23 Temmuz 2023 Pazar

 Sosyal Medya kullanıcılığı üstüne....

Sosyal Medya, çok geniş bir alan ve hepimizin kullanım amacımız ortalama benzerlikte.
Ben de çok kullanıyorum elbette. Peki, kullanırken neye dikkat ediyorum?
Kullandığım dil, üslup, mesafe, saygı çok önemsediğim ayrıntılar. Her yere yetişmek elbette zor, doğru bilgiyi almak da araştırmak istiyor. Özellikle, haberimin olmadığı ilginç yerler ya da yenilenmiş yapıların varlığını, adres bilgilerini hep sosyal medyadan öğreniyorum. Uzman insanların karesinden yansıyan fotoğrafları keyifli takipliyorum.
İstanbul 'daki öğrencilik yıllarımda, ayak basmadığım tarihi yapı kalmadı sanırdım ama Feshane' nin varlığını, şu andaki muhteşem ötesi restorasyonunu sosyal medyadaki tanıtımından öğrendim.
İstanbul 'a, yolum düştüğünde, ilk gideceğim yerlerden biri olacak örneğin.
Tanıtımları, araştırmaları, siyaseti, haberleri ben de seviyorum.
Güzel işler yapan, akıllı, üretken, başarılı, yaratıcı insanları büyük bir keyifle izliyorum.
Bu örnekleri, insanların farklı tercihleri olabiliyor diye veriyorum.
Sosyal Medyayı, herkes kullanabilir elbette.
Kimi, gerçekten doğru iletişim kurar, kimi sevgili arar, kimi de vakit geçirir.
Yanlış ya da doğru demiyorum, herkesin kendi tercihi ama bu sabah ve uzun zamandır gözüme takılan ve eğitimli - eğitimsiz insanların 'Bu kadar da olmaz' dedirttiği karelere rastlıyorum da...
Hemen öncesinde şunu belirteyim : Bizler, yetişkin insanlarız ve sosyal medyadaki duruşumuz yol gösterici olmalı bazılarına.
Kanka samimiyetinde değiliz, senli - benli hitabette hiç değiliz. İnsan, tanıdıkça, arkadaşlığını ilerlettikçe, iletişim kurdukça aradaki samimiyet artar. Hiç kimsenin özel hayatına yönelik soru sormamalısınız örneğin.
Cidden, doz aşımı sorular bunlar çünkü.
Neyse...
Diriye saygımız yok, bari ölüye olsun değil mi?
Adam Prof. Annesi, hastane odasında ölüm döşeğinde, eline almış telefonu son nefesini veren annesinin birlikte fotoğrafını çekmiş ' Canım Annem' diye sosyal medyaya koyuyor.Ve bu adam Prof.!
Adamın birinin, 15 yaşında oğlu ölmüş, ambulanstan morga konmasından başlamış, kefenlenmesinden mezara inişi, tahta konmasına, üstüne toprak atılmasına kadar, inanılmaz karelerle fotoğraf çekmiş medyada yayınlıyor.
Yahu!
Bir baba olarak aklını mı kaçırdın be adam?
Ölen senin oğlun. İnsan, acıdan yanarken, aklına telefon mu düşer, fotoğraf çekmek mi düşer?
Delirdi bu toplum yeminle.
Bu sabah, özür diliyorum bu kadar ayrıntı için ama ölen akrabanızın açık tabutta, örtülere sarılmış ölü bedenini çekmek nedir?
Mezarlığa gidip de, gülerek özçekim yapanları mı ararsınız, mezara oturanı mı ararsınız, mezar taşlarını tek tek çekenleri mi ararsınız !
Sosyal Medya, bu değil arkadaşlar!
Böyle kullanılamaz.
Şu işin doğrusunu öğrenin Allah Aşkına.
Dünyada, en çok Facebook kullanan ülkelerden biri Türkiye.
Gerçekten de, siz hangi amaç için kullanıyorsunuz?
Dip not : Yazılarım, tümüyle benimdir. Lütfen, ismimi kullanarak sayfanıza alın. Neden bunu belirtme gereği duyuyorsam artık.... 🤔

20 Temmuz 2023 Perşembe

 Gerçekten de, Uganda'ya mı ait bilmiyorum, sosyal medya uydurması da olabilir ama içeriği çok doğru bir söz okudum, bize de örnek olabilir en nokta atışından.

