30 Mayıs 2018 Çarşamba

#Benim özgür atlarım..... 
Yalnızca vernik işi kaldı ama bugün hiç yapmak istemiyorum.
Yoruldum mu ne? 
    BeğenDaha fazla ifade göster
    Yorum Yap
    Yorumlar

29 Mayıs 2018 Salı

#Haberleri izliyorum ve her kanalın tek müdavimi,sayın cumhurbaşkanı;
''Yastık altında dövizi olanlar gelsin parasını altına, TL'ye dönüştürsün. Ne lüzum var dövize değer kazandıracağız' dedi.
Cumhurbaşkanı diyorsa,mutlak bir bildiği vardır.
Ne yani,ondan daha mı iyi bileceğim yastığımın altındaki Dolarları,Avroları?
Çok söz dinleyen bir insan değilim ama bu kez sayın cumhurbaşkanını dinleyesim tuttu ve koştum odaya.
Vazgeçmediğim iki adet kuş tüyü yastığım var.Tabii,bu yastıkları nerdeyse milattan önce almıştım.Yoksa,kazların tüylerini bir yastık için yolmalarını izleseydim önce,asla almazdım.
O kadar da vicdansız değilim biliyorsunuz.
Neyse,konumuz bu değil,araya parça attım yalnızca. 
Önce,ilk yastığımı kaldırdım,aaaa altında dolar yok.
Avroları ben mi görmedim dedim,içini,dışını yokladım;yok valla dolar,avro falan.
Bir umut,ikinci yastığıma yöneldim ama bu kez iyice temkinliyim.
Bakarsınız,vardır da,ben görmüyorumdur,değil mi?
Elimi usulca kılıfa soktum;Hay Allah,nereye gitti bu dolarlar?
Hırsımdan yastığı elime aldım,silkele babam silkele.
Yok!
Bu yaşa gelip de,bir yastık altına dolar saklamadım ya,kendimden utandım doğrusu.
Sayın cumhurbaşkanı,yeminle çok çok üzgünüm sizi hayal kırıklığına uğrattığım için.
Oysa,sizin şimdi ne hayalleriniz vardı,o yastık altında sakladığımız dolarlar için değil mi?
Ekonomi batmış,ülkeyi yine,yeniden bir seçim masrafına soktunuz,e buna da para lazım!
Ama siz de,parti başkanı ve cumhurbaşkanı ADAYI olarak neden herkes gibi tarifeli uçak kullanmıyorsunuz da,her mitinge ATA UÇAĞI ile gidiyorsunuz?
O uçak su yakmıyor biliyorsunuz!
Neyse....
Velhasıl,yastıkları bıraktım,tüm evi döktüm,valla dolar falan bulamadım,doları geçtim TL bile bulamadım. 
Ben ki,çok çalışkan biriyimdir.E,ben dolar bulamıyorsam,yastık altına dolarları istifleyen kim?
Ama şunu yapabiliriz elbette:
Sayın cumhurbaşkanı ve partisi,16 yıllık iktidarı boyunca halkı sefalete düşürdükçe düşürdü.
E,millette para da yok!
Bu durumda,şu dünyanın en çok ihale alan Limak,Kolin,ve milletin A.... Koyan Mehmet Cengiz'e verdikleri ihale paralarını halka mı arz etseler acaba?
Vatandaştan alırken iyi de,verirken mi kötü olsun yani?
Kızım küçükken,düşen her diş için Diş Perisi yastığının altına para koyardı.
Bu iş,Diş Perisine biraz pahalıya patlardı ama neyse.... 
Ben de diyorum ki;Eyyyyy Diş Perisi!
Şu yastığın altına biraz dolar,Avro falan mı getirsen acaba?
Bizim süt dişleri döküleli çok oldu ama ana dişler de sıkmaktan gitti gider! 
Hani,gör diye söylüyorum! 
#Hava çok sıcak,atölye çok sıcak ama ne demişti bir büyüğümüz: 'Durmak yok,çalışmaya devam.Yoksa,yola devam mıydı? ' 
Atları çalışıyorum yeniden.
Hani,atlar yaşlanır ve dağa atılır ya...
Çünkü işleri bitmiştir artık.
Hani,Yılkı Atlarıdır onlar.
Benim atlarım ise özgür ve hep özgür kalacak. 

