31 Aralık 2015 Perşembe

#Hava buz gibi,soğuk.....
Balkona çıktım,geceyi dinledim bir süre.
2016 başladı ve ömürden giden yıllar bir bir arkamızda kalıyor.
Gökyüzüne baktım uzun süre.Ay,bulutların arasında batıp,çıkıyor.Ailemi düşündüm bulutları izlerken.Gidenler,kalanlar....
Babam,annem,kardeşlerim.... 
Toprağın altına girdiler ama ben gökyüzünde arıyorum izlerini
Hava buz gibi soğuk.İnsanın ellerini kesiyor ayaz.
Televizyonda Royal Flarmoni Orkestrası Sezen Aksu'nun şarkılarını seslendiriyor.
'Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler' diyor biri;
'İkinci Bahar Yaşıyor Ömrüm'diyor diğeri.
Kaybolan yıllara hayıflanmak boş elbette çünkü onlar gitti,gider.
Zamanı geriye almanın da mümkünatı yok.
Ama.....
Acaba diyorum?
İkinci Bahar Yaşar mı Ömür?
Hava buz gibi,soğuk.
Üşüyorum.
Beni üşüten havanın soğukluğu mu yoksa yılların yorgunluğu mu bilmiyorum ama insanı üşüten insanlarla çevrili olmak sanırım en etkili olanı.
İnsanın içini ısıtan insanlar nerde?
2016'da gelirler mi dersiniz?
#2016 başladı ya!
365 günde,başımıza ne çoraplar örülecek bakalım.
Benim hala umudum var'diyen şarkılara kanmayın sakın.
Zaten,piyangonun biri Adana'ya çıkmış ama kime? wink ifade simgesi ;)
Çevrenize bakın,ortadan toz olan biri varsa kesin odur.
Mutlu Yıllar. :)smile ifade simgesi
#Bugün biraz bencil olayım ve 2016'dan isteklerim,beklentilerim:
Annemin çevresinde toplandığımız o güzel yılbaşı masalarını hüzünle anıyorum.Annem de yok,her biri ayrı bir yerde yaşayan ailem de.
Öncelikle,kardeşimin iyileşmesini,sonra da ailemin kalan bütün bireyleriyle yeniden bir arada olmayı diliyorum.
Bu yılbaşında,kızım yanımda yok.
Bugüne sınav koyan üniversiteyi protesto ediyorum.Gün bulamadınız sanırım sınav yapacak.
Gitar çalan kardeşim de yok,şarkılar söyleyen kardeşim de.Her biri başka türlü yerdeler çünkü.
Yine soframız kurulacak,yine yeni yılı karşılayacağız ama eksiğiz artık.
Yeni yılda,büyük ikramiye benim tam biletime çıksın!
Demeyeceğim elbette çünkü almadım. smile ifade simgesi
Size çıkarsa da bölüşürüz nasıl olsa değil mi? wink ifade simgesi)
Kaçmayın sakın!
Çevrenizde,yüreğinizi ısıtan insanlar çoğalsın.Üşütünler varsa da,kovalayın hepsini.
Benim çevremde de çok var ama ben atamıyorum ne yazık ki.
Başaranı da kutlamak gerek.
Yeni yılda şu şarkıyı söylüyoruz:
Yeni bir aşk
Yeni bir iş,
Bize gülecek bir neden lazım. wink ifade simgesi
Hepinize kucak dolusu sevgiler....:)
Dip not:
Bana sakın telefonla toplu mesaj atmayın.Hatta mesaj atmayın çünkü çok sinirleniyorum bilesiniz.
Telefonumu verecek,alacak kadar kanka olmuşsak ya beni arayın ya da ben sizi ararım.
Akşamı bekleyin lütfen çünkü ocakta yemekler var. smile ifade simgesi
Bana gelmedi ama sizin bacanızdan NOEL BABA KUCAKLAR DOLUSU HEDİYE ATSIN.
MUTLU YILLAR :)smile ifade simgesi
#Bugün,2015'in son günü.
Ülke olarak çok kötü bir yıl geçirdik.Terör,kadın cinayetleri,tecavüzler,işsizlik,yoksulluk,çaresizlik,doğa katliamı....
Saymakla bitmiyor elbette.
'Umut var mı?' derseniz,çok değil ama insan yine de bekliyor işte güzel bir şeylerin yaşanacağını.
Benimkisi dilemek elbette.
2016,yalnız ülkemiz için değil,tüm dünyada
-Önce barış rüzgarları estirsin.
-İnsanlardaki şu gereksiz hırslar törpülensin.
-İYüreklerde merhamet ve vicdan duygusu gelişsin.
Ağaca,kuşa,havaya,toprağa kıyılmasın
Ama en önemlisi;
Tüm bunları başaracak insanlara önce sağlık ve düşünme yetisi versin.
Tanrı,hadi,bir tabakayı es geçiyorum ama bir çok insanı çöp kovasına market poşetleri koyacak duruma getirsin diliyorum.
Ve Milli Piyangonun büyük ikramiyesi çeyrek bilete çıksın.
O da sizlerden biri olsun.
BOL ŞANS!

30 Aralık 2015 Çarşamba

#Bugün,sabah kahvesini içerken F. Liszt'in Macar Rapsodisini dinledim.Birden aklıma İdil Biret geldi.
Bu eseri nasıl da güzel çalacağını düşünürken....
Kum saatini bilirsiniz,
İçinde,kumların her birinin kendince aktığı camlardan oluşan kum saatini dolaptan aldım ve karşıma koydum,kahvemi yudumlarken.
Bir yandan müziği dinliyor,diğer yandan kumun akışını izliyorum.Hepsi aktı,en sona somon rengi cam bitti.
Bu arada,somon rengini çok severim.Tesadüf elbette onun sona kalması ama kendimce anlam yüklüyorum.
Kum,incecik camın içinden ağır ağır akar tıpkı hayat gibi başlar ve biter.
İnsan ömrü de kum gibi.Camdan aşağı akarken,ömrün hangi deminde mola verir bilinmez.
Ömür dediğiniz nefes almayla verme arasındaki süre.
Bir bakmışsınız,kum gibi dağılmışsınız,bir bakmışsınız kum gibi toplanmışsınız.
Bir yıl daha bitiyor ömürden.2016 neler getirecek bizlere bilmeyiz elbette ama ben hiç u-mutlu değilim artık.
Ne olacak,sihirli bir değnekle dokunuverince her şey bitecek mi yani?
Ülkemizde,hiçbir şey değişmeyecek biliyorsunuz.2015,2016'ya dönecek,dönmesine de,kim zarar görecek,kim işi kılıfına uyduracak belli aslında.
Keşke hayat,dinlediğimiz müzikler gibi coşkulu,rahatlatıcı olsa ama ne mümkün?
Kum saati yerine,fincanlar makineye gitti çoktan ama müzik....
Hala çalıyor.
Ne kadar da uzun zaman oldu İdil Biret'i sahnede izlemeyeli.
#Ülkemizde her yer yangın yerine dönmüş durumda.Şehit tabutları,sıra sıra geliyor,Cizre,Nusaybin,Diyarbakır,Sur.... Canını kurtarmaya çalışan halk 
Ve Başkanlık da,başkanlık.....
Kardeşim,bu ülkede terörden insanların beli bükülüyor,gözünde yaş kalmadı ağlamaktan anaların.
Ekonomi deseniz,asgari ücret 1300 lira dendi ama bindirilen zamları kimse görmüyor.
İnsanlar aç,sefil,yoksul hala anlamıyor musunuz da,tutturdunuz bir Başkanlık diye?
Çok da umurumuzdaydı sizin düşünüz.
Yatıyor,kalkıyor,şımarık çocuklar gibi 'Başkanlık istiyorum'diye bulduğu her mikrofona konuşuyor.
Bu gelen şehit cenazelerinin sorumlusu kim?
Açılım diye ortalığa döküldünüz.Oslo'da,PKK ile masaya siz oturdunuz AKP hükümeti.
Sonuç:Azdıkça azan bir PKK terörü ve gemi azıya almış,HDP.
Daha düne kadar,Diyarbakır'da bir yanına Barzani'yi,diğere yanına Şivan Perver'i alıp,İbrahim Tatlıses ile halaya duran Recep Tayyip Erdoğan değil miydi?
Şimdi kalkmış, HDP-PKK ile Başkanlık ve Özeklik konusunda anlaşmamış gibi,ülke kan revan içindeyken,o ülke senin,bu ülke benim geziyor çözüm yolları arayacağına.
Bunca şehit neden geliyor biliyor musunuz?
Halk yılacak terörden ve 'Ne istiyorlarsa verelim,gitsin'diyecek.
Yani Özerklik yani sistemi tümüyle değiştirecek Başkanlık....
İkisinin de ortak hedefi bu;Özerklik-Başkanlık.
Bu ülke,babalarının çiftliği çünkü istedikleri gibi at oynatabilirler.
Ortada ne yargı var ne hukuk.Ne özgürlük var ne meclis.
Daha çok şehit cenazesi gelecek şimdiden hazırlanalım Çünkü 400 vekili bulup,anayasayı değiştirene kadar bu hırs bitmeyecek.
Ve her yol mübah artık!

