30 Nisan 2017 Pazar

#El sanatını hafife alan çok oluyor.
İster resim yapın,isterseniz heykel ya da film çekin,karşıdakinin gözünde 'Ne var canım,bunu ben de yaparım'oluyor.
Bu işler,bu kadar kolay olsaydı,onca yıl eğitim yıllarından geçmezdik elbette.
İşin teknik yönü öğrenilebilir ama bir şeyi hayal kurarak somut hale getirmek için deneyim,birikim ve yıllar gerekir.
Üç günde sanatı öğrenemezsiniz ya da 'Ben artık bu işi yapabilirim'diyemezsiniz.Sonuçta çuvallarsınız el attığınız her işte.
Çalışma arkadaşlarıma hep şunu söylüyorum:'İyi dinleyin,gözlemleyin ve öğrenmek amacınız olsun.Disiplinli bir sürecin sonu her zaman başarıyı getirecektir.'
Ve hep şunu eklerim;'Bakmakla,görmek arasındaki farkı öğrendiğiniz zaman bu iş bitmiştir.'
Bugün,hayali objeye dönüştürdüğümüz ürünlerin vernikleri attım.Bunların tümü ahşap obje ve çeşitli teknikleri kullandık üretim sürecinde.Tülbentten,boncuğa,eski bir çocuk tokasından bir süs eşyasına....
Amacımız;hiçbir şeyi atmadan değerlendirmek. Her şey,bir gün bir işe yarayacaktır.
Bu işin en güzel yanı nedir biliyor musunuz?
Çalışma arkadaşlarım,atölyeme gelirken ellerinde ya eski bir toka ya, evde bulunmuş incik,boncuk ya da bir dantel parçasını 'Bir işe yaratabiliriz değil mi hocam?'diyerek gösteriyorlar.

Ve bunu fark etmeleri çok güzel bir duygu.
Bu çalışmalar çok vaktimi alıyor ve yarım tablolarım,heykele hazır çamurlarım bana bakıyor,ben de onlara ama yetişemiyorum inanın.
Biz,çalışma arkadaşlarımızla güzel işler çıkarıyoruz.
Sizin de var mı böyle meraklarınız?
Yoksa da olmalı! ;)

#Tesadüfler, bazen bir canlının kurtuluşu olabiliyor.
Bazı durumlarda,iyilik adına yapılan şeyler çok daha zarar verici boyutta da olabiliyor.
Bugün pazar,malum yine atölyemdeyim.
Bir inilti duydum.İki çocuk,bir köpeğin boynuna,nerden buldularsa,bir serum hortumu bağlamış sürüklüyor.
Hayvan da,yeni doğum yapmış,memeleri sütle dolu ve acı içinde inliyor.
Hayvanı tanıdım.Sürekli atölyemin önünden geçiyor,akşamları da ,sokağa koyduğum yemekleri yiyor.
İşi bıraktım,koştum çocuklarının yanına.
-Ne yapıyorsunuz oğlum,yazık bu hayvana?
-Ama biz bunu eve götüreceğiz.
-İyi de,hayvanın boynunda tasma yok,bu hortumla çekerseniz boynu kırılır,.Baksanıza nasıl da canı yanıyor.
-Ama biz bir yavru köpek bulduk.Bu hayvan da yeni doğurmuş.Eve götürelim de yavruyu emzirsin çünkü yavru aç.
Çocuk aklı işte.
Oysa,anne köpeğin de bir yerde süt bekleyen yavruları var.Üstelik,böyle sürüklenirse o da ölebilir.Böylece,tüm yavrular zarar görür.
Çocuk,bir hamleyle köpeği kucakladı ve hızla uzaklaştı.Arkasından yetişemedim ama az sonra atölyemin önünden beyaz bir şey geçti.
Baktım ki,bizim köpek çocukların elinden kurtulmuş.
Nereye gidiyordu?
Elbette doğurduğu yavrularını emzirmeye.
Çıkarılması gereken ders nedir derseniz?
Düşünmeden hareket etmeyeceksiniz.Yaptığınız her ne olursa olsun,vereceği zararı da, kârı da iyi düşüneceksiniz.
Aklınıza düşen her şey doğru değildir.
Ya o köpeğin boynu kırılsaydı?
Ya o anda atölyemde olmasaydım?
Değil mi ama!

29 Nisan 2017 Cumartesi

#Devlet nasıl yönetilir?
Bugün,Dünya Dans Günüymüş.
Bu yıl da tango öğrenemeden geçti.
Neyse....
Şimdi asıl konumuza dönelim.
Hadi gözümüz aydın!Her ota konuşulmasından usanmıştık ama şimdi her ota KHK ile el konmasına da başladık çok şükür.
Devlet yönetmek,evi idare etmeye benzemez.Evinizde,sarsak dolaşabilirsiniz,canınız istediği gibi vakit geçirirsiniz,canınız hiç iş yapmak istemez;yapmazsınız.
Yani,bugünün işini,yarına erteleyebilirsiniz,size kimse hesap soramaz çünkü eviniz,sizin hüküm sürdüğünüz yer.
Peki,koskoca ülkeyi yönetmek ne ister?
Kişi,donanımlı olacak,ağzından çıkacak her söze dikkat edecek,usul,erkan bilecek,devlet adabı,siyasi duruş,özenli bir yaşam....
Yani,klas bir yapıda olmanız gerekir.
Öyle,her ota konuşmayacaksınız,her konuda fikriniz zaten olamaz;danışacaksınız;ülkeyi kurumlarla,kişilerle,danışmanlarla yöneteceksiniz .
Neden?
Çünkü;bu halk sizi her şeyin en iyisini,doğrusunu yapmanız için oraya gönderdi.
Peki....
KHK ile devlet yönetilir mi?
Bana,bunun tek bir örneği olan ülke gösterebilir misiniz?
Ülkede yasalar vardır,ANAYASA denen bir kitap vardır ve sizin göreviniz bunu uygulamaktır.
Peki,siz ne yapıyorsunuz?
Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK ) ile ülkeyi yönetmeye kalkıyorsunuz.
Bu durum,nereye kadar sürecek?
KHK ile EVLİLİK PROGRAMLARININ ne alakası var?
Devlet,işi gücü bıraktı;sanki güllük-gülistanlık bir hayat sürüyoruz gibi,televizyon programlarına el atacak kadar düştü mü yani?
İzlemek istemiyorsanız,elinizin altında kumanda var.Kanalı değiştirirsiniz olur,biter.
Yasaklamak ne demek?
Ben de izlemiyorum ama yasakçı zihniyete karşıyım.
Devletin,daha ciddi görevleri var.
Geçiniz bu abidik gubidik işleri.
Memleket yanıyor,biz evlilik programlarının ateşini düşürmeyle uğraşıyoruz.
AYIP BİZE!

27 Nisan 2017 Perşembe

#YSK, ret kararının gerekçesini açıkladı: Tam kanunsuzluk koşulları oluşmadı.
-Bu ülkede,Yargıtay başkanı çay filizi toplamaya gidiyorsa;
-Danıştay Başkanı ceket ilikleyip hazırola geçiyorsa;
-'Seni başkan yaptırmayacağız'diyen piskevitçi Devlet Bahçeli,Beştepe yolu taştan ,aman sen çıkardın beni beni baştan'türküsünü söylüyorsa;
-Devletin hakimleri,savcıları yaşananlar karşısında susuyorsa;
-YSK Başkanı,anayasayı ihlal etmiş,AKP referandumu kazansın diye kendini paralamış,üstüne de mikrofonlara 'İşte dediğinizi yaptım'edasıyla çıkıyorsa eğer;
Yapılan 'Tam kanunsuzluk koşulları oluşmadı'açıklamasına şaşıran var mı?
Ne bekliyorduk;YSK'nın yapılan yanlıştan dönmesini mi?
Tam kanunsuzluk oluşmadı ne demek?
Yapılan bir usulsüzlüğün tüm,yarım,çeyrek ayarı falan mı var?
YSK,yoksa referandumu altın günüyle falan mı karıştırdı?
Kardeşim!
Bir hukuksuzluk ya yapılmıştır ya da yapılmamıştır.Bunun tümü,yarımı,çeyreği olmaz.
Hani;Fatih Portakal'ın kitabının ismidir'Aklımla Dalga Geçme'
Bizler,Türk toplumu olarak,YSK'nın gözünde bu kadar salak mı görünüyoruz dersiniz?

