30 Haziran 2019 Pazar

#Hayvanların dünyasındaki saygıyı,bir de; biz, insanoğlu öğrensek ne iyi olurdu!
Kedilerin yemeğini ve suyunu verdim yine ama yarın sabah biliyorum ki,yine su kabının yerinde yeller esecek.Hayvanların su içtiği kabı da alıyorlar ya,daha da ne diyeyim?
Bu kedi ailesini tanıyorum.Yavrular,hızla büyüyor.Aslında,üç yavru vardı ama diğerinin başına bir şey geldi belli ki.
Yemeği koydum,önce baba kedi geldi,sonra anne ama yavrular gelince,her ikisi de kenara çekildi ve ' önce evlatlarım' dediler. 
Biraz uzakta,bir yapılı kedi daha bekliyor yemek sırasını.İstese,cüssesine bakılırsa,diğer aileyi rahatlıkla kovalar ama yapmıyor ve sabırla onların gitmelerini bekliyor.
Seviyorum,böyle kareleri.
Kedileri uzunca bir süre izledim.Onlar gitti,ben işime daldım ama sokaktan sesler gelince yeniden yöneldim.

Sokakta üç genç.Öyle neşeli,öyle güzel şakalaşarak konuşuyorlar ki....
Uzun zamandır,böyle gülen genç sesi de duymuyordum.
Çok hoşuma gitti sohbetleri.
Ama dinlemedim,yalnızca seslerine ve gülüşlerine kulak verdim.
Çöpü de,konteynere attılar,e bu da çok hoşuma gitti doğrusu.
Gençlik....
Ne kadar da mazide kalan ama ne kadar da güzel yıllardı! 

Bu fotoğrafı hikayene ekle?
#İki gündür,bu fotoğrafa bakıp gülümsüyorum. 
Dünya,çocukların saflığı sayesinde dönüyor bence.
Öbür türlü,her türlü hinlik,dalaverecilik,arsızlık,yüzsüzlük yapan insanlar varken,huzurla yaşamak mümkün mü?
Yozgat'ta,çöplük bir alanda futbol oynayan çocuklar,düşüp bir de yaralanınca,kendilerince bir çözüm bulmuşlar ve evde ne kadar eski halı,kilim varsa arsayı temizleyip,halıları serip,halı saha maçı yapmaya başlamışlar. 
Bu çocuklarda iş var. 
Hem,arsadaki çöpleri temizleyerek temizlik yapmışlar ki;o çocuklar yere çöp atmaz bu bilinçle;hem de oyun alanı yaratmışlar kendilerine.
Buraya kadar güzel ama....

İşte bu ama çok tehlikelidir çünkü;bir konuşma düzgün giderken arkasından ama geliyorsa,orda bir arıza halleri var demektir. 
Gençlik Spor İl Müdürü Rasim Parlak ise çocukları yaz okullarına davet ederek çocuklara futbol topu hediye etmiş.
Fikir güzel yine ama....
O mahallede,çocukların oyun oynayacağı bir park,bahçe ya da alan yoksa,bu yetkililere düşen görev;öncelikle;oraya bir oyun alanı yaratmak,sonrasında da,bu çocukları yaz boyu ,yaz okullarında vakit geçirmelerini sağlamak.
Yoksa;futbol topu verdiniz de....
Nerde oynayacak o çocuklar futbolu değil mi?
Bizim ülkemiz kadar,her işi yarım yamalak yapan bir toplum var mı acaba? 

Bu fotoğrafı hikayene ekle?

