Bugün Pazar...
En sevdiğim gün.
Bu ülkede, çiftçimizin, bırakın hayatını karartmayı, ellerini öpmeli, toprağı işleyip, ülkemize ürün verdikleri için.
İnsan, en sevdiği güne dinlenmiş olarak uyanır değil mi ama yorgunluktan uyku tutmuyor.
İyi ki, dönümlerce arazimiz yok. Olsaydı, nasıl baş edilirdi bilmem?
Dün, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 99.yılıydı.
Gurur duyuyoruz elbette.
Program akışını da bilmediğim için, etkinliklere katılamadım diye üzülüyordum ama meğer olması gereken etkinlikler yokmuş ki.
Böyle büyük bir bayram, böyle sıradanlaştırılır mı?
Sıradanlık, tehlikedir.
Cumhuriyetin, üreten kadınları olarak, dün hasat günümüzdü.
İnsan, toprak görgüsüzü olunca, her şey kıymetli oluyor.
Zeytinlerimizi hasat ettik dün.
Ama nazik nazik.
Elle, tek tek topladık hem de.
Bir dalı kırılacak, ağaçlar zarar görecek diye korkarak.
Dedim ya, insan, toprak görgüsüzü olunca böyle oluyor.
Daha ilk hasatımız bu, ağaçlarımız küçük ama önümüzdeki yıllarda, ömür yeter de görürsek büyüdüklerini, zeytinyağındaki bu fiyat artışıyla köşeyi döndük demektir.
Zeytin, hayat ağacıdır.
Her zeytine dokunduğumda, elimde hissettiğim emek, alınteri, heyecan ve umuttu.
'İşte bu' dedim, 'Emeğin karşılığı bu.'
İnsan, gurur duyuyor bir işe yaramaktan.
Evimizin gereksinmesini üretmek de önemli.
Her yıl, zeytinyağına çok para veriyorum.
Dağ taş, ülkenin her yerinde zeytin ağaçları var ve dünyanın yanılmıyorsam, zeytin üretiminde dördüncü ülkesiyiz ama vatandaş zeytinyağına çok pahalı ulaşıyor; neden?
Çünkü ; ülkemizde bir tarım politikası yok, yapacak hükümet de yok.
Neyse....
Pazarımı, bu hükümeti konu ederek geçirmeyeceğim.
Aşırı yorgunum, aşırı.
Parmak uçlarım delik deşik, kollarım berelendi, yorgunluktan uyuyamıyorum ama olsun, toprak bu, emek verdiyse karşılığını almalı insan.
Elbette yorulacaksın.
Hasat bitti, zeytinleri yağ tesisine götürmeden önce ağaçları tek tek dolaştım. Dallarını okşadım, yaprağını öptüm ve ağaçlara teşekkür ettim, bize ürün verdikleri için.
Kulağınıza saçma gelmesin lütfen.
Ağacın meyve vermesi önemlidir.
Ya vermeseydi, değil mi?
Ağaçlarla ve doğayla aramda, tutkulu bir ilişki var elbette.
Yalan değil.
Sabahın 6 'nda, fırına ince tırnak ekmek siparişini verdim, fırıncnın sesi bile uyuyordu telefonun ucunda.
Hayat, böyle böyle geçiyor işte, yorgunluklar, sevinçler, mutlu anlar, sabahın köründe sıcak ekmek kokusu...
İyi Pazarlar.