26 Nisan 2017 Çarşamba

#Bu aralar, Cem Karaca'nın Tamirci Çırağı şarkısına takıldım.Atölyemde,evimde,her yerde bunu dinliyorum.
İnsanlar arasındaki eşitsizlik,derin uçurumun ardında yatan gerçekler belki de beni bu şarkıya çekiyor.
Bu akşam,yine Maryland Cafe'deydim İnsanın,duymak istediği her şarkının çalınmasının verdiği haz paha biçilmez.
Şarkıları seviyorum çünkü içinde her duyguyu barındırıyor.
Hiç duymadığım şarkılara da tanıklık ettim bugün.
Ben, çok yabancı kalmışım belli ki,çünkü mekandaki herkes bu şarkıları ezbere biliyordu.
Hatta el kadar çocukların bile söylediği arabesk şarkıları duyunca ben....
Ya nesil iyice depresif oldu ya da ben yaşlandım artık.
Ama müzik candır elbette.Şarkılarla geçiyoruz hayatımızdan.İlla ki,yare sitem eden şarkılar canımızı acıtıyor ve sürekli acıyla besleniyoruz sanırım.
Oysa,hayat kirpiklerinizi açıp kapattığınız anın içinde saklı.Sanki,binlerce yıl yaşayacakmış gibi kendimize hor davranmanın anlamı da yok ama niyeyse artık!
Sevda dediğiniz şey de geçiyor bir şekilde emin olun.
Mekandaki çiftlere baktığımda,şimdiki gençlerin aşk anlayışı da değişmiş meğer.Ellerinden düşürmedikleri telefonlarıyla niye yan yanalardı acaba?
Oysa,sevdalar el ele,göz göze yaşanmıyor muydu?
Şimdiki aşklar,cep telefonu mesajlarıyla yol alıyor anlaşılan.
Karşındakini göz rengini sorsan bilmiyorlar,o derece bakışmıyorlar anlayacağınız.
Tamirci Çırağı'nı bana seslendiren sevgili Seyithan ve Tahirciğime burdan teşekkür ediyorum.
Bir şarkıdan yola çıkarsanız,hayatı analiz edebilirsiniz aslında.
Örneğin;biz halk ile bizi yönetenler arasındaki derin uçurum.....
Ne hayat algımız örtüşüyor ne de yaşam biçimimiz.
Bütün sorun da burdan başlıyor zaten.
Ne biz Tamirci Çırağıyız ne de onlar bizi egzoz gazına boğacak kişi ama onlar,kendilerini hep çıtanın üstündeki grup sanıyor.
Peki ama öyleler mi acaba?
Hayat,şarkılarda ya da romanlardaki gibi yaşanmıyor elbette.
Özgürlük diyorsun,eşitlik diyorsun,refah bir toplum diyorsun ama bize layık buldukları;
'İşçisin sen,işçi kal '
Peki,biz bunu istiyor muyuz?
İsyan etmelerim bundandır.
Tabii,şu da bir gerçek;
Tamirci Çırağıyla ojeli tırnaklı kadının öyküsünü yalnızca romanlarda okursunuz.
Böyle bir aşk yok biliyorsunuz.Çünkü;
Aşk da,karnınız acıkıncaya kadardır!
Bu da,benden bir öğreti olsun okuyanlara. ;)

25 Nisan 2017 Salı

#5 Şehit ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) nin Türkiye kararı
Hani;17 Nisan sabahı, ülkemiz yepyeni bir başlangıçla yoluna devam edecekti!
Hani;terör bitecekti,işsizlik bitecekti,ülkemiz hiç olmadığı kadar güzel bir yarına hazırlanacaktı!
Hani,refah bir toplum olmaya koşacaktık!
Sonuç:Bitmeyen terör,her gün gelen şehitler ve ülkemizin Avrupa'nın nezninde,daha ne kadar ayaklar altına alınacağının sınırının çizilmediği bir durum.
Kimi suçlayalım şimdi?
Bitirilmeyen terörün siyasi açılımcılarını mı;son 15 yıldır ülkeyi tepeden tırnağa bağnazlaştırmaya çalışan,Osmanlı özentili iktidar partisini mi;yoksa bir türlü silkelenip ayağa kalkmayan ve halkta umut yaratmayan anamuhalefet partisini mi?
Nereye kadar sürecek bu gidişat?
Mikrofonlara EYYY AGİT;EYYY AB;EYYY Schulz diye efelenmenin sonucu neymiş;Türkiye,denetim sürecine geri alındı.
Peki bu ne demek?
AKPM, 45’e karşı 113 oyla, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin temel değerlerinin uygulanmasını denetlenecek.
Peki,bu denetime neden karar verildi?
Nedeni şu: Son dönemde yaşanan insan hakları ihlâlleri, demokratik kurumların işleyişindeki sorunlar ve hukuk devleti normlarında yaşanan olumsuzluklar…
-KHK (Kanun Hükmünde Kararnameler) ile ülkeyi yönetmek ve suçlu suçsuz bakmadan insanları işten atmak örneğin;
-Tüm ülkeyi, OHAL altında referandumla anayasayı değiştirmeye zorlamak örneğin;
-YSK gibi kurumların, kanunlara aykırı davranmasını sağlamak gibi örneğin;
-Ülkemizdeki bütün değerleri yok etmek,değiştirmeye çalışmak örneğin.
Bir devletin işleyişi mikrofonlara efelenerek sürmüyor biliyorsunuz.
AKPM'nin 2004 ayarlarına dönüyorsak eğer bu işte bir suçlu var demektir.
Özgürlükler rafa kalkmış,demokrasi yerle yeksan olmuş,ekonomi dibe vurmuş,yatırımcılar ülkeden kaçmış,turist zaten gelmiyor,esnaf kan ağlıyor,üretici perişan,işçi-memur isyanda ama sen kalkmış EYYYY .... diye konuşabiliyorsun.
Peki,bunun faturasını kim ödeyecek?
5 ŞEHİT....
2002'de bitmeye yüz tutmuş terör son 15 yıldır neden bu kadar azdı sorarım size?
Osman Gazi Köprüsü bizi kurtaracak öyle mi?
Ya da;3. Havalimanı!
Yoksa;Marmaray mı?
Siz,ülkede abudik Gubidik işlerle halkı oyalarken,Avrupa ,koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni denetlenecek ülke statüsüne sokacak ve siz hala 'Eyyyy ...diye başlayacaksınız sanıyorsunuz değil mi?
Ağır bir bedel bu ve sorumlusu ülkenin diğer yarısı değil;sizsiniz % 51.4.
Şimdi gurur duyun kendinizle.

24 Nisan 2017 Pazartesi

#23 Nisan'da sizler çocuklarınızla ne yaptınız bilmiyorum ama biz,çocuklarımızla 23 Nisan ruhuna uygun bir gün geçirdik.
Çocuklarla 23 Nisan nedir,ülkemize ne katmıştır diye sohbet ettik ve tabii ki Atatürk sevgisinden,bir dehanın varlığından ve de bizim için öneminden konuştuk,konuştuk ve çok eğlendik.
Yeğen Rüzgar,ki ne kadar derslerden boğulmuş ki 'Ama biz çocuğuz ve top oynamak istiyoruz'dediği anda program şekillenmişti artık.
Önce fikirlerini aldık; 'Bugün,ne yapmak istiyorsunuz?
Sinemaya gitmek istiyoruz,dondurma,top oynayalım,saklambaç,çocuk parkı....'
Çocuklar işte,ne isteyeceklerdi çocukça isteklerden başka?
Dondurmayla işe başladık.Hele bir de bedava kazandılar ki,ye ye bitmiyor külahları.
Ve oyun parkı....
Çocukları özgür bırakmak gerek.Hiç değilse bayramlarında değil mi?
Öyle hızlı koşuyorlar ki,takip edemedik.
Ve maç yaptık yeşil çimlerin üstünde.Paslanmışım meğer.Eskiden olsa topu benden kimse alamazdı ama şimdi mümkün mü?