29 Haziran 2019 Cumartesi

#Çocukların eğitimini çok önemsiyorum çünkü;geleceğimiz,umudumuz çocuklarımız.
Çocukları,ders,sınav diye diye öyle bunaltmışız ki,atölyemin önünden geçen çocuklara ücretsiz dergi dağıtıyorum çoğu almak istemiyor 'Yine mi test ' diye!
Çocuklar,dergiyi ve dergi okumayı bilmiyor.
Oysa,yaz tatili demek;oyun,eğlence,dinlenme ve yeni döneme hazırlanacak enerji demek.
Az önce,bir çocuğa yine dergi verdim 'İstemiyorum,okumayacağım' dediğinde üzüldüm.
Bu çocukları nasıl kazanacağız?
Kasım ayında,Kars'ın Selim İlçesi-Laloğlu Köyüne gitmiştim.Okula ve köye bir katkım olur mu diyeydi çabam.
Okul binası çok eski,ta 1936 yılından kalmaydı ve her taraf kırık döküktü.Duvarların sıvası patlamıştı,ahşap tavan yer yer düşmüştü.
Anasınıfı ve ilköğretim kısmında öğrenci sayısı azdı.Orta kısım,taşımalı sistemle başka bir köye götürülüyordu. ve öğrenci azlığından okulun kapatılma riski vardır.
Bilmiyorum,belki de bu yıl o okul kapanacak.
Neden,o köye daha büyük bir okul binası yapılıp,o çocuklar taşımalıdan kurtarılmıyordu bilmiyorum?
Köyü merak da etmiyor değilim.
Diktiğim ceviz ağaçları ne oldu örneğin,kıştan yaza dönünce filizledi mi,onu da bilmiyorum.
Köye küstüm aslında,ayrı konu.
Ta burdan,hem de kırık ayağımla onlara gittim ama karşılığını çok üzücü aldım,onu da belirteyim.
Gayretli,iki genç öğretmenin çabasıyla başarı yakalanmaz,köy halkının da bu işe soyunması gerekiyor kanımca.
Öğretmenlere destek çıkmalı ve hak arayışında olmalılar.
Ağlamayana meme verilmez.Gerçi,ağlayana da verilmiyor ama hiç değilse;' Denedik' demeli insanlar!
Köyde,ilginç olan,Cemevi ve karşısındaki camiydi.
Cemevinin olduğu bir köyde,caminin ne işi vardı,elbette sorgulanmalıydı.
Cemaati olmayan köydeki imama maaş ödenir mi?
Ülkemizin birçok noktasında aynı şey yaşanıyor.Üç-beş kişi camiye gidecek diye tarihi eserler camiye dönüştürülüyor,bütün mahallelere iki-üç cami dikiliyor.
Giden var mı derseniz?
Cuma günü,merkez camilerde,ara camileri hiç söylemiyorum;şov amaçlı,az önce tükürdüğü sokağa namaza duran cemaati görüyorum.
Çocukları camiye çekmek ve anlamadığı bir dille ezbere tutmak için bisikletten tutun da ,tablete kadar her türlü teşvik sunuyorlar ama eline verdiğim eğlenceli,çocukça ,keyifli bir dergiyi okumaları için hiçbir teşvik yok.
Oysa,dergi risksiz.
Çocuklar tecavüze uğramaz,dayak yemez,bilgilenir okurken.
Peki,ya o kuran kursları,yatılı kurslar,camiler...
Kim denetliyor bunları?
Daha dün,Antep'te,9 yaşındaki bir erkek çocuğuna tecavüz etmedi mi görevli?
Çocuklarımızın geleceğini çalıyoruz!
Tabii,ülkemizin de!