Demiş ki, bir zamanların en acımasız diktatörü İdi Amin yönetimindeki Ugandalılar :
..... İçinde yaşamayı sen seçmişsen,
Kokudan şikayet etmeyeceksin.
Burda, İdi Amin 'i ve zalimliğini tartışmayacağım ama iki gündür atölyemde, sokakta, orda burda konuştuğum, tartıştığım insanların durum değerlendirmesi yaparken derinlemesine düşünmeden, popülist bir yaklaşımla seçimleri, öncesini sonrasını çok da doğru analiz etmediğimizi görüyorum.
Ağızlarından dökülen tek şey' Kemal Kılıçdaroğlu gitsin '.
Tamam!
Sayın Kılıçdaroğlu gitmeli elbette ama bu süreçte değil. Yerel seçimlerden sonra zaten bir daha aday olmayacağını açıkladı.
Hataları yok mu, elbette var. 70 yıldır, tek başına iktidar olmamış CHP' nin, bugüne kadar gelmiş hükümetlerin günahına üstlendiği 'Helalleşme' büyük hataydı örneğin. 6'lı masa ve verilen 39 milletvekili de büyük bir siyasi öngörüsüzlük ama Kemal Kılıçdaroğlu, tek başına mı yaptı bunları?
Neden günah keçisi seçiliyor?
Masayı deviren ve' kumar masası' diyerek, umutlanan toplumda güvensizlik yaratan Meral Akşener' in hiç suçu yok mu yani?
6'lı masaya dahil edilip, çalışmayan, hatta oy verdikleri bile şüpheli AKP devşirmesi diğerlerinin suçu yok mu?
Açlık ve yoksulluk sınırında inim inim inlerken, sosyal yardımlarla yaşamaya çalışanların, atanmayanların, emeklilerin, evine ucuz ekmek almak için kuyruklara girse de, hala 'reis de reis' diyen, cehalet yüklü seçmenin hiç suçu yok mu?
Meral Akşener 'in gazıyla parlatılan Ekrem İmamoğlu mu CHP' nin başına geçecek, Özgür Özel mi?
Hiç sorguluyor musunuz yeterliliklerini?
İyi değil, çok iyi bir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ama bu, bir partiyi sırtlayacak donanımda olduğunu göstermez.
Biraz daha, bir 5 yıl daha İstanbul 'un belediye başkanı olmalı, sonrasında zaten pişecektir ama şimdi değil.
Eleştirilen Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, yıllar sonra 11 Büyükşehir belediyesini AKP' den kurtarmadı mı?
2024 Mart ayında yapılacak yerel seçimler, bu tartışmaların gölgesinde kaybedilmez mi?
Evdeki bulgurdan da olacaklar haberleri yok.
Geç kalmadan, derhal seçimlere odaklanmalı, planlı, projeli, gerçekçi bir yol haritasıyla, illerden ilçelere, köylere kadar örgütlenerek diğer illeri de kazanmak odaklı başlamalı.
Ekonomik kriz had safhada. Bir 5 yıl daha bu hükümet gitmez. Erken bir seçim görünüyor.
Yerel seçimleri kazanmak, olası bir erken seçimin zeminini hazırlayacak.
Biz, sıradan seçmeniz, bunu görüyoruz da, bunlar neden görmüyor?
İnsanda bir duruş vardır, aura da diyebiliriz.
Yok işte, ya da olgunlaşmamış henüz.
Güç sarhoşluğuna düşerse bir insan ve hırsla devam ederse, korkarım sonunu da hazırlar.
Kontrollü güç, güçtür.
Aşırı özgüven hata yaptırır.
Yerel seçime odaklanmalı, sonrası zaten değişim!
Sonra, kokudan şikayet etmeyelim de!