27 Mayıs 2018 Pazar

#Hayat,insana sunulmuş en güzel armağan.
Uzun mu,kısa mı,iyi mi kötü mü geçecek bilmediğimiz günler biraz bize,biraz da rastlantılara bağlı diye düşünüyorum.
Ömür,iki nefes arasında,aldınız,verdiniz.
Önemli olan,bu iki nefesin arasını istediğiniz gibi doldurabilmeyi,yaşayabilmeyi başarmak.
Eğer,hayatınızda olabildiğince doğru adımlar atarsanız,finalini 'Keşke'sözünü en az kullanarak yaparsınız.
Yıllar,insanı büyütür,olgunlaştırır.Tabii,bunda yaşadıklarınızdan öğrendiğiniz çok şey de olmalı.
Her geçen gün yeni bir deneyimdir bizlere ve her zaman karşımıza iyilik,güzellik de çıkmayacak.
Bazen düşüp,bazen kalkacağız;bazen çok mutlu olup,bazen kederlere düşeceğiz ama yaşadığimız her şeyi sindire sindire öğrendiğimizde,geriye kalan yılları da en olması gereken gibi yaşayacağımıza inanıyorum.
Yeni bir yaşın ilk günündeyim.Yapacaklarım,yaşayacaklarım henüz bitmedi.
Hayallerim var en azından hala.
Bugüne kadar,çok şey yaşadım,çok şey gördüm,çok insan tanıdım.
Sevdiklerim de oldu,nefret ettiklerim de.
Bu yaş olgunluğuna geldiğimde,gördüğüm şey,ömrün çok kısa olduğu,hiç kimse için fazladan çaba harcamamak gerektiği,hiç kimseye hak ettiğinden fazlasını vermemek gerektiğidir.
Boşa geçen yıllar diyorum bazen ama önümdeki yıllarıma baktığımda ki;ne kadar elbette bilmiyorum;adımlarımı daha temkinli atmayı öğretti o keşkelerim.
Bunca yılımın içinde çok güzel arkadaşlıklarım,dostluklarım oldu.Sosyal medyada bile,hiç karşılaşmadığım ve hiç karşılaşmayacağım birçok insan tanıdım ama iyi ki de tanımışım.
Sevmek ve sevilmek dünyanın en güzel duygusu çünkü yaşama dair enerji kaynağım.
Beni doğuran anacığım başta olmak üzere,üstümde emeği olan ve özlemle andığım bütün geçmişime,yanımda olan kızıma ve aileme çok teşekkür ediyorum.
Anılmak güzeldir.
Beni arayan,mesaj çeken ve sosyal medyadan iyi dileklerde bulunan sizler.....
Hayatımdaki iyi nefeslersiniz ve iyi ki de varsınız.
'İnsan,insanla çoğalır' derim her zaman.
Ben,çoğaldığımı biliyorum sizlerle.
Hepinize çok teşekkür ediyorum beni unutmadığınız için.
Uzun yıllar,hayatın içinde birlikte olmak dileğiyle....

26 Mayıs 2018 Cumartesi

#Dünyanın en güzel duygusu,saat tam da 27 Mayıs'a döndüğünde,sevdiklerinin sarılıp öpmesidir.
Kızım yanımda;İnsanın sevdikleri,onu düşünenler sırf sarılmak için , saat 00.01'i bekliyorsa....
İnsan daha ne ister ki. 
Seviyorum beni bu kadar düşünenleri yahu! 