29 Aralık 2015 Salı

#'Sarhoşken söylenen her söz ayıkken düşünülmüştür.'
Doğrudur.
Bilinçaltına attığımız gerçeklerin kadehe sarılınca dışavurulmuş halidir bu söz.
Sonrasında da türlü türlü bahane ararız aslında içimizdeki gerçeği dışa vurduğumuzu bilerek.
Peki...
Bir de,ayıkken söylenen sözler var,ona ne bahane bulmalıyız?
İçimizdeki sakladığımız nefreti,öfkeyi kustuğumuz zaman daha mı iyi hissediyoruz kendimizi?
Gerçekler can yakar,ister sarhoş istersek ayık olalım.
Hepimiz,duymak istediğimiz tümceleri bekliyoruz karşımızdakinden.
Belki,ne kadar sevildiğimizi,düşünüldüğümüzü bilmenin hazzını yaşamak istiyoruz.
Ama,o ağızdan dökülen sözcükler yok mu?
İşte insanı kahreden durum bu.
'Sarhoştum,hatırlamıyorum.'
Peki,ya ayıkken söylenen 'Yapmayacağım,düşünmüyorum,ben dedim,nokta'
sözü.....
Ama her halinizi kadehlere saklamayacaksınız.
Karşınızdakini aldatırsınız elbette,
Ya aynaya baktığınızda kendinizi?
Siz,o sözcükleri dudaklarınızdan dökmek istiyor musunuz sahiden?
Dökün o zaman ama sakın bahanelere sığınmayın.
#Hani,7 Haziran seçimlerinde istikrar yakalanamamıştı,AKP tek başına iktidar olmadığı için.
Hani,400 milletvekiliyle tek başına iktidar olursa şehitler gelmeyecekti diyerek 1 Kasım'da yeniden seçime gitmiştik.
Ne değişti 1 Kasım'dan bu yana? Her gün şehit haberleri gelmeye devam ediyor.
Ve bitmeyecek!
Faşizm nedir biliyor musunuz?
Tek adam çevresinde toplanan iktidar hükümetinin toplumu baskı altına alması ve yasakçı zihniyetle yönetmesinin sağlayan bir ideolojidir.
Ne yapar Faşist yönetim?
Önce medyayı ele geçirir.Muhalif tüm sesleri keser,yasaklar,basın organlarını kapatır.
Yani,kendi ideolojisini tüm topluma yaymak için her türlü baskı ve zorbalığı yapar.
Ülkemizde gidişatı nasıl buluyorsunuz? Özgürlük,demokrasi,ekonomi,basın-yayın,sosyal hayat....
Hangisi,diğerinden daha iyi dersem,ne yanıt verirsiniz?
Dün,şehit olan askerimizin evini gördünüz mü?
Ya diğer tüm şehitlerimizin evlerini.....
Sıvasız evler,derme çatma gecekondular,perdesiz pencereler....
Ve oğullarının tabutunda gözyaşı döken aileler...
Kimin için yaşanıyor tüm bunlar?
Ekranlardaki Cizre,Silopi,Sur ilçeleri ve yaşanan göç dramı ve ölümler....
Burası,Beyrut değil,Şam değil,Kobani değil,Türkiye.
Tıplı,Ortadoğu ülkesine döndü güzel ülkem.Öğretmenlerini çekiyorsun o bölgeden.Peki,ya diğer vatandaşların can güvenliği ne olacak?
Kim koruyacak onları terörden?
3 bin terörist öldürüldü deniyor da,,,,
Nerde bunların görüntüleri? Ama şehitlerimizin tabutları sıra sıra yansıyor ekranlara değil mi? İnanmıyorum ve güvenmiyorum bu açıklamalara.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti,bu kadar aciz olamaz terör karşısında,olmamalı.
Allah belasını versin Selahattin Demirtaş ve şurasının.
Bir de kalkmış,utanmadan özerklik diyorlar hala?
Bunun adı ülkeyi bölmektir,ne özerkliği?
Güneydoğu,kanayan bir yara.Bunca yıl birlikte yaşamışken ne oldu da düşman olduk bir anda?
Sizin derdiniz,dostluk,barış falan değil,daha çok kanla beslenip,ülkeyi bölecek ve Kürdistan düşünü gerçekleştireceksiniz.
'Kürtler,kendi coğrafyasında söz sahibi olacakmış'
Böyle diyor sayın Demirtaş.
Peki,Güneydoğu,başka bir ülkenin toprağı mı?Bugüne kadar Kürt gençlerin okumasına,meslek edinmesine,iş bulmasına engel mi olundu?
Ben ne kadar haksızlığa uğraşımsam,o da uğradı.Kürt olması tek neden değildi çünkü bu ülkede eşitlik,özgürlük,demokrasi,yoksulluk Türk,Kürt,Laz dinlemiyor.Hepimiz aynı okkanın altına giriyoruz.
Senin benden,benim senden farkımız yok yasaklar konusunda.Hatta sen,elektriği,suyu benim cebimden kullanıyorsun.Sana giden yeşil kart yardımları bana gelmiyor.
Milletvekilinin,belediye başkanının,işçinin,memurun maaşını ben de ödüyorum cebimden.
Sen kim oluyorsun da bana kafa tutuyorsun?
Özerklikmiş!
Sana gönderilen öğretmeni,doktoru,mühendisi,işçiyi öldürüyorsun,okulları yakıyorsun,fabrikaları yıkıyorsun.
Sen,bölgenin gelişmesini istemiyorsun ki.
Sen,bölgede barış yaşansın istemiyor,aksine olayı tırmandırıyorsun açıklamalarınla sayın Demirtaş.
Ameliyat olmak yaramamış S. Demirtaş'a.Biraz daha dinlense iyi olurmuş.
Aklı fazla karışmış anlaşılan.Seçimlerde adam gibi bir duruşu vardı oysa,barış isteyen.
Bu HDP,bu söylemleriyle yeni bir seçime götürür ülkeyi ve başkanlık düşü kuranların,düşünü,yeni anayasayla gerçekleştirir.
Ve MHP'nin koltuk değneği sayesinde.
Bu da böyle biline!
Faşizm neydi?
Ülkemiz adına bir düşünün isterseniz.

