başımı kaldıramıyorum ki atölyemin başına geçeyim.
AKP hükümeti mi karşılayacak benim giderlerimi?
Çocuğumun okul masraflarını hükümet mi karşılayacak yoksa?
Suriyeli öğrencilere verdikleri paranın bıraktım tümünü,yarısını da benim çocuğuma versin.
Günlerdir hastayım ve nedeni de bu çaresiz insanları ülkelerinden kaçırıp,bize sığındıran hükümet.
Ne halt edeceklerse,bir an önce Suriye'de hayat normale dönsün ve bu insanlar ülkelerine gitsin artık.
Acımak,üzülmek,merhamet etmek evet ama bu da bir yere kadar.
Bana zararı dokunan gidişatı ben neden isteyeyim?
Hastalıklar bir yandan,ekonomik zarar diğer yandan.
Suriyelileri beslemeye bu kadar meraklılarsa,AKP hükümetinin tüm vekilleri, maaşlarının bir kısmını versin ve bizim sırtımızdaki kambur da bitsin artık.
Vergiler bir yandan,zamlar sağanak gibi.
Bana ne kardeşim!
Hastalıktan başımı kaldıramıyorsam ve kaygıyla geleceğe bakıyorsam,ne sizi istiyorum,ne getireceğiniz düzeni.
Sizin keyfiniz yerinde nasıl olsa,halk çekmiş çok da 'TIN' değil mi?

13 Ocak 2017 Cuma

#Meclisi izliyorum birkaç gündür.
Hani,bir zamanlar Güney Kore meclisi ana haberlere düşerdi.Sandalyeler,tekmeler,yumruklar havada uçuşurdu ve bizler izlerken,'Bu ne biçim ülke?Adamlar birbirini çiğniyor.Çağdışılığın bu kadarı'diye konuşurduk.
93 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Meclisindeki,koskoca vekillerin birbirinin boğazını sıktığını,bacağını dişlediğini,kadın vekile darp yapıldığını görünce;utanmak az bile kalıyor.
Bizim gibi demokratik,uygar bir ülkede iç ve dış basına yansıyan karelere,bunları izleyen insanlar ne diyor acaba?
Ülke,bir adamın hırsına takılmış,ne hak tanınıyor ne hukuk.
Vekiller,gizlilik esasını çiğneyerek,göstere göstere oy veriyorlar.Bunun açılımı şu demek:Bakın,değerli büyüklerim:Milletvekili sayısı 600 olacak ya!Beni sakın deliğe süpürmeyin.Bakın,ben tam da sizin istediğiniz gibi oyumu veriyorum.Artık,bu çabamı takdir edersiniz değil mi?'
Ülkenin koskoca Sağlık Bakanı,kendisini eleştiren CHP'ye,'Anayasayı çiğniyorum LAN!Sana mı soracağım?'diyorsa,siz bu meclisten de,bu partiden de elinizi çekeceksiniz.
Yasalara saygı duymayan,çiğneyen vekil olur mu?
Anayasa,her şeyin,kişinin,zümrenin üstündedir ve hiç kimsenin 'Ben çiğnerim arkadaş,kimse bana hesap soramaz'deme hakkı yoktur,olamaz da.
Ekrana çıkmış ve aba altından sopa gösteriyor:Diyor ki:'Bana eskileri açtırmayın.TEK ADAM dediğiniz şeyi bir açarsam.....'
Kendini sürekli kıyaslıyor ama nafile bir çaba.
Koskoca ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün üstüne kimse söz söyleyemez,kimse kendini kıyaslayamaz.
Bir adama bakacaksınız,bir de yaptıklarına.
Eğer,bu anaysa değişikliği halkın önüne geldiğinde,Türk toplumu,aklını başına almazsa ve bu ucubeliğe DUR demezse,ülke,geri dönülmez bir uçuruma sürüklenecek.
Bir not da MHP Başkanı sayın Devlet Bahçeli'ye...
Uluyan kurt,kuyruğunu kıstırıp da,AKP'nin ayağına düştüyse,bunda bir neden aramak gerek.
Ne oldu sayın Bahçeli,yoksa sizin hakkınızda,şaibeli bir kaset falan mı var da,bu denli çark ettiniz?
Hani,pornografik içerikli falansa,saha önce bu ülkede bunlar yaşandı biliyorsunuz,hem partinizde hem de CHP'de.
Bu denli korkacak bir şey değil yani,içerikli cd'ler.Bunlar ayağa düştü bilesiniz ve şu andaki,ülkeye verdiğiniz zararın vebalini ödeyemeyeceksiniz.
Tükürecek epey adam birktirdiniz,ne mutlu size!

