31 Mayıs 2019 Cuma


Ziraat Mühendisi arkadaşımız İsmet Bey,bizi böğürtlen bahçesine davet etti.
Elbette,davete icabet edilir,tabii,ucunda böğürtlen yemek var; 
Koşa koşa gittik ama giderken şunu unutmuşuz:Çukurova'nın,bu cehennem sıcağında,şapkasız,korunaksız ne işiniz var arazide değil mi?
Güneşe 'Hay senin....' diye başlayanlar hiç de haksız değil;bu ne sıcak be kardeşim!
Kavruluyor memleket! 
Böğürtlen bahçesi,3 dönümlük bir arazide kurulu bir bahçe.Köylerden geçerek gittik.Her taraf mısır ve buğday tarlası.
Bölgede,buğday hasadı da başladı.Yakında,anız yangınlar başlar ve kaçacak yer ararız.
Böğürtlen hasadı,sabah 5.5-8.5 arası yapılıyor.Köydeki kadınlara istihdam yaratmak için çok iyi bir girişim.
Aralarına sızayım dedim ama kadınların ekmeği bölüşmeme kaygısından tırstım anlayacağınız! 
İsmet Bey,işini çok iyi yapan bir mühendis.3 dönümü,10 dönüme dönüştürmek gibi bir çalışkanlığı var.Bahçede,bana sabırla anlattı böğürtlen yetiştiriciliğini.
İlaçsız, üretim yapıyor.Yani;gönül rahatlığıyla yedik.
Böğürtlenler,günlük tüketimde.Dolapta 5 gün dayanıyor ama İsmet Beyin eşi bir böğürtlen suyu yapıyor.....
Valla,yolunuz düşerse mutlaka tadın derim.Şahane bir şey. 
Tümüyle katkısız,dondurucu da 1 yıl bekletebilirsiniz.
Aynı arazide,ilaçsız bir tarım alanı daha vardı.Domates,kabak,biber....
Bizim sebzeleri garantiledik. 
Arkadaş hatırına götürüyoruz valla hepsinden.
Keşke,üç-beş dönüm bir arazim olsaydı.
Arazim yok ama bakarsınız,bir gün benim de dönüm dönüm tarlam olur.
Neyse,rüya görmek de iyidir. 
Topladığımız böğürtlenler bizimdi,1 kasa da hiç fena değildi hani.
Böğürtlenlerin ,günlük satış noktasında satışı devam ediyor.1 aylık bir süreç bu,sonrasında böğürtleni arasanız da bulamazsınız. 
İsmet Bey,aynı zamanda fidan satışı da yapıyor.
Böğürtlen bahçesi kurmak isterseniz adresini de fotoğrafta görebilirsiniz.
İşinin ehli insanları tanımak çok keyifli doğrusu.
Burdan,İsmet Bey ve eşine,bizi çok iyi ağırladıkları için çok teşekkür ediyorum. 

30 Mayıs 2019 Perşembe

#Ziraat Mühendisi arkadaşımız İsmet Beyin böğürtlen bahçesinde hasattayız,.
Hasat demek ne kadar doğru bir tanım bilmem. İkisi kutuya, üçü yemeye. 😉
Sıcaklık 1000 derece, güneşe kurşun sıkmak an meselesi ama çok zevkli bir iş, çok. 🙂
Tatil parasını biriktirmek için ben amele dedim, İsmet Bey çalışma arkadaşı diyor ama ben amelelik yaparım valla
İşin ayıbı mı var?
İsmet Bey de iyi para veriyor nasılsa. 😂
Romantik toprak sevdamız tam gaz sürüyor.
Az sonra, şikayete başlarım 'Sıcak' diye ama anın tadını çıkarmak gerek. 😉

