30 Nisan 2015 Perşembe

#1 Mayıs
Tüm dünyada kabul edilen İşçi ve Emekçinin bayramı.
Peki,tüm dünya bunu coşkuyla kutlarken bize ne oluyor?
1 Mayıs 1977.....
Çok güneşli bir gündü Seyhan barajının kıyısı.Çocuktuk ve ailecek piknik yapıyorduk.
Top oynuyor,ip atlıyor,neşeyle koşturuyorduk.
Babamın,küçük bir radyosu vardı ve bütün babaların yaptığı gibi ajansları hiç kaçırmazdı.
Babam,birden radyonun sesini açtı ve ''İstanbul,yine karışmış''dedi.Bizi hiç etkilemedi elbette söyledikleri.Oyuna devam ettik.
Ta ki,ertesi gün evimize gazeteler girene kadar.Siyah-beyaz fotoğraflar.Yer Taksim ve fotoğrafta onlarca kadın,erkek ölü vardı.Ve panzerler ve polisler ve yapılan katliamın görüntüleri.
Elbette,o 1 Mayıs,ülkemizi 12 Eylül darbesine götürecek yolun açılımıydı.Ülkemizin üstüne oynanan oyun yeni başlamıştı yani.O gün neler yaşandı,Etap Marmara Oteli,Sular İdaresi ve diğer binalardan o silahları kim sıktırdı,1 Mayıs'ı kana bulayanlar kimlerdi yanıtsız kaldı.
Olan,4 aylık hamile öldürülen,panzerlerin altında ezilen işçilere oldu.
Kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçen bu olay,ülkemizde her şeyi değiştirdi.Taksim,simge bir alan oldu.
Yıllardır,barışla kutlanan 1 Mayıs'ı,işçilere yasaklayan zihniyet,hep aynı çıkara hizmet etmektedir.
Neden Taksim'de kutlanmıyor 1 Mayıs?Neden Kazlıçeşme ya da Kadıköy?
Olay çıksın istiyorlar.Biliyorlar ki,işçiler Taksim'e çıkmak için her yolu deneyecek.Çünkü,orda arkadaşları öldürüldü ve anacaklar.Ne var bunda?
Olay çıksın ve ortalık karışsın ve belki de oylar bu kadar aşağı inmişken seçimleri iptal etsek ne iyi olur değil mi?
Yeni plan bu olabilir mi?
Bugün 1 Mayıs....
Hatırımda kalan o kanlı görüntüler ve babamın sözleri:''yazık oldu insanlara''
Bilemezdik ki,1 yıl sonra aynı akibeti benim ailem de yaşayacak ve onları toprağa vereceğiz.
Bu ülkeye çok zarar verdiler.Oyunları bir türlü bitmiyor.
OYSA,DİRENE,DİRENE KAZANACAĞIZ!
1 MAYIS BAHAR BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!

29 Nisan 2015 Çarşamba

#Doğu Perinçek ve Vatan Partisi....
Doğu Perinçek ve Ulusal kanalı izleyeniniz var mı?
Sanki,13 yıldır bu ülkenin başına bela olan CHP,sanki,Ergenekon ve Balyoz davalarının sorumlusu CHP,sanki,özgürlükleri kısıtlayan,insanları katleden CHP gibi,ekranlara çıkmış ve sürekli CHP ile bir hesaplaşma içindeler.
Pardon da,bu ülkenin başının belası AKP oluyor,bir hesabınız varsa,onunla yapacaksınız,CHP ve MHP ile değil.
Diyor ki,sayın Perinçek:''CHP ve MHP'nin iki kasetlik canı var.Daha önceki kaset skandallarınında yaşananları gördük.Bunlar mı ülkeyi yönetecek?CHP,8 Haziran'da AKP ve HDP ile koalisyon kuracak ve bu koalisyonla,CHP, Türk milletini anayasadan çıkarma fesadının içinde yer aldı.''
Ne kadar net bir konuşma değil mi?
Çünkü,sayın Perinçek,kasetleri de çok iyi biliyor,CHP'nin planlarını da,
Ama.....
Acaba,barajı geçmesi mümkün olmayan Vatan Partisiyle seçime girip,oyları ç-alıp,milletvekillerini düşürüp , % 4 oy dilimine sahip olurken,
KİMİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRECEK DERSİNİZ?
Hadi beyin Jimnastiği yapalım.% 4 oy çöpe gidince,bundan en çok çıkarı kim sağlar?
CHP mi,MHP mi yoksa KAÇ-AK-SARAY'da oturup da,memleketi toz,duman eden birilerinin eşliğinde AKP mi?
Her fırsatta CHP'ye yüklenen kanalıyla,bir türlü hesabını bitiremedi sayın Perinçek.
Kaset,kaset diyor da,içeriğini kendisi nerden biliyor acaba?
İzlemiş olabilir mi?
Peki,ona nasıl ulaştı?
Sayın Perinçek,haysiyetli bir insan olsaydı,insanların özel hayatını deşifre eden ve mahremiyetine dokunan bu görüntüleri önüne çanak tutacağına,ayıplar ve kınardı açıklamalarıyla.
Ama nerde böyle onurlu siyaset değil mi?
Bir yandan,AKP'nin kazanması için çalışacaksın,diğer yandan muhalifmiş gibi davranacaksın.
Bu millet yer mi?
Belki ama kaybeden ülke olur elbette.
% 4 oyla meclise gireceğini sanıyor olmalı.
Hayret!
Vur CHP'ye,belki sırtını sıvazlayan birileri çıkar.

28 Nisan 2015 Salı

#Sanatçı,aydındır,muhaliftir,toplumsal olaylara duyarlıdır.Sanatçı,çizdiği resimden,boyadığı tablodan,yaptığı heykelden,oynadığı oyundan utanmaz,hep arkasında durur eserinin.
Bazıları da şarkılarla anlatır derdini.Örneğin Leman Sam.....
''Kıyamam Sana'' derken de,''Gönül'' derken de,''Pencerenin perdesini''diye başlarken de,nasıl da gönül telimizi titretir değil mi?
Leman Sam,hayvanları çok sevmesi ve korumasıyla tanınan bir sanatçı.Öyle ki,çocuklarına da aynı duyguları vermiş.Hayata duruşları muhalif iki kızı var.
Peki,hayvanları bu kadar seven Leman Sam,Nepal'deki o korkunç depremde nasıl böyle bir tweet atar?
Yüreğinde sevgi barındıran bir insan
'Nepal'de hindu tanrıçası için yüzlerce hayvanı katletmişlerdi.Cezasız mı kalacaktı?Bugün binlercesi öldü tanrıçaları kabul etsin artık''diyorsa,ben bu insanın hayvanı da sevdiğinden şüphe duyarım inanın.
Üst üste yığılmış betonların altında,çaresizce bir ele uzanan,çoğu da,acı çeke çeke ölen bu insanları görüp de,böyle bir tweet atmak vicdansızlıktır.
1999 depremini unutmadık değil mi?
''Sesimi duyan var mı?'' çığlıklarını nasıl da gözlerimiz yaşlı izlemiştik ekranlardan.
Orda değildik belki ama yardım elimizi uzatmıştık elden geldiğince.
Çaresizlik zordur.
Yüzü gözü toprak içince,gözlerinde bir umut diye bekleyen yoksul halk.....
Çıplak elleriyle toprağı kazan ve bir canı daha kurtarmaya koşan o üzgün insanları izlerken bile elinizi ekrandan uzatıp,çıkarmak istiyorsunuz o çocukları,kadınları,erkekleri,çünkü insan!
Binlerde insan öldü şu anda.Deprem,bir doğal afet.Şiddeti de çok yüksek.
Orası Nepal.
Bizde,4.5 şiddetindeki bir sıradan depremde bile kaç dam insanların başlarına yıkılıyor,kaç kişi ölüyor?
Japonya gibi teknoloji devi ülkelerde sıradanlaşan bu depremlerde,yoksul ve geri kalmış ülkelerde binlerce can gidiyor.
Sayın Leman Sam,ülkemizin yakın tarihini unutmuş olmalı.Onca yaşanan deprem ve yiten canlar....
Yer,Nepal olunca acımasız mı olalım yani?
Can bu,can!
Hayvan da olsa,insan da olsa,çiçek,böcek de olsa,insansan canın yanmalı.
Ama İNSANSAN!
Sayın Sam,kendini eleştirenlere hala konuşmaya devam ediyor,marifetmiş gibi.Söyledin,bari sus artık.Keşke,sanatçı duyarlılığını hayatın her alanında gösterebilseydi.İşte o zaman onun şarkılarını belki daha bir inançla dinlerdik ama artık geçti.

