29 Şubat 2016 Pazartesi

#Bir toplumda ahlaki çöküntü yaşamın her alanına sinmişse,o toplumdan elinizi yavaş yavaş çekeceksiniz ve umutlarınız başka bahara kalacak.
Yolsuzluk,rüşvet,rant,yalan,dolana sığınmış iktidarlardan çektiği kadar,hiçbir şeyden çekmedi bu ülke.
Yine bu ülkede,namus cinayetleri adı altında insanlar öldürülüyorsa ve siyasiler ahlaksızlığın kitabını yazıyorsa,bu adamlara 'Dur'demek gerekmez mi?
İnsanların özel hayatı kendilerini ilgilendirir.Eğer bir erkek,eşini aldatıyorsa,bu durum eşiyle kendinin arasındadır ancak,'başkalarına gelince tükür,bana gelince yarabbi şükür'diyen bir ahlaksızlığı yapamazlar.
Tuğrul Türkeş....
MHP'nin ağır toplarından biriydi.MİT tırları konusunda yaptığı utanç verici açıklamaları biliyorsunuz.
Çark etmenin,yanaşma olmanın hakkını iyi verdi doğrusu ve AKP'ye geçti.
Babasının kemiklerini iyi sızlattı ayrı konu.
Bu zat,eşiyle 14 yıldır boşanamıyormuş.Bu nedenle,kendine bir Rus sevgili tutmuş ve bir de çocuk yapmış.
40 günlük bebeğe Alparslan adını verince görev tamamlanmış olmalı ancak....
Bu zat;'Ben boşanmadım ama İMAM NİKAHIYLA evlendim,ne var bunda,resmi karım'derse,siz de,bu ülkenin bir vatandaşı olarak 'Dur bakalım arkadaş!Bu ülkenin resmi nikah zorunluluğu var.Sen ne hakla resmi nikah kıymadan imam nikahı kepazeliğiyle kendine metres tutup,bir de bunu meşru gösteriyorsun?'deriz.
Tıpkı,AKP'li diğer bakanın sekreterinden çocuk yaptığı gibi.
Medeni nikahlı bir eşiniz var ama siz utanmadan,yüzünüz hiç kızarmadan kendinize metres tutacaksınız,sonra da pişkince mikrofonlara konuşacaksınız öyle mi?
14 yıldır bir eşi boşayamamak diye bir şey yoktur.Anlaşmalı,anlaşmasız ya da her neyse,eğer bir kadından boşanacaksanız,bu dava 14 yıl sürmez.
Ama siz aslında,çocuğumun anası,evdeki yedek unsur,bunca yılın da hatırı var,e,vefa da önemli,ben boşanmam ama kendimi eğlendirecek maceralara da yelken açarım'derseniz,gider bir sevgili tutarsınız kendinize.
Çocuk da yaparsınız,AKP'den nemalanmak da.
Aslında 2 yetmez.Biliyorsunuz,İslamın şartı 4 ve katları şeklinde gidiyor.Kadın dediğiniz ne ki?Atarsınız yatağa olur biter.1,2,3,4...Hatta bakabilecekseniz 8-12-16...
Evinize yavru köpek alıyorsunuz çünkü.Kadını yedekleyin,bırakın,olmadı yenilerini katın hayatınıza.
Kadın dediğiniz ne ki?
Gerçi;
Kılavuzu MUTA NİKAHIYLA harem olanın, hayatı böyle İMAM NİKAHI ahlaksızlığından çıkmaz!
Pişkinliğine de şapka çıkarmak gerek ayrı konu.