10 Ocak 2017 Salı

#Anayasa nedir?
Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en önde gelen yasa.
Sözlük tanımı bu.
Yani,tüm yasaları toplayan ANA kitap.
Ülkemizin yönetim biçimi,Cumhuriyet.Parlamenter sistemle yönetiliyoruz.Kör-topal işlese de temel hak ve özgürlüklerimiz var hala.
Peki,yeni bir anayasa yapmaya gerek var mı?
82 Anayasası'Bir kereden bir şey olmaz'denerek delik deşik edilmiş ve torba diye diye hemen her maddesi değiştirilmiş durumda.
Daha hak,hukuk arayan,kuvvetler ayrılığını daha sağlam temellere oturtan bir yeni anayasa,tüm siyasi partiler,STK'lar ve halka sorulmadan yapılabilir mi?Yapılması teklif dahi edilebilir mi?
Elbette HAYIR!
Ama ülkemizdeki şu andaki durum;Parlamenter sistem tümüyle rafa kalkacak,TEK ADAM,canı ne isterse onu atayacak,diğerini görevden alacak.
Yani;şairin deyimiyle:BÜTÜN YOLLAR SANA değil,O'NA çıkacak ve Ona giden yollar da kapalı falan değil.
İnsanın,MHP gibi bir yancısı varken,yollar hiç kapalı olabilir mi?
Koşa koşa desteğe gidiyorlar,koşa koşa.
O-HA-L'lik durumun uzadıkça uzadığı bir ülkede,meclis bile doğru dürüst çalışmıyorken,bu neyin telaşı?
OHAL varken,Anayasa mı yapılır?Bunun,Anayasa'daki yeri nedir?Eğer suç ise,neden kimse gerekeni yapmıyor?Nerde bu hukukçular?Ekranlarda konuşmayla bu iş durdurulmaz.,Ağzı olan konuşuyor zaten.Önemli olan,dilini konuşturacaksın,gerekeni yapacaksın.
Bu çalışma ANAYASA DEĞİL,O'NAYASA'dır ve getirisi ülkemiz için bir felaket olacaktır.
Eğer,bu MHP'de k.... kurtarmaya çalışmayan,yürekli vekiller ve aklını başına toplayacak halk olmazsa;
Parlamenter sistemin ruhuna EL FATİHA'
Tarih,şu Osmaniyeli Devlet Bahçeli, oyunu göstere göstere atan yardımcısı ve vekilleri nasıl anacak dersiniz?
Pisvekit ile bisküvi farkını bilmeyen birinin devlet adamlığı bu kadardır işte!
'Adını Devlet Koydum' demeyle,adam devlet olmuyor.Masadaki yancı kadar tüm vasfı.

9 Ocak 2017 Pazartesi

#Bütün şiirleri sevebilirim ama bu şiirin tadı bambaşkadır bende.
İyi ki,hayatımızdan bir Cemal Süreya geçmiş.
İşte o muhteşem şiir....
AŞK
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
CEMAL SÜREYA

8 Ocak 2017 Pazar

#Bugün,günlerden Cemal Süreya....
Yaşasaydı,eminim dünyanın en güzel şiirlerini yazmaya devam edecekti ama AŞK şiiri kadar güzelini bir daha yazar mıydı bilmem? 
Bütün şiirler güzeldir ama sevda üzerine yazılmış,en sevdiğim şiir; AŞK.....

