30 Eylül 2016 Cuma

#Bu kabakları ben ürettim.
Bu işi bildiğimden değil elbette.Toprak işlerinden zerre kadar anlamıyorum ama 'Acaba,yetiştirebilir miyim?' merakından,çekirdeklerini ektim ve şans herhalde böyle kabaklarım oldu. ;)
Bunlar,Tevriz ve Bal Kabağı.
İnternette gördüğünüz Bal Kabağı fotoğraflarının aslı Tevriz Kabağına aittir,bilginize.
Ne farkı var derseniz?
Tevriz Kabağı,küçük parçalar halinde reçelini yaptığımız,dışı yeşil kabak;Bal Kabağı ise,tatlısını,yemeğini yaptığımız,dışı tutuncu,uzun kabaktır.
Tevriz Kabağının reçelinin üstüne reçel var mıdır bilmem?
Bu kabakların bir özelliği var:Orijinal tohumdan üretim.
Ben,şunu yaptım:Geçtiğimiz yıl,has Tevriz Kabağı çekirdeklerini tarlası olan pazarcılara götürdüm eksinler diye.
Bu yıl,pazarcıları gezdim ve verdiğim çekirdeklerden kabak üretmişlerdi.
Buna çok sevindim ama bana da kabak hediye edeceklermiş,öyle söylediler.
Bu seneki kabakları bedavaya getirdim anlayacağınız. ;)
Tohumculuğumuz engelleniyor.Lütfen,yediğiniz meyve,sebze,bize ait ne ürün varsa çekirdeklerini saklayın,ekmiyorsanız da,bir ekene verin,olmadı;doğaya saçın.

Bir şekilde yerini bulacaktır.
Cargill şirketinin GDO'lu tohumlarını istemiyoruz değil mi?
Anadolu'nun bereketli topraklarında elbirliğiyle ürünlerimizi yetiştirsek,ne dersiniz? :)

29 Eylül 2016 Perşembe

#Lozan'a,sataşmaya kalkanlara.....
Bu fotoğraf karesini,bugün çektim.
Tesadüfen ordan geçmiştim,üstelik yolumu şaşırarak ama iyi ki de şaşırmışım.
Evin duvarına çizilen Ay-Yıldızlı bayrağımızı görünce,şehit düşen askerimizin,Konya'daki ev demeyeceğimiz o viranenin duvarına çizdiği bayrağımız aklıma geldi.
Varsın,bu evin duvarındaki bayrak ters çizilmiş olsun;varsın,ay ve yıldız kuralına uymamış olsun ama işin içinde yürek var,vatan sevgisi var,bayrağımızı evinin duvarına çizecek kadar gönülden bağlılık var.
Sade bir vatandaş kadar olamıyorsunuz beyler!
Lozan'a dil uzatmak sizin harcınız mı?
#Haydi,el ele tutuşun attaya gidiyoruz.
Çocuklarımıza hep bunu söyleriz değil mi,gezmeye götüreceğimiz zaman.
Peki,ya koca koca adamlara,kadınlara 'Hadi bakalım,hep beraber gidiyorsunuz'denir mi?
Aklı selim hangi kadın-erkek düşünmeden bunu yapar?
Atta denen yer Pensilvanya.Yani;ta okyanus ötesi,yani Amerika.
Türk Günü etkinliği amacıyla,Amerika'ya gönderilen 12 AKP'li milletvekili.
Fotoğraf çıktığında da yazmıştım,'Az kaldı,çeşitli bahanelerle durumdan kendilerini sıyırmaya kalkacaklar'diye.
Haklı çıkmak iyi de,çıkmasak mı acaba?
Bari,biraz yürekli olun da,
-'Hocaefendi'ye koşa koşa gittim;
-Çünkü talimat böyleydi;
-Çünkü ben biat eden bir milletvekiliyim;
-Çünkü ben,hazretin karşısına çıkarken o beze dolanmaya mecburdum;
-Çünkü ben bunu yapmak zorundaydım;
-Çünkü......
Çünküleri uzatabilirsiniz elbette.
Şunu söylemeyin ve milletin aklıyla oynamayın artık:
-'Biz,oraya Türk Günü Yürüyüşü için git-medik-tik yalnızca.Dershane olayıyla ya da başka bir konuyla ilgisi yok.
-Biz aslında namaz kılacaktık da,Fethullah Gülen'in evinin 40 km ötede olduğunu söylediler,hadi orda namaz kılalım dedik;
Niye Fethullah Gülen'in evi orası tartışılır elbette!
-Biz aslında başımızı örtmüyoruz da namaz için gittik de,e huzuruna çıktığımızda örtü vardı gibi ipe,sapa gelmez açıklamalar yapmayın bari.
Bu atta gidişin,AKP'nin bilgisiyle ve talimatıyla oldu gerçeğini neden saklıyorsunuz?
Size emredildi,siz de yaptınız hepsi bu!
Hani,sorgulamak,biz ne yapıyoruz diyebilmek,önünü,sonunu düşünmeden,özgürce hareket etmek diye bir şey ama siz bunu bilmiyorsunuz elbette.
Şimdi tu kaka olan Fethullah Gülen ile,14 yıldır aynı yoldan geçen de,kol kola yürüyen de siz değil misiniz de,kalkmış bize masal okuyorsunuz?
15 Temmuz darbe girişimin siyasi kanadı ortaya dökülmeye başladı.O kadar ince planın asker,polis,yargıyla işlenmeyeceğini hepimiz biliyoruz.
Siyasi destek olmasa bu girişim olur muydu?
HEPİNİZ ORDAYDINIZ,HEPİNİZ!

28 Eylül 2016 Çarşamba


#Bu ülkede neden işler yolunda gitmez?
Çünkü en tepedekinden,en alt katmana kadar insanımızın çoğu cahil,pis,yaptığı için sorumluluğunu alan,görev ve yetkilerini doğru kullanan insanlardan oluşmuyor.
Bakınız,bu fotoğraf karelerinde yedi demiyorum,sayısız yanlışı bulun desem,her iki karede de elinizde kalır.
Burası,bir ara sokak,ana caddeye bağlanan.Bu çöpü,buraya atan insana ne diyelim şimdi?
Orda,koskoca iki çöp konteyneri varken,bu çöp,buraya saçılır mı?Belediyeyi aradım çünkü çöpün içinde,ucunda iğne takılı enjektörleri gördüm fazlaca.
Belediyeyi aradım çünkü çöpün içinde,ucunda iğne takılı enjektörleri gördüm fazlaca.
Ben,burda sokak hayvanlarına sürekli yemek veriyorum.Kediler,köpekler ve en sonunda da kuşlar kalanları yiyor bu alanda.
Her taraf cam kırığı ve ucu açık enjektör doluyken,bu hayvanlara yazık değil mi?
Küçücük kediler,yavru köpekler geliyor bu alana.
Peki bu duman ne derseniz?
Belediye,haklı olarak aradığımda gelemedi çünkü mesai bitmişti,benimkisi ricaydı.
Peki,her sabah,saat 6'da,gelen çöp arabası neden konteyneri aldı da,bunları bıraktı?
Belli ki,çöpçüler toplamaya üşenmiş ve çöpü yakıp gitmiş.
Mahalle dumana boğuldu bu sabah.
Neyseki,akşam olmadan belediye yeniden geldi de alanı iyice temizledi.
Aslında duyarlı bir belediye bu konuda ama şu çöpleri yakmasalar mı acaba?
Yanıbaşında okul da olunca,haliyle kaygılanıyorsunuz.
Mahalleyi güzelleştirsin diye Yasemin çiçeği ektim ve yaz boyu baktım,suladım.
Çöpçüler dikkat etmişler çiçeğe ve çevresini temizlemişler.
Çiçeğime dokunmadıkları için burdan bir teşekkür olsun. :):)