28 Şubat 2016 Pazar

#Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı,Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği karar için' Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" diyemez.
Burası bir hukuk devletidir ve Anayasa Mahkemesi en üst makamdır.Verdiği karar yargılanamaz,tartışılamaz.
Hukuk tanımayan bir cumhurbaşkanı olabilir mi?
Devletin zirvesindeki kişi bunu yaparsa,sıradan vatandaşlar ne yapacak?
2008 yılında,Anayasa Mahkemesi AKP'yi kapatma davasında 'Parti kapatılamaz ama hazine yardımının bir kısmı kesilmeli'kararını vermişti.
Sayın Cumhurbaşkanı,o zaman neden AYM kararlarını tanıdı da,şimdi tanımıyor?
Hukuk,senin işine geldiği gibi işlemez.Hukuk,tüm vatandaşları kapsar,koruma altına alır.
Kaldı ki;gazeteciler ne yapmıştır?Adana Savcılığının yakaladığı tırlardaki silahları belgeye dökmüş,kameraya almış,gazeteciler de resmi belgeleri yayınlamıştır.
Burda suç nerdedir?
Savcılığın tutanaklarıdır açıklanan,fotokopi değildir.
Ayrıca;Başbakan sayın Davutoğlu,El Cezire kanalında bakın ne açıklamıştır:
“Eğer Suriye halkına Türk desteği yoksa kendilerini nasıl savundular? Halep’i savunabilirler miydi? Eğer bugün gerçek Suriye ılımlı muhalefeti varsa bu, Türkiye’nin desteği sayesindedir.
İşte,itirafın belgesi budur.Suriye'nin içişlerine nasıl karıştığımızın,3 milyon Suriyeli göçmeni neden başımıza bela ettiğimizin belgesidir bu açıklama.
Suriyeli muhalif gruplara,Türkiye ne yardımı yapmıştır?
Battaniye mi göndermiştir,yoksa gıda mı?
Suriyeli muhalifler,yani terör grupları,yani IŞİD,yani El Nusra,yani ÖSO vs,lolipop şekeri mi attılar savunma yapmak için?
Onca silah,bomba,mühimmat nasıl ellerine geçti bu terör gruplarının,kim sağladı?
Suriye'ye kara yolu nerden geçiyor?
Bir ülkeyi karıştırmak isterseniz,hava,kara ve deniz yoluyla elinizden geleni yaparsınız.Kara yolu bağlantısı bizim sınırlarımızdır
O halde?
Sayın Cumhurun başkanı,hukuku tanımıyor,yasaları tanımıyor da,üstünde oturduğu saray,bindiği uçak,kendisine verilen bu ünvan,eşi,sayın Emine Erdoğan'ın '90 yıllık enkazı kaldırdık'dediği bu ülkeden,nice cumhurbaşkanları gelip geçer ama bu ülke BAKİ KALIR!
'AYM'yi tanımıyorum' demek,talihsiz bir açıklamadır,bir siyasi garabettir.

27 Şubat 2016 Cumartesi

#Andırın,Kahramanmaraş'ın ilçesi.1.100 rakımlı,her tarafı ormanlarla kaplı.