 Yaşlanmışız artık ama heyecanı öldürmemek gerek biliyorsunuz.
Neyse ki,maçı 5-5 berabere bitirdik.Tabii,bunda kalecimizin çaktırmadan yediği golleri de gözardı etmemek gerek. ;)
Tüm gün çocuklar için çocuk olduk ama bir tek uçurtma uçuramadık çünkü aşırı rüzgar vardı.
Neyse....
Onu da telafi ederiz artık mecburen. :)
Dip not:Evimin karşısındaki okulda bayrak asılmamıştı.
O bayrak şimdi asıldı ve orda da kalacak 1 hafta boyunca.Hiç ama hiç kimsenin bayrağımıza ve milli bayramlarımıza bu özensizliği göstermesine izin vermem.
O bayrak oraya asılacaktı!
Nokta! :)
Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta, ağaç ve açık hava
:)

23 Nisan 2017 Pazar

#Atamıza ve silah arkadaşlarına ve isimsiz şehitlerimize minnet ve şükranlarımla.....
'Bugün 23 Nisan
Neşe doluyor insan....
Böyle başlar değil mi her 23 Nisan'da şarkılar.
Peki,siz sevgili çocuklarımız,size Atamızdan armağan bu bayramda mutlu musunuz?
Öyle,arkasına Atatürk'ün koskoca fotoğrafını asarak,masanın çevresinde el kadar kız çocuklarının başını örterek sözümona bakan yaparak söz verdiğiniz ama aslında ne tecavüze uğradıklarında ne eğitim hakları elinden alındığında üç maymunu oynayıp sırtınızı sönen,siz sayın siyasiler.....
Size sormuyorum!
-Sen.....
Tamirhanede vargücünle krikoyu kaldırmaya çalışan,yüzü gözü yağ içindeki çocuk;
-Sen....
Kahvehanede boyunun yarısı kadar çay tepsisini taşına çocuk;
-Sen....
Okula gitmen gerekirken,üstüne giydirilen o beyaz kefeninle baban yaşındaki adamların koynuna sokulan ve adına ÇOCUK GELİN diye bakılan güzel kızım;
Sana soruyorum;
Dünya lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün,yalnız sana değil.tüm dünya çocuklarına armağanı olan, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramında MUTLU MUSUN?
Seni koruyamadığımız için,sana hakkın olan bir hayatı sunamadığımız için ülkem adına özür diliyorum.
Bayramın kutlu olsun demek istiyorum ama sana şekerlerle,balonlarla,uçurtma şenlikleriyle,yüzünde gülücükler açtıracak mutlu bir gün sunamadığım ve seni belirsiz bir ülkede yaşamak zorunda bıraktığım için suçluyum.
Sana yeterince sahip çıkamıyorum çocuğum.
Bayramını kutlasam neye yarar?
Bilmem ki,benim neslimi affedecek misin?
Dip not:Evimin karşısı okul ne ne bayrak asılmış ne de Atamızın posteri.
İşte; bu günlere düştük sonunda.
Masanın çevresine,başını beze dolamış el kadar iki kız çocuğunu da oturtmuş,sözde bayramını onurlandırıyor.
Daha ne yapacaksınız bu çocuklara acaba?

22 Nisan 2017 Cumartesi

#Referandum sonuçlarına elbette canım çok sıkıldı ve beni asla ikna etmeyen bir seçim hilesi olduğuna da inancım tam.
Bu nedenle,azıcık nefes alayım dedim ve kızımla biraz serserilik yapmak istedim.
İnsana moral de lazım biliyorsunuz.
Toplumsal analiz yapmak istiyorsanız sokağa çıkacaksınız elbette.Uzun zamandır çok çalışıyorum ve hiç vaktim olmuyordu hayatın içine dalmaya bu nedenle Adana'yı tavaf ettim desem yeridir.
Baharın gelişi,gençlerin coşkusu çok güzel.Ne kadar sanatsal etkinlik varsa hiç bilet kalmaması bana göre kötü ama sanat adına çok olumlu bir sonuç.
Sanata yoğunlaşan insanlardan asla korkmayacaksınız.Tiyatrolara,filmlere,konserlere odaklanan insanın hayata bakış açısı değişir çünkü.
Eskiden sade,gösterişten uzak kahve içilecek mekanlar vardı ama şimdi adım attığınız her yerde bir fincan kahveyi çeyrek altın fiyatına içiren yerlerden geçilmiyor.
Kızımla mola veriyoruz buralarda,gelen kahvenin fincanına bakıyorum acaba bir yerinde görmediğim ne var bu fiyatı uygulamak için diye ama bulamıyorum.
Alt tarafı bir fincan kahve.Kaç kahve çekirdeğinden elde ediliyor da bu fiyata önüme konuyor acaba?
Birde,mekanlar çok dolu.Ya bu milletin çoğu çaktırmadan zengin ya da kredi kartlarının canı sağolsun.
Gelelim,şu dilimizin kullanılmasına....
Turgut Özal bulvarından tutun da,Çakmak Caddesine kadar uzanın,kendinizi ya Amerika'nın ya da İngiltere'nin bir şehrinde sanıyorsunuz.
Bu ne dil kirlenmesi allah aşkına!
Nerdeyse hiçbir Türkçe tabela yok.İnsan,dilinden bu kadar utanır mı?
Biliyorsunuz Adana dendiği zaman aklınıza Şalgam,Adana Kebap,Şırdan,Bici Bici vs gelir.
ŞIRDAN CİTY nedir arkadaş?
Ya da DÜRÜMS ya da BALOOOON....
Bu tabelalara kim izin veriyorsa gidip ağzının üstüne çakasım var. artık.
Bu nedir yahu!
Epeydir hayatın içine katılmayınca ADANA,ADANA olmaktan çıkmış,alaturka ve alafrangalılık arasına sıkışmış bir şehir olmuş meğer.
Özünüze dönün,özünüze!
Nerde kaldı artık herkesin literatürlere geçen 'ADANALIYIK,ALLAHIN ADAMIYIK' lafı?
ADANA, ADANA olalı böyle zulüm görmedi eminim!

19 Nisan 2017 Çarşamba

#Eğer haklıysanız ve biri size suç atmaya kalkarsa ne yaparsınız?
Elbette savunmaya geçer ve haklılığınızı ortaya koymak için vargücünüzle çalışırsınız.
Bu hep böyledir değil mi?
Peki,YSK'nın ve referandumda % 51.4 alan AKP'nin(Artık,MHP'nin hiçliğini de belirteyim.) yaptığını nereye koyalım şimdi?
Ortada 2.5 milyon mühürsüz oy var.Üstüne de 865 bin 247 geçersiz oyu ekleyin...
Bu,oran,bir ülkenin kaderini değiştirecek bir orandır.
Ekranlara çıkıp 'Atı alan Üsküdar'ı geçti.Eyyy AGİT haddini bil.Bunların hepsi Gezici.Tencere-tava hep aynı hava'diyen bir siyasi üslupla bu gemi yürür mü?
Üstüne de,oy hırsızlığı söz konusuyken!
AKP'ye ve sayın cumhurbaşkanına ve de artık güvenmediğimiz YSK'ya bir vatandaş olarak önerimdir:
Belki de,mühürsüz oyları EVET basılı.Bunu biliyor musunuz?Belki de,% 51.4 değil,%53-54 farkla EVET'i aldınız.E bunu da bilmiyorsunuz çünkü ortada hedefini şaşırmış 2.5 milyon oy var ve bu oy her iki tarafın da elini güçlendirecek.
Size düşen görev;YSK'yı göreve çağırıp,'Gel bakalım eyyy YSK!
Benim,hiçbir endişem yok referandumla ilgili çünkü halkım bana güveniyor.Bir hata yaptın,düzelteceksin.Say bakalım şu oyları yeniden.Sandık tutanaklarını bir daha gözden geçir.Eğer bir yanlışlık,şaibe,hata varsa düzelteceksin.Düzelteceksin ki,ben de halkımın oyuyla,alnımın akıyla,bu işten çıkayım ve yalnız %51.4'ün değil 80 milyonun cumhurbaşkanı olayım.
Ve sorumlu her kim varsa gerekli hukuki süreci başlatacaksın.'
Olması gereken bu değil mi?Elbette bu ama neden yapmıyor o zaman?
Son anda yapılan bu değişikliğin,çıkacak sonucu değiştirmek olduğuna hepimiz inandık mı?
Elbette inandık.Bu nedenle sokağa dökülüyoruz değil mi?
Peki,sayın cumhurbaşkanı bunu der mi?
Tabii ki demez.
Çünkü;ortada bir şaibeli durum var ve yasaları çiğneyen bir YSK.
Demokratik bir ülkede,ne şaibe olur ne de 'Anayasayı tanımam,referandumu tanımam ne de Eyyyy! diye başlayan efelenmeler...
Demokrasi, demek güven duymaktır,inanmaktır,kabul etmektir ama neye?
Karşınızda size sunulan insana,sisteme ve yaşam biçimine.
Eğer toplumun % 49'u sana HAYIR!demişse,oturacaksın ve efelenmek yerine,karşındakini dinleyeceksin ve bu ülkenin babanın çiftliği olmadığını;bir hukuk devletinde yaşadığını,tüm halklara saygı duyman gerektiğini öğreneceksin.
Bunu,seni % 51.4 oyla seçmene de yapacaksın,seçmeyene de.
Üslup,siyasi nezaket kuralları,beden diliyle yapacaksın.
Hani,'Ben de faniyim,bir gün öleceğim.Bu sistemi kendim için değil,geleceğimiz için istiyorum'diyorsunuz ya!
Arkanızdan beddua edilerek gitmeyin isterseniz.
Çünkü epeyce çoğaldı bu beddualar.