#Dışarda sabah ezanı okunuyor.Sağanak bir yağmur yağıyor saatlerdir.
Küçük ayak sesleri için perdeyi araladım;öğrenciler.....
Okula yakın oldukları ya da servise verecek parası olmayan ailelerin çocukları,buz gibi havanın soğuğunda,yağmurun altında,gecenin bu saatinde sokakta ne geziyor?
Çünkü okula gidiyorlar!
Çocukları,sabah ezanında sokağa dökenler,allahtan da mı korkmuyorsunuz?
Yazık bu çocuklara,yazık!
Bu çocukların okula gitmesi için,en az yarım saat önce uyandırılması gerek.Kahvaltı yapacak,giyinecek ve okula gidecek.
Kaç saat uyuyacak peki bu çocuklar?
Uyuyarak okula giden çocuk mu olur?
Şehrin ışıkları ışıl ışıl.Çünkü daha gün ağarmadı;çünkü ışığı yakmak gerek hazırlanmak için.
Enerji tasarrufu mu yapılacaktı?
Hani öyle demişlerdi ya!
Bütün ülke,elektrik kesintisinden bıktı çünkü,üretilen tüketimi karşılamıyor;çünkü,gecenin karanlığında okul zili çaldırırsan,bütün evlerin ışıkları da ısıtıcıları da çalışır güzel kardeşim!
Yaptığınız bir tane iyi bir projeniz olmaz mı;hep zarar hep ziyan!
Halka sormuşlar da,halk çok memnunmuş yaz saati uygulamasından.
Çok merak ediyorum bu memnun halkı.
Onlar mı Mars'da yaşıyor,biz mi?
Sahi!
Kim bunlar,in mi,cin mi?
Herkes isyanda ama bir tek Enerji Bakanı gidişattan memnun anlaşılan.
Eş,dost,akraba kontenjanından kabine kurarsan;sırça saraylarda yaşatırsan,adam ülkeden Bi'haber,işlerin yolunda gittiğini sanır.
Ya da öyle mi acaba?
Benim,okula giden çocuğum yok ama isyan ediyorum bu çocukların gece gece sokağa dökülmesine.
Nerde bu çocukların ana-babaları?
Sesinizi çıkarsanıza.Sonuçta sizin çocuklarınız bunlar.Uykusuz kalıyorlar.Bu gidişatla sağlıklı büyüyüp,iyi anlayan,iyi dinleyen öğrenciler olur mu çocuklarınız?


#Unicef,ülkemizdeki kız çocuklarının okuldan alınıp,Çocuk Gelin yapılmasına dikkat çekmek amacıyla bu görseli hazırlatmış ve sunmuş.Tabii,içinde,matematik sorusundaki ince ayrıntıyı görecek kadar zeki insanların var olduğunu düşünmüş,bunu yaparken.
İnsan,hasta olunca,en iyi dostu televizyonun kumandası oluyor.
Kanalları tarıyorum ve bir kanal....
İki kadın,iki erkek 'Dın dın,tak tak,gel bana varak,haydi hoppa.Eğleniyo muyuz?Haydi halaya...'diye halay mı çekiyorlar,vals mi yapıyorlar anlamak mümkün değil,program diye bir şey yapıyorlar.
Hani önce,şu,dünya yansa halay çeken kanal sanıyorum ama değilmiş.Bu da,başka bir versiyonu.
Aynı saatlerde,ülke İzmir şehitlerini uğurluyordu.
Gelelim Unicef'e...
Bu görseli görenler ki,epeyce kalabalık bir kitle,üşenmemiş ve soruyu çözmüş.
Yanıtı buldum;40 diye de yazmışlar.
Şöyle bir baktım da yanıt verenlere...
Kesinlikle önemli bir kitle televizyonun karşısına dikiliyor ve 'Dın dın,tak tak gel bana varak' diyenlerle halaya duruyor.
Bu rezaletin başka izahı var mı?