Daracık yolları,üst üste binmiş ve soğuklara karşı geneli giydirilmiş eski,yeni binalarıyla gelişmeye çalışan bir yer.
Arkadaşlarımla,çok övdükleri balık tesislerine gittim bugün.Cidden,balıklar çok güzeldi.
Andırın....
Babamın,bizi yayla diye götürdüğü,okuluna bile gittiğim,çocukluk anılarımın geçtiği bir yer....
Devamını Gör
#Dün,ekranda Can Dündar-Erdem Gül'ü izliyorum.Silivri'yi anlatıyorlar.
Bir insanı,bir odaya tıkmak ve gökyüzünü göstermemek ne korkunç bir şey.
Elbette bir insan suçluysa bu cezayı almalı;ya değilse?
Bir hücreye hapsedilmek....
Dört bir yanınız duvar.Konuşacak kimse yok.Avluya çıkıyorsunuz,göğün mavisini göreceksiniz ama tel kafeslerin ardına saklanmış gökyüzü.
İnsan,hangi aralıktan güneşi daha iyi görebilir ki?
Binlerce küçük kareden oluşmuş tel....
Bir insanı,bir odaya kapatıyorsunuz.Her yer beyaz duvar.Ses yok,yalnızca adımlarınızdan çıkanı duyuyorsunuz.
İnsan,bu sürede çiçeklerin kokusunu unutur mu;ya güneşin sıcacık aydınlığını?
Soğuk betonun ağır kokusu,dışardaki hayat ve özlem....
İnsan,sevdiklerine nasıl da hasret kalır böyle durumlarda değil mi?
Saçının kokusu,sarıldığında ten teması,insan insana duygu alış verişi.
Can Dündar-Erdem Gül,tanınmış iki gazeteci.
Ya olmasalardı?
Medya,bu kadar olayın üstüne gitmeseydi,dışarı çıkabilirler miydi?
Ya cezaevlerinde,suçu sabitlenmeden yatan isimsiz insanlar....
Onlarca kişiyle,bir odaya tıkılmış yaşamaya zorlanan mahkumlar!
Gazete okuyorlar mı,ya televizyon ya sevdikleriyle iletişim kurabiliyorlar mı yeterince.
Ya dendiği kadar suçlu değillerse ne olacak?
Bu ülkede yasalar var mı gerçekten?Bu ülkede,işini layıkıyla yapan hakimler,savcılar.....
Birikmiş dosyalar yeterince inceleniyor mu örneğin?
Kaç insan,suçsuz yere cezaevlerinde şu anda?
Hukukun üstünlüğüne inanmak istiyoruz elbette.
Bir insanın elinden gökyüzü hakkını almak.
Mahkumlar,Recep Tayyip Erdoğan gibi konforlu odalarda,Abdullah Öcalan gibi doktor kontrolünde,tenis oynayarak,istediği kişilerle,canı istediği zaman görüşerek mahkumiyet yaşamıyor bu ülkede.
Cezaevlerinin dramını kimse görmüyor.
Sahipsiz öyle çok insan var ki!
Hava gri olsa da şu anda,başınızı camdan çıkarabilir,yağmurlu havayı soluyabilirsiniz.Sokakları özgürce dolaşabilirsiniz örneğin.
Özgürlük ne güzel şey!