29 Mayıs 2019 Çarşamba

#İstanbul Anadolu Adliyesi 2. İş Mahkemesi'nde görülen bir işe iade davası duruşmasında, hakim Mehmet Yoylu ile avukat arasında 'etek boyu' tartışması yaşandı.
Hukuk,bir ülkenin olmazsa olmazıdır.
Hepimizin yolu bir şekilde adliyeye düşüyor.Sizi bilmem ama ben epeyce koştum adliye koridorlarında.
Haksızlığa uğradığımızda koşacağımız adrestir mahkemeler.
Son yıllarda,avukatlarda özellikle bir şey dikkatimi çekiyordu.
Hukuk,ciddi bir meslektir ve bu mesleği uygularken iliksiz cübbe giymek yetmez,aynı zamanda mesleğinizin gerektirdiği şekilde giyineceksiniz.
Örneğin,birini görmüştüm adliyede,ayağında terlik,ütüsüz,kırış kırış pantolon ve göbeğini açığa çıkaran bir buruşuk tişört.
Ben,davacı sanmıştım ama adam meğer avukatmış.
O zaman da eleştirmiştim bu nasıl avukat diye?
İşin tadını kaçırmakta üstümüze yok evelallah!
Her mesleğin etik kuralları,giyim tarzı var.
Ben,nasıl ki,abiye bir elbiseyle resim-heykel yapamam,doktor da,avukat da ya da diğer mesleklerde uygun kıyafet diye bir şey var.
Bir doktor biliyorum örneğin;kafasını dolamış da dolamış,steteskopu kulağına takıp,hastayı dinleyecek ama kulağının yerini bulamıyor ki,tanı koyabilsin.
Lüzumsuz işler bunlar.
Peki,bunca laf nerden çıktı?
Üniversitede okurken,hukuk fakültelerinden arkadaşlarım olurdu,kalın kalın hukuk kitaplarından başlarını kaldıramazlardı.Ceza Hukukundan başlardı,Eşya,Ticaret,Vergi,İdare Hukuku diye uzardı dersleri.
Aslında,ders açısından eksik bırakılmış bir meslek bu.
Şu derslerin de konması gerekiyordu bana göre:
-Uzaktan bakınca etek boyu nasıl ölçülür?
-Cetvelin mahkemelerdeki gerekliliği.
-Kısa eteğin hakim nazarındaki etkisi.
-Güzel bacaklı kadınlara on adımda mini etek nasıl giyilir?
-Mini etekte,bu yılın moda trendleri.
Hakimler,her gün sakal tıraşı olmak zorundaymış,ben de yeni öğrendim ama avukatın etek boyuna bakan hakim Mehmet Yoylu da,sakal bırakmamış mı meğer?
Nasıl olduysa,yürekli bir avukat çıkıp,' Senin de sakalın var ' deyince,korkudan hemen gidip kestirmiş bu hakim.
Rezillikler diz boyu bunlarda artık.
Ama ben en çok şunu merak ettim:
Mini etek giyen kadın avukatın bacakları çok güzel olmalı ki,adam ta kürsüden kadının önce bacaklarına bakmış,sonra da göz hizalamış ve 15 cm olduğuna kanaat getirmiş.
Hey maşallah!
Davalarımızı güveneceğimiz hukuk yerlerde sürüyor.
Bu hakimin,bacaklarla ya da mini etekle bir derdi var anladık ama mahkemeler bunun yeri mi be birader?
İnsan,kendini bu kadar da deşifre etmez ki?
Dizden yukarı 15 cm....
Vay canına!
#Bugün,günlerden kadın....