27 Nisan 2015 Pazartesi

#Birkaç gün önce,Çukurova'da yağan dolunun tarıma vurduğu darbenin fotoğrafı.
Burası bir mısır tarlası idi ama artık değil.
Küresel ısınmanın getirisi bu doğa olayı ne portakal,limon,turunç ağaçlarında çiçek bıraktı ne de çiftçinin tarlasında ürün.
Arılar,konacak çiçek arıyor bahçemizde.Tek tük kalan çiçeklere saldırıyorlar toplu olarak.
Bizim eserimiz elbette.Hani,deriz ya;''Bize bir şey olmaz,bu da geçer,ne olmuş yani,başka tarla mı yok?'' vs vs vs......
Haklılar,geçer de nasıl geçer?Deler geçer,yıkar geçer......
Bu fotoğrafa ''Çaresizlik''demiştim ve ekrana öylece bakakalmıştım ilk gördüğümde.
Acısanız ne yazar?Olan oldu artık.Kıtlık var,yoksulluk var. bundan sonra. Olan bu.Önemli olan,kalanı kurtarmak olmalı.Bireysel çabalarla da mümkün değil.Ülkeyi öyle bir ele geçirdiler ki,ne doğa dinliyorlar ne çevre.
Bilinç lazım,gelecek kaygısı lazım ama ara ki bulasın siyasilerde!
Bu fotoğrafı yayınlamama izin veren sevgili Menderes Özat'a teşekkür ediyorum..

26 Nisan 2015 Pazar

#Tarkan bir reklamda diyor ki''Hayattan rengi alın,geri neyi kalır ki?''
Sahi!
Hayattan renkleri çıkarırsak geriye ne kalır?
Her birimiz bir rengiz kuşkusuz.Siyah,beyaz,kırmızı.....
Hatta çoğumuz,gökkuşağının tüm renklerini taşıyoruz belki de.Toplum,renkli insanlardan,inançlardan,felsefelerden oluşuyor kuşkusuz.Bir arada güzellikle yaşamaya yetiyor mu peki renklerimiz?
Bugün pazardı ve dışarı aydınlık,güneşli bir güne başlamıştı.Tam da gözlem yapacak bir gündü yani.
Belediyenin,çocuklara güzel bir hizmeti, Masal Park açıldı.Çocuklar neşeli,aileler çimlere yayılmış,sürekli çekirdek yiyorlar.
Bankların yanında çöp kutuları var ama cips poşetleri,peçeteler,çekirdek kabukları saçılmış vaziyette.
Anlıyorum ki,bu toplum her şeyi öğrense de,sokak,cadde ve parkları edebiyle kullanmayı asla öğrenmeyecek.Ortalık çöp yığınında geçilmiyor çünkü.
Bir topluluk,çekirdek yemeyi bu kadar mı severmiş?Yaşlısı,genci sürekli ellerinde çekirdek....
Belediyeye küçük bir önerim olsun:Kuruyemiş satıcılarına iki bölmeli kesekağıdı zorunlu olsun.Böylece,bir bölümüne kabukları konur ve çöpe atılır.Çevre bilinci de gelişir belki,umuyorum,sanırım,olasılık dahilinde.
Belediyenin de,özellikle parkın çevresinde çöp toplamada sıkıntısı var sanırım.Özensizlik karşılıklı anlayacağınız.
İstisnasız,her yaş grubu çimlere basıyor bu ülkede.Öğrenmiyoruz ne yazık ki,doğayı korumayı da,kullanmayı da.Bilinçsizliğimiz had safhada.
Üç dershane öğrencisine yöneldim ve ''Neden bu kabukları yere atıyorsunuz,az ilerde çöp var''dedim.
Bana döndü ve ''Abla,burası Türkiye''dedi.Anladım ki,burası Türkiye olunca yere tükürmek de,çöp atmak da,hor kullanmak da normal.
Çok sıkılıyorum ve Çınarların gölgesine sığınıyorum.Az ilerde öğretmenevi var ve bir düğün töreni.
Haydi eller havaya derken,birden ''Hep beraber duaya başlayalım''diyen bir ses ve başlıyor kuran okunmaya.
Bir an afallıyorum.Meğer düğün bitmiş ve davetliler iniyor.İstisnasız,her kadın sıkmabaşlı.Bir tane saçı açık kadın yok içlerinde.Hem de,6-7 yaşındaki kız çocuklarını bile beze dolamışlar.Bu toplum,ne ara bu kadar kapanmaya merak sardı?
Ama en çok beni şaşırtan,kalçalarına sıkıştırdıkları daracık pantolonları ve dudaklarındaki çingene pembesi rujla kadınlar oluyor.
Bu nedir allah aşkına?Ayaklarına taktıkları topuklular da öyle bir kalça hareketi yaptırıyor ki,bakmamak olanaksız yani.
Hani ataların '' Altı kaval üstü.....''durumu.
Allah sizi bildiği gibi yapsın,şekilciler diyor ve eve dönüyorum.
Hayatın renklerine bulanmak güzel elbette.
Siyah da bir renktir ama renklilik katmaz içimize.Bugün,gördüklerim simsiyah bir geleceği anlatıyordu bana.
Renklere bulanmak gerek,siyaha değil.Hem de,gökkuşağının tüm renklerine....wink ifade simgesi

25 Nisan 2015 Cumartesi

#Bir reklam cıngılında diyor ki:
''Baktın olmuyor,bakmayacaksın....''
Peki,bu mümkün müdür?
İstediğiniz kadar iyi niyetli olun,istediğiniz kadar düşünün ve üretin,istediğiniz kadar pozitif olun,eğer karşınızdakinin algısına ulaşamıyorsanız,oturun ve şu şarkıyı söyleyin:
''Baktın olmuyor,bakmayacaksın.....''
İşe yarar mı bilinmez tabii.
Cidden aranızda derin ve aşılması olanaksız uçurum olabiliyor karşınızdakilerle.Kimse mükemmel değil elbette,hepimizin hata yapma hakkımız var ama .....
İşte bu ama kısmı var ya!
Hayatta en çok okumuş cahillerden korkacaksınız.Diğerleri,elde olmayan nedenlerle hayatın içinde öğütülmüş olabilir,anlarsınız.
Peki,bu okumuşlara ne oluyor be birader?
Hangimiz fazlayız bu dünyaya acaba?
Baktın olmuyor,bakmayacaksın yerine,gidip,ağızlarının üstüne çakasım var.Daha iyi olmaz mı,ne dersiniz?
Cahiller sürüsü....