27 Eylül 2016 Salı

#Yaşadın mı ince yaşayacaksın.
Şiir gibi mesela.
Bir kadeh şarap
Bir parça insan
Bir yudum sevgi
Ve bir de yüreğinde
Türküler olacak..
İsmail Şimşek
Büyük usta Tuncel Kurtiz'e saygıyla....
#Geçtiğimiz yıl Baattin modası vardı biliyorsunuz ve 'Pıçaklarım'sözü bizi kızdıran zamanlarda ironiyle karışık dilimize yerleşmişti.
Kocaelin'de,iki ayrı Pıçaklama olayını okuyunca.....
Neler oluyor ülkemizde?
Hepten kafayı mı sıyırdık toplum olarak?
İlk olay,Kocaeli'nde,istediği yerde durmayan şoförü bıçaklayan vatandaş;
İkincisinde ise,yine Kocaeli'nde,koskoca Nöroloji Prof.nun kedisini boğduğu için,eline geçirdiği bıçakla,karşısına çıkan ilk köpeği bıçaklayarak öldürmesi.
Toplum sağlığımızın iyice dibe vurduğunun göstergesi bu değil mi?
Hadi,haklı değil elbette ama ilkinde,vatandaş cahildir,ekonomik sorun yaşıyordur,zıvanadan çıkmıştır artık, kontrolünü kaybetmiştir ve bir anlık öfkeyle bıçağı çekmiştir.
Vatandaşın cebinde bıçak ne geziyor,irdelenmesi gerekiyor ayrı konu;
İkincisinde,karşınızdaki bir Prof.Üstelik de Nöroloji uzmanı.Yani;beyinle ilgili en uzman kişi.
Beyninizde ne varsa araştıran,tanılayan,çözüm bulan uzman doktor.
Bu doktorun adı;Prof.Dr. Macit Selekler.
Merak ediyorum,bu hasta adama doktor diye gidenler ne düşünüyor şimdi?
Yahu!
Adamın doktora gereksinmesi varken,kime şifa olacak?
Koskoca Prof.eline bıçak alır da,köpek katleder mi?
Kediler ve köpekler hep hırlaşır,dost olur ama ayrı iki türdür.
Olmasa iyiymiş ama hiç rastlanmayan bir şey mi,kedinin ölümü?
Boğuşurken de olabilir,öldürmek amaçlı da ama hayvanların doğasında bu vardır.
O kediyi,o köpek mi boğdu da,zavallı hayvanı katlediyorsun be adam?
Böyle Prof.ların olduğu bir ülkede canımız allaha emanet inanın.
Bu adamın meslekten men edilmesi gerekir.Hayvana bunu yapan,insana ne kadar yardımcı olabilir?Belli ki,doktorun ruh sağlığı pek de iyi değil.
Eline bıçak alan,'sinirlendim, valla bir anlık öfkeydi'diyerek yaptıklarından sıyrılamaz.
Şoförü bıçaklayan da,şemsiyeyle kaza yaptıran da,hayvanı katleden de ceza almalıdır.
Bizler,bu adamlarla aynı ülkede yaşıyoruz farkında mısınız?
Bizi kim koruyacak bunlardan?
Ne yani,hoş mu görelim bunları?
Yarın ne yapacaklar bu insanlar?
Yan baktın;çek bıçağı,ateş vermedin; bas tetiğe,evimdeki fareyi yedin; salla bıçağı....
Olmaz mı sanıyorsunuz?
Ya olursa!
#Sabah haberlerini izliyorum;10 ŞEHİT.....
Konya'da,ev demiyorum,o yıkık,viran şeyin duvarına ay-yıldız bayrağımızı çizen askerin fotoğrafını gördüğümde,gözyaşlarımı tutamıyorum.
Toprakkale'deki şehidin evi ve diğerleri ve diğerleri.....
Tüm şehitlerimizin askere uğurlandığı evlere bakın,hepsi yoksul,hemen hepsi sıvasız,boyasız,hepsi sefalet içindeki ailelerin evleri.
Çok klişe olacak elbette ama,siz hiç tripleks villadan,saraylardan,göl manzaralı evlerden kalkmış bir şehit cenazesi gördünüz mü?
Lütfen yanlış anlaşılmasın,hepsi bizim evladımız ve hiçbir ananın gözyaşları akmasın ama fakir,18 bin lira bedelli parasını bulamayan gençlerimizin kaderi midir şehit olmak?
Zenginsen,evladını korumak için bastırırsın parayı,oğlunun canını kurtarırsın ama ya değilsen......
Bıraktım zengin olmayı,siz hiç duydunuz mu cumhurbaşkanı başta olmak üzere,başbakan,bakanlar,hangi partiden olursa olsun milletvekilleri,Genelkurmay Başkanı,ordu komutanları ya da üst düzey askeri erkânın oğlunun bırakın şehit olmasını,askerlik yaptığını,hadi yaptı diyelim;Güneydoğu'ya gönderildiğini hiç duydunuz mu?
Onların çocuğu evlat da,diğerleri değil mi?
Ayağında şalvarı,üstünde eskimiş ceketi,ayağında yırtık lastik ayakkabısıyla 'CİĞERİM'diye feryat eden ananın-babanın evladı evlat değil mi?
Teröre 20 yaşında abisini,babasını kurban vermiş biri olarak,annemin o hallerini hiç unutamıyorum.
Bir annenin ciğeri nasıl yanar,bunu en iyi bilenlerdeniz bizler.
Tabuta sarılarak,evladını toprağa vermeye kıyamayan bir annenin feryadı kadar acı bir ses yoktur dünyada.
Yola döşenmiş,tuzaklanmış bomba ne demek?Yollara bakıyorsunuz,asfaltı yeni dökülmüşcesine pürüzsüz.
1 Ton,3 ton,5 ton bomba oyuncak değil ve onca teçhizatın oraya getirilmesi,döşenmesi,ayarlanması zaman,teknik destek ve uzmanlık ister.
İnsansız hava araçları diye böbürlene böbürlene şişindiğiniz o araçlar ne işe yarıyor?Yoksa,onlarında mı mesaisi var?8-5 aralığında çalışıyor ve bir terör batağına çektiğiniz ülkemizde teröristler at mı oynatıyor?
Kim-ler görmüyor-duymuyor-işitmiyor bunları,kim?
Siz!
Mardin'de,sıralanmış 10 ŞEHİT TABUTUNUN önünde utanmadan,yüzsüzce duaya duran SİZ SİYASİLER!
Bakınız,bunu içtenlikle söylüyorum;bu terör belasına siz izin veriyorsunuz,siz önlem almıyorsunuz,siz göz yumuyorsunuz.
Evlat acısı nedir bilmiyorsunuz ve gençlerimizi terörün kucağına siz atıyorsunuz!
Bir de utanmadan saf tutuyorsunuz ya!
Bitirmeyeceksiniz bu terörü ve şehitler gelmeye devam edecek güzel yurdumda.
Bizler de gözü yaşlı,yıkık duvara ay-yıldızlı bayrağımızı çizmiş şehidimizin fotoğrafına bakıp bakıp.....
ALLAH HEPİNİZİN BELASINI VERSİN!

26 Eylül 2016 Pazartesi

#Bugün,malum semt pazarı günüm.Gittim,alışverişimi yaptım,geldim ve birden bir haber okuyunca'Aman tanrım,ben şimdi kaç kişiyle zina yaptım,allah kahretsin beni.Gel de şimdi bunun hesabını ver.
Tanrım!Ben bu yaptığım zinanın altından nasıl kalkacağım?gibi deli sorular sordum kendime ve çıkış bulamadım.
Şimdi,ben bir günahkâr kadın olarak nerelere gidem?
Efendim,belki okudunuz;Burdur Milli Eğitim Müdürü Mahmut Bayram demiş ki,“Bir kadın evinden süslehip çıkıp evine dönene kadar kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse, o kadar erkekle zina yapmış gibidir”
Pazara da gitseniz,elinize,yüzünüze azıcık çekidüzen veriyorsunuz.Bir ruj,bir kalem falan.
E,üstünüz,başınız da düzgün olmalı,hani bir kot ya da eşofman,ütülü bir penye falan.
Yani,öyle erkekleri tahrik edeceği düşünülen mini etek,dekolte falan da olmaz elbette ama işe giderseniz daha bir özenli de olmak şart ama bu semt pazarı.
Şimdi düşünüyorum da,pazara gidene kadar epeyce dükkan,kahvehane,ev,banka vs önünden geçiyorum.Sayısız erkek gördü beni anlayacağınız.
E,bu durumda,ben görmesem de,onlarca erkeğin hedefine girdim.
Sabah çıkıp,akşam dönmedim evime.Hepi topu 2 saat.
Bu sürede kaç erkekle zina yapmış sayılıyorum acaba bu müdüre göre?
Bende niyet iyi ama ya karşımdakilerin niyeti bozuksa,bu durumda kaç kırbaçlık cezam olur acaba?
Bu durumda,ben diğer kadınlara kuma mı oldum yani? ;)
Tanrım!
Utanç içindeyim.
Dip notu sona bırakalım ve pazarda ne oldu?
Valla,semt pazarları bildiğiniz gibi.Cüzdanınız doluysa ne ala ama üç,beş lirayla pazara gidip de file dolduracağınızı sanıyorsanız evinizden hiç çıkmayın,zina falan da yapmayın arkadaşlar. ;)
Bugünkü pazarın tek iyi yanı,koskoca yaz geçti ama şöyle güzel bir karpuz yememiştim.Nasıl oldu bilmiyorum ama küçücük bir servet ödeyerek şahane bir karpuz buldum.Zina yapmış olsam da kısa günün kârı karpuz oldu. :):)
Dip not:Allahın gerizekalısı.Seni o müdürlük makamına getirenin kalıbına.....
Oğlum,sizi neyle besleyip,büyütüyorlar da böyle zırvalıyorsunuz?
Samanınız mı fazla geldi anlamıyorum ki!