25 Mayıs 2018 Cuma

#Akşam,eve dönüyorum,radyoda haberleri okuyan spiker :
-Cumhurbaşkanı Erdoğan sahaya iniyor.Otuz ilde miting yapacak,son iki günü İstanbul'un ilçelerine ayıracak
dediğinde,birden durdum ve kendime dedim ki;
-Yahu!
Es kaza ekran karşısına geçtiğimde,Star'ı açıyorum karşımda,Show'u açıyorum karşımda,Kanal D yine öyle,ATV zaten anlatmaya gerek yok;FOX' da bile liste başı haberlerde.
TRT'yi asla ve kat'a açmıyorum,benden kesilen her lira zıkkım olsun;
Kurtuluşumuz var mı ki de,sahaya iniyor sayın cumhurbaşkanı?
Çıkmadığı bir gelin-kaynana yemek yarışması,bir de FOX'daki aday cumhurbaşkanlarına davet kaldı çok şükür.
Bir de Müge Anlı'ya elbette.
O da zaten kayıp arıyor.Sayın cumhurbaşkanı ekranlardan kaybolmuyor ki kadıncağız arasın. 
İnsan,kendini biraz özletir ama nerde....
Parmaklarım yoruluyor inanın kanal değiştirmekten.
Hani bir şarkı var ya;
Her yerde sen;
Her şeyde sen;
Bilmem ki;
Nasıl söylesem.
Hani,hepimizin gidince özlediğimiz insanlar vardır ya hayatımızda,
Bir özleyen çıkar mı acaba? 
Sayın cumhurbaşkanı sahaya indiğinde bugünkü beyanatında 'Fakir evlerini ziyaret etmek enerji veriyor' dediği gibi ,kanal kanal dolaşmaktan kendisini göremeyenlerin bir de böyle kulağının pasını silecek belli ki.Nereye kaçmalı bilmem ki?
Ya bizim fakirhaneye de gelirse!
Valla yazık bize! 
#Orhan Veli şiirinde der ki;
-Hiçbir Şeyden Çekmedi Dünyada
Nasırdan çektiği kadar!
Nasıl da ağrır hele ayakkabı dar geldiği zaman değil mi?
Ben de,Orhan Veli'nin nasırı gibi ayağımdan çekiyorum aylardır.Çoktan iyileşmesi gerekiyordu oysa.
Canım,tatlı mı geliyor nedir? 
Dün,bütün gün Balcalı Araştırma Hastanesindeydim.
Hastanenin doktor kadrosu,hastaya yaklaşımı çok iyi ama birkaç suratsız hemşiresi var,e o da olacak artık!
Neyse,konumuz yüzü gülmeyen ve kendini doktordan daha kıdemli sanan hemşireler değil.
Ana dil-de eğitim diyenlere birkaç sözüm olsun:
Balcalı Hastanesi,bir araştırma hastanesi.Bu yönüyle,özellikle Güneydoğu'dan çok hasta geliyor.
Kadınların mor,yeşil ve lacivert renklerdeki kıyafetleri,yüzlerinde yaptıkları desenleri hastanede çok dikkat çekiyor ama asıl olan bu değil elbette.
Doktorumla görüşeceğim,elinde koca bir dosyayla bir kadın yanaştı.Kürtçe konuşuyor,ne derdini anlatabiliyor ne de karşısındaki ne dediğini anlıyor.
Dili bıraktılar,sekreter beden diliyle,yarı Türkçe,yarı tarzanca kadına gideceği yerleri anlatıyor.
Koca hastane,tabelaları okurken başınız dönüyor,dil bilmeyen kadın ne yapsın?
Dil,bu kadar önemlidir anlaşmak için.
Hastanede hep karşılaştığım bir durum bu.Suriyelisi de geliyor derdini anlatamıyor,Güneydoğu'dan geleni de.
Bu işin çözümü nedir derseniz?
Bu ülkede yaşayan herkes,etnik kimliğine,dini inancına bakılmaksızın Türkçe'yi okuyacak-yazacak!
Türkçe,ana dilimizdir ve anlaşacaksak önce dilimizi iyice öğrenmeliyiz.
Bir tek,hastanelere gitmeniz yeterli,bırakın devlet dairelerini.
Ana dilde eğitim diye bağıranlar,yarın nasıl çözüm bulacak bu duruma cidden merak ediyorum?
Hastalık bu,derdini anlatamazsan doktora nasıl şifa bulacaksın?
Hastanelere tercüman mı atayalım yani?
Hastaneden çıktım Balcalı otobüslerine bindim.
Bakınız,hep insana saygıdan söz ediyorum ve yetişen nesilden cidden utanıyorum.
Bizim gençliğimizde,otobüse bir yaşlı,hasta,hamile bindiği zaman hemen yer verilirdi ama şimdiki gençler ya kitap okuyor,ya kulaklıkla müzik dinliyor ya da uyuyor ya da uyur gibi yapıyor.
İnanın,otobüse çok zor bindim ayağımdaki arızadan; o kadar çok ağrı çekiyordum.
Otobüsün geneli gençti ve çoğu da benim kızım yaşlarında.Biri de kalkıp yer vermedi.
İnsan,biraz saygı duyar değil mi ama nerde....
Ben de,çözümü şöyle buldum:Kağıt mendilleri çıkardım,otobüsün basamağına yaydım ve üstüne oturdum.
Ama yine utanmadılarsa,e ben daha ne yapayım değil mi? 
Dip not:Eğer bu gençlik,24 haziran'da da uyur gibi yaparsa yandık demektir.
Duyarsızlık,umarsızlık,saygısızlık diz boyu çünkü.