 #Hava, sıcak değil inanılmaz sıcak.

Yangın söndürme helikopterleri geçiyor, anlıyorum ki, yine bir yerde orman yanıyor.
Üzülmenin ötesinde ne yapılabilir ki, bu bilinç düzeyi düzelmedikçe.
Gaziantep /Nurdağı yanıyormuş şimdi de.
Dünden bu yana atölyemde Urfa türküleri dinliyorum.
Urfa 'lı kimseyi de tanımıyorum ama belki de türkülerin rahatlatıcı etkisidir tercihim.
Anadolu...
Zengin bir coğrafya ama kıymetini bilene elbette.
Müziğin birleştirici gücü mü demeliyim, sabah dilimde Frank Sinatra' nın muhteşem sesinden
' I Love You Baby ' şarkısı vardı.
Ardından Cher' in 'Believe',
Ardından B. E. King'den 'Stand by Me'.
Ne güzel şarkılar söylüyorlar.
Adamlar, hayatı güzelleştirecek her yolu deniyor, biz de çağdışı her ne varsa onunla oyalanıyoruz hala.
Gece boyu Sanat Müziğinin en güzel örneklerini dinlemiştim.
Sabah, caz, şimdi atölyemde yine Urfa Türküleri dinliyorum.
Bütün bunlara ek olarak, uzunca bir süredir aslında ne yapmak istiyorum?
Birkaç yıl önce İstanbul 'da, Çiçek Pasajı' nda o kadar güzel ve keyifli bir akşam geçirmiştim ki dostlarımla, balık, mezeler, eşliği rakı, müzik bahane, sohbet şahaneydi.
2023 yılı, çok da iyi gelmedi çoğumuza elbette.
Deprem, ekonomik kriz, savrulan bir ülke derken, iyice ayarlarımız bozuldu.
Biraz rahatlamak gerekiyor.
Tatil, diyeceğim, çoğunluk için yine hayal.
Hayal bu ya!
Tatil öncesi, şöyle salaş bir meyhanede, fonda Müzeyyen Senar şarkıları, karşımda dostlarım, rakı bahane sohbet şahane ne güzel olurdu.
Atölyemde, Urfa Türküsü 'Mektebin Bacaları 'çalıyor şu anda.
Okuyunca, sanki bir yere gelinebiliyormuş gibi bu ülkede!
Okuyanların hali ortada.
Uzaklarda aramaya ne gerek var?
Yangın söndü mü acaba?
Kim bilir, ağacıyla, hayvanıyla kaç can yandı şu anda?
Bazen, şişenin dibini bulup, hiçbir şeyi görmemek gerekiyor ama kardeşim, imamın maaşını vereceğiz diye bu kadar da zam olmaz ki!
35'lik rakı 315 TL oldu.
Maaşlara da aynı zammı yapın da, yaptığınız rezaletleri görmeyelim biraz.
İmam maaşı 27 bin TL. olur mu?
Yıllarca okudum, İstanbul'da, dirsek çürüttüm meslek sahibi olmak için.
Bir imam kadar kıymetim yok.
Nerde bu garsonlar?
Donatın şu masayı.🥛
Ayık kafayla bu hayat çekilmiyor. 😏
Tüm ifadele

19 Temmuz 2023 Çarşamba

 Ne varsa eski şarkılarda var.