27 Haziran 2019 Perşembe

#Kime sorsanız çok yorgundur ve tatili gelmiştir.
Hava,çok sıcak.Serap gibi deniz kıyısında,esintiye karşı buz gibi birayı yudumlamak.
' Bodrum Bodrum ' şarkısını artık söylemeyeceğim,nasıl olsa gidemiyorum; 
Bari,şurdan bir Zorkun'a kaçabilseydim ama ne mümkün?
Çam Ağaçlarının kokusu,kuş sesleri,hamakta kitap okumak ve serin havada kahve içmek.....
-Yatcaz kalkcaz
Yatcaz Kalkcaz
Hop ordayım demeye de daha çok var.
Ama biliyorum ki,Adamo,bir yerlerden
-Deniz ve Mehtap
Sordular seni,
Neredesin ?
diyor. 😂
Çukurova'da yanıyoruz ,başka ne olabilir ki? 
#Ülkemizde,o kadar çok çözülmesi gereken sorun var ki; nereye baksanız planlı bir çalışma istiyor.
Bu sabah,hastanedeydim.Ağlayan çocuklar,gebe kadınlar,üredikçe üreyen bir toplum....
Genç bir kadının yanında 3 yaşlarında bir çocuk,kucağında bir bebek,bir de karnında olur mu Allah Aşkına?
Bütün vakitlerini sevişmeye mi harcıyorlar anlamıyorum ki?
O kadar çok yeni doğurmuş ve gebe kadın var ki ortalıkta.
Nasıl bakacaklar bunca çocuğa,cidden akıllara zarar bir durum bu.
'Allah verdi.Çocuk rızkıyla gelir' diye diye doğum kontrolünü es geçip,doğurdukça doğuruyorlar.
Gebelik dönemi,kontroller ve doğum ve de sonrası....
Çok pahalı bir girişim,çocuk sahibi olmak.
Bunlardaki cesareti gördükçe hayretler içinde kalıyorum.Sonra da, 'Bana el uzatın,3-5-6 çocuğum var.Evde yiyecek ekmek yok' diye sızlanırlar.
Bakacağınız kadar çocuk doğursanıza!
Bir çingene kadın,yanında ayakları çıplak 2 yaşlarında bir kız çocuğu bir oraya bir buraya koşturuyordu.Hastaneler,mikrop yuvası.
O çocuk,ne kadar risk altında ama takan kim?
Toplumunun en kanayan yaralarından bir de engelliler.
Yazık değil mi,bu çocuklara?
Kadının kucağında bir çocuk;zihinsel ve bedensel engelli.Kadının yaşına bakıyorum,geç gebelik.
Ne diye,belli bir yaşın üstüne çıktığınızda doğuruyorsunuz anlamıyorum ki?
Dünyadan bi'haber,hep birilerinin bakımına muhtaç,engelli çocuk dolu ortalık.
Gebelikte,rutin kontrolleri yapıldığında,eğer engelli olduğu saptanırsa,doğurmayın bu çocukları.
Kürtaj günah diye,engelli olduğunu bile bile doğuran ne çok kadın var.
Hadi,anne-baba yaşıyorken,bir şekilde evlat diye bakıyorlar ama ya onlar,engelli çocuktan önce ölürse ne olacak bu çocukların hali?
Kim bakacak bu çocuklara?
Ortada,öyle çok zihinsel engelli çocuk var ki....
Doğurmayın Allah Aşkına!
Çocuk,kucakta perişan,anne tutamıyor,gözleri de öyle güzel ki çocuğun.
Bu çocukların kaderi mi,böyle gebeliklerin sonucunda doğmak?
Bunu, o güzel çocuklara neden yapıyorsunuz?
Baktınız engelli,gebeliği sonlandırın.
Bu çocukların bakımını,masrafını kenarda tutuyorum,altında bez bağlı,yatakta bir et yığını,iyileşme şansı zaten yok.
Siz ölünce,o çocuklara kim bakacak?
Yapmayın,bunu çocuklarınıza!
İnsan,engelli olabilir geride kalan ömründe ama zihinsel -bedensel engelli doğmak başka bir şey.
Özellikle kadınlarımızın doğum kontrolü,geç gebelik,doğum yaşı gibi konularda bilinçlendirilmesi gerekir.
Bu konuda,kurumlara çok iş düşüyor.
Olan olmuş ama geride kalanı kurtarmalı diye bakıyorum olaya ve tez elden,özellikle mahallelerde kadınların doğurmasına yönelik çalışmaların başlatılması gerektiğini düşünüyorum.
Kadınlarımız bilinçlendirilmedikçe bu iş zor!
Önce Kadın!