26 Şubat 2016 Cuma

#Bugün,'Dünya Dedikodu Günü'.
Hadi,biz de biraz gıybet mi ne diyorlar, dedikodu yapalım. smile ifade simgesi
Kadınlar çirkin olur mu? 
Tabi ki olur.
Ama makyajı dayadın mı,en çirkin kadın bile bir Afrodit'e dönüşür.
Bakınız,bir örneği bizde var.Afrodit diyerek,Afrodit'lere hakaret mi ediyorum acaba bu kadını benzeterek?
Gerçi,aslı çok bet,makyaj da kurtarmıyor onu.
Kocası,o dört çocuğu nasıl yaptı,hayret!
...........
Burası sansürlü olsun isterseniz. wink ifade simgesi
Bir kadın,çirkin olur da bu kadar mı olur Allah aşkına?
Zaten,çok da cahil.Eline kitap veriyorlar,kapağını okumayıp,ki;okusa da anlamaz-dı; sırıtıyor.
Şimdi de,zırvalamanın kralını yapmış.Yüzü çirkin ama içinin çirkinliğini,badana yapılmış suratı bile örtemiyor. Önceki fotoğraflarına bakıyorum,alınmamış,ot gibi kaşlar,bıyıkları,kocasını bile geçmiş,yüzüne fondöten ve pudra uğramamış,öyle çirkin ki.....
Şimdi ise,kaşlar yay,yüzü badana,kıyafetleri de en pahalısından ama zevksizlik akıyor.Gel de beğen bu kadını?
Fazla mı acımasız oldum acaba?
Bir kadını istediğin kadar güzelleştir,ağzını açtığı anda çirkinleşiyorsa,o kadın çirkindir.
Lafı,sözü bir şeye benzemiyor,kocasının ardında sünepe duruyor,arada bir de azar işitiyor....
Çirkin kadın var mı?
Var tabi ki,İşte burda!
Kim diye merak ediyor musunuz?
Valla söyleyemem.
90 yıllık cumhuriyetimizin başlarında,ne kadınlar vardı değil mi?
Asil duruşlu,eğitimli,görgülü,şarkı söyleyen,vals yapan.
Ne kadınlar vardı ama şimdi yoktular!
#Ne tuhaf bir ülkeyiz artık.
Önce 'Bu işin peşini bırakmayacağım'diyerek Can Dündar ve Erdem Gül'ü içeri attır,92 gün sonra da salıverilsinler ve AKP bunu 'hukuk başarısı,sevindik diye açıklasın.
Yahu!
Bu gazetecileri,senin atadığın hakimler içeri tıkmadı mı?Cumhurbaşkanının başdanışmanı Burhan Kuzu (Üstelik de anayasa hukukçusu ) diyor ki:' Ak Parti'nin yaptığı Anayasa değişikliği ile getirilen Bireysel Başvuru sonucu oldu.Bu kararı Erdoğan ve Gül'ün atadığı hakimler verdi.Tutuksuz yargılanmak,suçsuz oldukları anlamına gelmez.'
Dün akşam,bir gazeteci bakın ne diyordu bu dava için:'Görüyorsunuz;AKP, hukuku savunan bir partidir.Gazeteciler özgürlüğüne AKP iktidarı sayesinde kavuştu.'
Akıl tutulması bu olsa gerek.Hem suçlayacaksın hem bırakacaksın ve sonra da,zeytinyağı gibi üste çıkacaksın.
PES!
Bazı analar bir evlat doğurur yedi cihanda sözü edilir ama bazı analar da evlat doğurur 'Doğmasaydı keşke' dedirtir insanlara.
M.Ö 9. yüzyılda,Bir tapınak yazıtında der ki:'
Hatırlar mısın,doğduğun zamanları?Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.Öyle bir ömür sür ki,herkes ağlasın öldüğünde.
Bugün,sayın cumhurbaşkanının doğum günü.Tanrının,ona biçtiği ömrü bilmiyoruz.
Tenzile hanım,onu doğurduğunda,çevresindeki kimler sevinç gözyaşı döktü bilmiyoruz ama ölümlü bir dünyada yaşıyoruz.
Dilerim,sayın cumhurbaşkanı da öldüğünde,arkasında gözü yaşlı insanlar bırakır.
Hayırlı evlat olmak zor iş;en fazla ana-babanız üzülür ama hayırlı bir devlet adamı olmak.....
İşte bu en zoru çünkü;zarar verdiğiniz kitlenin ahını almamak gerek.
Vebali büyük olacaktır!
Burdan,sayın cumhurbaşkanına uzun bir ömür dileyelim ama akıl sağlığı en şart olanı diye de belirtelim.
Bazı analar Atatürk gibi bir evlat doğurur ama bazı analar da....
Ne diyelim?

