Atölyemden....
Çalışmayan, üretmeyene ekmek yok biliyorsunuz.
'Ne kadar iş, o kadar kazanç' dermişim ama külliyen yalan elbette.
İnsanlar, karnını doyuracak ekmeği zor buluyor, sanatı kim ne yapsın?
Bir yandan çalışıyorum, bir yandan da İsmail Küçükkaya 'nın programında Ekrem İmamoğlu' nu dinliyorum.
Radyo gibi geliyor ama aynı anda hem işe hem de ekrana bakacak kadar yetenekli değilim.
Çok akıllı biri ve çok hazırlıklı gelmiş Ekrem İmamoğlu.
İstanbul 'u neden aldığına hiç şaşırmamalı.
Her soruya vereceğiniz akıllıca yanıtlarınız olmalı şu hayatta.
Bir kadın olarak, bir kız çocuğu annesi olarak çok kaygılıyım elbette.
Bu iktidarı istemiyorum.
Hele ki, Hüda-Par ve Yeniden Refah Partisi gibi çağdışı algıyı asla istemiyorum.
Dün, caddede yürüyorum, karşımdan bir genç kız geliyor.
Önce, Suriyeli sandım ama yanındakine akıcı Türkçe konuşurken anladım ki, bizim kadınımız.
Bir kadın, bir genç kız hangi gerekçeyle o kara çarşafın içine kendini sokar?
Akıl tutulması değil mi bu?
Genç kız, tepeden tırnağa kara çarşafa girmişti bu sıcakta.
Burası, kadının erkekle eşit kılındığı Türkiye.
Burası, Afganistan değil, İran değil, Arap coğrafyası değil.
Bu öykünme nedir Allah Aşkına!
Siz!
#Sevgili kadınlar!
Bir erkeğin üçüncü, dördüncü kapatması olmayı mı istiyorsunuz yoksa?
Kimse, dini nikah masalıyla kendini kandırmasın artık.
Resmi nikahlı bir erkeğin ayrı ev açtığı her kadın eş değil, sevgili, metres ya da başka tanımlı kadınlardır.
Bir kadın, bunu kendine nasıl yakıştırır cidden anlamakta zorlanıyorum hatta hiç anlamıyorum?
Ben, çalışıyorum, üretiyorum ve kadınlar gelsin diye çok uğraşıyorum ama gelmiyorlar.
Oysa, üreten kadın güçlü kadındır ama bunu anlatmakta bile çok zorlanıyorum.
Bu ülke, pazartesi gününe aydınlığa çıkmak zorunda.
Herkesi bırakın, kadınlar ve kız çocuklarının geleceği tehlikede.
Sevgili erkekler!
Olmasın elbette ama olur da hayatın gerçeği öldünüz; geride kalan eşiniz ve kız çocuklarınız kedi-köpek eniği gibi sahiplendirilecek erkeklere.
Bunu mu istiyorsunuz?
O halde, aklınızı başınıza önce siz alacaksınız ve oy verirken bunu düşüneceksiniz.
Şimdi, ben işime dönüyorum, sizler de bunu düşünün olur mu?
Bakın, ben üretiyorum, paramı kazanıyorum.
Kadının ürettiği bir ülkeyi istemez misiniz?
Yol arkadaşınızın!
Hayat, daha kolay olmaz mıydı?
Haydi, pazar günü oy vermeye!
Özellikle, seçime gitmeyen 8 milyon.
Haydi!