22 Nisan 2015 Çarşamba

#Annelerin en güzelini bu anıyla bir kez daha anıyorum ve onu çok özlüyorum.
Annem ve 23 Nisan Anısı.....
Cumhuriyet İlkokulunda, dördüncü sınıfta okuyorum.Müdürümüz Hüseyin Yanık,sınıfa girdi ve ''Berrin,bandonun şefi artık sensin''dedi ve çıktı.
Hiç sormadan üstelik.
O yıl,bandonun kıyafeti beyaz gömlek ve lacivert etek yapıldı.Bayrama var 2 gün.O günlerde,konfeksiyon sektörü gelişmiş de değil.Öyle,her istediğinizi bulamıyorsunuz.Mefruşatçılar var ve kıyafetler dikiliyor.
Beyaz gömlek tamam ama eteğim yok ve sürekli ağlıyorum.Çünkü,bandonun şefiyim ve utanacağım 23 Nisan'da kıyafetim olmadığı için.
2 günde nasıl bulunacak etek,olanaksız bir şey.Babam,esnaf ve hiç ilgilenmez bu işlerle.Babam,yalnızca başarı belgelerini götürdüğümüzde gurur duyan bir baba.Klasik Türk babası yani.
Gözlerimin yaşı kurumuyor ve ertesi gün bayram.Gece saat dört ve bir tıkırtıya uyandım.
Annem.....
SİNGER markalı, ayaklı dikiş makinesi vardı evimizde.Makineyi pencerenin önüne çekmiş ve ayın ışığında bir şey dikiyor.
Uykulu gözlerle baktım ve yeniden uyudum.
Sabah,annem beni uyandırdı ve başımda ütülü beyaz gömleğim ve lacivert eteğim duruyordu.
O anda,bir çocuk ne hisseder?
İşte öyleydim.
Annem,beni giydirdi,saçlarımı iki yandan ördü,beyaz kurdelalarımı bağladı ve beni okula gönderdi.
Nasıl gurur duyuyorum halimle.Her şeyim tamam çünkü.
Bandonun başına geçtim ve hükümet konağına doğru yola çıktık.Nasıl yağmur yağıyor anlatamam.
Üstümüzdeki beyaz gömleklerimiz yapışmıştı ama kimse bandosunu bırakmıyor çünkü bizim bayramımız çünkü bir görevliyiz.
Şimdiki gibi,yağmur yağdı,bayram iptal olmazdı.Çünkü,bizler bayramın ne olduğunu biliyorduk.Atamızın bize verdiği bu heyecanı öldüremezdik.
Bayram boyunca yağmur yağdı ve biz ıslandık ama ne gam?
O 23 Nİsan'ı hiç unutmadım.
Fedakar annemin yaptığını kaç anne evladına yapardı ki?
Anacığım......
Sorumlu olmayı,düşünceli davranmayı,fedakarlığı hep senden öğrendik.
Bir anne daha ne kadar güzel olabilir ki!
#Bugün 23 Nisan neşe doluyor -mu- insan!
Meclisimizin açılışının üstünden tam 95 yıl geçti bugün.Ulu önderimiz Atatürk,dünyada,çocuklara bayram hediye eden ilk ülke olmanın onurunu bizlere yaşatırken,günümüzdeki çocukların yaşadığı dramı hiç tahmin etmemiştir sanırız.
Çocuklarımız.....
Geleceğimizin garantisi saf,masum,savunmasız evlatlarımız.
% 99'u müslüman olduğu söylenen bir ülkede tecavüze uğrayan da,şiddet gören de,bakışlarına hüzün yüklenen de bizim çocuklarımız.
Kaç çocuk,gerçekten olması gereken hayat standartında,aile sevgisiyle,sorunsuz yaşıyor?
Açlık,sefalet çekmeden,sokağa düşmeden,dilenmeden, kaç çocuk?
Bu ülkede yaşanan kötülüğün faturasını önce çocuklarımız ödüyor.Kazara bir lokantaya oturduğunuzda,aç gözlerle size bakarken o çocuklar,gönül rahatlığıyla yemeye devam edebiliyor musunuz örneğin?
Geçende,sinemanın kafeteryasında otururken,yanıma yaklaşan dört çocuk,masadaki kekleri avuçlayıp kaçtı.
Kınamalı mıyım o çocukları yoksa,onları bu açlığa mahkum edenlere mi kızmalıyım?
Bu ülkede,baklava çaldığı için hapse tıkılan çocuklar da vardı,unuttuk mu?
Bugün 23 Nisan......
Rengarenk giysileriyle,yüzleri gülen çocukların bayramı olması gerekiyor değil mi?
Ellerinde uçurtmaları,balonları,şekerleri ve gülen gözleriyle.....
Yarın kaç çocuk dayak yiyecek,kaç çocuk tecavüze uğrayacak,kaç çocuk ağlayacak acaba?
Bunları düşününce neşe dolmuyor insan.
Çok mu u-mutsuz oldu yazı?
Siz,daha iyisini yazabilir miydiniz peki?
Hadi yazın o zaman,mutlu çocuk öykülerini!
Atamıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.Çocuklarımızı bizden daha iyi düşündüğü için.
Ve başta kızım olmak üzere,yarınlarımız çocuklarımıza güzel bir dünya bırakmak istiyorum.
Çocuklarımız hep mutlu olsun ve hiç ağlamasınlar diliyorum.
Hayal ama bir gün mutlaka....
#İki gündür,belediyenin basın yayınıyla çalışıyorum.Ekranlara öyle haberler ve görüntüler düşüyor ki,ülkemizdeki kanayan yaralarının biri bitiyor,diğeri başlıyor.
İçiniz acıyarak izliyorsunuz yaşananları.
Çukurova'da,şiddetli bile diyemeyeceğim fırtına-yağmur-dolu karışımı bir tufan yaşandı dün.Gerisi de bugün gelecek gibi görünüyor.
Doluyu bilirsiniz sanırım.Cam bilye gibi yuvarlak buz kütleleri.Dün,bölgede bir dolu yağdı,camları kıracak sandık.O kadar büyük ve yoğun.....
Küresel ısınmanın getirisi bunlar.Ne demişti bilim adamı'Biz,bu iklim değişikliğini 2050 yılında bekliyorduk ama erken oldu.''
Yani,artık kış ve yaz diye iki mevsim yaşayacağız.Ne Sonbaharın hüznü,ne İlkbaharın coşkusu artık içimize işleyemeyecek.
Ekrana bir görüntü düştü dün.Bir mısır tarlası.Yeni yeni filizlenmiş.Kıyısında bir çift oturmuş çaresizce tarlaya bakıyordu.Ortada tarla diye bir şey yoktu gerçi çünkü,tümüyle buzla kaplanmış bir tarla düşünün,bembeyaz her yer.Filizlenen ürün dondu anlayacağınız ve bütün tarlalar su içinde Çukurova'da.
Bunun ülkeye getirisi şu olacak:Ürün yok,dolayısıyla kıtlık yaşanacak buğdayda,mısırda ve şu anda ekili her tarım ürününde.
Bankalardan kredi çeken,mazotu,tohumu,gübreyi borçla alan çiftçi borcunu ödeyemeyecek.Yani,batacak.
Ürün kıtlığı,beraberinde zamları da getirecek elbette.Seneye buğdayın,mısırın taban fiyatını da tahmin etmek zor değil.Ekmeği kaç liradan yeriz dersiniz?
Devlet,hiçbir zaman çiftçinin yanında olmamıştır biliyorsunuz.
Son iki gündür yaşanan felakette de çiftçi yine yalnız kalacak.
Umarım,halkımıza bazı şeyler ders olur artık ve gerçekleri görürler.Bir yandan perişan olup,diğer yandan AKP'ye oy vermek başa geleceklere davetiye çıkarmaktır.
Her ne kadar inişe geçse de,hala oy oranı yüksek AKP'nin. Başkanlık sistemi hayal,tek başına iktidar da hayal olsa da,halkımızın gözünü açması gerek.
CHP,mazotun litre fiyatını 1.5 tl'ye çekeceğini söylüyordu ya!
Biz hesapladık.Gerçekten de mazot,çiftçiye 1.5 tl'ye verilebiliyor.
Kaynak mı diyeceksiniz?
AK-SARAY'IN KLOZETLERİNE BAKIN YETER!
YA DA,KİLOSU 4 BİN LİRALIK BEYAZ ÇAYIN,OLMADI TANESİ 1000 TL OLAN KADEHLERİN.
SAHİ!
SİZ HİÇ HAYATINIZDA 1000 TL'LİK KADEHTE BİR ŞEY İÇTİNİZ Mİ?
AMA ONLAR İÇİYOR......
KİM Mİ?
ERDOĞAN SÜLALESİ ELBETTE.PEKİ,SİZ NEDEN İÇEMİYORSUNUZ?
ONLARIN NE AYRICALIĞI VAR?
KENDİNİZİ,BİRAZ DEĞERLİ KILIN ARTIK.
SİZ DE AYNI PAHADAKİ ÇAYI İÇMELİSİNİZ!
GİDİP,OY VERECEKSİNİZ BUNLARI ALAŞAĞI ETMEK İÇİN,HEPSİ BU!
-Dünkü,o çiftçi karı-kocanın gözlerindeki hüznü görmeniz gerekti.Çaresizlik buymuş meğer.
#Fikret Orman.....Beşiktaş Başkanı.
Beşiktaş....1903 yılında kurulan,Türkiye'nin en eski spor kulübü.Sporun her dalında okulları olan ve ülkemiz sporuna çok büyük başarılar katmış bir spor kulübü.
Aynı zamanda da Atatürk'ün tuttuğu takım.
Aynı zamanda ezilenin,muhalif kanadın,özgürlüğün savunucusu ÇARŞI'nın kulübü.
Gezi olaylarında 35 BEŞİKTAŞ-ÇARŞI yöneticisi neden yargılandı?
Çünkü ÇARŞI,bu ülkenin sesidir.
BEŞİKTAŞ,kulüp olarak,bugüne kadar onuruyla gelmiştir.Beşiktaş,hırsızın,rüşvetçinin,yolsuzluğun sorumlusu adamların LOCA SATIN ALACAĞI bir kulüp değildir.
Yıllarca,İnönü Stadyumunda BEŞİKTAŞ'ın maçlarını izledim.FİYAPI olduğunda da eleştirdim,şimdilerde,ülkenin en büyük ve gösterişli VODAFON-ARENALI stadyumuna da.
Rant uğruna,DOLMABAHÇE'nin dokusunun bozulmasına da şiddetle karşı oldum.Geçmişi korumak gerekirdi.Altında AVM'li stadyum,belki iyi bir gelir kapısıdır ama ya kaybolan değerlerimiz....
Hani,ismini taşıdığı İsmet İnönü'nün adı?
RIZA SARRAF....
Namı diğer 17-25 Aralık yolsuzluk,rüşvet skandalının kilit adamı.Adam,aklanmamış,dava dosyaları örtbas edilmiş ama bu şahıs,koskoca Beşiktaş Kulübünün 50 numaralı,12 kişilik locasını 1.2 MİLYON TL ödeyerek satın almış.
Beşiktaş'a haciz geldi biliyorsunuz.Kulüp,bu kadar zordaysa,taraftarlarına başvurması yeterliydi.Biz sağlardık o parayı.Gidip de,RIZA SARRAF gibi bir rüşvetçiye mi kaldı yani BEŞİKTAŞ'ın borcu?
Fikret Orman'ın,RIZA SARRAF'ı savunmasını görseniz,sanırsınız ki,adam sütten çıkmış ak kaşık.
Bari,koskoca BEŞİKTAŞ'a yakışır bir tavır alsaydı başkan.
Sayın Orman,derhal o satışı iptal ettirmeli,o parayı da derhal iade etmelidir.
BEŞİKTAŞ,RIZA SARRAF gibilerin parasına muhtaç değildir.
ÇARŞI'ın başına getirilenleri gördükten sonra hala bu kararı almak da nedir?
Sayın Orman,BEŞİKTAŞ'ın başında,onuruyla durmak istiyorsa ve maçlarına gönül rahatlığıyla gitmek istiyorsa,derhal gerekeni yapmalıdır.
BEŞİKTAŞ'ın başından nice FİKRET ORMAN'lar geçer ama BEŞİKTAŞ dimdik ayakta kalır.
Aklını başına toplasa iyi olacak!
Borçlarını da biz öderiz BEŞİKTAŞ'ın,hiç kaygı etmesin.
#Hemen her evde olduğu gibi,televizyonda dizi izliyorum.Birden,görüntü değişti ve ekrana ne alaka anlamadığım bir görüntü girdi.18 Mart Çanakkale Savaşının 100. yılının üstünden tam 33 gün geçmiş,akıllarına yeni düşmüş olmalı ki,bir anma videosu girdi.
Cephelerde sevdiklerinin fotoğraflarına bakan gencecik askerler,aç'bilaç düşmana karşı koyan çocuklar....
Çok etkileyiciydi doğrusu.Ne alaka şimdi bu video derken,bir de ne görelim:Bizim,her yerden çıkan zat yine başrolde değil mi?
Üstelik de şiir okuyor.
Şehitliklere güller konuyor,torunlar mezarların başında gözyaşı döküyor.
Bunu izleyen ''Vay be,bir de vefasız derler.Üstünden tam 33 gün geçmiş ve hala anmak için kendini paralıyor koskoca başkan''diyorlar belki de.
Hele,finalde,kalpaklı Atatürk fotoğrafı yok mu?İşte tüm toplumu eriten an.
Yalnız,bu yüce insan,Atatürk'ün hiçbir resmi,gayri resmi törende adını anmıyordu ama ah bu seçimler yok mu....
Bir anda Atatürk'e sığınıyor ne hazin bir durum!
Hani,çöpe poşeti atarken,birden bir kedi fırlar ve yüreğinizi ağzınıza getirir ve de tüyleriniz diken diken olur ya!
Şiir okuyor ve sahte duygular ve sahte gözyaşları ve işin ucundaki rant insanın tüylerini ayağa kaldırıyor.
Bu kadar da olmaz ki!
Şehitleri rahat bırakın,hele Atamızı hepten rahat bırakın.
Ne oldu ''Camiler süngümüz,kubbeler miğferimiz'' şiiri?
Ne değişti de,birden Çanakkale şehitlerini anma çabasına girdi acaba?
İnişe geçilen yolda her şey mübah anlaşılan.
Şehitleri bile kullanıyor ya,PES!
33 GÜN GEÇMİŞ.KOSKOCA 33 GÜN.
GÜNAYDIN!
#CHP seçim bildirgesini açıkladı.
Uzun yıllardır,toplumsal fayda bazında bu kadar iyi projelerle çıkmamıştı halkın karşısına parti.
Daha çok ekonomiye dayalı bir program izlemiş ve iyi de etmiş çünkü,ekonomik darboğazda boğulan bir halkın önceliği evinde kaynayacak aşıdır.Ne Gezi parkıyla ilgilenir ne de özgürlüklerin elden gitmesiyle.
En vurucu kısmı emekliler ve eğitim kuşkusuz.
AKP hükümetinin 4+4+4 rezilliği yüzünden eğitimde dibe vuruldu.Kız çocukları okuldan uzaklaştı ve sözümona Çocuk Gelin ama aslında Pedofili manyaklarının kucağına atıldı.Eve kapatılan kadın özgürleşmeyi de,haklarını da yeterince bilmez ve ya dayak yer sürekli ya da vahşice öldürülür.
Buna birilerinin ''DUR!''demesi gerekiyordu.
İşte CHP'nin belki de en iyi projesi eğitimi kesintisiz 13 yıla çıkarmak,taşımalı eğitimi bitirmek,KÖY OKULLARINI yeniden açmak oldu.
Sizler ne kadar tanık oluyorsunuz bilmiyorum ama köylerden minibüslerle balık istifi getirilen çocuklar,farklı dağılan okulların öğrencilerini o araçların içinde,garajlarda bekler de beklerler.6 yaşındaki de vardır,14 yaşındaki de.
Sürekli de kaza olur taşımacılık sisteminde ve öğrenciler ölür.
Neden köylerde okullar kapatıldı?Taşımacılık sistemiyle eğitim fiyaskodur.
Köylerde açılacak okullar sayesinde,ATANAMAYAN 300 BİN ÖĞRETMEN DE işe kavuşacak
Yazık değil mi o gençlere?Yıllarca dirsek çürüt ve karşına KPSS,olmadı yandaş atama,olmadı her türlü engeli çıkarsınlar.
KÖY OKULLARI şahane bir proje.Öğrencinin de,atanamayan öğretmenin de derdini çözecek çünkü.
Emeklinin dramı da başka bir konu elbette.Dini bayramlarda iki ikramiyenin yanında,emeklinin yaşam kalitesini yükseltmek gerek.Hayatında eti,sütü,meyveyi,sinemayı,tiyatroyu unutan emekli hak etmiyor mu iyi yaşamayı?
Paraları,ayakkabı kutularında götürenlerin umurunda mı emeklinin çilesi?
Bu ülkede işçi,emekli,memur,esnaf,ev kadını,işsiz,öğrenci,sanayici....
Her kesim yoklukla ve sefaletle yaşamaya çalışıyor.
Utanmayan,arsız ve yüzsüz malı götürenler,altın varaklı klozetlere k.... layık bulanlar halkı önemsemez.
Zaten,ülkedeki saltanat ortada değil mi?
Ana muhalefet partisi,belki de tarihi bir fırsat yakaladı şu anda.Halkımızın da bunu görmesi gerek artık.
Önünüze atılan balık sizi kurtarmaz.Kendiniz,size sunulan denizlerde,göllerde balık tutacaksınız ve evinize her akşam kaynayacak aşı siz sağlayacaksınız.Balık bitince ne olacak biliyor musunuz?
Bir söz de VATAN PARTİSİNE OLSUN.
Ülke,dibe vurmuş durumda. % 4 şansı olan bu parti neyin kafasını yaşıyor anlamak mümkün değil.Oyları çalacaklar yine SOL adına.
Barajı aşmaları mümkün değilken ve destek olmaları gerekirken,seçimlere girmek AKP'ye hizmet etmektir.
Doğu Perinçek bunu biliyor ama niyeyse artık?
Yağ sürün AKP'nin ekmeğine.Memleketin a..... biraz daha koysunlar.Yetmedi çünkü yaptıkları hırsızlık,dolandırıcılık,rüşvet,yolsuzluk.....
% 4 Kaç milletvekili eder farkında mısınız?
8 Haziran'da dövünürsünüz artık!