Masumiyet, naiflik, saf aşklar, hüsranlı ilişkiler...
Sözler dokunaklı, besteler güzeldi her daim.
Televizyonda, ne var dedim, bu kadar kalitesiz diziler, rol yapmaktan uzak oyuncular ve yüzlerce keredir gördüğüm Kemal Sunal filmleri
İzleyecek bir şey yok.
Ekranda, güzel sesli bir kadından şarkılar duydum.
Çocukluğuma, anılarıma, şarkılara götürdü beni o ses.
Eski evimizin çardağı vardı, çardakta da, 7/24 çalan, transistörlü, dışı siyah, ortası kırmızılı o meşhur radyo.
O dönemin şarkılarında bir hoşluk, nezaket, ayrılıkları anlatsa bile bir kalite vardı.
Radyodan yükselen sesi hemen tanırdık çünkü, şimdilerin önüne gelenin şarkıcı olduğu bir dönem değildi o yıllar. Seslerin bir ayrıcalığı olurdu. Seslerin çoğu ve yorumları, o kadar kötü ki, insanı müzikten soğutuyorlar. Biz, toplum olarak ne ara çıtanın bu kadar altına düştük bilmiyorum.
Orkestra, ara soloları o kadar güzel çalıyor ki....
Darbukanın ritmi, davula karışıyor.
Yenilik güzel, doğru yaptığınız sürece.
-Bir bakış baktın kalbimi yaktın
-Gittiğin yolları yakın sanarak.
-Sevemedim karagözlüm.
-Dert bende derman sende.
Ne güzel şarkılar çalıyor ekranda.
Mazi, herkesin kalbinde bir yara ve illa ki bir şarkıda kendisini buluyor insan.
Kaliteyi, hayatın her alanında aramak gerek.
Bir kere ödün verdiniz mi, hep verirsiniz.
Bunun adı, bu akşam müzik olsun
Çocukluğumda, radyo hep çalardı. Şarkılar, türküler...
Neşet Ertaş, Aşık Veysel, Yıldırım Gürses, Müzeyyen Senar, Şükran Ay ve niceleri..
Bilirim, geçti gitti, geri dönmez o yıllar.
İnsan özlüyor özlüyor işte.
'Bir Fırtına Tuttu Bizi' diyor şarkıda.
Fırtınanın ne olduğu önemli.
Şarkılara kanıp da kasırgaya kapılmayın da!

 Ülkemiz, uygar bir dünyanın parçası olacağına gittikçe eğitimsiz, hadsiz, lakayt insanların d-oluştuğu bir yere dönüştü.