Hani bilin istedim!
#Hava sıcak,gölgesiz kaldırımlarda yürümek tam bir işkenceye dönüşmek üzere Çukurova'da.
Bir görüşmeye gidiyordum,yolda bu köpeğe rastladım.Başında epeyce durdum.Beni hiç önemsemedi bile.Patilerini soğuk duvara uzatmış,serinlemeye çalışıyordu.
Köpeğe bakarken içinden dediklerim:'Oh ne ala!Ne referandum hilesini düşünüyorsun,ne basiretsiz siyasilerin yönetiminden bi'habersin ne de aş-ekmek kaygın var,yan gel yat bakalım!
Biri sana yemek verirse doyarsın.Bulduğunla yetinirsin,karnın doyunca arkanı döner ve gidersin ama biz insanoğlu öyle miyiz ya?
Hırs girmiş bir kez aklımıza ve bu yolda her şeyi yaparız.
Tabii,bu benim bakış açım ya bir de köpek ne düşünürdü acaba?
'Lan ne biçim memleket?Hava desen çok sıcak olacak artık.Bir tas su,bir kap yemek veren çıkar mı ki insanların arasından?
Ben,sonuçta bir köpeğim.Üşür müyüm,acıkır mıyım hiç düşünmezler.
Bak,şu fotoğrafımı çeken kadın bile az sonra çekip gidecek ve bir de üstüme yazı yazacak,sanki bir tek kendileri huzursuz.Ya biz hayvanlar ne olacağız?
Ne bir başımızı sokacak barınağımız var ne de bize bakan bir belediye.
Tekme atanı mı ararsın,taş sallayanı mı?Oysa biz hayvanız.Bize saldırmayana,biz neden saldıralım?
Yakmayın canımızı artık!
Şimdi,tepemde dikilen şu kadın benim için 'Oh ne ala,yan gel yat diyordur eminim.

Ben de seni kadar zordayım.Biz,hayvanları düşünen bir hükümet en son ne zaman iktidara gelmişti?
Anımsamadın değil mi?
Bari,ölü taklidi yapayım da azıcık tekmelerden kurtulayım.İnsanını düşünmeyen siyasiler,biz hayvanları mı düşünecek?
Hadi ordan!

18 Nisan 2017 Salı

#Referandum geçti ama yankıları daha uzun süre tartışılacak.Nokta konmadı anlayacağınız henüz.
Referandum deyince benim aklımda kalan neydi biliyor musunuz?
Usulsüzlüğü,oy çalmayı,YSK'yı,balkon konuşmasını falan unutun bir süre;
Bir okul ve tekerlekli sandalyede,bacakları olmayan bir vatandaş....
Asansör olmadığı için 3. kattaki oy verme işlemine,merdivenlerden sürüne sürüne çıkması ve karşısındaki yetkilinin 'Çok istiyorsan git bir tamirci getir,asansörü tamir ettir'diyerek beni öfkeden çıldırtması;
Mümkün olsaydı,elimi ekrandan içeri sokup,o yetkilinin boğazına yapışmak istedim;
İkincisi ise;sandıkları geziyorum,listelere gözüm takıldı.İmza yerine parmak basmış insanlar vardı hala ülkemde.
Şimdi.....
Kardeş!
-Sen istediğin kadar balkon konuşması yap ve % 51 ile başkan ol,engelli vatandaşını o merdivenlerden süründürdüğün sürece bu ülke iflah olmaz,olmayacak da.
15 yılda,ne yaptın bu ülkede diye sormak hakkım değil mi sana?
Tamam,geçmediğimiz köprüleri,ihaleyle yandaşına verdiğin üç günde çöken otoyollarını saymıyorum,sen daha eğitim yuvalarında bozuk asansörü tamir ettiremiyorken koskoca ülkeyi layıkıyla yönetmek....
Mümkün müdür acaba?
-Sen istediğin kadar % 51 ile başkan ol,hala ülkende parmak basan,yani okuma yazması olmayan insanlar varolduğu sürece,
merdiven basamaklarını çıkan yalnızca sen olursun vatandaşın sürünürken.
E,buna gönlün razı geliyorsa,denecek ne kalır ki?

17 Nisan 2017 Pazartesi

#Referandum öncesi,Güneydoğu'dan bir iş adamıyla görüşüyordum;sordum:
-Referandum için ne düşünüyorsunuz?
-Elbette evet oyu vereceğim
-Peki neden evet diyeceksiniz?
-Çünkü benim için iki devlet adamı var;biri Fatih Sultan Mehmet,diğeri Erdoğan.
Şaşırdım ve sordum;
-Peki,Atatürk'ü nereye koydunuz?
-Benim için önemli değil.Erdoğan'dan başka kimse devlet adamı değildir.
Şaşkınlığım arttı elbette,bu ülkenin kurucusu Atatürk'ün devlet adamlığını tanımamak olmazdı çünkü.
Merak ettim elbette bu soruların sonunu ve son soru;
-İşleriniz nasıl gidiyor?
Bu arada,çok pahalı ve iyi giyiniyor,yatırımlarının ucu bucağı yok ve tabiri caizse parayla oynuyor.
Yani,işini iyi bilen bir iş adamı.
Ve verdiği yanıt:
-Şu anda Ankara'ya adamlarımı yolladım,onay bekliyorum,bu işe ...... .... para yatırdım.(Paranın limiti bende saklı kalsın).Bu iş olacak.
İçimden dedim ki;Eğer,.... ..... lirayı o işe yatırmasaydın,bu işten bir çıkarın olmasaydı,köyünde sade bir vatandaş olarak üç-beş dönümlük tarlaya muhtaç olsaydın, acaba hala evet oyu verir miydin?
Şu para nasıl bir şey görüyorsunuz.İnsana,her şeye koşulsuz EVET dedirtiyor!
Hele bu dudak uçuklatan miktarlarda oluyorsa eğer,ne paranın açmadığı kapı kalıyor ne de insanda memleket kaygısı.
Devir,KÜRK DEVRİ,devir RANT DEVRİ!
#Referandum üzerine....
Sonuca şaşırdığımı söylemeliyim çünkü hayır oylarının % 53 bandında çıkacağını sanıyordum.
Çünkü halkımız bu kadar da gözü kapalı olamazdı.Göstere göstere ne yapacaklarını söylediler meydanlarda.Referandumun ertesinde partiye üye olacağını da söyledi,partili cumhurbaşkanı da.
Evet diyenle Hayır diyeni asla aynı kefeye koymayacağını da söyledi,'Atı alan Üsküdar'ı geçti'yi de.
Adil olmayan bir seçim kampanyası yapıldı ama buna rağmen yurdum insanının Atatürk'ün kurduğu ve bizlere emanet ettiği Cumhuriyet rejiminden vazgeçeceğini inanın düşünmüyordum.
Tamam!
Halkımız biat etmeye alıştırılmıştı;sadaka verilerek oylarını almayı da iyi biliyorlardı,o yardım,bu yardım diye diye havadan gelen paralarla da üretmeden,çalışmadan alkışlayan bir topluluk da oluşturmuşlardı ama ....
Sandıkta gönüllüydüm ve seçim sonuçlarını tek tek not ettim,fotoğrafladım.
Yani,oy torbalarına sahip çıktım çünkü oy torbalarının bir şekilde çalınacağını,yakılacağını,trafolara kedi gireceğini az çok biliyordum ama be birader YSK'yi çalmak nedir?
% 65'lerden % 51'lere düşünce çözümü burda buldular demek ki.
YSK.....
Derhal bir çözüm üretti ve anayasaya aykırı olduğunu bile bile mühürsüz oyları ve TERCİH yerine EVET basılı oyları kabul etti.
Anayasanın 67. maddesi der ki;Seçme hakkınız güvence altındadır;
79. maddesi ise;'Seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemler YSK tarafından yapılır.'
Siz bu YSK'ya güveniyor musunuz? Ben güvenmiyorum çünkü,referandum sonuçları kesinleşmeden,işin içine şaibe girmişken tarafsız olması gereken YSK Başkanı yanlı açıklama yapamaz.
Yaklaşık 10 gün sonra resmileşecek sonuçlar alınmadan balkon konuşması yaparak 'Atı alan Üsküdar'ı geçti'dediğiniz anda,siz diğer % 50 seçmeni yok sayıp,gelecek günlerin riskini de açıkça gösterdiniz bu topluma.
Ya da şöyle örnekleyelim durumu:Diyelim ki,Milli Piyango aldınız ama arkasında kaşesi basılmamış.Büyük ikramiye çıksa dahi o bilete bize ödeme yaparlar mı?
Yapmazlar!
Peki,ben neden mührü olmayan oyu kabul edeyim bir vatandaş olarak?
Kabul Etmiyorum!
Referandum sonrası,en çok sosyal medyadaki,göbeği açık üç genç kızın EVET yazılı afişlerle attıkları şehir turunun fotoğrafına takıldım.
Kızlar....
O fotoğrafı iyi saklayın.Torunlarınıza göstereceğiniz son göbeği açık fotoğrafınız da o olacak çünkü.
Her şey İran'da da böyle başlamıştı.
Sizi üniversitelerde böyle okutacaklar,iş verecekler,makam sahibi yapacaklar sanıyorsunuz değil mi?
TABİ TABİ!