28 Aralık 2015 Pazartesi

#Hayatımız,gel-gitler arasında sürüyor.
Bir gün iyiysek,diğer gün kötü olabiliyoruz.İnsan olmanın getirisi bu.
Güvenme duygusunu epeydir yitirmiş biri olarak,bazen de güzel şeyler yaşandığında,'Bu dünyada hala gönlü güzel insanlar kalmış ve iyi ki de varlar'diyorum.Yüzümüzde bir gülümseme sebebi olan bu güzel insanların çoğalmasını dileyerek....
İki olay,iki insan profili size.
Kızımla birlikte,bir kitap toplama kampanyasına dahil olduk.Okullara haber saldım ve özellikle masal kitapları istedim.
Burdan,değerli öğretmen dostlarım Musa bey ve Mahmut beye çok teşekkür ediyorum.Ne zaman kitap istesem,asla beni geri çevirmiyorlar.İyi ki varlar.
Bizim de,katkımız olsun diye,çocuklara boyama kitapları almaya gittik.Yaş gruplarına göre seçerken kitapçı,neden aldığımızı sordu.Bende,yetiştirme yurdundaki çocuklar deyince,raftan bir boyama kitabı daha çıkardı ve 'Bu da bizden olsun'diyerek paketledi.
Bu, güzel bir davranıştır.+ 1 kitap demek,bir çocuğun daha mutlu olması demektir.Bu kitapçı,daha önce de,Güneydoğu'da bir okula kitap gönderdiğimde aynı davranışı yapmıştı ve masal kitapları hediye etmişti,sonradan anımsadım.
Ona da teşekkürler.
Yaşadığımız dünyada,ne yazık ki,incelik,nezaket,düşünceli davranışlar unutulmaya başladı.
Böyle bir şeyle karşılaştığımızda şaşırıyorsak,durum vahim demektir.
Dede parası nedir bilir misiniz?
Espriyle başlayan ama sonucu güzel bir yaşanmışlık daha size.
Bizim yeğene,doğum gününde,dedesinin para verdiğini gördüm ve 'Benim kızımın da böyle dede parası veren bir dedesi yok.Kızım,size dede diyebilir mi?'diyerek şaka yaptım o akşam.
Üstünden 1.5 ay geçti.Kızım,beni aradı ve'Anne,dede parası nedir?'diye sordu.
Niye soruyorsun?deyince de,yeğenimin dedesiyle karşılaşmışlar ve kızıma 'Bu dede parası'diyerek harçlık vermiş. smile ifade simgesi
Koskoca,üniversiteye giden bir genç kız ama hala bir dedesinin olması ve bunu yaşaması çok güzel bir duygu.
Paranın miktarı önemli değil ama yapılan öyle hoş bir davranış ki,insan,'İyi ki,böyle nazik insanların soyu hala tükenmedi 'diyor.
İncelik ve nezaketi toplum olarak unuttuğumuz için yüreği böylesine güzel atan ve duyarlı insanları seviyorum.
Ne olur,biraz daha çoğalın.
Ki....
İçimizdeki sevgi,saygı bitmesin.

26 Aralık 2015 Cumartesi

#Bugün,turp ve ıspanak tarlalarını dolaştım.Durum pek iç açıcı değil üretici açısından.
Küresel ısınma denen şey,Çukurova'yı vurmuş durumda.Yağmur yok,hava sıcak,toprak kurak.
Yağmurlama yapılıyor ancak,bu durum üreticiye ek maliyet demek.
Dolayısıyla zamlı fiyatlar anlamına geliyor.
Turpların çoğu tarlada kalmış durumda.Çiftçi,hasat yapmıyor çünkü hava kurak olunca turplar acı ve suyu çekilmiş oluyor.Turpları toplatsa,işçi fiyatları,mazot,pazarlama sıkıntısı kârlı değil.Çoğu tarla ürünüyle sürülmeyi bekliyor. 
Turp tarlalarının sararmış halini görmek inanın üzüyor insanı.
Turp topladım son dem olarak.
Acı olsa da yiyeceğiz.
Bu ülkenin,ciddi bir tarım politikasına gereksinmesi var.Çiftçi,iklim koşullarını göz önüne alarak ürün ekmeli artık.
Yazık oluyor bunca emeğe.
Herkes ekmek derdinde çünkü.
Çiftçinin tarlaya serecek parası yok.
#Yurdum insanının zekasıyla iyice alay ediyorlar artık!
Kahramanlık destanları yazmaya ne de meraklıyız ama acaba öyle mi?
Empati kuruyorum:Kendime zarar vereceğim.Perişan bir halde olmam gerek.Üstüm,başım,ruh halim,sesim,feryadım o köprüyü inletir.
Boğaz köprüsünü bilirsiniz.Korkuluklar alt alta parmaklıklarla iner.O kadar çok intihar vak'ası yaşanıyor ki,ezberledik artık.
Adamın biri,kendini köprüden atacak,ne sesi duyuluyor ne de cüssesi görülüyor.
Bak şu allahın işine ki,tam da karşı şeritten makam aracı geçmiyor mu?Nasıl gördü,ta diğer taraftaki korkuluklardaki adamı bilinmez ama kahramanca bir tutum sergileyerek,elinde Apple markalı telefonla görüşürken,adamı kurtarıyor ama nasıl?
Makam aracından inmiyor çünkü 3-5 bin koruma ordusunun içinde bile kendini güvende hissetmiyor demek ki.
Dikkatimi adamın görüntüsü çekiyor.Ailevi ve maddi sorun yaşayan biri sosyal medyada fotoğraflar sergileyip,mailler atar mı?
Siirtli bir vatandaş ama ne perişan bir hali var ne de ağzından sorununa dair bir söz çıkıyor.
Peki,bu adam neden tam da cumhurbaşkanı ordan geçerken intihara kalkıştı?
La havle çekmek gerek ama bunların tümüne al birini demek gerek belki de.
Dün,2.cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün ölüm yıldönümüydü.Atatürk'ün en yakını,cumhuriyetin kurucularından,Lozan başarısının ardındaki isim,bu ülkeyi 2. Dünya Savaşına sokmayan bir askeri başarı öyküsünün mimarı.
Bunlar bile saygı duymayı gerektirir ama AKP Maraş milletvekili,üstelik de mecliste 'Hayrını görün'diyecek kadar küstah,cahil,terbiyesizce bir tutum sergilerse,kusura bakmasın ama her şeyi hak eder.
Oturduğu o meclisi,bu ülkeye Atatürk,İsmet İnönü ve silah arkadaşları verdi.
Nankörlüğün lüzumu var mı?
Aslında öyle demek istememiş.
Hep böyle olur zaten. Tükürürsünüz,baktınız yerini buluyor devam edersiniz ama tepkiyle karşılaşınca,
Çevir Kazı yanmasın dersiniz.
'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz' denir ama ne ayinelerinde iş var ne de laflarında.
Hep derim,'Kılavuzu ..... (Noktalı yerleri siz doldurursunuz artık) olanın burnu şoktan çıkmaz'mış.