Gerçekten de, eğitimlisi de, eğitimsizi de ele alınmayacak durumda.
Hiçbir konuda haddinizi aşmayacaksınız. Neyseniz osunuz çünkü.
Birkaç gündür Mustafa Sandal - Uzi diye bir rapçi varmış, aralarındaki polemiği izliyorum da...
Müziğin geldiği kalitesizlik bir yana, insanlardaki bu tuhaf ve aşırı özgüven, haddini bilmemek neden bu kadar fazla?
Mustafa Sandal, 90'lı yılların en önemli sanatçılarından biri.
Uzi kim diye baktım da...
Rap şarkı söyleyen, ne ara bu kadar iyi sanatçı olduğuna inanmış, karşısındaki sanatçıyı aşağılayan bir kimliğe dönüşmüş, kendini değerli sanan biri.
Ağrı'daki konsere ekonomik uçuşla gitmiş de, konsere Mustafa Sandal' ın önünde çıkmazmış da, assolist edasıyla kendisinin çıkması gerekiyormuş da...
Bu nedenle konsere çıkmamış arkadaş.
Hani bir söz vardır, 'Boyun, 190 da gelse, yine kısasın, yine kısasın' diye.
Bu tür insanların, şarkı söylemeden önce karşısındaki yılların sanatçısına saygı duyması gerekir. Nezaket, incelik, zarafet olmalı kimliğinde.
Sen kimsin ki, listelerde bilmem kaç milyon dinleniyormuş da, daha önemli olduğunu sanıyorsun?
Yeni yetme ergenlerin ne dinlediğini bilmediği abuk bir tarzla şarkı! söylüyorsunuz,hepsi bu.
Nerde bizim müzik geçmişimizin duygularımıza dokunan, kaliteli sözleri, besteleriyle nesiller boyu dinlenen şarkıları, nerde bunlar.
Ben ki, çok iyi müzik dinlerim, ne dediğinizin anlaşılmadığı, dereden tepeden, alakasız yazılmış sözlü şarkılarınızla , Amerikan özentisi tarzınızla mı önemli sanatçı oluyorsunuz?
Omuza teyp alarak söylenen şarkıların modası geçmemiş miydi Amerika 'da bile, bize bunları şarkı diye iteliyorsunuz?
Bari, yaptıklarınız da bir şeye benzese ama üzgünüm, kendiniz gibi değilsiniz. Çakma videolar, alttan desteklenen teknolojiyle siz şarkı söylediğinizi sanıyorsunuz, bizlere kapı gıcırtısından bile kötü geliyorsunuz.
Sizlere, kimse bunları söylemiyor diye, kendinizi çok makbul mü sanıyorsunuz nedir?
Şu ekonomik uçuş meselesine gelince....
Arkadaşım! İster ekonomik bölümde uç, istersen Comfort, istersen Business Class uç, pilotun ustalığına bağlı hayatın.
O uçak düştüğünde, sen ekonomik kısımda, diğeri de Business Class'da ölecek.
Daha kaliteli ölüm diye bir şey yok yani.
Sonuçta, dua et de, bindiğin uçak düşmesin.
Bu ne kibir, bu ne üst perde bakışı böyle?
Sanmayın ki, bu hadsizlik yalnızca müziğe ait.
Toplumda, tuhaf bir çöküş var.
İnsanların birbirine hitabeti, anlama algısı, yorumlaması hepten sınıfta kalmaya başladı.
Eğitim-Öğretim ne işe yarıyor bu ülkede cidden merak ediyorum?
En çok da şu hitabet konusuna takılıyorum doğrusu.
Kankalık diye bir şey var ama ergenler arasında elbette.
Bizler ergen miyiz ki, kahvehane arkadaşı, sınıf arkadaşı iletişimi kuralım değil mi?
Uçağa binerken, özel uçağınız değilse, hangi sınıfta olduğunuzun hiçbir önemi yok inanın.
Ekonomik sınıfta da ölüyorsunuz Business Class'ta da.
Bu kadar kasmayın yani!
Mustafa Sandal kim, siz kimsiniz acaba?
Çok fırın ekmek yemeniz gerek, klas bir sanatçı olmanız için.

17 Temmuz 2023 Pazartesi

 Dünyanın en tehlikeli canlısı insan!

Zalimlikte, bencillikte, hayata saygısızlıkta üstüne yok.
Bir Anne köpek var okulun bahçesinde. Üç de yavrusu vardı ama biri öldü sanırım.
İki yavruyu büyütüyordu, görüyordum.
Anne köpek, her gün atölyemin önünden geçiyordu ama bugün geçmedi.
İki yavru köpek, saatlerdir sokakta bağırıyor.
Arada yorulup koyduğum suyu içiyor, sonra da deli gibi yeniden bağırıyorlar.
Saat oldu gecenin 12'si.
Anneyi istiyorlar belli ki.
Biraz ıslıkla yer tespiti yapıyordum, adamın biri geldi, yavru köpeğe bir tekme attı ve yürüdü gitti.
Hayvanın canı o kadar yandı ki, zavallı hayvan daha çok inleyerek anneye sesini duyurmak için avazı çıktığı kadar bağırıyordu sokakta.
O tekmeciye içimden geçenleri burda yazmayayım ayıp olmasın.
Hayvan nasıl bağırıyor, sokak çınlıyor sesinden.
'Nalet olsun şu içimdeki merhamet duygusuna' diye bir dizi mi vardı ne?🤔
Saat, gece yarım oldu, baktın olmuyor bakmayacaksın demek de olanaksız.
Mecbur sokağa indim. Yavruyu ön patilerinden tuttum, okulun aralık kapısından içeri bıraktım.
Kardeşine kavuşunca sesini kesti.
Yavru köpek mutlu şu anda ama aşırı yorgun ben, uyku kaçtı sanırım.
Kendiliğinden büyüyen hayvanların aşısı, pire tasması, bakımı da yoktur mutlaka.
Köpekten bit mi, kene mi geçti nedir?
Uyuz falan mı oldum acaba?
Bu kadar çabuk da bulaşmaz herhalde?
Umarım!
Ah şu merhamet duygusu..🤗
Köpek, anasının yamacında uyuyordur şimdi.
O tekmeyi atanı eline alacaksın....
Gel de uyu şimdi. 😉

16 Temmuz 2023 Pazar

 Gururumuz, yüz akımız, şampiyon kadınlarımız.

