Biraz mola ama en çok üretim.
Bugün, arkadaşlarla evlilikler, yıpranmış evlilikler, aldatma, üreten, çalışan kadının toplumdaki ve ailedeki önemi, gerekliliği üstüne derin bir sohbet yaptık.
'Kadın çalışır, parasını kazanırsa ne olur, bunun evliliğe yansıması iyi midir, olumsuz mudur, çalışmasa ne olur' dedik.
Her 100 evlilikten 50'si boşanmayla sonuçlanıyormuş.
Ekonomik nedenler ilk sırada elbette.
Eve giren tek maaş, huzursuzluk ve geçimsizlik nedenidir.
Günümüz Türkiye'sinde, verilen ücretlerle değil ev geçindirmek, kişi, kendine bile bakamaz.
Hele bir de, ev kiraysa, çol - çocuk varsa, orda mutlu bir evliliği aramak mümkün değil.
Toplumumuzda, hırgür evlilikler çoğaldı.
'Dayanamıyorsan boşan' diyoruz ama çalışmayan, evi, parası olmayan kadın nereye gidecek, nasıl geçinecek ?
Babaevine sığmaz, ortada kalır.
Ama bir kadının bir işi, bir mesleği olsa, ayakta kalması da kolaydır, hayatına dair kararları alması da.
İşte, bu nedenle kız çocuklarımız mutlaka okumalı, kadınlarımız mutlaka çalışmalı.
Bir erkeğin üstünde, asalak gibi yaşamaya mecbur bırakılan kadınlar, çaresizlikten savrulup duruyor.
Emin olun, kadınlar kendi ayaklarının üstünde duracak pozisyonda olsa, çoğu evlilik yıllarca sürmez.
Yaşadığım topluma, insanlara, evliliklere bakıyorum, geneli mecburiyetten sürüyor.
Ya, çocuklar var, yuva dağılmasın diye hastalıklı bir evlilik var, ya da; kadının gidecek yerinin olmadığı, koca dayağı ve şiddetin her türlüsünün yaşandığı evlilikler var.
Kadınlar gibi, erkekler de mutsuz aslında.
Öğrenilmiş çaresizlik içinde çoğu.
Aile ve toplum baskısı, her iki türü de etkiliyor.
Elbette, hiçbir evlilik boşanma düşünceyle başlamaz ama bittiği yerde de bırakmalı insan.
Uzatmaları oynamanın ne gereği var?
Hep derim : Çoğul mutsuzluktan, tek kişilik yalnızlık her zaman iyidir.
Atölyemde, derin derin bu konuyu tartıştık bugün.
Benim fikrim : İnceldiği yerden kopmalı her şey.
Ötesi, üzücü sonuçlara gidecek ama önünde sonunda gidecek, acı verici bir süreçtir.
Ne demiş Nietzsche :
'Umut, en fenasıdır.Sadece,acıyı uzatır.'
Kendini kandırmanın ne gereği var, değil mi?
Herkes, düşüncesinde özgür elbette.
Bu, benim fikrim.