16 Nisan 2017 Pazar

#Artık çok daha fazla kaygılıyım ülkem için.
Hani,Nazım Hikmet şiirinde der ki;
Ben yanmasam,
Sen yanmasan,
Biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
Eğer ben yanarsam,sen de aynı şekilde yanacaksın güzel kardeşim,kaçarın yok.
Sonrasında dövünsen de ne çare?

15 Nisan 2017 Cumartesi

#Referandumda neden HAYIR diyorum?
Çünkü;
TEHLİKENİN FARKINDAYIM!
-Çünkü;şu andaki siyasi iradenin ülkeyi nereye sürükleyeceğini görüyorum.
-Çünkü;şimdi tek bir kişiye atfedilecek yetkinin,yarın başımızı çok daha ağrıtacak duruma geleceğine inanıyorum.
-Çünkü;sayın cumhurbaşkanının parmağını tehditkar bir şekilde sallayarak 'Evet diyenle hayır diyeni aynı kefeye koymam'sözünün ardında yatan geleceği görüyorum.
-Çünkü;son 15 yıldır ülkede kaos yaratan bu iradenin yetkiyi babadan oğula mı,kayınbiraderden damada mı vereceğini bilmiyorum.
-Çünkü;1923'den bu yana bize verdiği tüm kazanımlarımızın teminatı;CUMHURİYETİMİZE SAHİP ÇIKIYORUM.
-Çünkü;parlamenter sistemin yerine TEK ADAM-BAŞKANLIK sisteminin gelmesini istemiyorum.
-Çünkü;BEN BU İNSANLARA GÜVENMİYORUM!
BU NEDENLE OYUM HAYIR!

14 Nisan 2017 Cuma

#Referandumda neden HAYIR!diyorum?
Oy vermek vatandaşlık görevi.1 oyun bile çok önemli olduğu 16 Nisan günü,yalnızca sandığa gidip oy vermek yetmez,sandıklara da sahip çıkmak gerekir.
Bu nedenle,oy verme işlemi bittikten sonra,ıslak imzalı tutanakları fotoğraflayıp,karşılaştırmalarını yapmamız da gerekiyor.Ben,gönüllüyüm elbette,her seçimde olduğu gibi.
Peki,neden referandumda HAYIR diyorum?
Düziçi....
Şurda,burnumuzun dibindeki Osmaniye'nin ilçesi.
Siyaset çirkefliği,edepsizliği,yalan dolanı,hele tehdit etmeyi asla içinde barındırmamalı.
Halkın iradesi denir ya hep.Elbette gönlümüzden geçen,dayatma olmadan,bilinçle verilmesi gereken EVET-HAYIR
 Düziçi Belediye Başkanı Ökkeş Namlı,ilçede düzenlenen bir programda, "Oy vermiyorsa, Ak Parti'nin ekmeğini yiyorsa haram, zehir zıkkım olsun. Seçimden sonra 'Hayır' diyen işçileri orada koyarsam namerdim" dediği anda;işte,halkın iradesine saygı duymayan biri daha çıktı ve ben,bu zihniyete oy vermem!
Cumhurbaşkanından tutun da,meydanlara inen siyasilere bakın,hepsi HAYIR diyen vatandaşı tehdit ediyor.
Korkuyla sandığa gidilir mi?
Tıpkı,semt pazarındaki esnafın,kulağıma eğilip,'Ben HAYIR diyeceğim ama bunu açıkça söyleyemem çünkü tezgahıma zarar verirler'diyorsa;
gizli HAYIR veren çok fazla insan var demektir.
Bize düşen ise sandıklara sahip çıkmaktır.
Aslında acı olan,sandığı korumaya kalkmak.Madem ki,demokrasi diyoruz,sandıkta dalavere çevireceklerine öyle inanıyoruz ki,nerdeyse tüm sandıkları koruma altına alacağız.
Peki,olması gereken bu mudur?
Nerde kaldı halkın iradesi?
Sandıktan HAYIR çıkacağını biliyorlar artık ve olmadık yalanla halkı hala kandırmaya devam ediyorlar.
Ne demek;'Kılıçdaroğlu Katil Esad'ın dostu'
Daha düne kadar Bodrum'da 'Kardeşim Esad'diyen sayın cumhurbaşkanı değil miydi?
Dün Esad,bugün Katil Esed....
Atalar;'Çamur at izi kalsın'diyor da;içinde at geçen bir söz duyduğumda,atın bile üstünde tutmadığı an geliyor gözümün önüne yalnızca.
Atın üstünde bile duramayan birine ben neden tüm yetkileri vereyim?
Aklım başımda daha çok şükür ve HAYIR diyorum!

13 Nisan 2017 Perşembe

#Referandumda neden HAYIR! diyorum?
Aslında HAYIR sözcüğünü çok kullanırım ve referandumda da hiç yabancılık çekmedim ama bu kadarını ben bile beklemiyordum kendimden. ;)
Öyle alışmışım ki,'Kahve içelim mi?'diyene HAYIR;
Dışarda şakır şakır yağmur yağarken 'Yağmur mu başladı ne?diye sorana HAYIR;
Hatta atölyemde bu çalışmanız da ne hoş olmuş değil mi? diye sorana bile HAYIR diyorum. ;)
Bu kadar HAYIRCIYIM yani.
HAYIRDA HAYIR VAR! derdi ya atalar haklılarmış meğer.
Bunları düşünürken,birden bir tweet gördüm.
Tuğçe Kazaz.....
Epeydir şahane açıklamalarını okumuyordum.Duruldu mu ne? diye düşünürken Heyhat!
Tuğçe Kazaz'dan referandum yorumu: Bu, tek adam iktidarıdır ama EVET vereceğim!
Kadın,bildiğiniz Sarı Saçlarından Sen Suçlusun şarkısını söyletmiyor mu meğer. ;)
Bana yazıyorlar neden HAYIR diyorsunuz?
Diğerlerini zaten önemsemiyorum ama
Kılıçdaroğlu bile 'Beni ikna edin evet vereceğim'dedi ya!
Bir Devlet Bahçeli'yi görüyorum,bir de Tuğçe Kazaz'ı doğal tepki geliyor;HAYIR! :)
Bu yaşa geldim,Piskevitçi Devlet Bahçeli'nin son anda EVET mi diyor,HAYIR mı diyor,yoksa HAVET mi diyor inanın anlamıyorum.
Bir de 'Bu bir tek adam rejimidir ama evet oyu vereceğim'diyen Tuğçe Kazaz'ı.
Bunlar ne içiyorsa bize dokunuyor kardeşim! :)

#Referandumda neden HAYIR! diyorum?
Üç gün sonra sandığa gideceğiz.Adı referandum ama aslı plebisit yapılacak oylamanın.
Şu andaki oylama yeni anayasa değişikliği ve rejimi değiştirecek,parlamenter sistemi yani başbakanı ortadan kaldırıp,meclisi etkisizleştirecek bir EVET-HAYIR oylaması.
Bütün yetkilerin tek bir kişiye verildiği,kafasına göre ülkeyi yönetmesine izin verilen bir yetki oylaması.
Hani deniyor ya;bu oylama bir seçim değil ve konunun Recep Tayyip Erdoğan'la bir ilgisi yok,bu bir ülke meselesi.
Tam olarak öyle değil aslında.
Tamam! Yapılacak oylama sonucu,ülke geri dönüşsüz bir yola sokulacak ve cumhurbaşkanı kim olursa olsun,bu yetkileri donanacak.
Peki,kendini ölümsüz sanan ve bu referandumu şu anda isteyen kim?
Biz bu referanduma niye gidiyoruz hem de OHAL varken?
Madem,ülkemizde olağanüstü bir hal yaşanıyor,O-HAL'de,şimdi sırası mı bu referandumun?
Acelemiz ne?
Ülkede terör var,işsizlik var,ekonomik dibe vurmuşluk var değil mi?
O-HAL'de?
Neden referanduma HAYIR'diyorum?
Çünkü......
Burnunun az ötesindeki karakola 30 metrelik tünel kazıp,1 TON patlayıcı yerleştirirken bunu görmeyen,görüp de engel olmayan,göz yuman ve 3 insanın şehit olmasına 'Olayın terörle ilgisi yok'diyerek açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi asil insanların bu ülkede söz sahibi olmasını istemiyorum.
Yahu!
Adamlar 1 ton patlayıcıyı oraya nasıl taşıdı?Elinizde poşetle taşınacak 1 kg domates değil,1 TON PATLAYICI !
Kazdıkları 30 metrelik tünelin toprağını nereye ve ne şekilde taşıdılar peki?
Poşetlere mi doldurdular?
İşte,15 yıldır bu ülkeyi yöneten, terörü durdurmayan,hiçbir sorunu çözemeyen bu iktidar,şimdi kalkmış tüm yetkileri tek bir kişiye devretmemizi istiyor.
İyi de,15 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor;Recep Tayyip Erdoğan.
15 yılda ülkenin geldiği nokta buyken,ben daha sonrası için neden yetki vereyim bu insana?
Sayın cumhurbaşkanı mitinglerde 'Eğitimde,Sağlıkta,Adalette,Ulaşımda,Enerjide yeni bir dönem başladı'diye konuşuyor da;
Bize lütufta mı bulunuyor acaba?
Hükümetlerin görevi,vatandaşını her konuda korumak,refahını sağlamak değil mi?
Hani bir de köprüler,yollar yapıyorlarmış ya!
Reis babanın Rize'de denizden topladığı balıkların satışından değil herhalde?
Benim vergimle bana hizmet yapıyorlar,babalarının parasıyla değil.
Neden HAYIR diyorum?
Çünkü,ülkemin aydınlık yarınlara gitmesini istiyorum.Peki,bu algıdaki insanlarla mümkün mü?
Elbette HAYIR!