22 Mayıs 2018 Salı

#Hep diyoruz ki,'Nesiller çok bozuldu.Eskiden böyle miydi,saygı vardı,sevgi vardı'
Ne çok duyduk değil mi bu sözleri?
Peki,bu nesli yetiştirenler kimler?
Benim annemin kuşağı,edebi,adabı,saygıyı bilen kadınlardı ve bizleri yetiştirirken de bu gelenekleri öğrettiler.
Biz çocukken,cenazeler eller üzerinde tabutla taşınırdı camiye 'Allah rahmet eylesin'sesleriyle.
Annem,nurlarda uyusun hep şunu yapardı sokaktan bu ses geldiğinde:'Çocuklar,ayağa kalkın ve cenaze,gözden kaybolana kadar da oturmayın.'
Hep böyle öğrendik.
Geçende,sokaktan bir cenaze arabası geçiyor siren çalarak.Durdum ve gözden kaybolana kadar da yürümedim.Genç,yanıma yaklaştı ve 'Abla,bir şey mi oldu,rahatsız mısın?'dedi.
-Yok dedim,cenaze gidiyor da,ondan durdum.
-Abla,bir yakının mıydı? deyince;
-Hayır,tanımıyorum ama saygıdan dedim.
Şaşırdı,ben yürüdüm.
Bunca lafı neden yazdığıma gelince....
Mahallemizde bir cenaze var.Çok tanımıyorum ama ölüm işte,son yolculuk saygı duymak gerek.
Atölyemde,müziksiz asla çalışmam ama iki gündür müzik hiç açılmıyor.Duyulacak bir mesafe değil elbette ama yoldan geçen bir cenaze yakınını belki üzer diye,üzüntüsüne saygıdan açmıyorum da....
Neler oluyor bu gençlere?Hiç mi saygıyı öğrenmediler?
Cenaze çadırını görüyorsanız eğer,o arabalardan,o müzik çıkmaz,çıkmamalı.
Komşunun cenazesi varsa,iş yerinizden o gürültü hiç yapılmamalı.Ne olur,iki gün dayansanız,bu kadar mı insanlığımızı
yitirdik?
Hani,hep diyoruz ya,'bu nesil çok bozuldu' diye.
Aynaya mı baksak acaba? Kim yetiştirdi bu nesli diye?
Çocuğuna bayramda el öpmeyi öğretme,büyükleri ziyaret etmeyi öğretme,gidenleri anmayı öğretme,edebi,adabı,gelenekleri öğretme,sonra da çıkıp serzenişte bulun;olmaz ki!
Sonra da,ellerinde cep telefonu,yanındakiyle bile mesajlaşan bir nesil yetişsin....
Ölüye saygısı olmayanın diriye saygısı olur mu?
Lütfen,çocuklarınıza önce saygıyı öğretin,sevmeyi sonra öğrenseler de olur.
Ben de,kızıma annemden öğrendiklerimi öğrettim.
Anneme şükran duyuyorum,beni bu değerlerle yetiştirdiği için.
Nurlarda uyusun annem ve ondan doğduğum geçmişimdeki atalarım.
#CHP'nin listesi açıklanınca,çoğu kişi gibi ben de hayal kırıklığına uğradım.
Memleket elden gitti gidiyor ve acil durum anonsu var ve de geçen seçimin en çalışkan vekillerinin önemli bir kısmı listede yok.
Hele,Deniz Baykal ve birkaç gereksiz ismi de görünce....
80 yaşına gelmiş ve artık anılarını yazacak bu insanların listede ne işi var?
Ahde vefa saymanın sırası mı şimdi?
Diğer bazı isimler için de fikrim aynı:'Allah aşkına,elinizi çekin artık şu siyasetten ve gidin torunlarınızı sevin' diyorum.
Ölene kadar da siyaset yapılmaz ki!
En iyisi,ben yine atölyeme döneyim ve üreten kadınlarla neler yapıyoruz onu anlatayım.