19 Nisan 2015 Pazar

#Annemin Orkidesi...
İlk geldiğinde annem çok hastaydı.Orkide'nin üstünde çiçekleri vardı mor renkli Orkide'yi,annemin başına götürürdüm ve ''bak anne,en sevdiğin çiçeğini getirdim''derdim ama annem hiç göremedi hastalığından.Yalnızca başını sallardı.
Annem ki,bir çiçek görecek ve bakışları canlanmayacak,mümkün değildi inanın.
O kadar çok severdi çiçeklerini.
Taşı dikse,ordan çiçek çıkardı.Hiç kıskanç değildi ve isteyen herkese mutlaka bir dal verirdi.Dünyayı,güzelleştirme aracıydı annem.
Sonra,Orkide boynunu büktü ve küstü bize.Çiçeklerini döktü ve aylarca öylece kaldı.
Annem de yoktu artık.Belki de ondandı küskünlüğü.Orkide sessiz,biz sessiz öylece aylar geçti.Ta ki,iki yeni dal çıkana kadar.
Aylardır,annemin çiçeği diye bakıyorduk,bir umut çiçek açar mı diye.
Yaşadıkça umut bitmezmiş meğer.Önce,mor tomurcuklar belirdi.Sonra,yavaş yavaş açmaya başladı çiçekler ve şimdi bu haldeler.
Her gün,annemin çiçeği diye başına gidiyorum ve okşuyorum yapraklarını.Orkideyle konuşuyorum bir yandan da;''Keşke,annem de görseydi Orkidesini''diye.
Keşke....
Sevgi,belki de onu bize bağlayan.Ya da biz onu çok sevdik.Annemden geriye kalan çiçek diye;kim bilir?
Annem yok artık evde ama çiçeği kaldı geride.
Hayat.....
Ne tuhaf bir yolculuk! İçinde acı da var,gözyaşı da,mutluluk da.