25 Eylül 2016 Pazar

#Kızımı,mezarlığa ilk kez götürdüğümde 3 yaşındaydı.Çocuk bu,mezardan,ölümden ne anlasın ama orda yatanlar da atalarıydı ve mezarlığa giderek hem onları yad etmek hem de tanımak göreviydi.
Kızım,küçüktü ama mezarlıkta hiç mızmızlanmaz,eteğime hiç yapışmazdı ,sakince beni beklerdi.
Çocuktu bu,aslında oynamak,zıplamak yapısında vardı ama bunun yeri mezarlık değildi ki.
3 yaşındaki kızım bile bunu anlamışken,bu MNG Kargo şirketi,neresini anlamamıştı da,Anıtkabir gibi,adı üstünde kabir olan bir yere çocuklar için oyun alanı yapma dangalaklığına kalkışmıştı?
CHP'nin,dün sökmesi elbette yerinde bir karardı çünkü Anıtkabir,bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi ikametgahı.Hangi densiz,burasıyla ilgili düş kurabilir-di?
Atatürk'ü itibarsızlaştırma girişimlerinden biri dahaydı aslında çünkü,MNG Şirketi,buna cür'et edemezdi,birileri dürtmüş olmalı.
AKP iktidarının icadıdır bu;önce topluma sun,baktın kabul gördü devam ama ya kabul görmezse;işte o zaman geri adım.
Anıtkabir'de yapılan tam da bu ama şunu göremiyorlar:Hiç ama hiç kimsenin haddi değildir bu ülkenin kurucusunu gönüllerden silmek.
Kendilerini adam yerine koyan yok,Atatürk'e sarıyorlar ama büyük hata.
Peki,MNG Kargo,bu küstahlığı yaparken Anıtkabir Komutanlığı ne yapıyordu?
Aklına düşen şahıs,'Canım istedi,ben buraya bu oyun parkını koyuyorum'diyebilir miydi?
Kimden izin aldılar bunun için?
Anıtkabir'de görevli komutan her kimse ve hala o makamda oturuyorsa yazıklar olsun onun kalıbına.
Utanmaz,reziller!
Aslında çocuk parkı az olmuş.Malum,Anıtkabir'e gençler,yaşlılar,her yaş grubundan insan gidiyor.Ya gençlerin de canı sıkılırsa ne olacak?
Derhal bir basketbol-voleybol alanı yaratılmalı.Çocuklara var da,gençlere yok mu?
Hatta,yaşlılara hobi bahçeleri,dinlenme tesisleri,banklar,çay-kahve ikramları.....
Anıtkabir'e,atayı ziyarete mi gidilir,orda oyun parkı olmaz mı?
Hadi canım!
Bunu bizler zaten biliyoruz da,demek ki,memlekette hala kıt akıllılar varmış,Atayı silebileceğini düşünen!
Zavallılar!

24 Eylül 2016 Cumartesi

#Anıtkabir'e çocuklar için yapılan oyun parkı,CHP'liler tarafından söküldü.
Bu,yarın yazılacak konu elbette ama,ülkemiz bugünlere nasıl geldi,algı nasıl yerleştiriliyor,hadi bir televizyon dizisi üzerinden gidelim.
Kokuşmuşluk,kolay kabulleniş,sorgulamadan geçen hayat,insanlara'Neler oluyor bize?'sorusunu sordurmaz.
Bir dizi izledim Babam ve Ailesi.
Konunun bir kısmı Adana'da geçiyor.Oyunculuk 1 numara kesinlikle.Özellikle Ceyda Düvenci,inanılmaz bir aldatılan kadın portresi çiziyor.
Ama konumuz kadınlar ve kutsal annelik.
Dizide,Adanalı fabrikatör, Kemal denen yakışıklı erkeğin çocukluk aşkıyla evlenemeyip,onu hamile bırakıp,İstanbul'da,yeni bir kadınla hayatını kurmasını anlatıyor.
İki kadından da ikişer çocuk.....
Ne bereketli bir adam yarabbi!
Her karede ağlak suratlı Adanalı ikinci kadın Ayça Bingöl var.
Çizilen portreye bakarsanız,kadıncağız kilim dokuma evi işletiyor ama hiç evlenmiyor,çocuk büyütüyor,adamın canı isteyince Adana'ya gelişini bekliyor ama cinsellik haşa,aralarında asla yaşanmıyor.
Diziyi,neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Her iki kadınınki de kutsal annelik ama kahraman erkek Kemal.
Bu Kemal,dizide öyle bir yüceltiliyor ki,sanırsınız ki,adam bir melek.
Yahu!
Adam,Adana'da,bir kadını yedeklemiş,İstanbul'da mis gibi yaşıyor.
Her iki kadın da aldatılıyor aslında ama biri kocasıyla yaşarken,diğeri rahibe gibi yaşıyor.
İyi de niye?
Bir kadın,çocuk yaptı diye,evli bir erkeğin yolunu ömür boyu gözler mi?
Bu kadını mazbut yapınca acıyalım mı yani?
Evden işe,işten eve.....
Ama bu,o kadının bir kapatma olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Şu kadınları ne zaman güçlü,kararlı,ikinci eş olmaktan çıkarıp,ağlak suratlı,nikahsız birlikteliğe razı olmayan,güçlü karakterler yaratacaksınız ey senaristler?
Kadının eline erkek eli değdirmemek marifet değil;o kadını arkasına bakmadan,başka hayatlara sürükleyecek öyküler yazmanız marifet.
Erkek Kemal,hayatını yaşasın ama kadın Nilgün evde çocuk büyütsün,kilim dokusun.
Bu mudur hayat?
İkinci kadına biçilen rol bu mudur?
İnsanları buna alıştırırsanız,yarın sizin hayatınız da dizi olur.
Üreyen çocuklar da,Anıtkabir'in bir oyun alanı olmadığını,oraya yalnızca Atasına saygı için gidileceğini öğrenmez!

23 Eylül 2016 Cuma

#Düşük profilli olmak nedir?
Karşınızdaki insanın söylediğinizi anlamaması,doğru algılayamaması,algılayamadığı için de doğru sonuca gidememesidir.
Sizleri bilmem ama benim çevremde epeyce var bu insan modelinden.
Anlatıyorum,konuşuyorum,açıklıyorum ama adamlarda profil sorunu var,başını sallıyor ama gözler ifadesiz.
İş ilişkisinde bir yere kadar dayanıyorsunuz çünkü bizler sıradan,sade insanlarız.
Peki,ya siyasi kademede düşük profilli olmak nedir?
Karşısındaki konuşanın önünde sürekli ceket iliklemek,ağzını açmamak,yorum yapmamak,salla başı dinle sözü,uslu adam ol ve biat et,ötesine karışma diyerek makam sahibi olmak.
Hani,bir zamanlar düşük profilli başbakan aranıyordu,seçenekler sıra sıraydı ve tahminlerde bulunuyorduk.
Makama gelen için ne trajik bir durum değil mi,toplumda oluşan bu algıyla koltuğa oturmak?
Böyle insanlar,kendilerine dayatılan her şeyi koşulsuz kabul ederler ve asla sesini yükseltip,'Ben bunu söylüyorum ama acaba ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor mu,ben ne söylüyorum,bunu söyleme hakkım var mı,o koltukta otursam bile?demezler,diyemezler çünkü düşünme yetileri düşük profilde olduğu için ötesini algılayamazlar.
Hadi,yolumuzu Ankara'ya düşürmeyelim de,yakın çevremden örnekleme yapayım:
İş yaptığım bütün işverenler,makam sahibi adamlar,müdürler,amirler falan....
Adamın önüne projeler koymuşum,açıklamalar yapmışım,dergi,döküman vs hazırlamışım ama.....
Adam kalkmış,bunları görmediği ,doğru değerlendirme yetisi olmadığı ,sözünde durmadığı gibi......
Neyse!
Sana ne be adam benim kıyafetimden?Ne giyeceğimi,nasıl makyaj yapacağımı,saçımı nasıl tarayacağımı sana mı soracağım?
Sen kimsin?
Canım ne isterse öyle giyinirim,canım nasıl istiyorsa öyle takıp,takıştırırım sana ne de;
TEKME ATMA AMA MIRILDANABİLİRSİN diyorsun?
SEN KİMSİN?
İşte her şey böyle başlar bu ülkede.Dün tekme atana,mırıldan diye arka çıkarsan,yarın da o tekmenin yerini tekme-tokat alacaktır.
Tanrı diyor ki;'Böyle düşünen her kim varsa,ağzının ortasına çak bi'tane!
Size ne,size ne?
İşte,düşük profilli olmak budur arkadaşlar.
Çevreniz bir bakın bakalım,ne çoklar,ne çoklar!