Efendim,fikir arkadaşımızdan çıktı,Elinde bir şemsiyelik vardı boyanacak,'Acaba,farkındalık yaratabilir miyiz? ' diyerek abajur yapmaya kalktık,sanki çok anlarmışız gibi. 
Gerekli malzemeler: 1 adet şemsiyelik,3 adet vileda temizlik sopası (Şaka yapmıyorum,cidden temizlik sopası),parçacıdan alınan 1 mt sarı kumaş,internetten aldığımız tel başlık,5 mt kablo ve strafor parçaları ve boncuklar ve sokaktan toplanan taşlar ve iğne-iplik ve ampul ve de emek. 
Bu arada,elektrik aksamını montajlayan ve bu abajura emek veren kardeşime de teşekkür ediyorum. 
Peki,nasıl yola çıktık?Şemsiyeliği boyadık,sopaları ahşaba sabitledik,kabloları aradan geçirdik görünmesin diye;parçacıdan aldığımız kumaşı yıkadık,lastik geçirdik ki,kirlenince yıkansın diye;boncuk işledik ve ampulünü taktık....
Hayatta hiçbir şey emek üretmeden olmaz.
Yapabiliriz belki de fikrinden yola çıktık ve başardık. 
Arkadaşımızın bu macerayı anımsayıp gülümseyerek, kahvesini keyifle içmesini diliyorum.
Emek veren herkese teşekkürler. 


20 Mayıs 2018 Pazar

#Hava,inanılmaz sıcak bugünlerde Çukurova'da.Bu,hiç normal değil ve
bu sıcakların ardından şiddetli bir yağmur gelir.
Hava sıcak dedim,herkes dışarda ama ben hala atölyedeyim ve biten ürünlere vernik atıyorum.
Ne ara bu kadar üretim yaptık anlamıyorum ki?
Yap yap bitmiyor vernik. 
Şimdi,bir deniz kıyısında olmak vardı ama nerde....
Ne hafta sonu var,ne tatil var çalış çalış dur bakalım,nereye kadar? 
En son ne zaman tatil yaptım hiç anımsamıyorum.
Tatil,dediğiniz de öyle ucuza mal olmuyor ki.
7/24 çalışsam da Ege kıyılarına ulaşmam zor.
En son gittiğim Fethiye-Kaş turunun faturasını 1 yıl boyunca ödemiştim.
Bu turizmciler de iyi ki ağlıyor.Biraz fiyatları kırsalar ya! 
Atölyede,denizi hayal ederek vernik atmak....
İşte buna yorgunluk deniyor.