Duygu Asena'nın 'Kadının Adı Yok' kitabının başlığı gibi,kadın,her koşulda itelenen.örselenen,yok sayılan,bedensel varlığı emre amade bir varlık.
Çocuklara ve kadınlara yönelik tecavüz,şiddet ve cinayetlerde verilen yargı kararlarını okudukça çileden çıkmıyor değilim.
Bu kararları veren hakimleri mezun eden Hukuk Fakültelerinin kapatılmasını istiyorum ama bu hakimler için elbette sözüm.
Olmaz olsun,sizin gibi hakimler!
Kendi yaşadığım bir olay ve işte size kadına yönelik saldırının sonucu:
4 yıl önceydi.Bir derneğe dergi hazırlıyorum.Bu amaçla,fotoğraf çekmeye çıktım,kent içi ormanda ama mahalle arası bir alan, insanları görüyorum.
Bir adam,köpekle geziyordu.Olağan bir durum,geçtim yanından.Bana seslendi,döndüm,ne yaptığımı soruyor.Aramızda 5 metre bir mesafe var.Bana yaklaştıkça gözlerindeki ifadeyi gördüm ve tehlikeyi sezerek uzaklaşmaya çalıştım.Köpeğin tasmasını bıraktı ve köpek bana saldırdı.Yaklaştı,tasmayı tutarak köpeği geri çekti.
O sözü hiç unutmadım;
-Korktun mu?
Evet!
Korkmak değil,hem de çok korkmuştum çünkü;karşımdaki, fiziki üstünlüğü olan ve elimde yalnızca fotoğraf makinemle ben vardım.
Üstüme gelmeye başladı.Gözleri,kırmızı ve öyle farklı bakıyordu ki,yoldan geçenlere seslendim,yardım istedim ama bana yardım etmediler.
Ben önde,adam ve köpeği arkada koşuyoruz ağaçların arasında.Kendimi yola nasıl attığımı bilmiyorum.Bir araba durdu,gençler bana su içirdi.Yaşadığım şoku atlatınca polisi aradım.Adamı,evinde bulduk,hastaneden uyuşturucu ve alkol kullandığına dair rapor alındı,yetmedi;adama akıl sağlığı yerinde raporu çıkarıldı.
Mahkemede ne oldu derseniz;Hakim,adama 1.500 lira para cezası verdi,onu da 12 aya böldü ve serbest bıraktı.
Devletten,engelli oğluna ve eşine bakıcı parası alan bir adama çok zarar verirdi değil mi bu ceza?
Dava bitti,isyanlardayım,hakime döndüm ve ' Bu şahsın,alkol ve uyuşturucuya yönelik rehabilite olması gerekmiyor mu,nasıl salıverirsiniz?' dedim;
Hakim,bana bana baktı ve ' BENİM KARARLARIMI SORGULAYAMAZSINIZ! dedi.
Hayır!
Elbette sorgulayacağım. Sen,bana saldıran adamı serbest bırakmışsın.Ne yapacaktım,madalya mı takayım böyle rezil bir karar verdiniz diye?
Aylarca,evden dışarı çıkamadım korkudan.
Burda,ceza bana kesilmiyor mu?
Ya,benden sonra başkalarına da saldırdıysa o adam?
Bunun hesabını,o hakim verecek mi?
İşte,ülkemizdeki hukuk sistemi bu!
Hani,İçişleri Bakanı,Süleyman Soylu diyordu ya:Özgürlük var' diye.
Ben,kendi ülkemde,kendimi özgür hissetmiyorum kardeşim.70 bin sokağa aydınlatma direkleri de koysanız,kameralarla da donatsanız,size güvenmiyorum ki,kendimi özgür hissedeyim!
Bi'bitmediniz gitti hayatımızdan!