22 Eylül 2016 Perşembe

#Dışardan biri,bizim ülkemizdeki televizyon programlarını izlese,ya bizim evlilik delisi insanlar olduğumuzu düşünür ya da yemekten başka bir şey düşünmeyen insan topluluğu olduğumuzu.
Hangi kanalı açsanız karşınızda seviyesiz kadınlar ve erkekler,programı sunan onlardan daha seviyesiz sanatçı müsveddeleri ve ekrana kilitlenmiş kitleler....
Neler oluyor bize?
Ülkemizde ve dünyada olup bitenden haberimiz var mı?
Örneğin,TBMM Başkanı,utanılası sima İsmail Kahraman'ın,döneminde her türlü baskıyı yaşatan,tarihteki yaptıklarını kimsenin unutmadığı Sultan ikinci Abdülhamid'i Türkiye Büyük Millet Meclisi himayesinde uluslararası bir sempozyumla anma etkinliğini duyan var mı?
2.Abdülhamid,Kıbrıs'ı İngilizlere satan,binlerce insanı hapislerde çürüten padişah.
1.5 milyon kilometrekare toprağı kaybeden padişah da Abdülhamid.
İlk rakı,bira ve şampanya fabrikaları da Abdülhamid zamanında kuruldu üstelik.
İşte biz,yüce Türk meclisi önderliğinde bu padişah için sempozyum düzenliyoruz.
Kalıbımıza tükürseler de haklı değiller mi?
Peki ya,başbakan Binali Yıldırım'ın,23 yaşındaki tekme yiyen Ayşegül hemşire için söylediklerini duydunuz mu?
tekme atmayacaksınız amma......
MIRILDANABİLİRSİNİZ!
Biri de çıkıp,'Sen kim oluyorsun da,benim kıyafetime karışıyorsun be adam?Sen kim oluyorsun da,tekme olmaz ama mırıldan diyebiliyorsun?'der mi?
İşte ben diyorum.
Siz kimsiniz kardeşim?Sana ne benim kıyafetimden?İster şort giyerim,istersem bikini,SANA NE?
Peki ya,koskoca cumhurbaşkanının,ta Amerika'da yaptığı konuşmayı dinleyen var mı?
Hani,'Ne istediler de vermedik?'diyerek itiraflara başlayan ve "BİZ BUNLARA ARAZİLER VERDİK, ARSALAR VERDİK, NE DİYE VERDİK?"
-Gelin bu ülkede eğitim için okul yapın dedik. Ülkenin ekonomisine katkı olsun diye verdik. Normal şartlarda bunları geri alabilir miydik? Alamazdık. Ama şimdi KHK ve OHAL ile bunların hepsini toparlayarak bu okulları devlete teslim ettik"diyerek açık açık Fethullah Gülen cemaatine arsaları,arazileri peşkeş çektiklerini
-14 yıldır,'Beraber yürüdük biz bu yollarda'şarkısı birlikte söylediklerini söylüyorsa,,böyle bir cumhurbaşkanı başka bir ülkede olsa ne olurdu?
Adam sanki babasının arsasını,arazisini vermiş?Bana sordun mu kardeşim?Ne hakla,devletin arazisini veriyorsun,hangi sıfatla?
Gözleri çakmak çakmak,öfkeden çıldırmış vaziyette konuştukça konuşuyorsa....
Siz söyleyin,başka bir ülkede böyle bir cumhurbaşkanı olsa,o ülkenin hukukçuları ne yapardı?
Biz hukuk devleti değil Guguk devleti olduğumuz için sinemize vura vura çekeriz bu adamları.
Bize MÜSTAHAK,MÜSTAHAK!

19 Eylül 2016 Pazartesi

#Hava hala çok sıcak olsa da,artık yaz bitti.Yaylacılar kesin dönüş yaptı ve mevsim artık hazırlık zamanı.Turşular kurulmaya,salça,bulgur,tarhana kışa hazırlanmaya başlar.
Türk kadını en baba ekonomistten bile iyi bilir ev ekonomisini.Her şeyden kâr yapacak bir şeyi mutlaka bulur.
Devir,ekonomi devri.
Hal böyle olunca,malum kış herkese gelecek ve semt pazarı günleri de başladı.
Pazartesi pazarına giderim her zaman çünkü ordaki pazarcılar kankamdır.
Beni çok özlemişler meğer.
Mahmut Amcam ;'Bizim hanım seni soruyor,senin kız ortada yok,burdan gitti mi acaba?'diyormuş.
Nereye gideceksem.....
Sanki,Ege sahilleri kucağını açmış beni bekliyordu.Çukurova işte,cehennem sıcakları üstümüzden geçse de,bir yere adım atamadım yine bu yaz.
İsyanlardayım anlayacağınız.
Neyse.....
Pazara gittim ve malum pazar fiyatları uçmuş.
Bir teyze,tezgaha yaklaştı ve 'Bre oğlum,bu domatis niye pahalı,ne zaman ucuzlayacak?'
Pazarcı şöyle dedi:'Dezzem,sen hiç merak etme,bundan sonra ucuzlayacak'
Yazın sebzesi domatesi sanki yaz aylarında çok ucuza yedik de,kışa ucuzlaması kalmıştı?
Yani,cüzdanlar semt pazarlarında bile,bu mevsimde boşalıyorsa,kışı varın siz düşünün lütfen.
Cidden hayat çok pahalı.Her şeyden 1 kg alsanız bile,dört kişilik bir aile ay sonunu asla getiremez çünkü pazar arabasını doldurmak epeyce bir maliyet.
Ben ki,asgari alırım her şeyi çünkü taze tüketmek isterim ama pazara bıraktığım para hatırı sayılır her hafta.
Ne yaparsınız,pazarcı da evine ekmek götürsün değil mi?
Ben almasam,o almasa,nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
Bu şiir böyle değildi elbette ama hadi bu da böyle bir uyarlama olsun,şairi kızdırmayalım daha fazla.
Eğer,kışa hazırlık,derin dondurucuya bir şeyler koymalıyım diyorsanız,sakın demeyin çünkü bamya,iç barbunya,domates,hele turşuluk malzeme......
Utanmazlar,bir de asgari ücretten vergi alıyorlar artık.
Yahu!
Adamların eti de benim,kemiği de diyorsunuz.Daha alacak neleri kaldı da,lokmalarına göz diktiniz?
Pazardaki tezgahlara bakıyorum,ayaklarında şalvarları yaşlı amcalara,teyzelere.....
1 liralık maydanozu satıp da eve ekmek götürmek için saatlerce güneşin altında alıcı bekliyorlar.
Fazla fazla alıyorum ama hepsini de alamam ki!
Nerde bu devlet?
Ama onlar pazarı bilmez ki,sarayda doğdular çünkü!