Bugünün en güzel yanı,kızıma yaptığım ve çok işine yarayacak şımarık tepsi denen ürün.Çok kullanışlı bir ürün.Hem,kanepeye oturup televizyon karşısında yemek yiyin,hem,kalabalık misafirlerinize kullanın,olmadı;ayaklarını açın ve yatakta keyif yapın.
Bu ürünü çok seviyorum çünkü çok ergonomik.
Gezegenlere karşı özel bir ilgisi var kızımın ama sade olmasını da istedi.Ben,elbette bir özellik kattım her zamanki gibi.Gündüz,bilgisayarını koyup,projelerini hazırlasın diye sadeleştirdim ama üstüne özel bir boya attım ki,geceleri tepsiden yıldızların ışığı yansısın ve mutlu olsun.
-Amann Anne.... diyecek biliyorum ama ana yüreği işte,geceleri gökyüzünden yayılan aydınlığı hissetsin . 
Bir de abajur tasarladık.Sonuç,çok iyi olacak biliyorum.
Kötü işe asla pirim vermedim bugüne kadar.
Biraz da ego yüksekliği mi nedir? 
Yarın,arkadaşlarımız evlerine götürecek bu ürünleri.
İyi günlerde kullanmalarını diliyorum. 

19 Mayıs 2018 Cumartesi

#Türkiye'nin her tarafında,19 Mayıs için verilen konserleri izliyorum.
Şebnem Ferah'tan,başlıyor,Haluk Levent'ten çıkıyor belediyeler.
Yahu!
Allah aşkına!
Herkese bu sanatçılar düşüyorken,bize neden her yıl Mustafa Yıldızdoğan düşüyor? 
Tamam!
Anladık!
Bu vatan için hepimiz baş koyup canımızı veririz de,biraz da İzmir Marşı söyleyecek sanatçıları istiyoruz.
Daha ucuza mı getiriyorsunuz anlamıyorum ki? 
Adam,evine götürdüğü kilimleri koyacak yer bulamayıp dükkan açacak sayenizde. 
#23 Nisan'da,İlkokulda bando şefiydim ve beş yıl boyunca yağmur,çamur,sıcak,soğuk demeden gururla bayramımızı kutladık.
Lise yıllarına geldiğimde,19 Mayıs kutlamalarına sıra gelmişti ve bütün lise öğrencileri,kızlı-erkekli,senkronize bir şekilde,hata yapmaktan korkarak ama dikkatlice,sorumluca gösterimizi yapardık.
Kuleler yapılırdı,en tepeye Türk Bayrağı dikilerek.O kuleyi yapmak ne de zordu ama imkansız değildi biz gençler için.
Rengarenk kıyafetlerimizle,çok çalışarak,coşkuyla,ter içinde ve gururla bayramımızı kutlardık.
Üniversiteye sıra geldiğinde,yine 19 Mayıslar kutlandı statlarda.
Okulum Beşiktaş'ta olunca,İnönü Stadyumuna koşardım gösterileri izlemeye.
Bütün stad gençlerle dolu olurdu çünkü bizim bayramımızda.Yine kuleler yapılırdı ama lise yıllarındaki gibi değil,askeri liselerin çok da disipline edilmiş öğrencileri tarafından.
Hiç hata yapmazlardı.
Marşlar söylerdik her bir ağızdan,bütün stad inlerdi.
Özellikle,Heybeliada Deniz Lisesinden gelen,bembeyaz kıyafetleriyle öğrenciler çok olurdu alanda.
Hatta hiç unutmuyorum;gösterileri izliyorum,bir el omzuma dokundu.Döndüm,liseli bahriyeli bir genç;gençlik işte!
Gösteriler bitti,herkes dağıldı.
Üstünde isim yazılı o denizcinin kartını hala saklıyorum.
Yaşıyor mu,bunları anımsar mı bilmem? 
Neyse....
O günlerden,bugünlere nasıl geldik cidden inanamıyorum.
Stadyumlarda yapılan gösterilerin neresi bunlara battı?
Aylarca süren çalışmaların verdiği güzel sonuç kimleri rahatsız etti de bayramlar statlarda kuru bir selamlamaya kaldı?
Nerde o sportif gösteriler?Nerde o koca stadı inleten gençlerin coşkusu?