25 Şubat 2016 Perşembe

#Reklamlardan illallah diyenlerden misiniz?
Gözüme bir haber ve reklam ilişti.Bu iki olay,toplumsal gidişatımızın,nezaket duygumuzun ne kadar dibe vurduğunu gösterdi bana.
Annelerimiz, bizlere bir şey alındığı zaman hoşumuza gitmese bile gülümseyerek ve teşekkürle almamızı,işimize yaramıyorsa da,haberi olmadan gereğini yapmamızı öğretmişti.
Olay ve reklamın içeriği ne derseniz?
Bir manken,mikrofonlara çıkmış ve doğum gününde gelen pırlanta hediyeleri kuyumcuya götürüp,değiştirdiğini söylüyor.
Bunu yapması elbette doğal çünkü yüzük parmağına küçük gelebilir,kolye abartılıdır,bileklik büyüktür.
Buraya kadar normal de,yaptığı değişimi,hediye getirenlerin duyması ne kadar şık bir davranış sizce?
Düşünsenize,yalnızca onu düşünerek bir hediye alıyorsunuz ve o bunu değiştirdiğini milyonlara reklam ediyor.
Acaba şunu mu kanıtlamaya çalışıyor:'Bakın,görüyorsunuz ne klas bir kadınım.Bana da böyle pırlantalı hediyeler geliyor.Beğenmiyorsam,değiştiriyorum.Çok pahalı bir insanım,çok.'
Reklama gelince....
Bir kadın,kaybettiği küpenin tekini kuyumcuya götürmüş ve yerine kolye ucu almış ve de bunu da göstere göstere yapıyor.
Ben,her iki kadına da hediye alan biri olsaydım,üzülürdüm doğrusu ve bir daha asla hediye almazdım.
Nasıl olsa değiştirecek ne gerek var değil mi?Ya da pırlanta küpeyi neden kaybetti?O kadar mı değersiz yani?Daha dikkatli olmalıydı.
Hani,bizlere şunu öğretmişlerdi:Biri,size bir hediye mi aldı,görsün diye giyinin,takın,hoşuna gider sizi mutlu ettiği için.Sonrasında,o duymadan birine verin.Sizin işinize yaramayabilir ama başkasına lazım olabilir.
Bazı şeyleri yaparken,karşınızdakinin duygularını incitmeyeceksiniz.Göstere göstere hediyeler değiştirilmez.Gizli yapın,ne yapacaksanız.
Bu kadınlara,anneleri belli ki nezaketi öğretmemiş.
Klas kadın olmak ne diplomayla ne de muhteşem vücudunuzla olmuyor hanımlar.
Duygular var ya,o duygular...
İşte o gerek insanın içinde,nazikçe kullanmak için.
#'Kandırıldım!'
Eskiden,çocukları kaçırmak için bir yöntem vardı.Çocuklara en çekici gelen renkli şekerler,balonlar,oyuncaklar bir çocuğu kaçırmak için yeterliydi.
Çocuk bu,saf haliyle,söylediğiniz her söze inanır,elinizi tutar ve sizinle giderdi.
Yetişkin bir insan nasıl kandırılır?
Eline balon vererek mi ya da şeker uzatarak mı?
Yetişkinlerinde,kendi içlerinde bir kandırma planı elbette oluyor ama daha planlı davranıyorlar süreçte.
Siyasi arenada ise durum bambaşka.
Bir devleti yönetmek ciddiyet ister.Ona sataşarak,bunu hedef göstererek,işine gelmeyeni içeri tıktırarak devlet yönetilmez.
Bakınız,kimler kandırmış bizimkini:
-Önce cemaat kandırdı.Cemaatle bir süre çalıştıklarını ama cemaatin kendini kandırdığını ve devletin içinde paralel yapı kurduklarını söyleyerek kandırılmış.Paralel,iki doğrunun aynı düzlemde koşut gitmesidir.
Aklıma takılıyor,bir süre aynı yolda yürümek nedir?Ne işler çevirdiniz bu cemaatle de çark ettiler?
-Beşar Esad,Esed olarak kandırmış.
İyi de,aynı B.Esad ile kırmızı halılarda yürüyerek,'Kardeşim Esad'diyen kendisi değil miydi?
-İsrail başbakanı,Filistin konusunda kandırmış.'One Minute'pazarlığını yapacaksın,oğlun İsrail ile ticarete devam edecek,düşman bellediğin İsrail en iyi dostun olacak ama sen kandırılacaksın.
-PKK kandırmış.Çözüm sürecinde silahları bırakacağını söylemiş de bırakmamış.
Tamam da,bu teröristleri Habur sınırında karşılayan,konvoy yaptıran,çadır mahkemelerinde aklayan siz değil misiniz?
3.5 yıldır,ülkenin Güneydoğusunda yığınak yaptıklarına da göz yumdunuz.O halde?
Birileri bizi fena halde KANDIRIYOR ama kim acaba?
-Suudi kralı kandırmış.Katar ve Suudileri arkasına alıp da,Suriye'ye girme planı yaparken,Araplara güvenilmeyeceğini bilmezsen,böyle oturturlar seni.
-Amerika başkanı.B Obama da kandırmış.Beyaz Saray ile Türkiye'nin açıklamaları birbirini tutmuyorsa,kandırılan cumhurbaşkanı mı,yoksa Türk toplumu mu?
Velhasıl!
Kimsenin kandırdığı falan yok cumhurbaşkanını.Yanlış ata oynarsan,at seni üstünden atar güzel kardeşim.
Attan düşmeyi iyi bilir sayın cumhurbaşkanı.
Şimdi niye'KANDIRILDIM'diye şikayet ediyorsa?