12 Nisan 2017 Çarşamba

#Referandumda neden HAYIR!diyorum?
Bu konu başlığı olunca,haliyle siyaset gündeme gelecek biliyorsunuz ama yapmayacağım en azından yazının başında. ;)
Kendimi yorma konusunda üstüme kimseyi tanıyorum.Bir hayat telaşesinin içindeyim.
Geçmişini unutmayan ve anılarına sahip çıkan insanların var olduğu ülkelerde abidik gubidik açıklamalar da yapılmaz,gece gördüğü düşü,gündüze uyarlayan insan da çıkmaz.
Bugün,atölyemden çıktım ve kendimi bahçeye verdim.Ağaçların diplerini yaptım,gübre verdim,kurularını kestim...
Tabi bunları,mis gibi portakal,turunç ve limon ağaçlarının altında yaptım.
Annem-Babam nurlar içinde uyusun,bahçemize,her bir evladın adına ağaç dikmişti ve bir evlat olarak,o ağaçlara bakmak görevimdi.
Seviyorum toprak kokusunu.
Annemin çiçekli bahçesini,babamın titizliğini andım sürekli bugün.
Hiçbir şey eskisi gibi olmuyor elbette ama olabildiğince korumalı anıları.
Çok yorulunca,'Hadi akşamına müzikli bir yere gideyim'dedim ve Maryland Cafe'de soluklandım.
Canlı canlı şarkıları dinlemek,müzik dolu bir akşam yaşamak gerçekten de güzel oluyor doğrusu.
Bu akşam,beni en çok etkileyen şarkı 'Tamirci Çırağı'oldu.
Hani,Cem Karaca'nın o muhteşem şarkısı.
Bir tamirci çırağıyla otomobilini tamire getiren kadının aşkı olamaz elbette çünkü ayrı dünyaların insanlarıdır.
Hayal kurmak güzeldir ama doğru hayal kurmak önemlidir.
Egzozuna boğulduğunuz hayat yaşamak istemiyorsanız seçimlerinizi doğru yapacaksınız.
Yarın,pişmanlıklara düşmek istemiyorsanız mantıkla duygularınız asla birbirine karıştırmayacaksınız.
Pazar günü referandum var.
Pazartesi gününe aydınlık bir gelecekle mi uyanmak istersiniz;yoksa abidik gubidik söylemli insanlarla mı?
Ben,hiçbir zaman tamirci çırağı-zengin kız aşkına inanmadım.Çünkü dengesi bozuktur o işin.
Ama şu anda ülkenin kaderi şarkı sözlerindeki gibi egzoz gazı dağılınca belirlenecek.
İşsizin sen işçi kal mı olmak istersiniz;
Yoksa;Bütün dünya buna inansa,birlik olsa,hayat bayram olsa mı?
 Ben,ikincisini alıyorum ve HAYIR! diyorum. :)
Ama şarkılar cidden güzeldi bu akşam.
Seviyorum bu hayatı yahu! ;)
#Referandumda neden HAYIR!diyorum?
Atatürk,bir dünya lideridir.Benim şahsi fikrim de bu elbette ama bunu tüm dünya söylüyor.
1938 yılından bu yana nice cumhurbaşkanları,başbakanlar geçti bu ülkeden ancak,böylesi ne görüldü ne de duyuldu.
Bu ülke,siyasette aklı başında,ciddi duruşlu,kitleleri kucaklayan söylemli siyasetçileri ne zaman görecek dersiniz?
Örümcek ağı olayını bilir misiniz?
Hani,Hz.Muhammed'in Sevr mağarasında saklandığı olay.
Hani,örümcek ağları mağaranın girişini kapatınca burda kimse yoktur diyerek geri dönülen Peygamber Mucizesi var ya!
Hani,ülkemizin başbakanı da 15 Temmuz'da,Ilgaz tünelinde saklanmıştı ve oraya da örümcekler ağ yapmıştı ya!
İşte,sayın cumhurbaşkanı da,Dalaman'da örümcek ağı benzeri bir olayla karşılaşmış meğer.
Siyaset,dini ayarlar üzerine kurulmamalı.Toplumda dini sömürü var olduğu sürece mağduru oynadığınız sürece,halkı da aptal yerine koyma maceranız devam edecektir.
Kendin gibi olmak yerine sürekli birilerinin yerinde olduğunu düşünmenin psikolojide bir karşılığı var mutlaka.
Peki,siyasette yalan olur mu?
Meydanlarda sürekli 'Eyyyy Kılıçdaroğlu' nidalarını atıyorlar ve biri bırakıyor sazı,diğeri alıyor eline.
Merak ediyorum,ne istiyorlar sayın Kılıçdaroğlu'ndan?
Bu referandumda,Kılıçdaroğlu'nu oylamıyoruz.
Ülkenin rejimini değiştirecekler ve bizler HAYIR! diyoruz.
Bana 18 maddeyi anlatacaksınız EYYYY Cumhurbaşkanı,başbakan ve bakanlar ve Devlet Bahçeli.
'Atatürk Havalimanında tankın üstüne çıkmadı Kılıçdaroğlu'diyen cumhurbaşkanına,Hayati Yazıcı 'Ne desem de bu yalandan kendimi sıyırsam'diyerek,ekranda bocaladıkca bocalıyor.
AKP'nin Anayasa Prof.u Burhan Kuzu ise,sosyal medyada attığı tweetlerle komik olmaya devam ederken bir yazı gördüm.Şöyle diyordu:'1980 sonrası yaşanan beyin göçüyle Aziz Sancar yurt dışına gitti,bize de Burhan Kuzu gibiler kaldı.
Neden referandumda HAYIR! diyorum?
Çünkü,makam yetkilerini aşan,toplumu aldatan,çaresizlik içinde yalan üstüne yalan söyleyen,sanki lütufta bulunuyormuş gibi
'Köprüler yaptırdım gelip geçmeye'türküsü çağıran ama aslında iş başındaki bütün hükümetlerin asli görevi olan ve bizim paralarımızla yapılan yaptırımları kafamıza kafamıza çakan bu insanların ülkemize daha fazla zarar vermesini istemiyorum.
Bu nedenle HAYIR diyorum!