25 Aralık 2015 Cuma

#Bugün 25 Aralık....
Hıristiyan aleminin Noel kutlaması yaptığı bir gün, bugün.İsa'nın doğum günü olarak kabul edilir.24 Aralık'da başlayan,26 Aralık akşama kadar süren bir bayramdır,değişim gösterse de.
31 Aralık.....
Yeni bir yılın başlangıcına saatler kala son gün.....
Yılbaşı ile Noel kutlamasını karıştıranlar çokça biliyorsunuz.Çerez satmayan esnaf,pankart açan türbanlı genç kız,'Müslüman, Noel kutlamaz'diyerek,aslında Noel'in anlamını bilmeyen insanlar....
Tuhaf ve cahil bir ülkeyiz ne yazık ki.
Sapla,samanı iyice karıştırdık çünkü.
Geçende bir papaz 'Aslında Noel Baba yoktur'deyince,cehaletin yalnızca bize ait olmadığını anladım.
Biz de,Noel Baba var ve her yıl geyikleriyle gökyüzünden geliyor,bacaların içinden hediyeleri atıyor ve herkesi mutlu ediyor sanıyorduk biliyorsunuz.
Bazı şeyler vardır,olmadığını bilirsiniz ama bunu asla dile getirmezsiniz çünkü bu eğlenceli bir oyundur,hayal kurmanın güzel yanıdır.
Küçük küçük hediyeler hazırlamak,o paketleri açan ve mutlu olan insanların neyi batıyor bu insanlara da bir reddediş içindeler?
Tamam!
Siz evinizde oturun,namazınızı kılın,tespihinizi çekin ve uyuyun,sizin tercihiniz ama....
Eğlenceli bir akşam geçirmek isteyenler,o gece için davet masası düzenleyenler,aile için daha bir özenli sofralar kuranlar,dahası bir araya gelmenin nesi kötü?
Yılbaşının,Noel ile ne alakası var da,eleştiriyorsunuz?
İsa'nın 25 Aralık'da doğduğuna inanılır,31 Aralık'da değil.
Ve 31 Aralık'da,tüm dünya yeni bir yılı karşılar.Ne Müslümana özeldir ne Hıristiyana ne Museviye.
Dünya yüzündeki 7 milyar insan için yeni bir yıl yeni başlangıçlar,yeni umutlar,yeni heyecanlar demek.
Çerez satmayan esnaf....
Sen satmayınca,başka dükkandan alınır o çerezler.Biraz akıllı olup,o günden daha fazla kâr elde etsene be adam!
Sen,çerez satmayınca millet yemeyecek sanıyorsun ama bu toplum asgari ücretle geçinen ve yeni yılı evinde,pijamalarını giyip,Milli Piyangonun büyük ikramiyesinin hayalini kuran,çerezini yiyen ve eğer çıkarsa ekranlara,dansözün kıvrak bedenine bakan insanlardan oluşuyor.
Yok öyle 5 yıldızlı otellerde yılbaşını karşılayan kalabalık.Onlar azınlıkta.
Millette para gani,nereye harcayacağını şaşırdı öyle mi?
Çerez sat,çerez.O gece için en kârlı iş.
Siz hiç,süslü ağaçların altında,minicik hediye paketlerini açan çocukların gözlerindeki ışığı gördünüz mü?
Siz hiç,pencereden Noel Baba'nın geyiklerini bulutlarda arayan çocuğun bakışlarını ve hayal dünyasını gördünüz mü?
O halde.....

24 Aralık 2015 Perşembe

#Bu yazıları neden yazdığımı merak ediyor musunuz?
Sosyal medyada,12 Eylül öncesini,sonrasını,ülkenin bugünlere gelmesindeki anlamını,kimlerin,nasıl kullanıldığını çoğu kişi bilmiyor,öğrenmiyor da.
O dönemde,çocuk olan benim gözümden terör yıllarında,aileme yaşatılan dramın sizler tarafından bilinmesiydi.
Çünkü koşulsuz, ideolojisini bilmediğiniz MHP'yi sürekli savunuyorsunuz.Oysa MHP,12 Eylül öncesi ve sonrasında çok kan dökmüş bir partidir.O dönemde sağcısı,solcusu,çok insan öldürülmüştür ama en çok solculara kıyım yapılmıştır.
Yapılan Maraş,Çorum katliamlarını bilmiyorsunuz.Öldürülen binlerce genci bilmiyorsunuz.Kurucusu Alparslan Türkeş'in Dokuz Işık Doktrini kitabını okuyan kaç kişi var aranızda?
Eğer o kitabı okusaydınız,bu katliamları yapmazdınız.
Ellerinizle kurt işareti yaparak Milliyetçilik oynuyorsunuz ama MHP'nin ardına düşen güruh,yani sizler dünyadan haberiniz yok.
MHP,başından bu yana,bu ülkenin siyasetinde hep kötü aktör olmuştur.12 Eylül'de de böyleydi,şimdi de AKP'nin gölgesine sığınmış bir partidir.
Lütfen,MHP gerçeğini ve tarihini iyi okuyun artık.
Gelelim yazılarıma....
Bir cana kıymak,kimsenin üstüne vazife değildir.Benim gibi düşünmüyorsun diye insan öldürülmez.Ortak uzlaşı yolları aranır.Ne bu ülke insanı arı ırktır ne de yüksek çaplı algıdadır.
Dünyada yaşayan 7 milyardan biriyiz her birimiz.
Bir babaya,bir anneye,bir kardeşe kıydığınızda,geride kalanlara ne olur hiç düşündünüz mü?
Hadi onları toprağın altına koydunuz,ya geride kalanlar yaşamlarını nasıl sürdürür?
Çocuklar örneğin....
Ne yer,ne içer,nasıl giyinir,ocaklarında tencere nasıl kaynar,faturaları nasıl ödenir,nasıl ısınır,nasıl büyürler?
Hiç düşündünüz mü,bir cana kıyarken?
Bu yazıları kaleme alırken,biraz düşünün istedim.
Bizler,yani annem ve kardeşlerim 23 Aralık 1978 tarihinden itibaren,yarım kalmış hayatlar,eksik duygular ve yoksunluk ve yoksulluk ve çaresizlik ve oğulsuz ve kocasız ve babasız kaldık.
Hem de bize bunu MHP ve Ülkücü Gençliği yaptı.
Ne için,ne hakla?
Biz,Atatürk'ün yolunda giden ve asla sapmayan ve babamın yalnızca CHP'ye oy verdiği bir aileydik.Hepsi bu.
Öldürmeniz için yeterli miydi bu neden?
Elleriniz kanlı,ne kadar yıkasanız da o kan çıkmayacak biliyorsunuz.O isimleri biz biliyoruz,siz de kendinizi biliyorsunuz.
Öleceksiniz asla sevinmeyeceğim ama üzülmeyeceğim de.
Sizi affetmiyorum.
Asla!