24 Şubat 2016 Çarşamba

#AKP'li belediyenin düzenlediği 1. Uluslarası Zeytinburnu Öykü Festivali'nin kapanış gecesinde, festival'in Onursal Başkanı öykücü Rasim Özdenöner'in 'Sedir yaprağı' isimli hikâyesi tiyatro oyununa uyarlanmış.
Oyun,bir çocuğun babasını aldatan annesini vurmasını anlatıyormuş.
Rasim Özdenöner adını hiç duymadım.Ben duymadığıma göre önemli bir şahsiyet değil. 
Bu şahıs,cumhurbaşkanına yağdanlığı ile tanınıyormuş.Hele,neden adını duymadım diyordum,bundanmış meğer.
Neyse....
Gelelim şu aldatma meselesine:
Türk toplumu,çok gelenekçi bir toplum.Kocasını aldatmak,her babayiğidin harcı değil.
Kaç kadının kocasını aldattığını duydunuz bugüne kadar?50-100-200....
Peki,soruyu bir de tersten soralım:Eşini aldatmayan koca var mı?
Bu zat,evdeki çocuğa,annesini aldatan babasını da vurduruyor mu peki?
Eğer aldatmak bu kadar ahlaksızlıksa,neden baba değil de anne?
Ne kadar tehlikeli bir gidişatttayız.Bir çocuğa hem silah veriyorsunuz hem de annesini vurduruyorsunuz.
Gerekçesi,annesinin babasını aldatmış olması.
Çocuk ne anlar aldatmadan? Ahlak bekçiliği yapmayı küçük yaşta beyinlere kazıyorlar böyle.
Aldatmak.....
İnsan neden aldatır karşısındakini?
Sevgi mi azalmış,saygı mı bitmiş,usanmışlık mı başlamış,yoksa hayatın yükü mü zorlamış insanı?
Hiç biri aslında.
Eşini aldatan kocanın kaçı eşini bırakıp da sevgilisiyle evleniyor?Evdeki eş,çocuklarının annesi,evdeki yedektir aldatan koca için.
Gider,çiçeklere konan böcek misali uçar da uçar,ne zaman ki,elden düşer,kürkçü dükkanında yeri hazırdır.
Böyle kocaları ancak teneşir paklar ama bu arada olan da evdeki kadına olur.
Evde bekler de bekler,o kocanın bir gün kendine döneceği hayaliyle.
Oysa,hiçbir şey eskisi gibi olmaz dönse bile.Bunu anladığında da vakit çok geçmiş olsundur artık!
Bu çocuk,madem o kurusıkı silahı ateşleyecek,bari babayı vursaymış.Annesini kimbilir nelerden kurtaracak fena mı yani?
Nasıl olsa koca aldatacak,baştan durduruyorsunuz.
Bakın,toptan çözüm!
Şakası bile feci değil mi?
Bu belediyeyi de,bu oyunu yazanı da eline alacaksın....
Allah ne verdiyse artık!
#21. kez saraya muhtarları topladı.Pişkin pişkin sırıtıp,ellerini patlatırcasına alkış tutuyor,muhtarlar da,neye tutuyorlar acaba?
Ülkemizde yaşananların farkındalar mı örneğin?
Yaklaşık 3 milyon Suriyeli göçmen,üstüne 70 bin daha mülteci.
Sormak gerek,bu kadar insan nasıl beslenecek?Çocuklar nasıl eğitim alacak,sağlıkları nasıl korunacak?
Sürekli üreyen kadınlara nasıl gebelik ve gebe kalmama yardımı yapılacak?
Kışın soğuktan,yazın sıcaktan ne olacak bu insanlar?
Daha da önemlisi,biz neciyiz ki,bunca insana bakalım?
Ekonomi dibe vurmuş,halk gittikçe yoksullaşıyor.Biz işsizken,gelenlere iş,aş nasıl verilecek?
Muhtarlar çılgınca alkışlıyor da neyi acaba?
Cumhurbaşkanı sürekli ayar verme peşinde.Meclise,terörist cenazesine katılan HDP'li vekiller için fezleke ve karar çıksın diyor.
Bu meclisin kendi iradesi yok mu Allah aşkına?
Cumhurbaşkanı deyince emir telakki edecek öyle mi?
HDP'li vekiller de olayları kaşıyor,ayrı konu.
Cumhurbaşkanı,hala Suriye politikasında bir ağırlığı var sanıyor ama PYD'yi alan Rusya ve Amerika,çoktan Suriyeyi geçti.
Kendini eyliyor ve konuştukça,konuşuyor 'DAEŞ,DEAŞ,PYD,YPG,EL NUSRA' diyor bir türlü 'IŞİD' diyemiyor hala.
Sanki o tırlarla silahı IŞİD'e Patagonya gönderdi.
'Terör örgütü en büyük kıyımı kürt kardeşlerime yaptı'diyen cumhurbaşkanı,bugüne kadar ölen türkleri yok sayıyor.
Reyhanlı'da,Suruç'ta,Ankara'da,İstanbul'da,Diyarbakır'da yalnızca kürt vatandaşlar mı öldü?
PKK,3 yıldır,o hendekleri kazarken,o silahları sokarken,AKP hükümeti sanki göz yummamış gibi,sanki teröristler Şırnak,Nusaybin
İdil,Sur,Cizre'ye dün gelmiş gibi,toplumu hepten salak yerine koyuyor.
Yoksa muhtarları mı demeli?
Muhtarlar,avuçlarını patlatırcasına alkış tutuyorlar da;elleri kızarırken bu ülkede hala kadınlar öldürülüyor,işçiler öldürülüyor,çocuklar öldürülüyor.
Biliyor musunuz;İstanbul-Kartal-Yakacık'da,bir anne köpeğe tecavüz edip,boynunu kırarak katlettiler.
Muhtarlar alkış tutarken bu ülkede,bunlar yaşanıyor!