11 Nisan 2017 Salı

#Dünden bu yana dilme dolanan bir Karadeniz türküsü var;Ayletme Beni.
-Şu karşıki dağda lambalar yanar.
Lambanın şavkına da Fadimem..
Sevgilim yazar
diyor türkü.
Volkan Konak'ın sesinden dinlemiştik ama bir kadın solistten dinleyince .....
Bazı türküler vardır,yalnızca erkekler söylemeli.Fadime'ye bir kadın türkü söylemez örneğin.
Hani,Beyaz da bir türkü söylemişti;
-Gemilerde talim var,
Bahriyeli yarim var diye.
Bu ne kadar yanlış anlaşılacak bir türküyse,Ayletme Beni de, o kadar yanlış kişilerce söylenmiş.
Ama takılacağımız yan bu değil elbette.
Lambanın şavkında sevdiğini arayan sevdalar kaldı mı ki artık?
Bu aralar Karadeniz türkülerine sarmış durumdayım.
Ülkenin birçok yerini gezdim ama şu Karadeniz'e gitmek kısmet olmadı bir türlü.
Bir tur ilanı gördüm
Ayder Yaylası,Uzungöl,Fırtına Deresi....Ta Batum'a kadar uzanan.
Kendi memleketimizin güzelliklerinin farkında bile değiliz.
Ne güzel olurdu,çay bahçelerinde çay filizi toplamak.
Ne güzel olurdu,o muhteşem akan derelerin sesinde huzuru bulmak.
Ne güzel olurdu,yeşilin her tonunda soluklanmak.
Ama nerde....
Atölyemde Karadeniz türküleriyle güne başlıyorum artık.
Gitmesek de,kalmasak da,o Karadeniz bizim Karadenizimiz nasıl olsa.
-Şu karşı ki dağda kuzular meler.
Kuzu sesi değil de Fadimem.. Ömürler biter.
Bir gün yolum düşer belki.
Şu ömür geçmeden olsa iyi mi olurdu ne?
#Referandumda neden HAYIR! diyorum?
- Esasında 'Hayır' diyenler 15 Temmuz'un yanındadır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan-13 Şubat 2017
-Ben daha önceden de hayır diyenler terörist demedim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan-10 Nisan 2017
-Kılıçdaroğlu, havalimanında darbecilerle temas kurdu."Havalimanında darbecilerle iletişim kurduğunu bilseydim Yenikapı'ya davet etmezdim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan-10 Nisan 2017
-Katranı kaynatmakla şeker olmaz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan-10 Nisan 2017 Çorum konuşması.
Bu tarzın bir de Devlet Bahçeli versiyonu var biliyorsunuz.Dün 'Seni başkan yaptırmayacağız'derken,bugün 'Bir oyum var,o da evet'diyen mümtaz bir şahsiyet.
Hani bir türkü var
-Karakolda doğru söyler,mahkemede şaşar.
İşte bunlarınki de o hesap.
Dün söylediğini bugün çark et;dün söylediğin hakareti bugün yut ama toplum unutur mu peki?
Bizi,balık hafızalı sanarak salak yerine koymaya doymadılar.
Oy almak için yapmadıkları daha ne kaldı acaba?
'HAYIR' dediğimiz için terörist edildik,her türlü hakareti yiyoruz da;
Peki.....
Şu meydanlarda neden halka 18 maddeyi anlatmıyorlar da,sürekli Kılıçdaroğlu'nu anlatıyorlar?
Çünkü söyleyecek sözleri yok.Çünkü,18 madde tümüyle ülkenin zararına ve bunu halktan gizlemek için manipüle ediyorlar.
Aldılar sazı ellerine Eyyy Kılıçdaroğlu,Eyyy Kılıçdaroğlu.
Annem,nur içinde uyusun derdi ki bu duruma:
Paylaşamadığın her neyse çık karşısına konuş ama yapamazlar elbette.Cesaret ister açık oturumda karşı karşıya gelmek.
Meydanlarda Kılıçdaroğlu dinlemekten gına geldi inanın.
Sanırsınız ki,referandumda Kılıçdaroğlu'nu oyluyoruz.
Kardeş!
Rejimi değiştireceksiniz
Kılıçdaroğlu'nu değil.
Dünden bu yana şu söze takıldım:Katranı kaynatmakla şeker olmaz"
Bu sözün aslında bu olmadığını hepimiz biliyoruz değil mi?
Aslı şu da değildir.
"Katranı kaynatsan olmaz şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker."
Bu sözün aslını hepimiz biliyoruz kuşkusuz ama benim terbiyem,burda bunu yazmaya izin vermez.
Peki....
Ben,sade bir vatandaşım ve bunu asla dile getiremem çünkü ayıp.
Ülkenin koskoca cumhurbaşkanı,ana muhalefet partisinin başına bunu nasıl söyler?
Hani,en çok kullandığı sözdür;
EDEP YAHU!
Referandumda neden HAYIR! diyorum?
Çünkü;edep bilmeyen,sürekli hakaret eden siyasilerin ülkeyi yönetmesini istemiyorum.

10 Nisan 2017 Pazartesi

#Referandumda neden HAYIR! diyorum?
Bugün,semt pazarında referandumun nabzını tuttum pazar esnafıyla.
Tabii,önce fiyatlar.
Bahar geldi ya,her taraf taze yeşillik dolu.Maydanozun en tazesi,pancarın en son sürümü tezgahlarda şu anda.
Mevsimi geçenler,turfanda ürünler.....
Bir tezgaha yaklaştım,fasulyenin kilosu 8 lira.
-Bu ne kadar pahalı,bir yemeklik fasulye alt tarafı'dedim;pazarcı bana'Abla,geçen hafta 15 liraydı,hadi gene iyisin bu hafta düştü'dedi.
Almadım elbette.Her şey mevsiminde yenmeli çünkü.Hormon katılmış,genetiği değiştirilmiş meyve sebzelere bizleri muhtaç edenler utansın.
Ben almadım ama vatandaş ne yapsın,ne yeyip,ne içecek?
Biber 5 liraya düşmüş,inanamadım.
Yaşlı amcam yine eşiyle ordaydı ve teyze beni görünce 'Aha da senin kız geldi yine,bak kaç haftadır görmüyordun'dediğinde çok mutlu oldum ve hiç gereksinmem olmadığı halde tezgahta ne buldumsa aldım.Bu gidişle pazarcılar benden zengin olacak sayemde. ;)
Şaka elbette ama çiftçi dertli,pazarcı dertli,halk zaten dertli.
Tezgahlara yanaştım ve 'Referandumda ne yapacaksınız?'diye sordum.
İşte yanıtları:
-Abla,Biz pazarcıyız ya.Eğer oyumuzu söylersek yarın işimizi aksatırlar ama kimse duymasın oyum HAYIR!diye fısıldadı kulağıma.
-Yav bacı,adam ATATÜRK'ü siliyor.Sen kim oluyorsun da atamıza dil uzatıyorsun,bu vatan için az şey mi yaptı,oyum tabii ki HAYIR.
-Limon alıyorum,pazarcı,HAYIR diyorum kim karışır diye sesini duyururken,uzakta oturan yaşlı amca 'HAYIR işte HAYIR diye bağırıyordu.
Ama içlerinden biri,bana ters ters bakınca anladım ki,bu pazarcıyla tartışılmaz çünkü o,düşünmeden,sorgulamadan EVET diyenlerden.Ama dinliyordu konuşmalarımı ayrı konu.
Bu pazarcılara ben her yıl saf reçellik,tatlılık kabak tohumları dağıtıyorum.
Tohumu orijinal yani.
İyi de yetiştiriyorlar doğrusu.Her yıl bana da bir kabak verirler,sağolsunlar.
Demem o ki;Semt pazarları halkın nabzının tutulduğu yerlerdir.Her ne kadar EVET diye her türlü ayak oyunları yapacak olsalar da,bu referandumdan HAYIR!çıkacak.
Bu nedenle meydanlarda,mitinglerde 18 maddeyi ve yeni anayasayı anlatacaklarına
-Kılıçdaroğlu
-Eyyy Kılıçdaroğlu
-Cibilliyetsiz! Kılıçdaroğlu! diye bağırıyor,bağırıyor.
Çünkü korkuyor-lar,
YA HAYIR ÇIKARSA?
#Referandumda neden HAYIR! diyorum?
Anacığım,nur içinde uyusun hep derdi ki:'Kötü söz sahibine aittir.'
Birkaç gün önce,AKP'nin referandum için hazırlattığı,bir çobanın 'Ekonomide işler yolunda'dediği spot üzerine bir yazı yazmıştım,okuyanlar anımsayacaktır.
Twitter'de, ismi de vardı ama silmiş bu şahıs;şu hesaptan bana ' O coban sayesinde sofrana etin sütün geliyor okumuşsun ama bir bo... olamamışsın'diye yazmış.
Büyük Türkiye
@ak1_evet
Böylelerine takılmıyorum aslında,bir kadın olarak da üstüme alınmıyorum ama.....
Bir insana,sırf kendi gibi düşünmüyorum diye bo... denir mi?
Nedir bo...?
İnsanın,bedenini ayakta tutmak için yediği besinlerin posası.
Arkadaş,bu posa işini iyi biliyor olmalı.
O spotta ne vardı,hadi analiz edelim.
Edelim ki;referandumda neye EVET dediğini hala bilmeyenler belki bilgilenir bu sayede.
Bir çoban....
Arka fonda koyunlar otlanmaya çalışıyor.
Ülkedeki son 15 yıldır yanlış gidenleri bir kenara alalım,yalnızca doğadaki tahribatı anlatalım bugün.
Cennet ülkemizde hava kirlendi,su kirlendi,toprak kirlendi.
Buldukları her dere,ırmak,çayın üstüne HES konduran ve dereleri kurutan,kuşları,balıkları,kurbağaları,otu,çöpü,yani doğal dengeyi bozan kim?
Ben mi izin verdim bunlara?
Meralar vardı bir zamanlar,üstünde hayvanların yayıldığı.
Nerde şimdi bu meralar?
Üstünde TOKİ konutları yükseliyor çoğunun.
Çayır bulup da çıkamayan hayvanlar GDO'lu yemlerle,ahırlara tıkılarak bize et,süt,peynir,yoğurt,kaymak veriyor.
Bunca kanser vak'ası neden çoğaldı ülkemizde?
Bedenimizin kimyası bozulduğu için olabilir mi?
Dağdaki çoban....
Hayvanını otlatacak mera bulamazken,sararmış otlardan süte duran koyunları gütmeye çalışırken,hangi ekonomik gidişatla ilgili düşünebilir,sorarım size?
Ekonomi tıkırındaymış öyle mi?
Bana,bunca işsizlik rakamlarını,vatandaşın alım gücünü,kapanan fabrikaları,işletmeleri neyle açıklayacaksınız o zaman?
Boş laflara karnımız tok artık.
Bu adam bana bo.... demiş ama eminim ki,o kafatasının içindeki kıvrımlı şey bu spotun içindeki derin anlamı anlamamıştır.
Bu insanlar yüzünden referandumda EVET çıkarsa,bırakın rejim değişikliğini;ülke kanalizasyon çukuruna dönecek.
Neden mi?
Çünkü beyinleri bo... tan başka bir şeye çalışmıyormuş gördüğünüz gibi.Bunu ben demiyorum,bana yazan kendisi.
Bana bir şey olmaz.Amacım da hedef göstermek falan değil ama cesur olsaydı ve sözünün arkasında dursaydı keşke bana twitter engeli koyacağına.
Çok da TIN yani!
Utanmış mıdır sizce yaptığından?