28 Mayıs 2019 Salı

#Çocukları,her zaman çok önemsedim.Sonra da,kadınları.
Bugün,çocukları yazayım,yarın da kadınları.
Dünyanın en masum,en saf varlıklarıdır çocuklar.
Hiçbir zaman,çocukların gözünden hüzün geçirmemek gerektiğine inandım ve bunun içindir çabam.
Çocuklar okumalı,eğlenmeli,yani;çocuk olmanın bütün güzelliğini yaşamalı.
Çocukluk yıllarımdan geçen anılarım aslında çocuklara olan zaafım.
Bir kız çocuğuna az önce bir masal kitabı hediye ettim örneğin.Okumaya öyle hevesli ki,destek olmak gerek.
Haluk Levent'in, 'Ahbap ' platformu var,belki biliyorsunuz.İşte bu platform,geçende,benim de yazdığım,Mersin-Erdemli'de,üstü kirli diye dolmuşta yere oturtulan Suriyeli çocuğa bisiklet hediye etmiş.Çok sevindim bunu okuduğumda.
Çok iyi çocukluk anılarım olduğunu söyleyemeyeceğim.Benim de gözümden epeyce gölge geçti.
Bakın,bir örnek:
Dün,doğum günüm diye geçmişimi ziyarete gittim.Annem,Babam,Anam,Dedem ve Babaannem ve kardeşlerim.
Hepsine çiçek koydum elbette ve hepsinin başında uzun uzun durdum ama biri hariç;Babaannem,yani,bizim yörenin tabiriyle:Ebem.
Peki,neden?
Çocuk kalbimi çok üzmüştü çünkü.
Ebem,kasanın başına geçmiş,elmaları ayıklıyor;' Şu sağlam,şu çürük' diye.e'nin elmaları çok farklıdır.Kokusu,bütün evi sarar ve çok geç çürür ama çürür.
Ebem,kasanın başına geçmiş,elmaları ayıklıyor;' Şu sağlam,şu çürük'diye.
Yanına gittim ve 'Ebe,bana bir elma verir misin?' dedim,bana baktı ve orda,mis kokulu elmalar dururken,bana yarısı çürümüş elmayı uzattı.
Sevmediğini o kadar iyi hissettirirdi ki,beden dilinde.Birkaç dakika,öylece ebeme baktığımı anımsıyorum.
Bu arada,benim yaşım 4 belki 5,ebem 95 yaşında ama aklı başında bir kadındı.O zamanlar,öyle Demans,Alzheimer falan yoktu henüz.
Ebeme baktım,yaptığı davranış çocuk kalbimi öyle üzmüştü ki,elmayı eline geri verdim ve odadan çıktım.
Bir daha,ebeme hiç yaklaşmadım
Onu hiç sevmedim.
Şimdi,ziyarete her gittiğimde,onun mezarına da çiçek koyuyorum ama her keresinde şunu da söylüyorum:' O çürük elmayı bana vermeyecektin.'
Bunu neden anlatıyorum sizlere?
Çocukluk anılarınız çok net kalıyor akılda.
Bir çocuğu sevindirip,mutlu etmek çok da zor değil inanın.
Ülkemizde,son yıllarda,el kadar çocuklara yapılan tecavüzleri,cinayetleri okudukça içimi daha bir hüzün kaplıyor.
Dokunmayın şu çocuklara Allah Aşkına!
Çocukların gözlerinde gülüşü solduruyorsunuz ya!
Ecrin,Leyla,Ceylan ve diğerleri.....
Gülüşü solan çocuklar bunlar.
Ben,birkaç dal çiçekle üzüntümü atıyorum ama hayatta kalan o çocuklar,hayatları boyunca yaşadıkları travmayı atlatamayacaklar.
Her okuduğum çocuk haberinde,içimi bir ürperti kaplıyor.
İyi hal indirimi,kravat taktı,saygın biri gibi ödülleri bırakın artık!
Yok mu bunlara ceza verecek bir sistem?

27 Mayıs 2019 Pazartesi

#27 Mayıs.Bugün benim doğduğum gün.
Anneme,Babama ve tüm geçmişime çok teşekkür ediyorum,bana bu dünyada yaşama şansını verdikleri için.
Her 27 Mayıs'da yaptığım gibi,sabah 6'da evden çıktım.Varlık nedenim,bedenen yanımda olmasalar da,hep yanımda hissettiğim ailemin büyüklerine gittim ama en çok Annemin yanına oturdum,konuştum,konuştum.
Beni duyduğunu biliyorum,bana yanıt vermese de...
Annemin eseriyim ben.Eğer,bugün,bu kadar ayaktaysam,onurumla,bilgimle,sevgimle bir kadınsam,annemin güzelliğindendir.
Annem,Babam ve geçmişim.....
İyi ki,onlardan süren bir kuşağın kadınıyım.
Şanslıyım! ❤️
Kocaman,güzel bir ailem,hep yanımda hissettiğim dostlarım ve arkadaşlarımla hayat daha güzel benim için.
Telefonum susmuyor,sosyal medyadan çok güzel mesajlar alıyorum;anlıyorum ki; sanki seviliyorum. 
Her zaman' İnsan,insanla çoğalır' derim.
Mutluluğun kapısını aralamak o kadar da zor değil aslında,zorlaştıran bizleriz.
Her yıl yaptığım gibi,kendimi ödüllendiririm.Peki,ne bu ödül derseniz eğer;çok şey beklemem hayattan.Maddi şeylerin hırsına da hiç kapılmadım.
Yani,öyle ev,araba,yazlık,kışlık,yat,kat,AT falan değil elbette.
Burda,bazılarına da sübliminal mesajı da gönderdim çaktırmadan. 
1 şişe ROSE alırım kendime.
Beni tanıyanlar bilir, bu ROSE takıntımı. 
Çok keyif aldığım tek andır,bu an.Tabii, sonrası da daha keyifli benim için.
Mutlu muyum?
Çok da kasmaya gerek yok hayatı.
Ömür dediğiniz nedir ki?
Çok yaşasanız,ben 100 derim ama doktorum 75 diyor.
E,ona da şükür.
Hele,o günlere bir çıkalım da,pazarlığı sonra yaparız. 
Dostlarımla zenginleşirim.Çok uzaklardan,sırf benim için gizli-saklı tatlar gönderen dostlarım vardır ya....
İşte,güzellik budur bana.
Tanımadığım,yüz yüze gelmediğim ne çok insan var hatırımı güden.
Mesajlarınızı tek tek okudum ve çok mutlu oldum.
Yoluma yoldaş,anlarıma ve anılarıma ortak olduğunuz için ve beni unutmayıp,mesajla,telefonla aradığınız için çok teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız;İyi ki varım.
Sevgimdesiniz. ❤️❤️❤️❤️❤️❤️