23 Şubat 2016 Salı

#Hani,bir insanda önce sıfat olmalı dedik ya!
Amerika başkanı B.Obama'yı izliyorum ekranda.106 yaşındaki kadını almış Beyaz Saray'a,dans ediyor.
Eşi M.Obama'ya,14 Şubat'ta yazdığı mektup,yapacağı kabaklı ekmek ve sebze tabağı hazırlamasının ardından da masaj yapacağını söylemesini hayranlıkla izliyorum. 
Diyor ki;'Bugüne kadar bir çok karar verdim ama verdiğim en güzel karar sensin! 
E,daha ne olsun!
Ya telefonla bağlanan eşinin söylediği şiir....
Bir de,bizimkine bakıyorum.Saraya toplamış bakanlar kurulunu.
Sahi!
Bakanlar Kurulunu toplamak başbakanın görevidir,cumhurbaşkanına ne oluyor?
Anayasada böyle bir tanımı var mı?Aklına esiyor muhtarları topluyor,aklına esiyor kaymakamları topluyor,toplumun da sesi çıkmıyor bu anayasa ihlalleri karşısında.
Neyse....
Düşüyorum bizimkinin bir şov programına çıktığını.Eşine diyecek ki;! Hanım!Eve geldiğimde,sana havyarlı ordövr tabağı hazırlayacağım.Sen,alışkınsın bunları yemeye biliyorsun.Rize'nin yer sofralarında ,ailecek havyarla menü yapıyorduk.
Sonra,dört çocuğu,tek odalı evimizde uyutup sana SPA Masajı yapacağım.
SPA masajı ne mi?
Cahil!
Havyarı biliyorsun da,SPA masajını bilmiyor musun?
Yine neyse....
Düşünüyorum da,bizimkisi yine saraya,pardon Külliyeye,kadınları topluyor ve vals yapıyor.
Yok,bu kadarı hayal bile edilemez.Vals işini en iyi Atatürk yapardı. Kendini kıyaslıyor ama bu konuda da sınıfta kalır.
Sahi!
Neden kadınlar bu saraya davet edilmiyor?Rabia işaretiyle 'dört,dört' diye bağırırdı,kadınlarda ne olduğunu anlamaz,çılgınca alkışlardı.
Aşağılanmışlar,ezilmişler ne gam?
Şiir okur,biliyoruz ama eşine AŞK şiiri değil herhalde.
"Minareler süngü, kubbeler miğfer Camiler kışlamız..'diye başlar onun şiirleri.
Bir Obama'ya bakıyorum,bir de bizimkine.
NE TALİHSİZ BİR ÜLKEYİZ ARKADAŞ!