🇹🇷👍👏👏👏👏👏👏
Dünyanın 1 numarası kadınlarımız !
Ekrandan, bütün maçlarını heyecanla, keyifle izlediğim Kadın Milli Voleybol Takımımız..
Türkiye, iki yüzüyle çok talihsiz bir ülke aslında.
Bir bu şahane ötesi kadınlarımıza bakıyorum, bir de 21 yıldır ülkemizi tarumar eden AKP Hükümetinin kadına bakışına bakıyorum, bakıyorum ve...
Taze Milli Eğitim Bakanı'nın akıl tutulması, çağdışı
' Kız Okulları Açabiliriz ' sözünü şaşkınlıkla okuyorum.
Son seçimde milletvekili seçilemeyen ve köyüne dönüp, bir kayanın üstüne oturup melul gözlerle uzak ufukları seyreden ve kendini cidden siyasetçi sanan biri de hızını alamamış ve çok bilgisi varmış gibi 'Kardeşim! Karma eğitim de nedir? Dini inanç ve kültürümüze göre, yalnızca kadınlara özel, tıpkı Japonya' daki gibi üniversiteler, hastaneler, okullar açmalıyız ' dememiş mi?
Bu şahsa, devletin tepesindekilerin kızlarını ta Amerika'da, torunlarını ise nerde okuttuklarını araştırmasını öneriyorum.
Buğulu gözlerle, türkü söyleyerek bu işler olmuyor.
Bunların yönettiği bir ülkede,bunlara rağmen Filenin Sultanları' nın dünyanın 1 numarası olması bir mucize aslında.
Milli Eğitim Bakanı, oturduğu koltuğun anlamını hala kavrayamamış belli ki ve ' kızlarını, erkek çocuklarıyla aynı okula göndermek istemeyen aileler var. Valla billa başka amacımız yok, yanlış anlamayın bizi, tek amacımız okula gitmeyen kız çocuklarını okula göndermek için aileleri ikna etmek.' demiş;
Karma eğitim önemlidir, kız ve erkek çocuğu olmak eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaktır. Elbette, bütün çocuklarımız, eşit koşullarda okula gidecek. Bizim, devlet olarak görevimiz kız okulları açarak velileri ikna etmek değil, yasaları uygulayarak, gerekirse zorla o çocukları ailelerinden alırız ve okuturuz kardeşim. Biz devletiz, güçlüyüz, ne demek kız okulları açmak ' dememiş.
Aklına gelen tek çözüm odaklı şey, kız okulları açabilecek olmak olmuş.
Bakandaki vizyona bakın!
Gel de bunların memleket hayrına iyi şeyler yapmasını bekle.
Biz, ne büyük suç işledik de, bize bunları ceza olarak verdi acaba?
Kız okulları açmakmış...
Siz kim oluyorsunuz da, ATATÜRK 'ün bıraktığı ülkeyi geri kalmış bir Arap coğrafyası ülkesine dönüştürmeye kalkıyorsunuz?
Oldu olacak, kızların okula gitmesini tümden yasaklayın olsun bitsin.
Bunun için yeni okullar yapıp, ülkemizi daha fazla betona boğmazsınız en azından.
İyi ki, bunlara rağmen Filenin Sultanları gibi şahane kadınlarımız var.👏👏👏👏👏
Gurur duyuyorum ve yenilerinin de yetişmesini dilemiyor, istiyorum.

Tüm ifade