7 Ocak 2017 Cumartesi

#Dünyanın en karizmatik lideri kuşkusuz Mustafa Kemal Atatürk.
Askeri dehası,aydınlığı,ideali,kıyafeti,valsi,zeybeği,dili,eğitimi,kültürü dediğiniz zaman ortaya çıkan eser,bir devlet adamı duruşudur.
Devler adamlığı önemlidir.Koskoca bir ülkeyi yöneten sınıfındansınız ve halk sizi bu göreve layık bulmuş.Size düşen görev,bunu layıkıyla yapmaktır.
Atatürk'ün devlet adamlığı,İsmet İnönü'nün zarif kişiliğinden bu yana ülkenin başına gelenlerde siz ne görüyorsunuz?
Bir sokak jargonu,külhanbeyi konuşmalar,üslupsuz,hiçbir sözlükte yer bulamayacak çirkinlikte efelenmeler falan....
Biz,ne ara bu devlet adamlarını hak eder hale geldik?
Siz hiç, cumhurbaşkanı,başbakan düzeyinde diyelim;birinin,danslı bir toplantıya katıldığını,eşleriyle dans ettiğini,zarif ifadelerle konuştuğunu,bir konsere gittiğini,bir spor yaptığını,eşiyle el ele tutuşup yürüdüğünü gördünüz mü?
Göremezsiniz; çünkü mental yönden başka bir duruştur bu.
Bisiklete binerler es kaza;çevrelerindeki bisikletli korumalardan kendisi spor mu yapıyor;hoş,takım-kravatla nasıl bisiklet sürülür ayrı konu;yoksa korumalara eziyet mi ediyor belli olmuyor.
Herkesi tehdit,herkese gözdağı vermek....
Devler adamlığı ciddi bir iştir ve tepeden tırnağa eğitim,birikim,siyasi terbiye,siyasi dil ister.
Bir devlet adamı,evinde pijamayla oturabilir,'Hanım,şu kumandayı bana ver'diyebilir,göbeğini kaşıyabilir ama evinde.
Halkın huzuruna çıktığınız anda,siz artık bir devletin adamısınız.
Bunun ayırdına hala varamamışsanız bir yerde büyük bir hata yapılmış olmalı.
Siz,halkın düzeyine çıkamamışsınız demektir.
Bir devlet adamı,çatlasan da,patlasan da diye söze başlamaz.
Hani,çocuklar,oyunda mızıkçılık yapar ve 'Oh!Canıma değsin.Çatlasan da,patlasan da bu bilyeler benim,sana vermem'der ya!
Devler adamlığı ciddi bir iştir,çocuk oyunu değil!
#Yaşadığınız toplumda geleneklerden uzaklaştığınızda,ahlaki deformasyonla birlikte saygısızlık da başladığında,sosyal medyada fütursuz,düşüncesiz,merhametsiz ve vicdansız nesillerle karşılaşmanız hiç de şaşırtıcı değil.
Çocukluğumda,cenaze arabaları yoktu ve ölüler,dört tahta kolluğun üstünde tabutlarda taşınırdı.
Annem,'Allah Rahmet Eylesin'sözünü duyduğu anda hepimizi ayağa kaldırırdı ve derdi ki:'
Ölen insan,artık geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıktı.Ona son görevdir bu,ayağa kalkacak ve saygı göstereceksiniz.'
Anacığım....
Bizi bunlarla büyüttü.
Bugün,Kemal Amca öldü.Daha yılbaşı günü görmüştüm oysa ve hatırını sormuştum.
Hayat ne tuhaf;bugün varsınız,yarın kuş misali...
Günlerdir yataktan kalkamıyorum ama cenaze arabasının sirenini duyduğum anda balkona çıktım ve bekledim,cenaze arabası gözden kaybolana kadar.
Gözüm,o anda sokaktaki tepkiye kaydı.
Kadının biri,ellerini kavuşturmuş,lakayt bir şekilde konuşuyor yanındakiyle;biri sebzeciden pırasa seçiyor,biri....
Biz,ne ara bu kadar saygısız bir topluma dönüştük?
Hani,geleneklerimiz vardı;hani bir güzel ahlaklı bir toplumduk?
Peki,nerde bu toplum?
Kendi doğurduğumuz çocuklarımıza bunları öğretmezsek,yarın sokağa saldığımızda ahlaki çöküntüye uğramış insanların çokluğunda ne yapacağız,nasıl koruyacağız çocuklarımızı?
İyi evlatları,iyi yetişmiş ana-babalar yetiştirir.Bir çocuk,doğduğunda hamurdur ve siz nasıl şekil verirseniz,o kalıba girer ama belli ki,bizim nesil bu konuda pek başarılı olamamış.
Sosyal medyada İzmir saldırısında atılan twitleri okdum.Geneli kadın,benim çocuğum yaşlarında ve kafasındaki kıldan utanacak kadar da cahil.
İzmir'de ölen iki insan için 'Kemalin köpekleri,(Burda Atatürk'e küfrediyor aklınca)CHP'li köpekler geberdi,İzmir'de neden patlama olmuyor;Laikler, pezevenktir,hırsızdır' gibi söylemlerde bulunanlara nasıl bir sıfat bulalım?
Şunu kavramıyorlar belli ki;Hoş,siyasetle bir B-ilgileri falan da yok ayrı konu;Bir insan ölür ama geride artık ana-babasız büyüyecek çocuklar,gözü yaşlı eşler,analar,babalar kalır.
Yoksa;toprağın altına girmeyle bir can ölür ama ondan sonraki için her can ölüdür artık!
Azıcık aile kültürü alsalardı;azıcık gelenekleri öğrenselerdi,azıcık insan olmayı becerebilselerdi;
bu twitleri atmazlardı.
Gün gelecek,bu terör herkesin kıyısından geçecek emin olun çünkü;bu ülkede terör artık her yerde.
Çünkü Terör artık hayatımızın bir parçası oldu ne yazık ki.
Nerde bombalı araç patlayacak,nerde canlı bomba kendini uçuracak biliyor muyuz?
Terörün İzmir'i,Ankara'sı,İstanbul'u yok artık.
Çünkü terör her yerde.
O zaman da bu twitleri atsınlar,o zaman....