23 Aralık 2015 Çarşamba

#24 Aralık 1978-MEHMET FETULLAHOĞLU-BABAM
Her kız çocuğunun idolü babasıdır ama benim pek olmadı çünkü babamı tanımaya pek fırsatım olmadı.
Eğer yaşasaydı nasıl bir ilişkimiz olurdu bilmiyorum ama iyi anlaşırdık,onu biliyorum.
Babam....
Hayatımda onun kadar titiz,ilkeli,dürüst,kuralcı ve iyi giyinen bir erkek daha görmedim.
Saçındaki bir telin alnına düştüğü görülmezdi,o kadar taralıydı saçları.Eski erkekleri bilirsiniz,her daim o küçük tarakları iç ceplerinde olur.
Çok güzel kokardı.Babamın tıraşsız ve kokusuz gezdiğini hiç görmedim.Her daim jilet gibi ütülü giyinirdi.
Dolabında bütün kıyafetleri kolalı ve renk uyumlu dizilirdi.
Kol düğmesiz gömlek giymezdi.
Kuyumcuydu benim babam.Kalemi,sigara tablası,çakmağı,kol düğmeleri hep altın olurdu.
Ne kadar özenli bir erkekti.
Arapçayı çok iyi okur,yazardı.Kuranı,hep Arapça okurdu.Eve her gün beş gazete alırdı.Cumhuriyet,Milliyet,Hürriyet,Günaydın ve Tercüman.
Her düşünceyi öğrenmemizi isterdi.Güneri Civaoğlu'nu da okuduk,Uğur Mumcu'yu da.
Viskiyi Johnny Walker'dan başka içmezdi ve her pazar anneme mutlaka Çiğköfte yaptırırdı rakısını içerken.
Konyak şişesi de hep odasında dururdu.
Kimseye bir fiske vurduğu görülmemişti.
İşinde çok titiz,evinde çok titiz,biraz da kıskanç bir erkekti benim babam.Tek baskısı,annemdi.Annem,o kadar güzel bir kadındı ki,kim olsa kıskanırdı böyle bir güzelliği.
Anılarımdaki babam bu kadar.
Yaşasaydı ve onu tanısaydım iyi olurdu ama kurşunlarla öldürüldü,tıpkı abim gibi.
Babalar,çok özel denir kız çocukları için ama ben bilmiyorum bunu.Benim yanımda olan,saçımı okşayan,veli toplantılarıma gelen,başarılarımla gurur duyan,sarıldığım bir babam olmadı ki.
Siz,yardım eden,kurşunları sıkan 6 kişi.
SİZİ ASLA AFFETMEYECEĞİM!
BABAMI DA BENDEN ALDIĞINIZ İÇİN!
#23 Aralık 1978-VEDAT FETULLAHOĞLU -AĞABEYİM 
Öldürüldüğünde,20 yaşındaydı.Yaşasaydı,onunla çok iyi anlaşacağımı biliyorum çünkü birbirimize çok benziyoruz.Kararlı,dik duruşlu ve asla pes etmeyen bir yapısı vardı.
Ailemizin en uzun boylu bireyi oydu.Çok yakışıklı,çok çalışkan,hiç şikayet etmeyen ve ailesine çok bağlı bir insandı.
Abimle çok anı biriktiremedim elbette ama şunu hiç unutmadım:İlkokulda kolum kırılmıştı ve annem,kardeşlerime yetişmekten vakit bulamazdı.
Abim,beni oturtur,saçlarımı iki belik yapamazdı illa ki,arkadan örerdi ve beni okula gönderirdi.İyileşene kadar böyle sürdü.
Fotoğraf çekmeyi çok severdi ve siyah,beyaz fotoğraf çeken bir makinesi vardı.Hani,üstten bakıp,ayar verilen makineler vardı ya,ondan.
Abimi çok fotoğrafladım.Hep elime verirdi makinesini,iyi ki de vermiş.Fotoğraf çekme merakım belki de ondan bana geçti.
Klasik gitarı vardı.Ümit Besen çok yakın arkadaşıydı ve Zorkun yaylasındaki evimizin bahçesinde,yüzyıllık çam ağacının altına oturur,saatlerce gitar çalıp,şarkı söylerlerdi.
Hayatımda,abim kadar özenli ve iyi giyinen çok az insan gördüm.Öldürüldüğünde,içi kan dolmuş ayakkabılarını evimize getirmişlerdi.Nasıl da iyi bir seçimdi,bugün bile anımsıyorum.
Hayalleri vardı mutlaka.20 yaşındaki herkes gibi.
Bir sevdiği var mıydı bilmiyorum ama onu kaybettiğimizde,anı defterinin içinden düşen o güzel genç kızın fotoğrafını da hiç unutmadım.

En çok yaprak sarmasını ve barbunyayı severdi ve vuruldukları gün evimizde barbunya pişmişti.
Eve döndüğümde,yemek masası kurulu,tabaklar boş ve tencerede servise hazır barbunya öylece duruyordu.Kim yedi,o yemeklere ne oldu hiç bilmiyorum çünkü o gece,hayatımızın en kanlı gecesiydi.
Annem,uzun yıllar evimizde,bir daha bu yemekleri yapmadı.
Bir cana kıymak bu kadar kolay işte.Elinize silahı alıyorsunuz ve arkasından yaklaşıp kurşun yağmuruna tutuyorsunuz.
20 yaşındaki beden kaç kurşunla ölür?
20 yaşındaki bedenden ne kadar kan akar?
Cansız bedeni evimize getirildiğinde ve bahçemizde yıkanırken,hala kan akıyordu bedeninden,bunu da hiç unutmadım.
Ve annem....
Çığlıkları,feryatları....
Bir annenin ciğerinin yanmasını ilk o zaman görmüştüm.Aylarca annem kendine gelemedi.Dövünmekten dizlerindeki çürükler aylarca geçmedi.
Biz,annemizi aslında o yıl kaybettik.40 yaşında bir kadın evladının birini,kocasını toprağa verdiğinde,boy boy çocuklarla,çaresizce ortada kaldığında nasıl bir daha ayağa kalkabilir ki?
O gün doğan yeğenim de öldü,çünkü herkesin acıdan gözü bir şey görmüyordu.O gün kaç kişiye kıydılar biliyor musunuz?
Koca bir aileyi yok ettiler.Çocukları babasız,kadını kocasız bırakıp,evlat yangınını düşürdüler yüreğine.
Diğer abim ise aylarca komada kaldı,18 yaşındaydı o da.
Hala vücudunda kurşunlar var.'Askerlikten kaçmam'dedi ve o halde askere gitti.
Çocuklarını askerlikten kaçıranlar okusun bunları.
Biz böyle yetiştik.
Ölümlü dünyadayız ve bir gün,hepimiz öleceğiz.Ailemi katleden,yardım eden 6 kişi,siz de öleceksiniz.
Ölümünüzü duyduğumda sevinmeyeceğim ama üzülmeyeceğim de.
'İyi oldu'da demeyeceğim.Elinizdeki kanla gideceksiniz bu dünyadan.
AMA SİZİ ASLA AFFETMEYECEĞİM!
ASLA!

