Bir yandan altın, dolar fırlamış çok da....
Neyse ki, yakında evlenecek biri yok, kesin batmıştım.
Gram altın olmaz, çeyrek takılmaz, ATA, Cumhuriyet, Beşibiryerde falan....
Bilezik takılacak yerler de var elbette.
'Nerden başlasam, nasıl anlatsam' diye mırıldanıyorum 'Acaba, bu gidişin sonu nereye varacak?' diyorum bir yandan.
Maaşlar, bankadan cüzdana girmeden buhar oluyor.
Es kaza, markete falan girmeye kalksak, Topkapı Sarayını gezmiş müze misali bak ve çık modunda vatandaş.
Bir toplantıya yetişeceğim, birden gözüm bu İncir Ağacının son dem yapraklarına takıldı.
Sararmış, usul usul dalından dökülen yapraklara.
Yerde, sereserpe uzanmış, sarıdan kahverengiye dönüşüp çürümeyi bekliyorlardı.
Bir süre seyrettim, bu güzel renk skalasını.
'Acaba' dedim,' son yaprak da düştüğünde, bu hükümetten kurtulur muyuz?'
Çabuk çabuk dökülse bari.
Belli ki, AKP bu ülkenin başından gitmeden hiçbir şey düzelmeyecek.
Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağıya iniyor, önüne gelen her şeyi eze eze.
Kamyon şoförü, kendini garantiye almıştır nasıl olsa, olan, yağmurun altında, ekmek kuyruklarında bekleyen yoksul vatandaşlara olacak.
Daha ne kadar ezilip posası çıkacak acaba gidişatın?