3 Ocak 2017 Salı

#Kış mevsiminin hastalığı gripal enfeksiyondur.
Şaşırtıcı değil,kışın grip olmak ama bu nasıl bir hastalık anlamadım?
Grip değilsiniz ama tüm bedeniniz sanki dayak yemiş gibi ağrıyor.
İnsan,damarlarında kan değil,buzlu su dolanıyor sanıyor.
Doktorlarımız buna ne der bilmiyorum ama tuhaf bir salgın var yaşadığımız.
Herkes mi aynı şekilde hasta olur?Kuru bir öksürük ve yanan bir içeri ama ateş de yok.
Hiçbir bitki çayı kurtarmıyor ne yazık ki durumu.
Hava çok soğuk;çok ve biz alışkın değiliz bu kadar soğuklara.
Böyle bir durumda dinlenmek gerek ama nerde....
Çukurova'da kış yaşanır mı diyenleri eline alacaksın....
Zemheri bir kıştayız;zemheri!
Ardahan -34 olabilir ama onlar alışkın;ya biz?
Evi,barkı olmayana,bir tas sıcak çorba bulamayana tanrı yardım etsin.
Neyse ki,şükredecek çok şeyimiz var da!
Ama yarın da iş var elbette.
#Ekranda başbakan yardımcısını izliyorum;
'Bu millet,bir süre sonra bunu da unutur ve biz de,kaldığımız yerden yolumuza devam ederiz.Ta ki,başka bir yerde yeni bir terör saldırısı olana kadar ' bakışıyla konuşuyor,konuşuyor...
Diyor ki;'Biz,her terör olayını engelleyemiyoruz.Bugüne kadar 248 terör olayını engelledik ama maalesef bazılarını durduramıyoruz.'
Diyor ki;'Bizi kimse yıldıramaz.Bizi kimse bölemez,elbirliğiyle bunu da başaracağız,vs vs vs......'
Söylediklerinin hiçbir ciddiye alınır tarafı yok.
Beylik tümcelerle olayı geçiştirmekten başka ne yaptı bu hükümet,bugüne kadar?
Bu,işin bir boyutu.
Peki,sade bir vatandaş olarak ben de şunu soruyorum:
Türkiye,93 yıllık bir Cumhuriyet.1984 yılından bu yana PKK terörüyle savaşıyor.
Bu işin vebalini Turgut Özal da dahil,iktidara gelen her hükümet taşıyor.
Yalnızca PKK terör örgütü varken,5 yıldır IŞİD,El Nusra,PYD,Hizbullah,Fethullah diye sıralanan bu terör örgütleri nasıl peydah oldu ülkemizde?
Kim izin verdi bunların yuvalanmasına?
Her taşın altından artık IŞİD çıkıyor.IŞİD'i kim kurdu,bu kadar yayılmasına kim izin verdi,koridorları kim açtı,kim silah sağladı?gibi sorular çok mu anlamsız artık?
Peki,başka bir soru:248 terör saldırısını önledik ne demek?
Bu ülke,ne zaman kanlı eylemlerin odağı bir ülke haline getirildi?
248 terör eylemi gerçekleştirilecekmiş demek ki,engel olmuşlar.
Bu ülkede,Milli İstihbarat,sosyal medya avına çıkacağına,terörist saldırıları takipleseydi,bu kadar canlar yiter miydi?
Sanki bir marifetmiş gibi '248 saldırıyı engelledik'diyor.
İyi ki,engellemişler de,son 1 yılda terörden ölen insan sayımız 298 olmuş.
Ya bir de engellemeselerdi!
Cidden,aklımızla alay ediyorlar iyice.
Ekranda yiten canların fotoğraflarına bakıyorum ve yaşam öykülerine...
Hepsinin gözünde ışık,yaşam sevinci,gençlik ve önünde yaşam hakkı elinden alınmış hayat var.
Üzülüyorum,kızıyorum,öfkeleniyorum ama ne çare?
Halkı,abuk açıklamalarla oyalarken,kim bilir nerde yeni bir saldırı planı yapılıyordur?
Biz halkız,bilmeyiz ama siz hükümetsiniz.
Bu vatan toprağında yaşayan,misafir olan her insanın güvenliğini korumak zorundasınız.
Herkes,sizin gibi zırhlı araçlar ve binlerce korumayla gezmiyor ne yazık ki!
Ne zaman bunu anlayıp,süzgün gözlerle,sanki mahçupmuş gibi konuşmaktan vazgeçeceksiniz,ne zaman?