22 Aralık 2015 Salı

#22 Aralık 1978....
Bir ailenin hayatının değiştiği son gün.O akşam,annem,babam ve kardeşlerimle birlikte son yemeğimizi bilmiyordum.
23 Aralık 1978'de parçalanmış,acı yaşamış,kan kokmuş bir aile olmuştuk çünkü.
Biz,güzel bir aileydik.Babam,her sabah işine giden,annem de önlüğünü önüne takmış,mutfak,çamaşır,ütü,bulaşık yıkayan klasik anne.
Bizler çocuktuk,en küçüğümüz 4 yaşında.
Ertesi sabah ve sonun başlangıcı....
Akşam,her zamanki gibi,kurulan sofra,eve gelecek aile bireyleri...
Ama gelemiyorlar çünkü....
Silah sesleri yankılanıyor şehirde.Ve kan ve gözyaşı ve acı dolu yıllar başlıyor.
Çok soğuk bir Aralık akşamıydı ve yağmur yağıyordu haber geldiğinde.
Annem....
Ayakları çıplak,sokağa fırladı ve ardından da ben.Deli gibi koşuyoruz sokaklarda.
Babamın iş yerine geldik,yoklar.Havada ağır bir koku var.
Koşuyoruz,nereye gideceğimiz bilmeden.
Ambulansı görüyorum,kalabalık....
Abimin biri sedyede yatıyor uzun boyuyla ve kan....
Eli yana düşmüş ve kan akıyor ellerinden,bedeninden.Ambulansın içi kan dolu.
20 yaşında bir bedende meğer ne çok kan olurmuş.
Çocuğum,anlamıyorum olanları.
Annem gidiyor öndeki ambulansla ve ben,karşımda ölmek üzere abimin biri ve yalnızca baktığımı anımsıyorum.
Abimi,yaşarken son görüşümdü bu.
Ertesi gün,önce abimin birinin öldüğünü duyduk.Evimize gelen cansız bedeni ve annemin feryatları.
Bir anne....40 yaşında.
Abimin tabuta konmuş bedeni evden gidiyor ve annemin çığlıkları VEDAT GİTME!
Çocuk hafızanıza kazınmıştır artık bunlar ve silemezsiniz.
Sanmayın ki,öykü bitti.
Eller üzerinde taşınan tabut caddeden geçiyordu ve ben abimin resmini taşıyordum.
Birden üstümüze taşlar yağmaya başladı evlerin damlarından.Kadınlar,erkekler,çocuklar...
Yağmur gibi taş yağıyordu üstümüze Andırın Caddesinde.
Ve bağırıyordu insanlar 'Oh olsun'Bir goministi daha öldürdük'
Ama abim gominist değildi ki,gençti ve daha 20 yaşındaydı ve hiçbir siyasi partinin içinde değildi,ne abilerim ne babam.
Biz iyi bir aileydik,kendi halinde yaşayan.
Kim miydi onlar?
MHP'NİN ÜLKÜCÜ GENÇLİK ÜYELERİ-YANİ KATİLLER!
Silahı satan,gözcülük yapan,kurşunları sıkan 6 kişiydiler.
Anılar anılar....
Annemin,girmemizi istemediği bir odası vardı.Annemi kaybedince oraya girdim ve elime bir poşet geçti.
İçinde sarı bir kazak ama delik,deşik.
Önce anlamadım ama sonra....
Üstünden tam 38 yıl geçti ama abimi vurduklarında üstündeki sarı kazağını annem saklamıştı ve kim bilir ne kadar acı çekmişti yıllarca.
Kurşun deliklerini saymaya çalıştım 1,2,3,5,6.....
Paramparça bir sarı kazak.
Acı anılarla birlikte elimizde kalan tek şey.
#'İsrail Türkiye'nin dostudur'
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik
'Mescid-i Aksa'ya postallarıyla girmek Muazzama'ya el uzatmak kadar canicedir, alçakçadır, bir o kadar da tehlikelidir.'
Cumhurbaşkanı-Recep Tayyip Erdoğan 
Hangisine inanalım şimdi?
İsrail,Mavi Marmara gemisinde 9 vatandaşımızı öldürdü biliyorsunuz ve İsrail ile ilişkiler 'One Minute' düzeyindeydi.
Peki,ne oldu da,birden,hepsi bitti ve dost oluverdik?
İsrail,öldürülen dokuz kişinin ailesine 21 milyon dolar,yani 45 milyon lira tazminat ödeyecek.
Ama aynı İsrail,Gazze'ye uyguladığı ambargoyu kaldırmıyor,yalnızca Türkiye'den gidecek yardımları engellemeyeceğini söylüyor.Ülkemizdeki her şey nerdeyse doğalgaza bağlı biliyorsunuz.Depolama şansımız yok.Bir kesilirse,ısınma,üretim,elektrik....
2023 yılında,Avrupa'nın en büyük enerji tüketen ülkelerinden biri olacağız.
Yani,muhtacız!
Yani sekteye uğrayacağız.
İsrail,neden bizimle dost olsun?
Plana göre;İsrail deniz altından Türkiye'ye 2.2 milyar dolara mal olacak bir boru hattı planlıyor ve bu 10 milyar metreküp doğalgazın taşıyabileceği demek.
İsrail doğalgazını hem boru hattı yoluyla hem de likit hale getirerek yani LNG deniyor, gemilerle satmayı planlıyor. İsrail Leviathan sahasından elde edeceği sıvılaştırılmış doğalgazı, (LNG) biçiminde Mısır üzerinden Asya pazarlarına satması durumunda Avrupa pazarının 2 katı para kazanabilecek.
Yani,sonuç olarak Mısır ve Türkiye enerjiye muhtaç.İsrail'in de doğalgazı var.
Yani,yapılacak 25 yıllık anlaşmaya göre bir kazanan var ama kim?
Sahi!
Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu,Ahmet Burak Erdoğan,İsrail ile gemicikleri aracılığıyla sürekli bir ticari bir ilişki içinde.
'Biz dostuz ey İsrail' demenin getirisi kaç kat artacak acaba?

21 Aralık 2015 Pazartesi

#Ara Güler'i eleştiriyorum,kim ne derse desin!
Ara Güler'in fotoğraflarını,en son İstanbul'da,Notre Dame de Sion- Fransız Lisesinin galerisinde izlemiştim.Şiir üstü fotoğraflar,tam bir Anadolu mozayiği idi.Öylesine çarpıcı ve etkileyici.
Aynı Ara Güler,hem de talep kendinden denerek,cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın evinde fotoğraflı çekim yapmış.
Bunda ne var?diyeceksiniz.
Fotoğrafları gördünüz mü peki?
Kütüphanesinde kitap karıştıran Erdoğan,torunlarını kucağına almış Erdoğan,munis,sevecen bir eş,baba,dede....
Sanırsınız ki,karşınızda gerçekten de insan yönü şahane bir devlet adamı duruyor.
Ara Güler,öyle açılardan fotoğraf çekmiş ki,insan hayran oluyor,gurur duyuyor doğrusu ama hangisiyle acaba?
Berkin Elvan,polisin biber gazı kapsülüyle öldürüldüğünde,sanırım sayın Erdoğan'ın torunu yaşındaydı.Berkin Elvan'a 'Terörist'diyen,acılı annesini seçim meydanlarında yuhalatan aynı Erdoğan değil miydi?
Kütüphane başında kitap karıştıran her insan,sizce o kitapları okuyor mudur?
Eğer okusaydı,bilgi birikimi ve kelime dağarcığı ne durumda olurdu?
'Mersinli çiftçiye'Ananı da al git!'diyen aynı Erdoğan değil miydi?
Bu fotoğraflardan ne çıkarmamız gerekir?
'Vay be,ne müthiş bir devlet adamımız var 'mı,yoksa 'gördüğünüz her kareye inanmayın.Işık açısı her yüzü yumuşatır'mı dememiz gerekir?
Ben inanmadım bu fotoğraflara,ya siz?
Ara Güler'i eleştiriyorum.Anadolu insanının çekim gücünü bırakıp,saray şatafatına ve yalanına düştüğü için!
Ne de güzeldi,şiir üstü fotoğraflar.....

20 Aralık 2015 Pazar

#Bugün 21 Aralık....
En uzun gecenin bugün yaşanır evrende.Neden aralık denmiş bilmiyorum ama hiç sevmem Aralık ayını.
Hayata ara vermek desem,kötü anılar desem,kayıp yıllar desem ayın ne suçu var? 
Özellikle 21 Aralık'tan başlar kötü anılar ve bugünü hiç sevmem.Eğer,silme şansım olsaydı,bugünü takvimlerden çıkarırdım.Tıpkı,22-23-24 Aralık tarihlerini ve sonrasını.....
Hatta,sil baştan almak isterdim annemi,babamı,ailemi ve kendimi.
Geçmişe dönüp bakmak neye yarar,belki unutup,önüne bakmalı insan ama o kadar kolay olmuyor unutmak.
Çünkü,kötü anıları yaşadığınız insanları görüyorsunuz ve geçmişi önünüze dikiyorlar.Suçlu birileri var ama o siz değilsiniz her zaman.
Her kötü yaşanandan iyi bir şey çıkar mı derseniz...
En azından ders alıyorsunuz.
21 Aralık'ı hiç sevmem.'O imzayı atmayacaktım'dediğim ve en pişman olduğum tarihtir.
Ya da şöyle diyelim:Hayatta karşınıza öyle insanlar çıkar ki,sizi yaşadığınıza pişman ederler.'
İşte öyle....
#Bugün pazar,malum benim ibadet günüm. :)smile ifade simgesi
Her şey serbest bugün.Geç kahvaltı,müzik,serçeler,spor,hatta tembelliğimden yapmadığım yürüyüşe bile bugün çıkıyorum.
O kadar özgürlük yani.
Malum,şarkılar dedik.
Balkon teline konan serçelerin ekmek sırasını izliyorum ve şarkılarda kulağım.
'Salla salla'diyen bir ses duydum.
Aha da,şimdi biri daha çıkmış yeni yetme derken..... ;)
Ekranda,bayağı boylu,poslu,yakışıklı,dişleri inci gibi dizili,güzel sesli ama sakallı wink ifade simgesi biri ve karşısında kalçasını sallayan ve kaşık yalayan bir güzel hatun ve de bizimkisi kıza şu şarkıyı söylüyor:
-Salla salla ey sevgilim yanlış yerdesin
Salla salla allah seni ıslah etsin
Salla salla ey sevgilim civcivler yesin
Salla salla canın çıksın,boyun devrilsin. smile ifade simgesi
Murat beyin 'Bu ne yaaaaaa'sının üstüne ben de diyorum ki:
Bu ne abi ya?
Oğlum,bu kadar güzel bir hatunu civcivlerin önüne atarsan,boyun devrilsin,canın çıksın dersen,sonra elinde ne kalacak?
Biraz akıllı olsana!
Kadının karşında kaşık yalaması bile baştan çıkarıcı üstelik. wink ifade simgesi;)
Allah sizi ıslah etsin,daha da ne diyeyim şimdi? :)smile ifade simgesi