18 Eylül 2016 Pazar

#Bayram ekranında,haberlerde birkaç çocuk gördüm,gözleri ışıl ışıl.
Öyle güzel ve umutla ve sevgiyle bakıp,'İyi bayramlar'dediler ki......
O çocukların masumiyetinde geleceğimizi gördüm ve birden irkildim.
Ya bu çocuklara bir şey olursa?
Nedense,içimi bir ürperti kapladı sanki yine kötü bir şeyler olacak ve çocuklarımız terörle yine tanışacak diye.
iyice paranoyak olduk siyasiler sayesinde.
Artık,sağımızda,solumuzda kuşkuyla bakışarak dolaşıyoruz.
Hatta,internette yine bir sıkıntı var,içimden şu geçti:Acaba,yine bir olay oldu da yavaşlatıldı mı?
Bakın,hepimizi nasıl da kuşkucu yaptılar.Belki hayat olağan akışında ama bir korku,bir kuşku sinsice içimizde bir yerlerde bekliyor.
Yine PKK tehdit etmiş ülkemizi.
Twitterde,81 ilin valisine uyarı gittiğini okuyunca....
Bayram ekranındaki gözleri ışıl ışıl bakan o çocuklar geliyor aklıma.
İster sezgi deyin,isterseniz paranoya ama yanlış giden çok şey var hayatımızda.Bunun sonu hayırlı olsa keşke.
Sırf şort giydi diye tekme yiyen genç kızların;
Tarık Akan'ı hiç tanımayan ama küfreden cahillerin olduğu ülkemizde iyi bir şeylerin olacağını düşünmeli miyiz?
Ya Cerattepe'de isyanı bastırma girişimini?
Ya peşkeş çekilecek Artvin doğasını?
Pırıl pırıl bakışlarıyla 'İyi bayramlar'korosuyla bize seslenen o çocukların mutlu yaşadığı bir ülke istiyorum;
Çok mu?

17 Eylül 2016 Cumartesi

#23 yaşındaki Ayşegül hemşirenin başına gelenleri biliyorsunuz.Şortla bindiği otobüste tekmelendi genç kız.
Bu,daha başlangıç!
Hani,Gezi olaylarında Kabataşlı Bacı olayı vardı,anımsadınız mı?
Zavallı başörtülü bacının,deri kıyafetli,deri eldivenli yaklaşık 100 kişi üstüne işemiş,iteleyip kakmıştı kadıncağızı ve bebeğini.
İsmet Berkan ve Nagehan Alçı ve diğer beze dolanan güruh,hani olmayan videoyu izlemiş ve Gezicileri suçlamışlardı.
Yalan olduğu ortaya çıkınca da,dilleri lal olmuştu hani!
Kabataş yalandı ama bu tekmeleme olayı gerçek.
Ama benim asıl merak ettiğim şu:Koskoca otobüste,bir kadına'Bu kadın bir şeytan,uğursuzluk saçıyor' diye bağırarak uçan tekme atılıyor ve bunu hepsi duyuyorsa;o otobüsteki yolcular,şoför ne halt ediyordu?
Bir kadına,sırf şort giydi diye tekme atan genci,kendileri de tekme-tokat otobüsten atmışlar.
Bitti yani!
Kadının yaşadığı travmayı bir kenara alalım;bu işin finali otobüsten atılmak değildir.
Bu adamın yargılanması gerekir.
Deli raporu da aldırırlar yakında meczup diye emin olun.
Bugün,kadına şortlu diye atılan tekme,yarın hepimize çarşaf ve Burka olarak geri dönecektir;tıpkı Afganistan gibi.
Biliyorsunuz,oralarda kadınların okula gitmesi yasak,gözlerini bile örten Burka giymek zorundalar.
Eğer yüzü görünen olursa kezzap atılarak yüzleri yakılıyor biliyorsunuz.
Anımsadınız mı,Tarsus'ta,2008'de,bir lise öğrencisi genç kıza,eteği kısa diye kezzap atılmıştı.
İşte,bunlar o günlerin devamıdır.
İlk olayda sesiniz çıkmazsa,sonunu alamazsınız.
Kadını beze dolamaya ant içmiş bu güruh durmayacak emin olun.Bu daha başlangıç.
Bugün şort,yarın dizüstü etek,diğer gün pantolon....
Bu iş burda bitmez!
Nerde bu ülkenin savcıları?
Hoş!
Koskoca ülkeyi yönetenlerin eşlerine,kızlarına bakınca.....
Bu ülkede hangi savcı cesaretle işin üstüne gidecek söyler misiniz?
Dip not:Aslında olay şu:Hayatı istediği gibi yaşayan kadınlar böyle zerzevat erkeklere asla dönüp bakmaz.
Kâle almaz çünkü.E ne demişler:Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş.
Eleştiren herkese bakın,asla bu konuma gelemeyecek kadınlar,erkekler.....
Bunları kimse adam yerine koymuyor ya hep ondan bunlar,hep ondan!

16 Eylül 2016 Cuma

#Tarık Akan....
Sanatçıyla,oyuncu arasındaki farkın en önemli temsilcilerinden biriydi.
Yeşilçam filmlerinin Damat Ferit'i,Filiz Akın'lı,Gülşen Bubikoğlu'lu salon filmlerinin yakışıklı jönü,boylu,poslu,düşünen,üreten,yazan,eleştiren bir güzel insan daha kaydı dünyamızdan.
12 Eylül darbesinde cezaevine tıkılan,işkence gören ve okurken içimi acıtan Anne Kafamda Bit Var kitabını yazan,Silivri'de,bariyerleri yıkan,Gezi'de ön saflarda yer alan,2 yıldır kanser hastası olduğu halde,dimdik ayakta kalan bir dev sanatçıydı Tarık Akan.
Onun gibi sanatçılar artık yetişmiyor ülkemizde.
Sinema sektörüne bakın,hiç jön var mı artık?
Tarık Akan,Kadir İnanır,Cüneyt Arkın,Ekrem Bora,İzzet Günay ve daha niceleri.
Karakteristik ne çok yönleri vardı filmlerde izlediğimiz.
Bazılarına aşık olur,bazılarından çok korkardık değil mi?
Ben çocukken yazlık sinemalar vardı,uzun sıralarda oturulan,çekirdek çitlenen.
Sanırım 5 yaşındaydım,babamla sinemaya gitmiştim ve Ekrem Bora'nın yüzündeki sertlikten çok korkmuştum örneğin.
Ama Tarık Akan.....
Hababam Sınıfındaki iyi öğrenci,Adanalı pamuk tüccarı,fabrikatör Hulusi Kentmen'in tıp fakültesinde bir türlü okuyamayan haylaz oğlu,Adile Naşit'in eve kapattığı Ferit ve Maden ve Sürü ve Yol ve gerek yurt içi ve gerekse yurt dışından kazanılmış sayısız ödül.....
Şimdi sizler,Tarık Akan gibi bir sanatçıya küfürler yağdırıp,hakaret ediyorsunuz öyle mi?
Siz kimsiniz ki?
Hayata,sanat dünyasına,eğitime,insanlığa ne katkınız var söyler misiniz?
Hakaret ettiğiniz,küfürler yağdırdığınız Tarık Akan,bir değerdi ve ülkemiz adına çok iyi işler çıkardı.
Ya siz!
Cahilsiniz,cahil!
Bari susun ve artık yaşamayan bir sanatçıya saygı duymayı öğrenin.
Size kimse öğretmedi mi,ölen bir insanın ardından konuşulmaz?
Siz nerde yetiştiniz anlamıyorum ki?
Belki bedeni artık olmayacak ama ekranlarda filmleri döndükçe bizler hiç unutmayacağız Tarık Akan'ı.
Filiz Akın'ı öpme çabasını gülümseyerek izleyeceğiz yine ve Hale Soygazi'yi tavlama oyunlarını....
66 yaşında da ölünmez ki!
Henüz yapacakları bitmeyen,aramızdan erken ayrılan Tarın Akan'a saygıyla....