26 Haziran 2019 Çarşamba

#Şu haberi okuduğumda,zıvanadan çıktım inanın.
Yeter yeter!
Gaziantep’te ,yatılı ,kuran kursunda 9 yaşındaki B.E.K. adlı erkek çocuğuna, öğrenci sorumlusu sıfatıyla görev yapan 24 yaşındaki Ebubekir Karadaş tarafından tecavüz ediliyor. Kuran kursu da kaçakmış.
Şu çocukları,neden gönderiyorsunuz böyle kuran kurslarına?Hiç mi ders almıyorsunuz yıllardır yaşanan tecavüzlerden?
Kim denetliyor bu kursları?Caminin imamı,kursun öğretmeni,hademesi ....
Memlekette,nerdeyse çocuk bırakmadılar tecavüz etmedik.
Allahın cezaları!
Şu erkek müsveddesi de,şöyle bir açıklama yapmış:
"Yaşımın büyük olması nedeniyle bana hoca derler. Ben yatılı talebelerin ihtiyaçlarıyla ilgileniyorum. Bu iş için aylık 200-300 TL alıyorum. Ben de yatılı kalıyorum. Böyle bir olay ilk defa meydana gelmiştir. Olay bir anda gerçekleşti. Daha önce planlamadım"
Tutuklanmış ama çok sürmez,serbest bırakılır bu aşağılık şey.
Bence de serbest kalmalı.Ne de olsa 'Bir kereden bir şey olmaz' diye Aileden sorumlu o rezil zihniyeti de gördü bu ülke.
Serbest kalmalı ve ilk deneyimini 9 yaşındaki çocukta denemiş,yarın da, yaş aralığını yükseltir ve tecavüzlere devam eder nasılsa.
Şimdi planlamadan tecavüz etmiş,bırakın gerisini de planlayarak yapsın.
Daha öncekilere ne olmuştu da,bundan farklı bir sonuç çıksın değil mi?
Bugün,arkadaşlarımızla bu konuyu tartıştık atölyede.
Çocuklara yönelik tecavüzler gittikçe artıyor.Toplumsal sapkınlığımız had safhada artık.
İşi gücü bıraktık,beynimiz yer değiştirdi ve seks odaklı yaşıyoruz.
Ben,Lobotominin yan etkilerinden ve daha sonrasındaki olası tehdit unsurlarından söz ettim,arkadaşımızın biri itiraz etti.
Lobotomi,insanlık suçu mu,değil mi irdeledik.
Bana göre değil ama lobotomiyi uyguladığınızda,bir daha asla salıvermeyeceksiniz ve içerde ölecek tecavüz eden kişi.
Sonrası,daha da tehlikeli olabilir çünkü.
Hadım yasası deniyor ama o da işe yaramaz.Hindistan'da,tecavüzcüleri direklerde sallandırıyorlar halkın önünde,engel olunuyor mu tecavüzlere?
Bizim gibi,aklını seksle bozmuş bir toplumda işe yarar mı sizce?
Hiç unutmuyorum Uğur Dündar'ın AİDS dosyasını örneğin.
Deneysel bir çalışmaydı yapılan.AİDS olduğunu söyleyen bir kadın,arabada pazarlık yapıyordu erkekle;normalde,o erkeğin ordan uzaklaşması gerekirken 'Bize bir şey olmaz.AİDS vız gelir' demişti kadınla birlikte olmak için.
Biz,rezil bir böyle toplumuz.Aklımız fikrimiz bel altında.
Bu şey de aynısı olacak.Ne de olsa,daha öncekiler de İYİ HAL YASASI,Kravatlı tecavüz etti,boynunu büktü 'Pişmanım' dedi diye diye serbest bırakılmıyor mu?
Nerde bu tecavüz yasası?
Çocuğa,kadına,hayvana ,hatta damacanaya,elektrik direğine tecavüz eden kim varsa,atacaksınız bunları içeri ve asla dışarı çıkarmayacaksınız. Orda ölecekler.
Bunlar,rehabilite falan olmaz.Çıkarın,üç güne yine aynısını yaparlar.
Lanet olasıcalar!
Soyunuz sopunuz kurusun inşallah!