Ben,çok özlüyorum o bayramları ve bu iktidar değiştiğinde bayramlarımızın eskisi gibi kutlanmasını istiyorum.
Gençlerimizin,ellerindeki cep telefonlarını bırakıp,sorumluluk bilinciyle ve görev alarak,birlikte hareket etme bilinciyle o gösterileri ve o kuleleri yeniden yapmasını istiyorum.
Birlik ve beraberlik ancak bunlarla sağlanır.
İNCE'den İNCE'den gelecek diye bekliyoruz bakalım! 
#19 MAYIS 1919'dan 19 MAYIS 2018'e....
Başta,Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,bu vatanı bize veren tüm şehitlerimize şükranlarımı sunuyorum ve '19 MAYIS benim doğum günümdür' diyerek bir avuç vatanseverle,Samsun'a çıkan ve bir ülkenin kaderini değiştiren,deha bir devlet adamının varlığıyla gurur duyuyorum.
YAŞASIN 19 MAYIS YAŞASIN CUMHURİYET!
Hayat, bazen siz plan yaparken bildiğini okuyor biliyorsunuz.Benim planım da,Atatürk tişörtümü giyip,atamın huzurunda saygıda durmaktı ama yürümeyi göze alamadım ve ekrandan izledim Anıtkabir'de yaşananları ve de ülkemizin dört bir yanında yapılan hazırlıkları.
Gavur İzmir derler ya sürekli,iyi ki,İzmir var.Ordaki coşku,heyecan ve hazırlıkları kıskanarak izliyorum inanın.
Milli bayramlarımıza da ayar verdiler ya,herkes korkuyor sokağa çıkmaya.
Bugün,neden fener alayı yok örneğin şehrimde?
Neden havai fişekler hazırlanmadı,neden marşlar çalınmadı ?
İş yerlerinin çoğunda bayrak bile asılmamış üstelik.
Anıtkabir'deki törenlere bakıyordum.çelenk tutan İki askerin ardında biri yürüyor.
Meğer spor bakanıymış.
İnanın,sürekli değişen bakanlardan başım dönüyor artık ve isimlerini asla öğrenemiyorum çünkü,onu öğrenene kadar hükmü kalmıyor ve iki dudağın arasında değişiveriyor bakan.
Bakanın yüzüne baktım,'Nerden geldim ben buraya?' ifadesi,hiç kimsenin öğretmediği protokol kuralları ve adımlarını nereye atacağını bilemeyen şaşkınlıkla deftere imzaya gitti.
Atatürk,bugünleri görse eminim,'Yıkılmış bir enkazdan bir Cumhuriyet kurdum.Bu vatanı,çocuklara,gençlere emanet ettim.
Bıraktığım bu ülkenin hali ne? diye çok üzülürdü
Dilinden,ATATÜRK ismi dökülmeyen cumhurbaşkanı,hazırladığı 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı mesajında Atatürk'ün adını anmayan meclis başkanı,zorla Anıtkabir'e gidip sap gibi duran bakanları görünce....
24 Haziran çok önemli,çok!
Bu iktidarın,bu ülkenin yönetiminden gitmesi gerekiyor artık.
Şehitlerimizin kemiklerini sızlatmamak gerekiyor.Kolay mı kazanıldı bu ülke de,herkese peşkeş çekiliyor?
Orayı sat,burayı sat,Cumhuriyet'in kurduğu fabrikalara yenilerini ekleme,babanın malı gibi sat bakalım,sata sata elde ne kalacak?
Muharrem İnce'nin dediği gibi;
1924'den 2018 'e....
Cumhuriyet'in kurduklarının dışında tek bir fabrika kurdun mu?
Anıtkabir'i dolduran kalabalığı izliyorum,İzmir'i izliyorum,akıllı robot yapan ve yapay zekayı konuşan,aklını bilimle yoğuran gençlerimizi izliyorum,yaylı çalgılar beşlisini izliyorum ....
Bu ülke,bu çocuklara emanet!
Final yazmaya az kaldı.
19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