15 Eylül 2016 Perşembe

#Hani,bazen bir haber okursunuz ve nasıl yani dersiniz ya!
Amerika'da,Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Donald Trump, Dr.Mehmet Öz'ün programına konuk oldu.
Mehmet Öz'ü bilirsiniz,her sabah kahvaltı yerine balık yemeyi öneren,salonda artistik jimnastik yapan,sürekli şınav çeken ve ne kadar sağlıklı beslendiğini sürekli gözümüze sokan doktor.
Mehmet Öz'ün Donald Trump'ı programında ağırlaması konumuz değil,aynı Mehmet Öz'ün,kızına 20 kg verdirdiğini açıklaması konumuz.
Siz olsanız,bu adamın sağlıklı beslenmeyle ilgili yaptığı doktorluğu sorgulamaz mısınız?
Yahu!
Tüm dünyaya,sabahları balık,ceviz,fındık,fıstık yemeyi öneriyorsun,sağlıklı beslenmenin püf noktalarını anlatıyorsun,fit bir vücudun var,ona da eyvallah!
Peki,aynı evde yaşadığın,aynı kahvaltıyı yaptırdığın kızın neden 20 kg verecek kadar şişman oldu diye sormaz mıyım bu doktora?
Bu kadar becerikliysen,önce kızını sağlıklı besleseydin de,20 kilo verdirecek kadar obez yapmasaydın ya!
Kim inanır bu doktora şimdi?
Ben,önerdiği hiçbir reçeteye inanmam bu doktorun doğrusu.
Adamda,sorgulama yetisi olsa,sosyal medyada 'Bakın,ben kızıma 20 kg verdirdim'diyerek gururla poz verir mi?
Bu haberi okuyanlar sorgulamaz mı şimdi bu adamı?
Donald Trump'a gelince.....
Kardeşim,gelmişsin 70 yaşına.Değil Mehmet Öz'ün reçeteleri,neyi yer içersen,iç,70 yaşından sonra hangi enerjinle koskoca Amerika'ya başkan olmaya kalkıyorsun?
Adamdaki hırsa bakar mısınız?
Kendini 30 yaşında hissediyormuş zat.
Siz inandınız mı,o ablak,kırmızı suratına,116 kiloluk cüssesine rağmen 30'lu yaşlarda hissedebileceğine?
Bir şarlatanlık almış başını gidiyor tüm dünyada.Doktoru da bu,siyasetçisi de.
Bi'durun kardeşim,bi'durun artık!
#Bayram telaşından memlekette ne oluyor,ne bitiyor izliyor ama üstünde duramıyorsunuz.
Neyse ki bayram bitti de gündem yeniden başlıyor.
Siyaset,bayram dinlemiyor elbette.Uyduruk bayram mesajları verilirken,şehitler,çatışmalar,kazalar sürgit devam ediyordu.
Tabi,KHK ile de(Kanun Hükmünde Kararname)memleket yönetilmeye çalışılırken,aslında darbenin neye yapıldığı da gözardı ediliyor güzel yurdumda.
Bunları yazacakken,birden bir haber ilişti gözüme:
Rüzgar Çetin.....
Hani,Bağdat Caddesinde,lüks aracıyla polis otosuna çarpıp,1 polisimizi şehit eden şımarık,züppe,kendini başarılı sinema yönetmeni sanan,Cumhuriyet düşmanı Sinan Çetin var ya!
İşte onun oğlu.
AKP'ye yalakalıkta sınır tanımayan bu yönetmenin oğlu,daha önce de defalarca trafikte hatalar yapan ve her keresinde babasının nüfusuyla kurtulan biri.
Öldürdüğü polisin ailesine özür mektubu yazdı,kabul görmedi.Ağlayıp,zırlıyor ama kimse önemsemedi.Yıllarını cezaevinde geçirme durumu doğunca,yanar döner gazete Hürriyet'in yazarlarına ricacı olmuşlar demek ki ve Cengiz Semercioğlu denen magazinci bir yazı kaleme almış.
Diyor ki zat:'O polis,eğer emniyet kemerini taksaydı,o çarpmayla ölmeyecekti,2 çocuğu babasız büyümeyecekti,Rüzgar da boşuna yatmayacaktı içerde.
İnsan,böyle bir durumda ne düşünür?Siz ne düşündünüz örneğin bunu okuyunca?
Ölen kişi,Cengiz Semercioğlu'nun neyi ki,vicdan sızısı duysun?
Ordaki,her gün ölen polislerden biri.
Canım,o da emniyet kemerini taksaydı ya!Kendi hatasının faturasını zavallı Rüzgar mı çeksin yani?
Hani,biri de çıkıp,Sayın Semercioğlu,bu şımarık züppenin kaçıncı kazası?O hızla,o yolda ne işi vardı?1 polisi öldürdü ve o bir katil.Ne hakla onu savunuyorsun?'demez mi?
İşte ben diyorum!
Cengiz Semercioğlu,sen git de,artık bayramları babasız geçirecek polisin 2 çocuğuna,artık eşsiz çocuk yetiştirecek o kadına söylesene bunları vicdanın el veriyorsa!
Utanmazlar!Bir de gazeteci olacak bunlar.
Sinan Çetin ne kadar sızlandı acaba bunları yazdırmak için?
Allahın cezaları!
Kardeşim,senin çocuğun 1 polisi öldürdü ve geride göz yaşlı bir eş,2 yetim çocuk ve o polisin ana-babası,kardeşleri,ailesi kaldı.
Cezasını çekecek.
Senin çocuğunun ne ayrıcalığı var da,salya sümük ağlaşıp,vicdan yapıyorsunuz?
İşinize bakın!
Vicdansızlar!

13 Eylül 2016 Salı

#Bir bayramı daha geçirdik.
Bakmayın öyle bayramların 3-4 gün sürdüğüne.İlk gün bayramı yaptınız,yaptınız,şekerinizi de aldınız,hadi etleri de pişirdiniz,artık bayram bitmiştir.
Geriye sızlanmalar,yorgunluk,yapılamayan ziyaretler,eksik kalan yapılacaklar kaldı.
Etleri,buzdolabına da istiflediniz.1 sene olmasa bile epeyce kasaba uğramazsınız artık.
Hoş,bu gidişle ortada ne kesilecek hayvan kalacak ne de sizlerin et alacak durumu ama ritüel diye kimse önemsemiyor gidişatı,haydı hayırlısı!
Hiç yapmam dediğiniz şeyler var mıdır?
Büyük konuşmamak gerekiyormuş.Yaş aldıkça hayatın getirisi size hiç yapmam dediğiniz işleri de yaptırıyormuş meğer.
Et işlerinden hiç anlamam.
Çocukken babam kurbanı evde kendi keser,yüzerdi.Annem de parçalar,payları dağıtır ve her anne gibi yedirirdi.
Çocukluğumda kurbandan hatırımda kalan,babamın hayvanı kestikten sonra ayaklarını bana tutturmasıydı.
Kesilirken kaçardım ama baba bu,çağırdı mı gitmek gerek.Gözlerimi kapata kapata babamın hayvanı oklavayla açmasını,şişirmesini ve yüzmesini izlerdim.
Babam,kasap kadar iyi yapardı işini ve hayvanın derisine hiç zarar vermezdi.
Çok korkardım ama babam bana döner ve'Cesaretli ol,korkmayacaksın,sen benim kızımsın'dediğinde o ayaklar mecburen tutulurdu.
Öğrenmek iyi aslında,her ne kadar uygulamasak da....
Hayatımda ilk kez kelle temizledim örneğin.
Hani yemek iyi de,mumbar,işkembe çorbasını ve her yıl onları ben temizlerim de,bu kelle işi çok feciymiş.
Annem hep yapardı ve ben hiç öğrenmedim.
Yine kaçardım bu işlerden çünkü ve derdim ki;'Ben asla kelle temizlemem.'
Öyle bir yapılırmış ki,iş başa düşünce.
Çok ustalık isteyen bir şeymiş meğer.Ben başladım ama sonunu ben getirmedim elbette.Yine kaçtım anlayacağınız işten. ;)
Siz siz olun,evinizin dışında kelle-paça yiyecekseniz bence iki değil on iki kere düşünün.Çok hijyenik bir iş bu ama herkes benim gibi yapar mı bilmem? ;)
Bir bayram daha böyle geçti.Et kokuları,dumanlar karate yapılarak durdurulmaya çalışılan hayvanlar diye diye....
Hayvan ne bilsin,karşısındaki adamın karate bildiğini?
Hayvan bu! :)
Seneye çıkar mıyız bilmem ama Kurban Bayramını hiç sevmiyorum inanın ve kelle temizlemek falan da istemiyorum.
Daha 5 dakika önce önünüzde duran hayvanların,az sonra bacağını,kafasını ütmek bizim gibi vahşi insanoğluna has bir şey inanın.
Fıtratımızda,bayramlarda tatile gitmek de yok ki,kaçalım!
O aile,o masada toplanacak.
Nokta! :)