25 Haziran 2019 Salı

#Bu nasıl bir sıcak!
Yanıyor Çukurova.
Sıcak ve nem....
Dayanılır gibi değil. Ya bir dağ başına, ya da bir deniz kıyısına kaçmalı ama nerede?
Güneşi seviyorum eyvallah da; az ötede oyna ne olur.
İş güç var,uyku da gerek insana.
'Sıcak, çok sıcak.
Sıcak, daha da sıcak olacak' diyen meteoroloji uzmanı şarkıcıyı da onayladı yetkililer. 😉
Haziran 'da böyle, Temmuz' u hiç düşünemiyorum çünkü;Çukurova'nın en sıcak ayıdır Temmuz.
Üstüne bir de anız yangınları başlar.....
Kaçacak yer arar dururuz artık memlekette.
Cehennemin diğer adı;Çukurova.
Burda yanıyorsak eğer....
İki kere yanmayız diye düşünüyorum.
Neyse....
Gerisini garantiledik!
Buna da şükür. 😉
Çok sıcak, çok!
Nemle birleşince üstelik...
Dayanılır gibi değil!
Yazları,Sibirya'ya mı göçsem,ne yapsam! 😂

24 Haziran 2019 Pazartesi

#Hazımlı olmak nedir?
Her zaman işler istediğimiz gibi gitmeyebilir.Bazen,kaybedebiliriz de.Eğer,bir şeyi kaybetmişsek,ortada bir sorun var demektir.
Nihayet,İstanbul seçimi bitti.
Artık,kötü giden ekonomi,işsizlik,pahalılık,iç ve dış siyasetteki başarısızlıklar gibi çözülmesi gereken çok konu var ülkemizde.
Şimdi,çözüm bulma zamanı.
Seçimler bitti dedim ama ,seçimin yankıları şu hazımsız medya tarafından,daha uzun süre kullanılacak belli ki.
Bakın ne yazmışlar:
AKİT:
Seçimi kazanan Laikçi azgınlar yasaları hiçe sayıyor! Kutlama adıyla gençleri alkole özendiriyorlar.
Bitmedi!
Bir grup CHP'li camiye karşı şampanya patlatma küstahlığında bile bulundu.
Gezi olaylarını anımsar mısınız?
' Camiye ayakkabıyla girdiler,camide içki içtiler' diye yalanlarla toplumu kışkırtmaya çalışmışlardı ve haberin yalan olduğunu söyleyen o caminin imamını da sürmüşlerdi.
O dönemde,bir de KABATAŞ YALANI vardı ki;işte o da fantezinin dibe vurmuş haliydi.
İSTANBUL,yedi tepeli bir şehir ve bütün uygarlıkların izini bulmak mümkün.Bizans da var,Osmanlı da.Tüm İstanbul cami ve kilise dolu.
Yani,elinize es kaza bir şişe bira alsanız,nereye dönseniz bir ibadethaneye çarpar.
İstanbul seçimini kazanan bir grup insan,bir parkta toplanmış,halay çekip,türkü söylüyor.
Videoları izledim,birkaçının elinde de bira şişesi var.Yani;ne camiye karşı patlatılan şampanya var ne de özel olarak yapılan bir tutum.
Biraz hazımlı olun,hazımlı.Bu bir seçim ve bir kazanan bir de kaybeden olacak.
17 yıldır ülke kaybediyordu,işte fırsat.
Artık,her şey bambaşka olacak,yolu açıldı.
Kaldı ki,eğer seçmen şampanya içebiliyorsa,bence bu basın şunu yapabilirdi:Bakın,görün,bir ülkede yoksulluk var derler.Su gibi şampanya dökecek kadar zenginiz,işte kanıtı! 
Ya da;bira içenler çocuklara tecavüz mü etmiş,kadınların canını mı almış,kedilerin,köpeklerin gözlerini mi oymuş,ağaca,çiçeğe mi kıymış,ne yapmış?
Alt tarafı halay çekip,türkü söylemiş!
Hadi dürüst olun,sizi rahatsız eden ne?
İstanbul gitti,iktidar tehlikede,rantın musluğu da kesilecek artık biliyorsunuz.
Bira'ya, şampanyaya misyon yüklemeyin,kaybettiniz.
Hazımlı olun! 