1 Ocak 2017 Pazar

#Dün,gün boyu sağanak yağış vardı.
Hava soğuk,aslında tam da yeni bir yılı karşılamaya hazır bir mevsim durumu,şaşıracak bir şey yok elbette.
Akşama hazırlık yaparken,birden Dilek Feneri almadığım aklıma geldi ve yağmura aldırmadan almaya gittim.
Satıcı bana'Abla,bu yağmurda dilek feneri mi olur?'diye söze başlayınca;
Yeni bir yıla giriyoruz ya!
Hani;umutluyuz ya!
'Şu anda yağmur yağabilir ama ben inanıyorum ki,saat geceyi yeni yıla döndüğünde bu yağmur dinecek ve bu dilek balonu uçacak'dedim ve aldım,eve döndüm.
Gerçekten de,saat 2017'ye döndüğünde,yağmur dindi,gökyüzünde yıldızlar belirdi ve çoluk-çocuk,hepimiz dileklerimizi ekleyerek balonu uçurduk.
Dilek balonu,elbette bir tat.Yoksa;oturduğunuz yerden dilek dilemeyle dilekleriniz gerçekleşmez;çalışacaksınız.
Bizler,güzel duygular ve umut dolu sözcüklerle yılı karşılarken,geceyi dışarda geçirmek isteyenlerin üstüne kurşun yağıyormuş meğer.
Düşünsenize;
İnsanlar,yeni biri yılı karşılamak istemiş,eşi,dostu,arkadaşıyla sözleşmiş ve eğlenmeye gitmiş Reina'ya ama sonuç.....
İsyan ediyorum,'artık gidin,siz bu ülkeyi kana buladınız ve yönetmeyi beceremiyorsunuz' diyorum.
Ekrana çıkmış;bir yanına bakanın birini,diğer yanına o ucubeyi almış ve konuşuyor;
'Hep birlikte terörün üstesinden geleceğiz.Tabi,yolunu asla öğrenemiyoruz çünkü terör,bitireceğiz deyince bitiyor bu ülkede.Terörist Noel Baba kostümü giymemişti,tevatür'diye konuşmasını duydukça dilek balonundan yeterince dilek dilemediğimi anlıyorum.
Sevgili dilek balonu,içindeki parafin eriyene kadar yükseleceksin biliyorum.Lütfen,bunları al,gidebildiğin kadar yüksel,atmosferin en uzak noktasına at ve ışığını bitir.
Ne sen dön ne de onlar.
Gidin,gidin artık hayatımızdan!