26 Mayıs 2019 Pazar

#Bugün, 26 Mayıs ve benim doğum günüm değil çünkü ben, 27 Mayıs'da doğdum
Sanırım, sosyal medyanın azizliği oldu ama önemli değil.
Kardeşim, bana sürpriz bir doğum günü düzenlemiş Hani, pazar günü, kardeşler bir arada olalım diye.
Kendisine çok teşekkür ediyorum güzel lezzetler için.
Yaş almak, eğer işe yarıyorsa anlamlı.
Tabii, bu arada saçlara aklar düşüyor, göz kenarlarında kaz ayakları oluşuyor ama ne gam! 😉
Nefes alıyorum, sağlıklıyım, yanımda sevdiklerim, beni unutmayan siz, dostlarım....
E, daha ne isteyeyim değil mi?
Sevgimdesiniz. ❤️❤️

#Doğum günümü kutlayan sevgili dostlarıma....
Annem,belki beni ısrarla 26 Mayıs'ta dünyaya getirmek istemiş olabilir ama inatla 27 Mayıs diye tutturmuş olmalıyım ki,27 Mayıs'ta doğmuşum.
Ben,ne zaman istersem o zaman doğarım diye ayak diretmişim;niyeyse artık.
Burda da muhalefet etmişim hayata anlaşılan. 
Çok teşekkür ederim güzel dilekleriniz için. 

25 Mayıs 2019 Cumartesi

#Sabahın köründe,henüz kargalar bile uyanmamışken atölyemi açtım,hem de pazar pazar! 
Pazar gününün benim için önemi büyük.Şöyle,yayıla yayıla kahvaltı yapılacak,müziğim çalacak ve ben kalöri hesabı yapmadan ......
Ah,nerde o günler,mazi oldu,mazi. 😔
Ama aldığım parayı hak ederim.Yok öyle çalışmadan,avantadan para kazanmak.Bu nedenle,kuşlar bile mesaiye başlamamışken işimin başına geçerim.
Tabii,yine kahvaltımı müzik eşliğinde yaptım ama koşa koşa.
Bir sabah uyanacağım,hiçbir şey düşünmeden,alacağım bir sırt çantası yanıma ve ver elini adressiz yolculuk ama bu da nerdeeee. 
Doktorum,geçen gün diyor ki;'Hayata ne kadar pozitif bakıyorsunuz,ne kadar mutlusunuz'
Yok valla doktorum.O işler,öyle olmuyor ama zevahiri kurtarıyorum diyelim. 
Neyse.....
Çocuklarımıza nezaketi öğretmiyoruz.Yoldan geçerken bir günaydın demek,gülümsemek hiç zor değil ama yapmıyorlar.
Tabii,bu çocukların,sabahın bu pazarında okul yolunda ne işi var ayrı konu?
Çocuğa ben kocaman bir gülümsemeyle 'Günaydın'dedim.
Öğrensinler bunları.
Eğitimi nereye koyacağını bilemediğimiz bir Prof. Milli Eğitim Bakanımız oldu çok şükür.Giden zaten kötüydü,gelenin de maşallahı var.
Yine neyse....
Bugün siyaset yok.
Yazın eli kulağında artık.Atölyemin önünden ,parmak arası terlikler,şortlar geçiyorsa ,asfaltta yumurta pişirme sıcakları geliyor,yolda demektir.
Bütün yaz,burdayım.
Sıcaklar,atölye ve çalışma!
Aman Tanrım!
Yok mu şöyle,kıyıda köşede bir evi olup da,bana üç-beş günlüğüne kiralayacak olan biri?
Ama denize karşı ve mümkünse denizi de temiz olsun.Mavi Bayraklı olması tercihimdir.
Çok şey istedim değil mi?
Zaten,deniz-kum-güneş kim,tatil kim? 
Kendimi eğliyorum yalnızca.
Günaydın. 
Berrin Fetullahoğlu,