23 Haziran 2019 Pazar

#Çok ruhsuz bir İstanbul seçimi yaşadık.
Oysa;31 Mart akşamı,nasıl da nefeslerimizi tutmuş,AKP'nin çevireceği her türlü ...... rağmen seçimin kazananını beklemiştik.
Atölyemi kapattım,eve geldim,seçim aklıma bile gelmedi doğrusu.
Ama daha birkaç ay önce heyecanlı değil miydim?
Peki nede böyleydim?
İnsan,sonucunu bile bile beklemeye durmuyor da ondan. 
Bir de derler ki;Heyecan yaşlanmaz!
17 yıldır,üstümüze ölü toprağı serpilmiş bir halde yaşıyorduk.Her seçimin sonucu belliydi ve bir umutsuzluğa doğru gidiyorduk ta ki;Ekrem İmamoğlu sahneye çıkana kadar.
Yalnız İstanbul'da değil,tüm ülkede bir heyecan dalgası estirdi.Bir umut doğdu yeniden.
AKP iktidarının artık sona geldiğine inandı toplum.Haksızlığa,adaletsizliğe ' Dur' demenin vakti gelmişti.
İstediğiniz kadar biat edin,içinizdeki vicdan harekete geçer ve haksızlığı görürsünüz.
Ekrem İmamoğlu da bunu yaşadı.Yalnız CHP'li değil İstanbul seçiminde İYİ Parti,MHP ve AKP'nin de oyunu aldı.
Kürt seçmen diye insanları kategorize eden,ayrıştırıcı bir dil kullanan hatta o son mektup,bu işin sonunu getirdi.
Şimdi,Devlet Bahçeli'nin yüzünü görmek gerek.
İp atarken,ipe dolanmak nasıl bir şey oldu göreceğiz.
MHP'li seçmen de bazı şeyleri anlar artık umarım.
Diğer etmenlere denecek bir şey yok çünkü;bir yanda damat,bir yanda Kaf Dağında yaşayıp, ejder meyveli smoothi içerken,halkın düştüğü sefaleti görmezden gelmek bir iktidarın sonunu hazırlar.
Bugünden sonra,ülkemizde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Tüm ülkede özgürlük sesi daha da yükselecek.
Dediğim dedik derseniz,halk da size günü geldiğinde gerekeni yapar.
Neyse ki,hala demokratik bir ülkeyiz.Seçimle gelen,seçimle gider.
Meydanlardaki coşkuya bakıyorum da....
Atölyemi kapattım,eve geldim,çayımı aldım ve müzik açtım.
Ne haberleri izledim ne de seçimlere baktım.
Sonucunu bile bile işin heyecanı kalmıyor ki. 
Bundan sonra,FOX kanalında ne sabah ne de akşam haberlerini izlemeyeceğim.
O özür dilenmedi çünkü.
Fatih Portakal,iyi ki ev arkadaşıymış Ekrem İmamoğlu'nun.
Ya bir de olmasaydı!
'Bu iki etti ' diye parmak saymasının açıklamasını hala öğrenemedim şahsen.
Haksızlık yapmayacaksınız.Yaparsanız reytinginiz düşer.
İzlemeyeceğim, bir eksiksiniz. 
#Bugünlerde çok yoğunum,magazin kültürüyle de hiç ilgim yok haliyle.
Günlerdir bir haber dolaşıyor.'Doğru değildir ama hadi şuna bir bakayım' dedim ama mahkeme kararıyla içeriğe erişilmiyormuş meğer.
'Ateş olmayan yerden pis dumanlar çıkmaz',diyenlere 'adam evli evli,fesatlık sizin içinizde kardeşim ' diyerek,nedir şu aldatma olayı biraz pazar neşesi yapalım.
Malum,bugün yine pazar ve ben atölyemdeyim,çalışıyorum,öyle yatta keyif yapma,masum sohbet etme lüksüm de yok haliyle.😉
Şu erkekler ne tuhaf!
Bekar erkeklere sözüm yok,istediğini yapabilir çünkü;özgür ama evli erkekler öyle mi?
Evinizde sizi bekleyen bir eşiniz var,çocuklar da var kuşkusuz.
Hani,eşinizden bıkmış olabilirsiniz,eskisi gibi sevmiyor da olabilirsiniz ki;bu suç değil;gönlünüz başkasına da kaymış olabilir ki;bu da suç değil,evinizdeki eşten edebinizle gitsenize de aldatıyorsunuz?
Yat nedir yahu!
Bu işi bilenler,garsoniyer tutuyorlar,kadını da eve attılar mı,gelsin bir o ev,bir bu ev.
Zor olmuyor mu iki ev acaba?
Hani,bekleyen iki kadın var da. 😂
Bu durum,evdeki eş bunu duyana kadar sürüyor..Gerçi,duyanlar da,kocanın verdiği nimetlerden vazgeçmiyor ve aldatılmış eş olarak o evliliği yürütüyor ama buna da ben ' Pes' diyorum.
Bir erkek,başka bir tene gitmişse,zaten gitmiştir artık,ne yapsanız da hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
Hiçbir şey olmamış gibi o eşe bakmak nasıl bir duygu incelenmesi gerek.
Çalışmayan,evde çocuk bakan kadınların kendince geçerli nedenleri var ama bana yine de çok doğru gelmiyor bu durum.
Bizim toplumda,kadın da gitmeyi bilmiyor erkekten.
Tuhaf bir bağımlılık halleri var erkeğe.
Oysa,dünyada erkek çok,biri giderse yenisi de gelebilir değil mi? 
Yok,illa,körü körüne bağlanılacak.
'Ya benimsin ya toprağın ' sözünü kadınlar da bırakmıyor aslında,olan bu.
Tabii,her kadında değil,bunu da belirteyim de,yanlış anlaşılmasın.
Güçlü kadınlar da çok. 
Sevmek güzel ama sonsuz değil.Birinden vazgeçmek de doğal;doğal olmayanı bizim yaptığımız.
Pazara kadar değil,mezara kadar diye bir durum olabilir mi?
Evdeki kadını yedekleyen bir erkek zihniyeti ve buna da razı olan kadınlar....
Mutlu aile pozları vererek bu iş olmaz.O iş bitmiş artık ya da;sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamalar....
Kadına bakıyorum,sülün gibi bir kadın gerçekten.
Hani,karşısındaki de aşık olunacak bir sıfatta olsa neyse...
Ne buldu da ......
Neyse....
Şu erkekler çok tuhaf gerçekten de.
Nedir bu aldatma hikayeleri?
Gitmeyi edebinizle bilin yahu!
Eş yapmazsa,bir yapan olur biliyorsunuz.
Ne gerek var,ağzınız,burnunuz dağılsın değil mi? 🙂