19 Aralık 2015 Cumartesi

#Bugün,iki habere çok güldüm.Bakın ilki ne?
Vücudunuzdaki damarlara bakarak saç renginizi belirliyorlarmış.Haberi görünce kollarıma baktım,damarlarım,herkesinki gibi yeşil. smile ifade simgesi
Siz hiç damarları turuncu,fıstık yeşili,kırmızı damar gördünüz mü? ;)
Varis ve çok özel hastalıkları saymıyorum elbette.
Her insanın damarı aşağı,yukarı aynıdır.Saç rengini buna göre belirlemek hangi aklın ürünü acaba?
Piyasada,o kadar çok sarı saçlı kadın var ki,bunların damarı ne acaba?Eğer,hepsi aynı damar yapısıysa,genetikleriyle mi oynanmış olabilir mi? wink ifade simgesi
Çakma sarışınlardan siz de usanmadınız mı?
Hani,saçlarımız yaşımız gereği aklanıyor,kabul.Hadi,kapatmak için renk katıyoruz,ona da eyvallah ama bünye bu kadar saçma bir gerekçeyi cidden kaldırmıyor.
Bu durumda,sarı saçlarından kim suçlu? wink ifade simgesi;)
Gelelim ikinci habere....
Japonya'da,62 dolara Ağlama Erkekleri hizmete başlamış.
Hep merak ederim neden 60 değil,70 değil de ara limit 62 dolar?
Ağlama erkekleri neymiş peki?
Kadınlar,iş yerlerinde çok ağlıyormuş ve ağlarken gözyaşlarını silecek bir erkeğin omuzunu arıyorlarmış.
Motivasyon yani,sakın aklınıza fesatlık gelmesin.Bir nevi ağlama duvarı yani.
'Acaba' diyorum? Kadınları hiç ağlatmasanız mı?
Bu kadınlar da deli mi ne? Hem ağla hem de üstüne para ver.
Seni kim ağlatıyorsa,git,ağzının üstüne çak bir tane.62 dolar cepte kalırdı fena mı?
Al sana motivasyon. :)smile ifade simgesi
#Bugün yine Aileden en sorumlu o tuhaf bakanı ve engelleri aşamayan,engelli bakanı yazacaktım ama birden canım istemedi nedense.Kayda değer bulmadım iki kadını da.
Bugün yine son günlerde görüştüğüm,iki lafı bir araya getiremeyen ama makam sahibi öyle çoklar ki,birilerini yazacaktım,vazgeçtim.
Kayda değer bulmadım sanırım yine.
Canım çok sıkkın birkaç gündür.
Hani,insanın kardeşi olmalı derim her zaman.Kaç gündür,fırtına estireceğim ama karşımda birini bulamıyorum.O derece yani.
Kardeşim dedi ki;
'Hadi bir kahve ısmarlayacağım sana,dışarı çık.'
Cumartesi kahvesini içmişim,üstüne de künefe.Akşam içeyim diye bira da aldı bana,fındık,fıstık da cabası.
Yetmedi,hadi bir de şans olsun diyerek,Milli Piyango aldı yılbaşı çekilişi için.
E,insan daha ne ister değil mi? Belasını mı? wink ifade simgesi;)
Tanrı,herkese böyle kardeş versin.
Bileti,çam ağacının üstüne koydum.Bakarsınız,tanrı der ki:'Çok canını sıkanlar oldu bu insanın.Ona bir güzellik yapayım da,yeni yılda büyük ikramiye çıksın ve kaçsın buralardan.'
Bilet çekilişini Milli Piyango idaresi mi yapıyor?Hani,çekilişlerde şu numaraları ayarlayan kurum.
Eyvah!
Desenize,gitti yine bu yılki umutlar .:) wink ifade simgesi
Çıkmazsa çıkmasın,benim böyle düşünceli kardeşlerim var,o bana yeter.
Ama çıksa da iyi olur hani!  ;)wink ifade simgesi

18 Aralık 2015 Cuma

#Akbank'ın reklamını izleyen var mı?
Aile bağları güçlü,yardımsever bir ülke olan Türkiye'nin geldiği noktaya güzel bir örnek yapmış reklamcıları ama nasıl?
İkiz kardeşlerden biri buz pateni yaparken düşüyor ve bütün bedeni kırık.
Ve karşısında ikizi yakışıklı Kıvanç Tatlıtuğ.
İkiz soruyor,'Eyvah!Ben şimdi bu faturayı nasıl ödeyeceğim,yatakta yatıyorum,kalkamam ki?'
Karşısındaki kardeş yanıtlıyor:'Hiç tasalanma kardeşim,Akbank'ın kartıyla,yattığın yerden de hastane masraflarını ödeyebilirsin.
Biz,ne ara böyle bir kardeş olduk?
Kardeş demek,aynı rahimde t-ürediğin,kan bağın olan ve bir aile içinde yetiştiğin abi,abla ya da küçük kardeş demek?
Kardeş,böyle bir durumda 'Al şu kartı,yattığın yerde öde'mi der,yoksa;
'Bunu neden kaygı ediyorsun kardeşim,ben burdayım,biz kardeşiz, sen iyileşmene bak,bunları ben hallederim'mi der?
Yuh artık,böyle kardeş mi olur?
Düşman mı,kardeş mi belli değil.
Oysa kardeş demek,can demek,hele abi,abla olmak,onların yerine hepsini düşünmek demek.
Çünkü içinde kardeşi sevmek var.
Bunlar sevmeyen kısmı demek ki!
Doğru bulmadım bu reklamı ya da biz,toplum olarak çok değiştik ve ben görmüyorum bunları.
#Allah,insanı şaşırtmasın.ortada yapılan bir yanlış varsa,diliniz böyle dolanır işte.
Ne demişti mecliste AKP Grup Başkanvekili İlknur İnceöz:
"Biz hırsız değiliz demiyoruz"
Tabi değilsiniz de,o dört AKP'li bakan,neden görevden alındı?Neden yüce divanda yargılanmasını engellediniz?Madem dürüstsünüz, neden 'Hodri Meydan' demediniz?
TÜBİTAK,ki sizin emrinizde,onlar bile 'TAPELER MONTAJ DEĞİLDİR 'dedi.
Yani;'Paraları sıfırla oğlum' lafı 'Anlamadım bıbıcığım'diyen konuşmaların tümü gerçek.
Peki,bu el konan paralar nerde?İade yapıldığını duyan var mı?
En son Reza Zarrab'a faiziyle ödenmesini duymuştuk.Adamlar,hem memleketi soyuyor hem de üstüne para veriyoruz.
Maşallahımız var,bir nazar boncuğumuz eksik.
Gerçekleri yazdığı için cezaevlerine tıkılan gazeteciler de var,elindeki bavulla düzmece belgeleri sunup,Balyoz ve Ergenekon'dan masum insanları içeri tıktıran da.
Merak ediyorum Kuddusi Okkır ya da Ali Tatar ya da cezaevlerinde kahrından,kanserden ölen,onuruna dokunulunca intihar eden o insanların kanını kim ödeyecek?
Geride kalan eşler,çocuklar,ana-babalar....
Hesabını nasıl vereceksiniz?
'Bu davanın savcısı benim'diye efelenen-ler....
'Pardon,yanlış yaptık','Valla kandırıldık''PKK kandırdı,Kandil kandırdı,Amerika kandırdı,Almanya kandırdı,Mehmet Baransu kandırdı,o kandırdı,bu kandırdı.
Siz çocuk musunuz da,elinize şeker verilince kandırılacaksınız?
Şuna,'Biz çok beceriksiz siyaset izledik.Her şeyi yüzümüze,gözümüze bulaştırdık.Kendi ülkemizde vatandaşımıza göçmen muamelesi yapıyoruz.İnsanlarımızı koruyamadık.PKK,silah yığarken biliyorduk ama göz yumduk.Ülkenin bu hale gelmesindeki sorumluluk bize ait.Boynumuz vurulmalı ama,ülkede terörü tırmandırarak insanları korkutuyor,iktidara çıkıyoruz her keresinde.Elimizde kan,gözümüzde hırs var'demiyorsunuz da;
O YALAN,BU YALAN.
E,KİMİ YUTTU BU YILAN?