18 Nisan 2015 Cumartesi

#Neden,toplum olarak, mehter takımı gibi iki ileri,bir geri gidiyoruz biliyor musunuz?
Çünkü çok cahiliz!
Tepeden,tırnağa üstümüzden cehalet akıyor.Okumuyor,araştırmıyor,doğruları görmüyor,sorgulamıyoruz ''neden,niçin'' diye.
Cumhurbaşkanından tutun da,başbakana,bakanlardan tutun da,okumuş,okumamış toplumun her kesiminden insan profilimize bir bakın,''bunca cehalet ancak eğitimle mümkün olur'' diyenleri haklı çıkarıyoruz.
Köşe dönmecilik,işi kılıfına uydurma,kişisel çıkarlarınönceliği,vurdumduymazlığımız kanımıza işlemiş mübarek!
Sanatçıdan,iş adamına,yöneticiden,ev kadınına,öğretmeninden işçisine.....
Ülke,bindik bir alamete,gidiyoruz kıyamete durumuna geldi.
En çok sanatçılara şaşırıyorum.Sanatçı,her zaman muhaliftir,eleştirendir.
Hükümete yağ yakma furyası Şener şen ile başlamıştı,şimdi de Oktay Kaynarca ile devam ediyor.
Dombıracı Uğur Işıldak mıydı neydi,biri vardı herkese yanaşma olan ama onu adamdan saymayalım artık.
Aklı selim,sanatla söyleyecek sözü olan bu yetkin sanatçılara ne oluyor? Gezi olaylarının içinde olup da,şimdi ''gezi,başlı başına bir hataydı''diyen Oktay Kaynarca....
Hükümetten,bu ne bekliyor acaba?Yeni bir diziye de başlıyormuş hazret.Röportajı da,hükümetin çanağını yalayan SABAH Gazetesine vermiş.
Ne de yakışmış kendisine.
Bunları,sanatçıdan saymak bile büyük hata demek ki.
Neyse.....
Apronda deve kesen güruh,şimdide pilotları evlendirmeye teşvik ediyormuş.Evli olunca ruh sağlıkları yerine gelecek demek ki,pilotların ve hosteslerin.
Adama sormazlar mı,çalışma koşullarını iyileştirin,daha çok maaş verin de THY daha iyi hizmet versin diye.
SEDA SAYAN hemen kolları sıvamış ve ''programımızda,pilotları biz evlendirelim ''demiş.
Haklı!
Gençler,paravanın arkasında,birbirini tanırlar ve hemen nikah masasına.Ümit Besen de,şarkı söyler artık.
Sevgili bulmaktan da,evlenmekten de bu kadar acizmiş yani THY çalışanları anlaşılan.
Bu kadar aptal olmak için çok mu efor harcıyorlar bilmem ki?
Ya da hiç harcamalarına gerek yok,zaten aptal,zaten aptal mı bu adamlar?
Hayatta,karşınıza çıkacak eşiniz de,iş arkadaşınız da,dostunuz da,patronunuz da gerçekten donanımlı olacak.
Bu kadar cahil insanla aynı yolda yürümek cidden hayata zarar.
Bakınız:Son dönemde iletişim kurduğum ve iş yaptığım bir kesim var.Adamlar öğretmen emeklisi,muhasebeci,boyacı,işçi falan.
Her insanın uzman olduğu bir konu vardır.Eline kürek almış sıvacı,kalkmış bana işimle ilgili akıl veriyor.Hadi,bunu anlarım,cahil ama o öğretmen emeklisine ne demeli?
Zırvalamanın artık tavan yaptığı,işe saygısızlığın ölçüsünün kaçtığı bir başka an var mıdır bilmem?
Yeminle,bunların yetiştirdiği öğrencilere acıyorum.
Hani,şarkı der ki;''Oynatmaya az kaldı,doktorum nerde?''
Beni,zıvanadan çıkardılar artık.Az ötede oynayın demek istiyorum ama çevrem bunlarla dolu.
Kaçacak bir yer yok mu?Bir dağ başı falan.....

15 Nisan 2015 Çarşamba

#Avrupa Parlamentosu,''1915 yılında Ermeni soykırımı''yapıldığını kabul etti.
Vatikan,''Ermenilere soykırım yapılmıştır''dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise;
Büyükelçiyi geri çekti,Dışişleri Bakanlığı açıklama yaptı.
HEPSİ BU!
Soykırım nedir?
Soykırım.Bir ırkı yok etmeye yönelik yapılan vahşi katliamların adıdır.Dünyada,Amerika'nın yaptığı örneklerle de tanınır.
Örneğin;Kızılderili katliamı.Tam 75 milyon Kızılderili,Amerika tarafından,soyları tükenmesi adına katledilmiştir.
-Yine Amerika,1955-1975 yılları arasında tan 1.5 milyon VietnamlI'yı katletmiştir.
-Yine Amerika,2.Dünya Savaşında,Japonya'ya Atom Bombası atarak 400 bin insanı katletmiştir.
-Yine Amerika,2001 yılında tam 200 bin Afganlıyı katletmiştir.
-Yine Amerika,Irak'ta tam 2 milyon müslümanı katletmiştir.
Amerikan Emperyalizminin dünyayı kasıp,kavuran soykırım olaylarının sonu da gelmeyecektir.Nerde bir sömürülecek ülke varsa,orda vahşet vardır,katliam vardır.
1915......
Osmanlının,emperyalist ülkelerin kucağında olduğu yıllar.Artık,yıkılmış,işgal altında bir devlettir Osmanlı.
Saltanat bitmiş,ülke yoksullaşmış ve parçalanmaya başlanmıştır.O güne kadar birlikte yaşayan halklar,kışkırtmalarla birbirine düşman olmuştur.Ermeniler,Yahudiler,Müslümanlar,Hıristiyanlar hep kol kolayken bir anda katliamlar,sürgünler başlamıştır.TEHCİR adı altında da,yer değiştirmeler yaşanmıştır.O yılların koşullarında yokluk,sefalet,açlık ve hastalıklar da vardır elbette.Çoğu kişi bu yolculukta ölür.
Savaş yıllarında ne olmasını bekliyordunuz?Asfalt yollar,uçaklar,konaklama tesisleri olmayacağına göre kaçınılmazdır yaşananlar.İnsanlar,daha güvenli olmak adına yer değiştirmiştir.Bunun adı da TEHCİR'dir,SOYKIRIM değildir.
Eğer,tarihi yargılamaya kalkarsak,Erzurum'da,Elazığ'da,Adana'da toprağın altından çıkarılan yüzlerce kafataslı Türk mezarlarını neyle açıklayacaksınız?
Eşeledikçe,altından yüz kızartıcı tarih çıkacaktır.
Beceriksiz TÜRK HÜKÜMETLERİ,bugüne kadar sessiz kalarak 1915 olaylarını adeta kabul etmiştir.
Oysa,gerek RUS ve gerekse İNGİLİZ ARŞİVLERİ defalarcadır Türk Hükümetlerine çağrı yapılarak açılmak istenmiş ama kabul görmemiştir.
Doğu Perinçek'in oğlu Mehmet Perinçek,ERMENİ SOYKIRIMI konusunda ciltler dolusu kitap yazmış ve olayın TEHCİR olduğunu belgelemiştir.
Ermeni Soykırımı konusu,Rus ve İngiliz Arşivlerinde bütün ayrıntılarıyla yer almaktadır.SOYKIRIM YOKTUR! TEHCİR SIRASINDA YAŞANANLAR VARDIR!
Türkler soykırım yaptı diyenler....
Amerika'ya kafa tutmaya ve tarihiyle yüzleşmesini sağlamaya ne dersiniz?
SIKAR TABİİ!
Gücünüz,ancak bizim gibi beceriksiz hükümetlerin olduğu ülkelere yeter.
Cumhurbaşkanı,Başbakan ne yapıyor peki bunca soykırım iddiaları karşısında?
BAŞKANLIK SİSTEMİ YA GELECEK,YA GELECEK!
TEK DERDİMİZ BAŞKANLIK SİSTEMİ ÇÜNKÜ!