21 Haziran 2019 Cuma

#Dün,bir görüşmem vardı.Toplumsal kültür örgümüz öyle geri,öyle cahil,öyle.... ki;
Ben de,bu cehaleti az da olsa durdurma yolunda bir şeyler yapabilirim diye,özellikle çocukları hedefime aldım.
Karneler dağıtıldı,çocuklar özgür.Okulun bahçesinde,çocuklara,karneleriyle İş Bankası'na gittiklerinde,Siyah inci kitabını hediye edeceklerini söyledim;çocuklarımız öyle sınav ve test yorgunu olmuş ki,bir çocuk bana döndü:'Test kitabı mı,yine ders mi çalışacağız?' dediğinde,o çocuk özelinde bütün çocuklara acıdım inanın.
Nedir bu çocukların Anne-Baba,okul,aile diye diye herkesi mutlu etme çabası?
Bu çocuklar,ne zaman çocuk olacak;ne zaman uçurtma uçuracak,ne zaman salıncakta sallanacak,ne zaman top oynayacak?
Fotoğrafta gördüğünüz dergileri Şekerbank' tan alıyorum.100/150 dergi oluyor.
Evimin karşısı okul ve okuldan dağılan,sokaktan geçen her çocuğa hediye ediyorum.
Çocuklar,öyle alıştı ki,bu dergi olayına,daha sayı çıkmadan sürekli atölyeme gelip,derginin yeni sayısını soruyorlar.
Çok mutluluk verici bir gelişme bu benim açımdan.
Bir çocuğa katkım olursa,çok şey benim için ama hedefim;bütün çocuklara ulaşabilmek elbette.

Dergi,çok renkli,çok çocukça ama önce ben okuyorum. 
Japon,kağıt katlama sanatı,origami vardı örneğin bu sayıda.
Düşünsenize;bu dergiyi alan çocuklar bir alanda toplanacak,hepsi bu zıplayan kurbağaları yapacak ve birlikte kurbağa sesi çıkararak oyun oynayacak.
Çocuk olmak işte budur. 
Dergiler,henüz dumanı üstünde tazelikte.Çocuğu,yeğeni,komşusu olan varsa,bana uğrasın.
Dergi verebilirim.
Hem de bedava! 