18 Mayıs 2018 Cuma

#Akıl tutulması diye bir şey var biliyorsunuz.....
- Eşim kırmızı eti 29 liradan alıyor, 70 liraya alıyorsan senin problemin.Dar gelirli kardeşlerime ramazanda yarım kilo eti 14.5 liraya satıyorum. Daha ne yapayım? 
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba
İstanbul'da,Et Balık Kurumu satış noktası olmadığından,tabelası sahte kasapların halkı kandırdığından bi'haber,hayvancılığı bitiren iktidar partisinin tarım bakanı sofrasına et girmeyen halkı suçluyor iyi mi?
Belli yerlerden eti ucuza alsaymış,etli yemek yiyebilirmiş ahali.
Tarım Bakanının görevi biliyorsunuz tarım ve hayvancılığı geliştirip,projelerle çiftçiyi destekleyip halkı doyurmak değil,BİM,A 101,MİGROS'ta ucuz et satılıyor,gidin ordan alın demek herhalde?
Ben, neden kasaba gidip eti ucuza alamıyorum,onu da söyleseymiş keşke bu güzide bakan.
Ülke nasıl ve kimlerin eline kaldı görüyorsunuz.
-İzmirli baklavacılar kilosu 220 lira olan Antep Fıstığına yapılan zamları protesto ettiler ve baklava üretimini durdurdular.
Peki,biz yer-gök fıstık iken neden fıstığı İtalya, Almanya, Mısır, İran'dan ithal ediyoruz?
Ne kadar döviz ödüyoruz bunlara?
Tatlıyı çok seven bir toplumuz.Tatlı da yenir elbette.
Kim,şekeri kaç olursa olsun,önüne konan bir porsiyon fıstıklı-cevizli baklavaya hayır diyebilir ki?
Ben demem.Hele,İmam Çağdaş'dan gelecek o baklava.....
Olsa da yesek ama nerde....
Dün,gün ortası haber kuşağını izliyorum ATV Kanalında.
Bu arada,AKP'li seçmenin % 48'i ATV izliyormuş.
Seçimlerde neden bu sonuç çıkıyor,belki fikir verir bize.
Haberlerde fıstık zammına ve başlayan Ramazan ayına istinaden şekersiz,doyurucu bir tatlı tarifi veriliyordu ve ekte bir tatlı haberi daha.
Tatlıda fındık,keçi boynuzu unu,keten tohumu,zeytin yağı,hindistan cevizi yağı,muz,kakao,vanilya kullanılıyor.
Anacığım,nurlarda uyusun hep derdi ki:
-Tavşanın kaçışına baktım,etinden usandım.
Bu tatlı,ne kadara mal olur?
Fındığın kilosu 70 lira.
Muz 8 lira.
Keçiboynuzu unu nerden bulunur hiç bilmiyorum ama malzeme listesine,bir de yapım süresi,maliyet ve harcanan efora baktığınızda etinden usanılan tavşana dönüyor olay.
Kaldı ki;tatlı bu mudur?
Kendini kandırmanın kestirme yolu,hepsi bu.,
Hani;Fransa Kraliçesi Marie Antoinette, “Ekmek bulamazlarsa pasta yesinler'sözü var ya!
İşte bizimkisi de züğürt tesellisi.
Fıstıklı-Cevizli baklava bulamıyorsan keçiboynuzlu topları tatlı niyetine ye!
Baklavacılar isyanda da,bizim Tarım Bakanı buna da çözüm bulmuş meğer:
-Fıstık bulamıyorsan,elimizde fındık stoğu var,baklavanı fındıklı yap!
Tarımdan,ziraatten,besicilikten anlamayan birini sorumlu bakan yaparsan,ülkedeki tarım ve hayvancılığıbilmeyen,fikir üretemeyen,eti,sütü,fındığı,fıstığı ithal etmekten başka çözüm bulamayan biri çıkar karşınıza ve dalga geçer halkla;
- Benim hanım,etin kilosunu 29 liraya alıyor,sen beceriksizsen,o da senin sorunun der.
Siz,hala bu insanlara oy vermeyi düşünüyor musunuz cidden?
Bu ülkede,yalnızca tatlı sevenler,fıstıklı baklava yiyemeyenler bile oy vermese,bu adamlar iktidarı rüyalarında bile göremez.
Bu kadar tatlı seven bir ülkeysek eğer....
Gerekeni yapın!
E ben daha ne diyeyim?
Oyum,Fıstıklı-Cevizli Baklavayı ucuza getirene!