14 Nisan 2015 Salı

#Ülkemin hiçbir şehrinde NÜKLEER SANTRAL İSTEMİYORUM!
Duydunuz mu,ülkenin en becerikli bakanlarından Enerji Bakanı Taner Yıldız,Nükleer Santral için ne dedi:
''Akkuyu'da,kurulacak NÜKLEER SANTRAL 9 ŞİDDETİNDE DEPREME,TSUMANİYE,UÇAK KAZASINA KARŞI DAYANAKLI YAPILACAKTIR''!
SOMA KATLİAMI'nın istifa etmeyen baş sorumlularından biri,daha geçen hafta,ülkeyi karanlığa gömen ELEKTRİK KESİNTİSİ'nin açıklamasını dahi beceremeyen bu bakan,kalkmış ve yüreklerimize su serpecek açıklamayıyaptı;Nükleer Santral güvenli EY AHALİ!
Hadi,gönül rahatlığıyla uyuyabilirsiniz artık.
Dünyadan bi'haber bu bakan,Japonya'daki FUKUŞİMA'nın da neden dünyayı mahvettiğini biliyordur sanırız.
On binlerce insanın Tsumani'den öldüğü ve insanların ne kadarının radyasyona maruz kaldığı ve kanserden ne kadarının öleceğini elbette az,çok biliyorlardır.
Koskoca dünya teknoloji devi,FUKUŞİMA'daki sızıntıyla baş edemedi.Hem de,nedeni neydi biliyor musunuz;ELEKTRİK KESİNTİSİ sonucu,devrelerin kapanması ve radyasyonun dışarı salınımı.
Demek ki,teknolojideki devlik,elektrik kesintisine engel olamıyormuş.
Bize gelince:Japonya'nın beceremediği Nükleer Santralle,bizim gibi geri kalmış bir ülke baş edecek öyle mi?
Tabi canım,bize radyasyon işler mi?
Nükleer Santral için ne biliyorsunuz?Örneğin,dünyanın terk ettiği bir enerji kaynağı olduğunu,rüzgar ve güneşimiz varken,neden onlara yatırım yapılmayıp da,çok daha pahalı Nükleer Santrali,kimin çıkarı için ülkemizde kurmaya kalktıklarını,denizimiz,balığımız,suyumuz,ormanımız,dahası insanımızın canına mal olacağını,AKKUYU'nun,ECEMİŞ FAY HATTIN'nda olduğunu ve çok büyük bir TEHLİKENİN İÇİNE İTİLDİĞİMİZİ BİLİYOR MUYDUNUZ?
SİNOP ve MERSİN-AKKUYU size kaç km.?
Hiç düşündünüz mü,olası bir durumda şehrinize,evinize,odanıza ne kadar sürede dolacak radyasyon?
Sinop'a Japonya,Akkuyu'ya Rusya yapacak Nükleer Santralleri.
Çernobil,1986 yılında,Rusya'nın dünyaya ölümü servis etmesiydi.Karadeniz Bölgesinde,her evden kanser çıktığı biliniyorken,Sinop'a Nükleer Santral kurmak nedir?
Japonya,çok istiyorsa,ülkesinde yeniden kursun,yeni FUKUŞİMA'ları.
Rusya,çok istiyorsa,kendi ülkesinde kursun yeni ÇERNOBİL'leri.
BİZ İSTEMİYORUZ!
Milletin A..... Koyan iş adamı MEHMET CENGİZ'in,deniz suyunun soğutma işlemi ihalesini aldığını da biliyorsunuz değil mi?
Milletin A..... koyması,tek tek uzun sürecek belli ki,toplu halde eyleme dökecek anlaşılan.
Bu adama,elektrik ihalesi verenler,Sinop ve Akkuyu'ya Nükleer Santral imzasını atanlar,ülkeyi,peşkeş çekenler....
O radyasyon çubuklarını alın da,tek tek, yedi göbek sülalenizin .......
ANLADINIZ DEĞİL Mİ?

13 Nisan 2015 Pazartesi

#Seçimler yaklaşıyor.Anketler,kavgalar,sataşmalar da başladı haliyle.Ekranda,onları izliyorum.Gölgelikten sıyrılamayan da var,eline geçirdiği her mikrofonu babasının malı sanan da.
Bir alkıştır gidiyor bakalım,haydı hayırlısı!
Seçimlerin sonucu ne olur?Kestirmek zor olsa da,neyin olmayacağını görürsek,belki daha kolay olur insanları ikna çabaları.
İnsan,hasta olunca,en yakın dostu kumanda oluyor elbette.Sabahtan,akşama kanallar ve zapping....
Peki,neler var toplumu uyandırmak adına ekranlarda?
Sabah kuşağında,din soytarıları var örneğin.Ekranlara çıkmanın bedelini parsel parsel malı götürerek sağlayan ve bunu cahil halkımızın aptalca sorularını sözümona yanıtlayan,kravatlı iş bitiriciler....
Hemen sonra,siyahlar içinde yas tuttuklarını söyleyen ama azzzz sonra çalgıyla göbek atmaya duran ve yaşlı ve tombul teyzelerin her gün abone oldukları,hastanede ne ara çalıştıklarını anlamadığımızı doktor ordusu,ekrandan anlattıkça anlatıyor da.....
Kim dinliyor belli değil.
Dedektifliğe soyunan Müge Anlı,akabinde,asgari ücretle ve yoksullukla yaşayan 30 milyon insanımızın çok yakından izlediği borsa haberleri.
Ekranları gören,toplumun borsada milyarları çeviren insanlardan oluştuğunu sanır.Bunca borsa haberi kime yapılıyorsa?
Ve yemek programları....
Çırptıkları kekin hamurunun yarısı kapta bırakan,evdeki bitmez,tükenmez malzemelerimiz,Brüksel Lahanası,Antrikot,Somon Balığı,Bonfileli tarifi veren,aynı tahtada et,muz ve çikolatayı doğrayan ve elini yıkamayan pasaklı aşçılar.....
Ve prime time zamanı.
Nerde o güzelim filmler,konserler,saygının ve nezaketin adresi söyleşiler?
Vurulmayla bir türlü ölmeyen Polat Alemdar'lar,illaki,entrikasız yaşanmayan aşkların dizileri,yalan,dolanla örülü aile ilişkileri,vıcık vıcık,ağdalı melodramlar.....
Biz,böyle miyiz sahiden?
Saltanat kayığında mı yaşıyoruz?Altın varaklı koltuklar,sofrada binbir çeşit yemek,7/24 şık abiyeler,altımızda lüks arabalar....
Bunlar mı Türkiye gerçeği.?
Hani,bizden,sıcacık insan öyküleri,nerde?
Bunlarsa gerçeğimiz ,haberlerde,elindeki filenin 12 lira olduğunu söyleyen ve içinde hiçbir şey olmayan fileyi tutan teyze mi yalan söylüyor?
Kapıldık,gidiyoruz bahtımızın rüzgarına ama bir felakete doğru sürükleniyoruz bilmem farkında mısınız?
Bir yanda 1150 odalı sarayda lüks içinde yaşayan azınlık,diğer yanda çöplükten sebze artığı toplayan halk.
Ne kadar adil bir film çekiliyor görüyorsunuz.
Hadi,rehavetimizi bozmayalım ve alalım elimize çekirdeklerimizi ve çitlemeye başlayalım.
Biliyorsunuz,fragmandayız daha.Film henüz başlamadı.
FİLMİN SENARYOSUNU DEĞİŞTİRMEYE NE DERSİNİZ?