Zorkun Yaylası,Osmaniye'ye bağlı bir yayla.Ovadan,yayla 20 km ama nasıl bir 20 km.?
Dağın tepesine çıkarken öyle virajlardan geçiyorsunuz ki,tam ralli yapılacak alan inanın.
Çok iyi şoför değilseniz,mutlaka yolda kalıyorsunuz.Zaten,yol boyu dizilmiş arabaları gördüğünüzde,eğer acemiyseniz,az sonra o kervana siz de katılacaksınız. 
Tam 47 senedir o yaylaya çıkıyoruz.Yüz yıllık bir ev bizim evimiz.Eskinin tahta Zorkun evleri kalmadı nerdeyse çünkü Zorkun demek;evi geride bıraktığınızda ,evinizin talan edilmesi anlamına da geliyor.Bu nedenle,betonarme oluyor artık.
Kimler geldi,kimler geçti hayatımızdan?
Ümit Besen,annesi Sevim Teyze,kardeşleri,bahçemizdeki o ağacın altında çalınan gitarlar,eşlik eden genç kızlar,erkekler....
Ne anılar birikti o yıllarda.
Hacı Annemiz vardı örneğin,eşi;çocukları,torunları;yan komşumuz,arka komşumuz....
Ne güzel günlerdi o günler.
Zorkun demek,zom zom ya da zopur denen sis dağı demek,daracık yollarda giden gelen araba ve insan kalabalığı demek.
Ve çam ağaçlarının uğultusunda dökülen pürüler demek.
Pürü ne diyeceksiniz?
Çam dallarının ucundaki iğne yaprakları.Biz,bunlardan toprak elde ediyoruz bahçemiz için.
Zorkun demek,inanılmaz lezzette çilek demek,vişne demek.
Tadını,hiçbir yerde bulamazsınız bunların,mis gibidir çünkü. 
Zorkun demek,Son Kasap Mustafa demek.Sabahları bir pirzola tava yapar,bir de ünlü Zorkun tavası,yok böyle bir tat! 
Burdan,selam olsun hepsine.
Zorkun'a, gitmek için buğday ve mısır tarlalarından geçerek Osmaniye'ye varıyorsunuz.
Birçok yayla var bölgede.Bir zamanlar nohut ekilen düzlüklere kondurulan villaları,az ötede Olukbaşı Yaylasını ama en iç acıtan,her kim yaptıysa bunu o ağaçların ahı tutar umarım;dağda ,bir bölgede ağaç bırakmamış,prefabrik adı altında ev doldurmuşlar yayla evini görüyorsunuz..Devlete para gerek diye bu kıyım yapılır mı?
Dip dibe tahta evler...
Geçerken içim kanadı o yerdeki kütüklere.
Elleriniz kırılsın inşallah!
Amanoslarda,ağaç bırakmayacaklar ev yapmaktan.
Zorkun,yazın çok kalabalık araç ve insan demek;
Çocuk Şenliği demek;
Bahçemizin sincapları,kuşları,çam kokuları ,papatyalarımız ve televizyonu unutup,radyolu günlere dönüşümüz demek.
Gittikçe özelliğini yitiren yayla demek,Zorkun.
'Nerde kaldınız,sizi özledik' diyen esnaf demek,'Hadi,bize yemeğe geliyorsunuz,yol yorgunusunuz' diyen komşular demek.
Gündüz,eh işte ama akşamları,çok soğuk,üşümek ve ateş yakıp,o ateşin sıcaklığında buz gibi bira içmek demek.
Özlemişim yaylamızı.
Fırsatını buldukça kaçarım umarım. 

20 Haziran 2019 Perşembe

#Annemin,henüz tomurcuğa durmuş mis kokulu beyaz zambakları,doğada nadir bulunan bir tür; Ayı Gülü ve ilk kez açan kırmızı gülümüz karşıladı bizi bu sabah Zorkun'da.
Hava mis mis.