Bazen,eser bir şey ve bir anda karar verip,ya tuvalin başına geçiyorum ya da çamurun.
Bugün de,atölyemi kapattım,bir heykel yapayım dedim.
Fikir nerden çıktı derseniz;aylar önce bir kaktüs görmüştüm.Kaktüsün de bir öyküsü vardı.Böyle öyküleri hiç kaçırmam doğrusu. 
Kaktüsten yola çıktım,doğru dürüst çizim bile yapmadım.Kendimi nasıl kaybettiysem artık,aletler elimi parçalamış ama fark etmemişim bile.
Sanat,böyle bir şeydir işte.Zaman kavramı yoktur,yapar da yaparsınız çalışmayı.
Fotoğraflardaki çalışma,Ytong.Figüratif çalışmalarda Ytongu seviyorum.Vurduğum her darbede,yeni bir değişimi yaşıyorum ve asla çizdiğim desene sağdık kalmıyorum.

Uzun zamandır resim ve heykel yapmıyorum.
Bazen,eser bir şey ve bir anda karar verip,ya tuvalin başına geçiyorum ya da çamurun.
Bugün de,atölyemi kapattım,bir heykel yapayım dedim.
Fikir nerden çıktı derseniz;aylar önce bir kaktüs görmüştüm.Kaktüsün de bir öyküsü vardı.Böyle öyküleri hiç kaçırmam doğrusu. 
Kaktüsten yola çıktım,doğru dürüst çizim bile yapmadım.Kendimi nasıl kaybettiysem artık,aletler elimi parçalamış ama fark etmemişim bile.
Sanat,böyle bir şeydir işte.Zaman kavramı yoktur,yapar da yaparsınız çalışmayı.
Fotoğraflardaki çalışma,Ytong.Figüratif çalışmalarda Ytongu seviyorum.Vurduğum her darbede,yeni bir değişimi yaşıyorum ve asla çizdiğim desene sağdık kalmıyorum.
Kimine aykırı gelir ama benim de çalışma tarzım bu,o anda oluşan yeni çizgiler.
Çalışmalarımda,arayışı seviyorum.Bendeki niyetle,karşıdakinin algısı mutlak farklı olmalı ve araştırmalı eseri.
Heykel sanatı,biraz kirlenmek demek.Tozun içinde kalmak da var,çamura bulaşmak da ama her işin bir gereği var değil mi?
Çalışma,henüz bitmedi.Belki,yarın çalışırım,belki de 1 ay sonra.Canım,ne zaman isterse artık.
Heykel bitince,diğer aşamaları geliyor.Mermer atölyesine gidiyorum.
Bu çalışmalar için alt zemin siyah mermer kullanıyorum.
Yine toz duman ortalık.Birkaç gün sürüyor bu çalışma.
Galerilerde gezdiğiniz sergilerin alt yapısı böyle başlıyor.
Hani,bilin istedim.
Henüz taslak aşamasındayım bugün.İnce işçiliği sonra gelecek.
Başlangıçla,finali arasındaki farkı da görüntüleyeceğim elbette.
Sanat güzel şey!
Biraz kirlenseniz de niyet iyi. 

Daha fazla ifade gös