9 Nisan 2015 Perşembe

#Hani,diyorsunuz ya;''AKP hükümeti sağlıkta devrim yaptı.Eskisi gibi kuyruk beklemiyoruz hastanelerde.Sağlık,bedava nerdeyse.''
İşte,size son günlerde sağlıkla ilgili yaşadığım,övgüler dizdiğiniz sağlık sistemi ne durumda anlatayım:
Yüksek tansiyon ve şiddetli baş ağrısı nedeniyle DEVLET HASTANESİ'ne ACİL'den giriş yapıldı.Saat 10.30'da 120. sırayı aldım uzman doktordan.Allahtan,hastanede çalışan bir arkadaşım var.Onun sayesinde öne çekildi sıram.Ona teşekkür ediyorum bu arada.
Peki,böyle mi olmalıydı?Acil'den girmişim ama 120. sıra hiç olur mu?
Neyse,serum,iğne,tahlil falanı geçtim.
Serum bitti,eve postalandım.Ne MR çekildi ne Tomografi.
Dibe vurmuş bir halde aile hekimimize gittim.İnanın,hastaneden çok daha iyi muayene etti ve bir dolu da ilaç elbette.
Akşam yine fenalaştım ve yine hastane.Peki durum ne derseniz:Sıra veriliyor 275-276-280....
Sedyede,tam yarım saat ateşim 39.5 doktor bekledim.Çünkü,2 doktor ve 2 de hemşire var koskoca hastanenin acilinde.Doktorlar,hangi hastaya koşacağını bilemiyordu.Herkese serum bağlanıyordu ve boş yatak yoktu.
Bu derece vahimdi yani anlayacağınız durum.Hemşire,o kadar yorulmuştu ki,damarımı bulamadı.Orası mı olsun,yok burası mı derken,tam dört gündür delik,deşik oldum iğnelerden.Ellerimin üstü mosmor artık.
İnanın,ordaki doktorlara da,hemşirelere de acıdım dün gece.Nasıl dayanıyorlar bu tempoya?
Sağlıkta hiç yaşamadıklarımızı yaşatıyor ya bu hükümet!
İlk günden çözüm aranmayan derdimin,defalarca hastaneye gitmenin faturası ne olabilir söyler misiniz?
Tabii ki,canımın sağlığı her şeyden önemli ama eczane,ilaçlar,katkı paylarının götürüsü ne olacak bu dört günde benden?
Siz,bunları görmediğinize göre keyfiniz yerinde olmalı ama bizlerin değil!
Dün gecenin bir de güzelliğinden söz edeyim.Yeni gebe bir kadın da serum yemiş,karşımda yatıyor.Yanında 3 yaşında bir erkek çocuğu.Bakışları öyle masum ve saf ki.Yeşil gözlerini kocaman açmış bakınıyordu.Birden annesinin göğsüne yattı ve ''Anne,karnında bebek mi var?Şimdi,bu bebek gidecek mi?''
Annesi,çocuğu itiyor ama çocuk ısrarla annesinin göğsünde yatıyordu.Kadın gidene kadar yattı annesinin kucağında.
Çocuktaki masum bakışlar beni benden aldı inanın.Hayatımda gördüğüm en güzel çocuklardan biriydi.
''Keşke,bu çocuk benim olsaydı''dedim.Bir çocuk bu kadar mı güzel ve masum bakar.
Keşke,dünya,dünkü çocuğun bakışları kadar temiz olsaydı.Keşke,AKP hükümeti,gerçekten iktidar olmanın bilinciyle hizmet verseydi ama nerde?
Bu adamlar iktidar olduğu sürece,değil sağlıkta iyileşme memleketi iyi bir şey olmasını beklemeyin.
İşte,dört gündür yaşadığım örnek.Ve hala iyileşmeyi bekliyorum.Ne ateşim düşüyor ne de ağrılarım geçiyor.
İnsan,hasta olunca,daha bir duygusal oluyor inanın ve böyle zamanlarda en çok annesini özlüyor.Hani,annenizin,elini alnınıza koyarken gözlerindeki kaygılı bakışı var ya!
İşte,ben onu çok özledim.

6 Nisan 2015 Pazartesi

#Çok pis küfredesim var, yan komşumuza!
-Senin gibi ..... herifin diye başlasam;Olmaz,çünkü bana yakışmaz.
-Allah belanı versin desem;Olmaz,çünkü çocukları var.
-Senin,gelmişini,geçmişini desem;Olmaz çünkü ölmüş anne-babasının hatırı var.
Ben şimdi bu adama hangi sıfatla küfürleri sıralayayım?
Bu rezil adam yüzünden hastanede geçti günüm.Üstelik de macera,yarın da devam edecek.
EKG'lerden morarmış,iğnelerden,tahlillerden delik,deşik olmuş durumdayım.
Annem hep derdi ki,onu üzen biri olduğu zaman;
''Benim gibi olasın!''
Ben de,annem gibi diyorum ve :
''Yan komşum,yılların aile dostumuz,hatır,gönül nedir bilmeyen cahil adam,DİLERİM,BENİM GİBİ OLASIN!''
Böylece,küfür de etmemiş oluyorum değil mi? wink ifade simgesi

5 Nisan 2015 Pazar

#Ülkemizin hukuk devleti olduğuna dair toplumda ciddi bir inançsızlık oluştu.Genelde var bu durum görüyorsunuz.
Koskoca savcı,elini,kolunu sallayarak içeri giren iki kişi tarafından (mı acaba?) öldürülüyor.Korumaları nerde,neden evinde,sokakta,arabasında değil de Çağlayan Adliyesi ve neden Berkin Elvan dosyasını soruşturan bu savcı,neden PKK ile yıllardır pazarlık masasına oturanlar iki kişiyle yeterince bunu yapmadı ve o savcı kimlerin kurşunuyla öldürüldü sorularının yanıtı yok;
Özgecan,vahşetinde katil Suphi Altındöken,cezaevinde öldürüldü çünkü,bu ülkede hukuk tecavüz sanıklarına ve katillere ceza vermez,TAHRİK İNDİRİMİ uygular ve az sonra da salıverir;
Hukukun tecavüz konusunda vermediği cezayı,cezaevleri veriyor biliyorsunuz.O kişinin,cezaevinden sağ çıkma olasılığı var mıydı sanıyorsunuz?
Sokağa çıktın,teröristsin,özgürlük istedin anarşistsin,hak aradın Gezicisin,pankart açtın eylemcisin.
Peki,nerde kaldı benim insan haklarım?
Polis devleti miyiz de, canı isteyen bizi soyup arayacak,göz hapsinde tutacak,evimize girecek,özgürlüğümüzü kısıtlayacak.
Buna Faşizm denir.
Bizler,Türkiye Cumhuriyetini,demokratik,laik,özgür bir ülke sanıyorduk.
HAYIRDIR!
Gece rüyasında hayra yatanlar,gündüze ŞER'LE uyanıyor belli ki.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ düşü kuranlar var bu ülkede.
7 HAZİRAN 2015'de bunu seçeceksiniz.
Ya ,ATATÜRK'ün kurduğu LAİK CUMHURİYET,ya da,TEK ADAM DİKTASI.
Oturup,düşünün biraz.
Ülkemizde,neler olduğunun farkında değilsiniz hala belli ki.Bu kadar biat ettiğinize göre.
Onlar,saltanatın içinde yaşarken SİZLER;
Neden sorgulamıyorsunuz aldığınız maaşı,kesilen emeklinizi,sağlıkta ödediğiniz parayı,çarşı-pazarda cebinizden çıkan miktarı,dolmayan filenizi,elektriğe,suya,ulaşıma ödediğiniz fazladan parayı NEDEN SORGULAMIYORSUNUZ?
Göremiyor musunuz,onlar malı götürüyor bizim üstümüzden,bize de SEFALET kısmı düşüyor.
SEÇİMLERDEN ÖNCE GÖRÜN ARTIK GERÇEKLERİ!
Ya ATATÜRK CUMHURİYETİ ya da DİKTA REJİMİ!
BİZİM OYUMUZUN RENGİ BELLİ, SİZ SEÇİMİNİZİ YAPACAKSINIZ 7 HAZİRAN'DA!
#Annem,hep derdi ki;''Kızım,size iki anne nasihati.Biri,sakın döşeğinizin üstünde oturan kişiye ne söylerse söylesin kabalık yapmayın;ikincisi de,birine çok kızdınız ama köpeğine hoşt denmez,sahibinin hatırı var.Bunları sakın unutmayın.''
Zararını o kadar çok gördüğüm iki sözdür ki bu!
Ah Anacığım! bize daha acımasız olmayı ve ağzının payını verme huylarını neden kazandırmadın ki!
3 gündür hem çok üzgünüm hem de çok şiddetli baş ağrısı çekiyorum.Tansiyonum fırladı ve düzelmiyor.
Neden mi?
Annemin-Babamın,60 yıllık dostu,bizlerin de bu dostluğu devam ettirdiğimiz,akrabadan öte sevdiğimiz insanlardan birinin yaptığı,hadi öküzlük demeyeceğim,kibarlık olsun,hıyarlığın sonucu bu.
Haksız olduğu bir konuda üstüme yürüdü ve bana ''Kes sesini terbiyesiz''diyerek hakaretlerin en kibarından başladı.
Düşünüyorum,bu ailenin terbiyesiyle büyüdüm.Üniversitede okuyan koskoca bir kızım var,belli bir yaşa gelmişim.bugüne kadar kimseye küfür etmedim,kabalık etmedim ve konuşarak sorunları çözme taraftarı oldum ama adam bana ''Terbiyesiz''dedi.
Sonuçta ne oldu,derseniz?
Yasal haklarımı aradım ve ben haklı olduğum için,yaptığı bütün zararı ödedi.
Kim kaybetti derseniz?
60 yıllık dostluk bu adama karşı artık bitti ama çocuklarını,eşini çok seviyoruz elbette ve onlarla devam edecek bu dostluk.
Hayatta,bu kadar çirkinleşmenin de,had aşımının da gereği yok.Yarın,öldüğü zaman,arkasından iyi demeyeceğim örneğin.
3 gündür,beni yatağa düşürdü çünkü.
Bakın,hayat,nefes almakla,vermek arasındaki süre.İçini,ne kadar iyi doldurursanız yanınıza kârdır.Değer mi,bunun için birbirini kırmaya?
Ben,kaybetmem elbette ama bu olaydan şunu anladım ki;dost dediğiniz insanlar,göründüğü kadar da dost değilmiş.Kuyruğuna basmanız yeterliymiş meğer dişlerini çıkarmaları için.
Orda şunu yapabilirdim.155'i arardım,şikayetçi olurdun,ama yapmadım.Üstüne yürürdüm ve ağzının ortasına iki tane çakardım ama yapmadım.
Yapamaz mıydım?Elbette,hem de elimden kimse alamazdı onu ama annem işte!
Ona hoşt demek çok kolaydı benim için ama mezarda yatan,o çok sevdiğimiz anne-babasının hatrı çok büyük bizde.
İşte bu nedenle yapmadım.
Ama...
Bir daha ağzından çıkacak yanlış bir şeyde,ağzını,burnunu dağıtacağım o adamın.Ne annemin söze geçer ne de benim öfkem diner.
Ben de bir anneyim ama annem değilim.Kızıma şunu öğütledim:
Bak kızım! Sana biri yanlış bir şey mi yaptı,önce konuş ve ikna et.Baktın anlamıyor,ağzının üstüne çak bir tane ve yürü,git.
Sakın,hakkını kimseye yedirme.
Eğer,sen onun için kıymetli olsaydın,sana bu hatayı yapmazdı.Yaptıysa,ACIMA!
Ben,annem değilim ama annemden öğrendiğimi yaparım.Sen,beni dinle ve gerekeni yap.
NOKTA!