17 Aralık 2015 Perşembe

#Yeni bir yıl geliyor ve yılbaşı için ağaçları süslüyorum bir yandan.Kanalları tararken,kulağıma Ahmet Özhan'ın o güzel sesi geldi.Mevlana'nın vuslata ermesinin 742. yıldönümü törenleri yayınlanıyor televizyonda.Şeb-i Arus törenlerini izliyorum,ağaç süslerken.
Yeni bir yıl geliyor ve rutin pankartlar açmak,ağaç kesmeyin demek(Ki,yıllardır plastik ağaçlar kullanılıyor boy,boy) günah diyenler ve yeni bir yılı karşılamayı Hıristiyanların Noeli sanan güruh.....
Hani,cehaleti bir kenara bırakıyorum ama hala hoşgörü dini diye diye ortalıkta terör saçanları görmek de üzücü elbette.
Neyse...
Mevlana'ya atfedilen sözlerinin çoğunun M.Ö 9. YY yazıtından alındığını bilmeyenler;işte bir örnek 'Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün'sözünü idrak etmeyerek,programa konuşmacı olarak Tuğrul İnançer'i çağırmışlar.
Bu ismi duydunuz mu?
'Çalışan kadın yuvasını dağıtır,eş değil zevce 'diyen ve kızı bir kurumda üst düzey yönetici olan bu zavallı zat,incileri döktükçe,döküyor ekranda.
Şeriatı,İslam diniyle bağdaştırmayacakmışız,Arap coğrafyasındaki şeriatla bizim algımız aynı değilmiş,tasavvuf müziği yokmuş şeriat müziği varmış'falan filan.
Kale almamak gerekiyor bu adamları ama koskoca Şeb-i Arus'ta bula bula bunu mu bulmuşlar yani konuşmacı olarak?
Mevla'nın felsefesine hakaret.
Semazenleri izledim bir süre.Nasıl bir transa geçmek bilmiyorum ama onlar dönerken benim başım döndü desem yeridir.
Plastik ağaçlarımızı süsledik,yeni bir yılı karşılamaya hazırız.Her ne kadar Mevlana dememiş olsa da,hoşgörü,adam gibi bir duruş sergilemek,sevmediğin zaman sever gibi görünmemek vs gibi söylemler umuyorum yeni yılda tüm insanlara öğüt olur.
Yazıtta diyor ki:Hatırlar mısın doğduğun zamanları?Sen ağlarken,herkes sevinçle gülüyordu.Öyle bir ömür geçir ki,herkes ağlasın sen öldüğünde.'
Bu sözü hep sevmişimdir.
Şeb-i Arus için orda olan cumhurbaşkanı da feyz alır mı dersiniz?
Malum,bugün 17-25 Aralık.İnsanlar öldüğünde,ardından gözlerinden iki damla yaş düşecek kadar seveni olmalı.
Sizi seven birileri de var mı?

16 Aralık 2015 Çarşamba

#Şimdi saat kaç?
Yolsuzluğu 17/25 geçiyor şu anda.
Bugün,malum 17 Aralık.Takvimler Yolsuzluğu,hırsızlığı,dolandırıcılığı gösteriyor bugün.
Unuttunuz değil mi,ayakkabı kutularından çıkan milyon dolarları?
Ya evlerden çıkan para kasalarını?
Hani,'Paraları sıfırlandın mı?'diye soran babasına
'Hangi paraları babacığım?' diye soran güzide evladı da unuttunuz artık.
Çünkü bu ülkede her şey tıkırında.Sizler refah için de yaşıyorsunuz.Maaşlarınızı hak ettiğiniz ölçüde alıyorsunuz,eğitimde Avrupa'yı bile geçtik,sağlıkta....
Hastanede kuyruk beklemiyor,sağlığı bedava alıyoruz çünkü.
Çünkü hepimiz özgürüz.Biber gazını salatalarda kullanılan bir tat sanıyoruz,copları okşama.
Bugün 17 Aralık.Sonu 25 Aralık'a kadar gidiyor.
Bu ülkenin soyulduğu günlerinden biri.Resmi Gazete, bugünü kutlanması gereken bir hafta olarak almalı.
Ne de olsa,hepsini bıraktım,ayan beyan ülkeyi soyan,yolsuzluğun simgeleri,çikolata kutularındaki milyon dolarları götüren,Bakara-Makaracı Egemen Bağış,Taklacı Muammer Güler,Saat meraklısı Zafer Çağlayan ve ailesiyle arsaları götüren Erdoğan Bayraktar.
Tabi,paraları sıfırlayamayacak kadar kıt olanları da bir kenara alıyoruz.
Reza Zarrab'ı da unutmuyoruz elbette.Memleketi peşkeş çekecek kadar ayağına düştüğümüz ve ülkenin cari açığının % 15'i kapattığını söyleyen,boğazda yalılar verdiğimiz hırsız.
Şehit cenazeleri de bitti,ekonomik gidişatta şahane.
Siz sevinin daha çünkü ülkede her şey yolunda.
İşte budur,memleketimizin 17 Aralık deyinde HALİ PERİŞAN durumu!
SENİ BAŞKAN YAPTIRACAĞIZ ÇÜNKÜ BAŞKA DERDİMİZ KALMADI!
#Bir ülkede her şey mi can sıkıcı olur?Her şey mi insanı u-mutsuzluğa iter anlamıyorum ki?
Biraz uyku diyorum ama ne mümkün?
Yok mu bir çaresi bunun?

#Rivayet odur ki,bu şarkı kavuşamayan iki sevgilini şarkısıdır.Erkek,önden gider yazlık eve ve evde değişiklikler yapar,tıpkı kadının sevdiği gibi.
Adam bekler,bekler ama kadın gelmez.
Arar ve öğrenir ki,kadın ona gelirken bir kaza olmuştur ve ölmüştür.
İçindeki öfkeyi,yoksunluğu ve hayal kırıklığını haykırmak için sahile koşar ve rüzgara söver.
Bir işe yarar mı derseniz?
En azından,biz duygu dolu ama eksik kalmış bir aşkın şarkısını dinliyoruz.
Yetmez mi?
ayhan yener