Referandumda neden HAYIR'diyorum?
Çünkü,bu zihniyetin seçtiği insanların ülkemize daha fazla zarar vermesini istemiyorum.

9 Nisan 2017 Pazar

#Referandumda neden HAYIR!diyorum?
-Sessiz değil Halkımız gümbür gümbür bir Devrim yapıyor farkındamısınız.Halk kendi Devletini kurmak için adım atıyor, 16 Nisan Kutlu Olsun.
Mehmet Uçum‏ -Cumhurbaşkanı danışmanı.
Bu şahıs,bir avukat-mış ve daha başkanlık sistemi gelmeden,sayısını asla bilmediğimiz cumhurbaşkanı yardımcıları atanmadan bu adamlar ne ara danışman olarak türedi?
Hangi kanalı açsanız,bir cumhurbaşkanı danışmanına rastlıyorsunuz.İsimlerini dahi duymadığım bir dolu kadın-erkek danışman sıfatı taşıyor.
Bir de başkanlık gelse düşünebiliyor musunuz bu sayıyı?
Tanrı,bu ülkeyi 17 Nisan'da bunların tümünden korusun.
Gelelim şu atılan tweete:Öncelikle,bu adam nasıl avukat olmuş acaba?Daha,bir yazıda soru ekinin ayrı yazılması gerektiğini öğrenememiş.Üstelik;ne gramer bilgisi var ne de imla kuralları.
Danışmanı bu olanın......
Anladınız sanırım?
Bu zata göre,ki;solcu olduğunu iddia ediyor arkadaş,yetmez ama evetçiymiş üstelik;bu nasıl solculuksa artık?
1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletini devletten saymıyor demek ki,halkın gümbür gümbür kendi devletini kurmak için 16 Nisan'da şaha kalktığını yazıyor.
Bu zata sormak gerek;Türkü,Kürdü,Lazı,Çerkezi,etnik azınlıklarıyla,yani tüm ülkeyle topyekün bir KURTULUŞ SAVAŞI verilmiş ve enkaz Osmanlıdan bir CUMHURİYET yaratılmış ....
Bu kadar nankör olmak için daha ne olması gerekiyor acaba?
Bu kişiyle yapılan röportajı okumanızı öneriyorum.
Okuyun ki,böyleleri yüzünden vatan nasıl elden gidiyor görün ve referandumda oyunuzu ona göre verin.
Meğer sayın cumhurbaşkanı,kendisi için değil,TÜM ÜLKE ÇIKARLARI İÇİN istemiyor muymuş bu referandumu ve BAŞKANLIK SİSTEMİNİ?
Yazıklar olsun bize.Bunu bir türlü anlamamışız.
Ama merak etmeden duramıyorum;Diyelim ki;babam suç işledi;yasalar ona dokunacaktı değil mi?
 Peki,Babam da insan ve hata yapabilir.Yargı,babamdan hesap sormaz mı?
Sorar elbette.Olması gereken de bu;suç işleyen cezasını çekmeli.
O zaman da aklıma şu geliyor;Cumhurbaşkanı da bir insan.Diyelim ki hata yaptı.
Ama ömür boyu yargılanamayacak.E,nasıl olacak bu iş?
Babama bile bu yetkiyi vermiyorsam,
SANA NEDEN VEREYİM KARDEŞİM!
İşte bu yüzden,referandumda HAYIR!diyorum.Çünkü size GÜVENMİYORUM!

8 Nisan 2017 Cumartesi

#Referandumda neden HAYIR! diyorum?
Akdeniz bölgesi yoğun yağmur altında.Zaman zaman şiddetlenen yağmur yüzünden portakal,limon ve turunç ağaçlarının çiçekleri sele karışmış akıyor şu anda.
Yağmurda biraz yürümek istedim ve ramak kalan bir kaza geçirdim.
Referandumda sunulan yeni anayasa değişikliğinin 18 maddesinden 3.maddesi diyor ki:
-Milletvekilliği seçilme yaşı 25'ten 18'e düşürülecek ve askerlikten de muaf olacaklar.
Bunu asla kabul etmiyorum.Ne 18 yaşında seçime giren çocuğum var ne de 18 yaşında askerlikten kurtaracağım bir oğlum ama olmaz!
Yokuştan aşağı bir motor normal süratinde geliyordu.Üstünde,17-18 yaşlarında bir genç vardı.Bana 3 metre kala genç,motorun kontrolünü kaybetti ve asfaltta ateş çıkararak üstüme doğru geldi.Tabii,genç de savrularak ve takla atarak önüme düştü.Motor da üstüne geliyordu.Koştum,genci yerden kaldırdım,hastaneye götürmeyi teklif ettim ama iyi olduğunu söyledi.Birden gözüm kaskına takıldı.Kaskı yoktu ki başında.Çünkü kask,motorun önünde aslıydı.
Çok kızdım gence o o kaskı takmadan giderse polisi arayacağımı söyledim.Kaskı çıkardık,neyse ki itiraz etmedi,kaslı taktı ve gitti.
Arkasından bakarken düşündüklerim:Daha,motor kullanırken kask takmayı öğrenmeyen,henüz liseyi bitirmiş,hiçbir mesleki eğitim almayan,hayat okulunda sınanmamış,deneyim kazanmamış;elinden cep telefonunu düşürmeyen,başında kavak yelleri esen,yaşı itibariyle henüz toy olan ve yaşadığı bölgenin tarım,sanayi,eğitim,kültür,sosyal doku,ahlaki deformasyon gibi kanayan yaralarında hiçbir fikri olmayan,çözüm üretmeyecek yaşta bu gençleri ben milletvekili yapıp,üstüne maaş verip,bir de askerlikten kurtaracağım öyle mi?
Milletvekili kimin oğlu olabilir sizce?
Bakkal Memed Efendinin mi,fırıncı Ahmet Ustanın mı oğlu ?
Ahlaki çöküntü arıyorsanız,bu işe soyunan siyasilere bakacaksınız.
18 yaşında,hangi genç,vekil olmak için kaynak bulabilir?
Biliyorsunuz,bu işler parayla dönüyor.
Öyle az-buz da değil.Parası olan vekil olur,garibanın oğlu değil.
Dolayısıyla,18 yaşa vekillik verilmeye kalkılmasının altında yatan, yalnızca 18 yaşındaki gençlerin oyunu almak değildir;vekillerin,bakanların,müsteşarların oğullarına meclis kapısını açmaktır.
Sizin oğlunuz da paşa paşa askere gider ve İkinci mi,beşinci mi olur allah bilir,Fırat Kalkanında gövdesini kalkan yapar artık.
EVET derken bir daha düşünün bunları lütfen!

7 Nisan 2017 Cuma

#Yolda yürüyorum,bir ses 'Abla,HAYIR diyeceğim ve kahverengiye basacağım oyumu'
Döndüm;Bunu diyen genç,Muharrem İnce'nin mitinginden dönerken rastladığım ve 1.5 saat konuştuğum gençti.
Hani 'EVET diyeceğim çünkü nedenini bilmiyorum ama Erdoğan benim ikinci babam 'diyen ama bunun da nedenini açıklayamayan fakir ama gururlu bir genç yazmıştım ya!
İşte bu genç.
Ve bana abla dedi. ;)