3 Nisan 2015 Cuma

#''Henüz,kral çıplak demedim.
Montaj usulü başkanlık sistemi olmaz.''
Bülent Arınç.
AKP çatırdıyor artık görüyorsunuz değil mi?
Nereye kadar baskıya boyun eğeceklerdi?Demek ki,onlar da İSYAAAAN şarkısına başladılar artık.
''BERKİN ELVAN'IN EKMEK ALMAYA GİTTİĞİNİ GÖSTEREN BELGE VAR MI?''
Cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Şimdi.....
Siz de,çocuğunuzu bakkaldan ekmek almaya gönderirken ikametgah ilmuhabere,nüfus kaydı örneği,askerlik şubesinden tehir belgesi,sağlık raporu,öğrenci durumu belgesi alıyorsunuz değil mi?
Yoksa almıyor musunuz?
Ama olmaz ki!
Ne belli,çocuğunuzun cebinde bilyelerini doldurup,terörist olarak polise saldırmayacağı?
Ya,ekmek almaya gidiyorken,sapanıyla o bilyeleri polise atarsa?
Ya,terör eylemine girişirse?
Ya,polise mukavemet ederse?
Ne belli,Berkin Elvan'ın ekmek almaya gittiği?
Hani belgesi,hani?
Sevgili anne-babalar,olur da çocuğunuzu bakkala ekmek almaya falan gönderirseniz,cebine mutlaka yukarda saydığım belgeleri koyun.
Koyun ki,bir polis kurşunuyla öldürüldüğünde,çocuğunuzu ekmek almaya gönderdiğinizi belgeleyin.
Yoksa,sizin çocuk da,tıpkı 14 yaşındaki Berkin gibi öldürülür ve terörist ilan edilir.
Cumhurbaşkanı iyi ki uyardı bizleri,Allah razı olsun!
Ben de,artık kızımı bakkala gönderirken cebine her türlü belgeyi koyacağım.Olur ya,bir aksilik olursa,kızım yalnızca bakkala ekmek almaya gitmişti çünkü.
Hani,çocukları bu işler için göndeririz,arkasında bir şey olmadan;
YALNIZCA EKMEK!
İşte sizlere Romanya'nın servis ettiği fotoğraf.
Bakın ve bu ülke ne halde görün artık.Biz, bu insan-lar tarafından yönetiliyoruz!

2 Nisan 2015 Perşembe


#İnsan,bazen içmeden de sarhoş olabilir. 
wink ifade simgesi
Tam da bu mevsimde,havadaki kokudan sarhoş olmak istiyorsanız Çukurova'ya geleceksiniz.
Her taraf portakal,limon,turunç çiçeklerinin kokusuyla dolmuş durumda.
Çok şanslıyız,çok burda yaşamaktan. smile ifade simgesi
Tabi,bu çiçekler meyveye durup,sarı sıcakları başlayınca da kendimizi bu kadar şanslı bulacak mıyız allah bilir? wink ifade simgesi
Ama şimdi bu koku var ve keyfini sürmek gerek.
Koku da nasıl tarif edilir ki?
Bakın,şöyle oluyor:Dışarı çıkıyorsunuz.bir rüzgar esintisiyle,usul usul bir koku size doğru geliyor.Önce hafif,sonra baskın bir halde.
Balkona çıkın,bahçeye bakın ağaçlar binlerce çiçekle bezenmiş durumda ve çiçeklerin üstünde yüzlerce arı dolanıyor.
Uyanıklar!
Onlar da biliyor bal alacağı çiçeği. wink ifade simgesi
İçinizi hoşlaştıran bir koku hücrelerinize dolmaya başlıyor.Yüzünüze bir rahatlık ve baharın geldiğinin habercisi bir gülümseme ve yaşam enerjisi yayılıyor.
Bu koku öyle bir şey ki,bir anda dünyayı başka gözle görüyorsunuz.Güçlü hissediyorsunuz kendinizi.
Biliyorsunuz 4 Nisan'da Portakal Çiçeği Karnavalı'nın 3. yapılıyor Adana'da.Yer gök,çiçek kokusuna bulanmış bir kentte,bundan daha anlamlı bir festival olabilir mi? wink ifade simgesi
Mümkün olsa da,herkes gelse ve burda yeniden yaşam enerjisi bulsa.
Çukurova.....
Varsın sıcakları da olsun ama bu mevsimde burda olmak bir şans.
Seviyorum bu memleketi kahretsin! smile ifade simgesi
Bu yazıyı sonuna kadar okuyanlar için:Bu,bahçemizdeki Turunç Ağacı.Birkaç meyvesi üstünde ama sıvama çiçek dolu.Seneye çok bereketli olacağız demek ki. smile ifade simgesi
Bu çiçek kokularını,avucuma topluyorum ve başta Aydan hanım olmak üzere,tüm sosyal medya arkadaşlarıma üflüyorum. smile ifade simgesi
Göndermek benden,artık hayal etmek de sizden. wink ifade simgesi
#Ülkemiz üzerinde yine bir oyun oynanıyor ama gündemi iyi takip etmeyen,sorgulamayan bazı şahıslar ne yazık ki,bu oyuna farkında olmadan alet oluyorlar.
Sayfalarına attıkları cehalet dolu görsellere bakıyorsunuz ve bunca yıl hiç mi bir şey öğrenmediniz be birader diyeceği geliyor insanın.Çünkü,içlerinde mürekkep yalamış insanlar da var ne hazin!
Çağlayan Adliyesi saldırısı örneğin:
Azıcık mantık yürütün,çok değil azıcık:
Berkin Elvan davasını yürüten bir savcı,olaya adı karışmış 21 polisin eşgalini belirlemiş ve rapor istiyor ama aynı amaçla iki terörist,Berkin Elvan'ı soruşturan savcıyı rehin alıp,öldürüyor.Çünkü,Berkin Elvan'ı öldürenlerin bulunmasını istiyorlarmış.
Amaç,Berkin Elvan olayını çözmek ise,neden aynı amaç için uğraşan taraflar savcıyı öldürsün?
Bunda,siz bir mantık görüyor musunuz?
Hem de,Çağlayan Adliyesi gibi en korunaklı bir adliyeye,ellerinde silahla giriyorlar.
Bu kadar kolay yani,bir savcının odasına girip,öldürmek?
Görüntüleri siz de izlediniz mi? İki ayrı patlama oldu ve uzun namlulu silahlarla tarandı savcının odası.Kurşunlar binanın camından çıkıyordu gördünüz.
Yani,kapıdan ateş açılmış olması gerekir bu durumda.50 kurşun deniyor.
Peki,savcıya otopsi de yapılmadığına göre,savcı kimin kurşunuyla ölmüş olabilir?
Tüm avukatları zan altında bırakanlar,acaba Danıştay saldırısında,cemaatçi avukatın,elini kolunu sallayarak işlediği cinayet için ne diyor?
Aynı günlerde elektrikler kesildi.Ülkemizin bu kesintide,saat başına kaybı 100 milyon dolarmış.Uğradığımız zararı siz hesaplayın.
İstanbul emniyetine saldırıldı. aynı gün.Polisler yaralı.
Nükleer Santral meclisten geçti aynı gün.
TÜRGEV'e ait 2 üniversite açılma izni verildi aynı gün.
Savcı öldürüldü aynı gün.
Şimdi....
Sayfasına cahilce yorumlar yazanlar....
Söyleyin bakalım,bu işten kim en karlı çıktı?
Emekli,işçi,memur,ev kadını,öğrenci,esnaf,ağaç,kuş,böcek,toplum.
Hangisi?
Ya da,acaba diyorum.....

1 Nisan 2015 Çarşamba

#''Vazgeçmişimdir belki?
Belki de yorulmuşumdur.''
O kadar üstelerken belki de bilmiyorsunuzdur bunu?