11 Eylül 2016 Pazar

#Sahi!
Sabah bayramdı değil mi?
Bahçelere bağlanmış koyunların,keçilerin melemeleri bana kadar geliyor.
Sabahın erkeninde bu sesler kesilecek,mangallardan dumanlar yükselecek,et kokusu,kan kokusuna karışacak.
Çöpler,hayvanların atılmış bağırsak,mide,kafa,kol,ayaklarıyla dolu olacak,sinekler üstüne üşüşecek,pis kokular her yere yayılacak,belediye çöpleri alana kadar.
Hava kurumu,sanki çok toplayabiliyormuş gibi,anonslarla deri toplamaya çalışacak ama onlar gelene kadar deriler kimbilir hangi caminin hocasına gitmiş olacak?
İlla evde kan akıtılacak inancıyla,çoluk çocuk demeden,hepsinin önünde hayvanın boğazına bıçak dayanacak.
Yayılan kan,açılan çukura dolacak,üstü kapatılacak.
Böyle değil midir Kurban Bayramları ülkemizde?
Hangi usul ile hayvanlar kesiliyor?İşin ehli kaç kişi var memlekette?
Acı çektirmeden hayvan kesmek mümkün değil mi?Hani,beynine hafif bir şoklama yapılarak!
Yoksa mundar mı olur kurban?
Bir dolu insan bunu savunacak çünkü.
İnsanoğlu kadar zalim,acımasız,vahşi başka bir canlı var mı acaba?
Böyle söylediğim zaman bana şunu söylüyorlar:
-İyi de,sen et yemiyor musun?O hayvanlar nasıl kesiliyor sanıyorsun?Tabi kesilecek,protein kaynağıdır et.
Elbette,ben vejeteryan değilim ve et yiyorum ama evde kesmiyorum hayvanı,mezbahaneden kesilmiş eti alıyorum.
Orayı da denetleyemem ki,doğru mu kesiyorlar hayvanı diye?
İnanmak istiyorum yalnızca,inanmak.
Hoş!
Bu ülkede ne usulünce yapılıyor ki,hayvanlar da buna uydurulsun.
Vur boğazına bıçağı....
3 milyon 550 bin hayvan kesilecek bu yıl.
Bunca hayvanı yok et,sonra da ucuz et bekle.
Oldu!
Eti rüyanızda görürsünüz ancak,rüyanızda!

10 Eylül 2016 Cumartesi

#Hayatımızda hep şablon insanlar dolu.Bir farkındalık olmalı elbette ama nasıl?
Botokslu kadınları,saçı,sakalı birbirine karışmış aynı tip erkekleri bir kenara alalım ama .....
Bu kadar da olmaz,yeter artık modeli erkekler.....
Dün,adliyedeydim ve bir müdürle konuşuyorum ve de karşımda biri oturuyor.
Saçı yok,kocaman göbekli,tişörtünün altından teni görünüyor,iyi kokmuyor ve göbeğine kadar uzamış sakallı bir erkek....
Ben konuşurken araya girdi ve 'Siz kim oluyorsunuz?dedim;
-Avukatım demez mi?
Bir adama baktım,bir de duruşuna,on tane davam olsa,birini dahi bu adama vermem.
Bu ne kılık ve görüntü yahu!
Avukat dediğin,eli yüzü düzgün,üstünde cübbesi,temiz-pak yüzüyle karşımıza çıkmalı.
O sakal nedir allah aşkına?
Adliye,resmi bir kurumdur ve kılık kıyafet de,ordaki kişiler de kurumsal kimliğe uymak zorundadır.
Tabi,saçından utanıp,beze dolanan o ucube görünüşlü kadın avukatları asla yazıma konu etmiyorum,bugün erkekler....
Ekranda Fashion One kanalı ve bir defile...
Podyumda uzun saçları,püsküllü kolyeleri,etekleriyle erkekler yürüyor.
Kamera yakın çekim alana kadar valla onları kadın manken sandım ama değilmiş.
Bu nasıl erkek yahu!
Erkek dediğin,anatomik yapısı farklı,saçı,sakalı düzgün,kıyafetleri durumuna uygun olmalı.Etek giyen erkek mi olurmuş!
İskoçlar,hadi gelenek diye Gayda çalarken giyiyor da,ne ara modacılar İskoç modelini benimsedi?
Sevmedim bu erkekleri.
Tamam!
Metroseksüel erkek de itici ama bu kadar sarsak,pespaye kılıklı,göbeğine kadar inen sakallı,kötü kokan,aldığı eğitimin hakkını vermeyen erkek mi olur?
Biraz bakımlı olun arkadaş!
Müdür sıfatlı adamlarla konuşuyorsun,yaka bağır açık,üstünde on günlük tişört,ütüsü milattan kalmış pantolon ve parfüm bile kokmayan bedeniyle o makamda ne işi var dedirtiyor insana ama neyse....
Bunlar da adam,diğerleri de.
Hangisi daha çekici?
Seç-Beğen-Al! ;);)
#Bir kurban bayramı daha geliyor.Kurban olanlar hayvanlar mı yoksa kan gölüne dönecek yollarda trafik teröründe can verecekler mi bilinmez ama .....
Kurban Bayramı,dini bayramlarımızdan biri.Büyük ve küçükbaş hayvan kesmek de işin ritüeli.
Peki,Kurban bayramında ne yaşanıyor,nelere mal oluyor bir bakalım mı?
Bu yıl,Tarım Bakanlığının açıklamasıyla:850 bin büyükbaş,2.7 milyon küçükbaş;toplamda 3 milyon 550 bin hayvan kesilecek ülkemizde.
Etin kilosunu kaça yiyorsunuz?Kıymanın,kuşbaşının,kaburganın,ciğerin falan?
Fiyat aralığı değişkenlik gösteriyor yıl boyu ama garibanın tenceresine elbette girmiyor et.
Peki neden?
Çünkü;etin fiyatı çok yüksek.Hayvan az,besicilik pahalı,yurt dışından ithal et derken,herkes şikayetçi durumdan ama çözüm derseniz;Tarım Bakanı nerde derseniz?
Tarım Bakanı Faruk Çelik,eskiden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıydı,hani şu SOMA CİNAYET'i sırasında bakan olan şahıs.
Çalışma Bakanıyken çok iyiydi,şimdi Tarım Bakanı oldu,memlekete refah geldi inanın.
Çalışma bakanıyken insanlar öldü,Tarım Bakanı oldu sıra hayvanların katlinde.
Ülkede bir tarım politikası var mı hiç duydunuz mu?
Verimli arazilerin sanayiye açılması,anız yangınları;hayvancılık,besicilerin dramı,pahalılık,çaresizlik ve elden çıkarılan hayvanlar.....
Bir bayram denerek,sanki hayvancılıkta çok gelişmişiz gibi 3 milyon 550 bin hayvanı keserseniz,bu hayvancılık nasıl çoğalacak ve vatandaş nasıl ucuz et yiyecek?
Cebine asgari 750 TL koyan vatandaş,koyun,keçi vs keser ve koyar derin dondurucusuna,bir sene boyunca o eti yer.
Ya kesemeyenler?
Eskidendi,çok eskiden,kurban kesince konu-komşuya dağıtma işi.
Şimdi herkes kendine....
1 sene hiç değilse,şu hayvan kesme işine bir sınırlama getirilse de,hayvancılığımız gelişse,çiftçimiz sektörel bazda iyileşse,bu durum etten,süte,yumurtadan besin zincirine kadar vatandaşın çıkarına olsa olmaz mı?
Tabi ki olmaz!
İthal Anguslar,Mersedesler nasıl girecek de dışarıya döviz aktaracağız?
Paramız bol nasıl olsa!

8 Eylül 2016 Perşembe

#Twitter'de şöyle bir tvit gördüm ve bu yazıyı yazmak farz oldu.:
'Tıbbi araştırmalarda hayvan kullanmak yerine tecavüzcüleri kullansınlar! Kes, biç, daya ilaçları... en fazla telef olur amına koduklarım! 
Hani bir doğruyu söylerken,bir diğerini utanca boğmak var ya,işte aynen durum bu.
Şu andaki bu yazıyı,bir kadın olarak utanç duyarak yazdığımı bilmenizi istiyorum.
Trafikteyim ve bir araç sinyal vermeden sola kırdı.Hatalıydı elbette çünkü arkadan gelen araç çarpabilirdi ama çarpmadı neyseki.
İnsanız ve hata yapabiliriz.Olmasa iyiydi ama dalgınlık işte.
Böyle durumlara şoför,hatalı kişiyi korna çalarak uyarır ve basar,gider ama tanık olduğum araç sahibi bakın ne yaptı:Önce korna çaldı,sonra sağa park etti ve aracından indi ve de söyledikleri:
-Senin A.... A.... K......;Senin Ananı S.....;Senin Ananı evdeki Bacını S....., seni O.... Ç.....
Küfürler gırla gidiyordu.
Bir insanın beyni ve dudakları eşgüdümlü çalışmayınca ortaya böyle kepazelikler çıkıyor elbette.
O şoför,evde bir bacı vardı da bilerek mi küfretti bilmiyorum ama.....
Kardeşim,hani bu ülkede analar kutsaldı,hani cennet anaların ayağının altındaydı;hani analarımız baş tacımızdı?
Ama ilk fırsatta yatağa atmayı düşündüğünüz kişi de analar mı yani?
Başka türlü küfre 'Senin ananı S....'diye başlanmasını nasıl açıklamalıyız?
Hep kadınlar,hep kadınlar.....
Hiç utanmıyor musunuz beyler?
Küfür ederken,ağzınızdan çıkanı kulağınız hiç duymuyor mu allah aşkına?
Cinsel gücünüze çok mu güveniyorsunuz da,anayı,evdeki bacıyı aynı anda götürmeyi düşünüyorsunuz?
Allah kahretsin topunuzu!
Böyle durumlarda,aklımdan hep şu geçiyor:Küfreden erkeğin karşısına o anayı ve bacıyı getireceksin ve 'Al işte,küfrettiğin kadınlar bunlar.Hadi yap ne yapacaksan'demek istiyorum.
Yüzü kızarır mı dersiniz?
Bakınız sevgili erkekler....
Biz kadınlar sizin fantezi objeniz değiliz,kızdığınız durumlarda küfredeceğiniz insan değiliz,Şu dilinizden dökülenleri kulağınız duysun artık,öbür türlü,yeminle biriniz elimde kalacaksınız.
Ağzınızın üstüne bir çakacağım göreceksiniz küfretmeyi.
Yeter yahu,ayıp,ayıp!
Size bir örnekle yazımı bitireyim:Yürüyorum ve iki erkek kavga ediyor.Biri hızını alamadı ve karşısındaki adama(ki,yeni bebeği olmuş adamcağızın)
-Senin yeni doğmuş bebeğini S....'dedi.
Bir adam döndü ve 'Ayıp be adam,yeni doğmuş bebekten ne istiyorsun?dedi.
Aradan kısa bir zaman geçti ve adamı gördüm,felç inmişti tüm bedenine ve kollarından sürüterek yürütmeye çalışıyorlardı.
İlahi adalet budur işte.
Sen,kundaktaki bebeğe küfredersen böyle çarpılırsın.
Hiç üzülmedim onu görünce.
Tıpkı,evdeki bacıyı ve anayı sıraya dizen ahlaksızın da başına bir şey gelse hiç üzülmeyeceğim gibi.
Adi herifler,Kalıbınıza bakılsa adamdan sayılırsınız bir de!
Yeminle,biriniz elimde kalacaksınız bir gün,yeminle!
#Zorkun Yaylasında afişler asılmıştı ve afişlerde diyordu ki;'Osmaniye belediye başkanı sayın KADİR KARA'ya,Zorkun yaylasına yaptıklarından dolayı teşekkür ediyoruz.'
Bu afişleri okuyanlar,sanki Osmaniye belediye başkanının Zorkun yaylasına bir katkısı olduğunu düşünebilir ama peki öyle mi ?
Neyin teşekkürünü ediyorlar yayla sakinleri acaba?
-Yıllardır geleneksel olarak yapılan ve ünlü sanatçıların geldiği,esnafın tezgahına bereketin yağdığı,sosyalleşmenin en güzel örneklerinin sergilendiği ÇOCUK ŞENLİĞİ'ni son yıllarda çeşitli bahanelere sığınarak yaptırmadığı için mi;
-Yoksa,tüm yaylada her yerde gördüğüm su kaçakları yüzünden evlerde akmayan musluklar için mi,
-Ana yolları asfalt yapıp,evlere ulaşılmaya çalışılırken çamura saplanan arabalar için mi;
-Diğer kurumlarla eşgüdümlü çalışmayıp,karanlığa kaldığımız ara sokaklar için mi;
-Ambulans çağırdığınızda ne bir sokak ne de meydan adı yüzünden yolu bulamayan sağlıkçılar için mi;
-Ya da,Zorkun'a çıkarken 49 yıllığına kiraya verilen ve adamın birine özel tahsis edilen orman arazisi,kesilen sayısız ağaçlar için mi;
-Zorkun Yaylasını yayla olmaktan çıkaran,pasif bir yerleşke haline gelmesine izin verdiği için mi?
-Yoksa en önemli konu,yol boyu evlere tapu verip,bizim gibi parasını verip alınmış,belgeli 80 yıllık evleri es geçip,Osmaniyelilere çektiğiniz kıyak için mi?
İşinize nasıl gelirse diye bir şey yoktur,işin usulü ve bir hak ediş varsa o bizimdir,yalnız Osmaniyelilerin değil.
Neyine teşekkür ediyorsunuz belediye başkanına?
Yağ çekmenin başka bir boyutunu mu icat ettiniz acaba?
Tam 42 yıldır Zorkun yaylasına çıkarız.Çocukluk anılarımın yaylası nerde,şimdiki Zorkun nerde!
Elbette,her şey gibi Zorkun'da da değişim yaşanacak ama bu denli yozlaşma,bu denli korkuyla yaşamanın izahını ben bilmiyorum.
Zorkun Yaylası bir marka olabilir,ünlü Zorkun Tavası,ünlü Sucuk-Ekmeği,kışın,karın altında kalan o muhteşem güzelliğiyle neden Zorkun'dan bir marka yaratamıyorsunuz sayın başkan?
Ben,bir yayla sakini olarak size teşekkür falan etmiyorum.
Çünkü fazlasıyla eksiksiniz benim gözümde.
Seneye ÇOCUK ŞENLİĞİ'ni yeniden başlatmayla işe başlayın derim.
Yardım isterseniz gönül işi yaparım.
Çünkü Zorkun'u seviyorum.

6 Eylül 2016 Salı

#Zorkun yaylasına çıkmak için mutlaka Osmaniye'den geçmek zorundasınız.
Osmaniye ilini gören vardır mutlaka ama şöyle tanımlayayım bu ili;koca koca çirkin binalar dikip,bunu da kentlilik sanan kocaman bir köy Osmaniye.
Ne doğru dürüst kesişen yolları var,ne bir gölgelik yeşil alanı var,kentlilik bilinci.
Her taraf çirkin binalar dolu,üstelik de her yer inşaat;toz,toprak içinde,çirkin bir şehir Osmaniye.
Boşuna il yapılmış,Adana'ya bağlı bir ilçe olarak kalsa belki daha iyi gelişirdi.
Belediyecilik zayıf,alaturka ve alafrangalılık birlikte yürüyor Osmaniye'de.
Eğer yolunu Osmaniye'ye düşerse gözünüze ilk çarpan şey,binaların balkonlarının ortasındaki silindir kolonlar.
Çukurova,bir cehennem bilen bilir.Burda,balkonsuz ev olmaz ama Osmaniye'de,balkonların ortasına kolon koyma manyaklığı var,alan daralması,çirkinlik,ucubelik had safhada.
Bunları çizen ve uygulayan mimarları,mühendisleri mezun eden üniversitelere yazıklar olsun.
Park yeri yok,zaten park da pek yok kentte.
Yürümeye kalksanız bu sıcakta,nefes alacak bir ağaç gölgesi yok.
Her yere bina dikmeyi marifet sanıyorlar,üstelik de çok çirkin.
Osmaniye'de,belediye içki satan yerlere ruhsat vermiyormuş örneğin.
Yaylaya çıkarken birkaç bira alayım dedim,koskoca kentte bayi yok.Bütün şehri dolaştım nerdeyse.
Az daha gitsem,zaten Zorkun'a çıkmış olacaktım,bu derece çağ dışı bir kent olmuş meğer.
Osmaniye,Suriyeli işgali altında.Adres sorayım dedim,adamlar karşımda Arapça konuşuyor.

Bunlar ülkelerine dönse ya artık!
Her yerdeler inanın.
Neyse....
Bu yazı da bitirdik Zorkun Yaylasında.
Yağmur,soğuk ve kimsesiz kalmış,yayla evleriyle işte size son Zorun Yaylası fotoğrafları.