22 Şubat 2016 Pazartesi

#'İçki içerken herkes herkesin aklına gelir, ben seni çay içerken bile düşünüyorum..'
Bir insanın aklına düşmek nasıl bir duygu acaba?Hani,siz bilmiyorsunuz ama karşınızdaki sizi bırakın rakı içerken,çay içerken bile hayal ediyor?
Böyle bir tutku var mı bilmiyorum ama annem hep derdi ki;'Bir insana,sıfat da lazım'
Bir kadın ya da erkeği,çay içerken bile düşünmek için sizde yer etmiş olması gerekiyor.
Neyine vurulur ki bir insan?
Kaşına mı,gözüne mi,bakışlarına mı,gülümsemesine mi,neyine?
Sanırım,hiç de anlamayacağım bu çay içme meselesini.
Hadi,rakıyı içtikçe içersiniz ve sonunda 'O kedi buraya gelecek'havasına girersiniz ve genelde de havanızı alırsınız ama neyse...
Hiç kimse,'ilk bakışta güzelliğe önem vermem,önemli olan ruh güzelliği' falan demesin lütfen.
Ne yani,ilk sekiz üç saniyede ruh analizi mi yapıyorsunuz da,tanıladınız beğeninizi?
Yok böyle bir şey.Elbette ilk anda,duruşuna vuruldunuz.Saçı,makyajı,gülümsemesi,ses tonu,giyimi,kuşamı...
Aklıma,nur içinde uyusun annemin sözü geliyor.
Bir de Mehmet Cengiz denen,hani,Milletin A... koyan,AKP sayesinde memleketi babalar gibi söğüşleyen ve şu anda da,Artvin'i götürmeye çalışan iş adamı.
Sıfatına bakıyorum,bir de iki eşli olduğuna.Adamın sıfatına baktığınızda,ıssız bir adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız çakı,kibrit ve işaret fişeği bile daha çekici.
Bu iki kadın,bu adamda ne buldu da arkasına düştü acaba?
Yaptıklarını bıraktım,sıfatında bile bir meymenet yok ki!
Adamdaki de neyse artık.Haremindeki iki kadın yetmedi,Milletin A...Koyması bitmedi,şimdi de ağaçlara sardı demek ki.
Ne fantezi varmış arkadaş! wink ifade simgesi
Bu yazıya da siyaseti soktum da,allah beni bildiği gibi yapsın. smile ifade simgesi;)
Oysa,daha karpuz kabuğundan gemiler yapacaktık.
Daha çay içerken hayal süsleyecektik. ;)wink ifade simgesi

#18 yaşındaki gencecik bir kıza,matematik öğretmeni tecavüz ediyor ve kız intihar ediyor;
Otobüs firmalarının yarışından 24 yaşında bir üniversite öğrencisi ölüyor;
Her gün şehit cenazesi geliyor,sanki sıradan bir haber gibi;
Artvin'de kadın,genç,yaşlı demeden doğasını koruyanların üstüne asker,polis saldırıyor,insanlar ağır yaralanıyor;
Orman Bakanı,ağacı kesenlerin değil,ağaca sahip çıkanların peşine düşüyor;
Ülke kan revan içinde gidiyor;
Peki,bizim gündemimiz ne?
BAŞKANLIK!
Şırnak'taki kumanya isteyen askerlerimize HAVYARLI KUMANYALAR gitti mi acaba?
Şunu mu diyor cumhurbaşkanı:'Askerlerimiz bizim için çok değerli.Onlar istesin,en pahalı yiyecek havyarı bile göndeririz.'
Peki,'bu kadar kıymetli askerlerimiz neden ölüyor?' diye absürt mü olur,bir soru sorsam?
Havyarla besliyoruz,PKK'nın önüne atıyoruz!
Mideleri havyar görerek mi ölüme gönderiyoruz gençlerimizi?
28 can gitmiş.Hala DNA'ları çözülmemiş üstelik.Yani,paramparça olmuş bedenlerden söz ediyoruz.
Bunların anneleri,babaları,eşleri,kardeşleri,çocukları....
Ne kadar acı çekiyorlardır kimbilir şu anda?
Havyar yiyenler,ruhunuz duyuyor mu bunları?
Lahmacunu bile rüyasında gören evlerden çıkan gençler ölüyor,sizin çocuklarınız değil.
Elbette,hiçbir gencimiz ölmesin ama sen,çocuklarını özel okullarda okutacaksın,pamuklara sararak büyüteceksin,havyarla besleyeceksin ama ölen garibanın çocuğu olacak öyle mi?
Niye peki?
Vatanı korumak yalnızca bu gençlerin görevi mi?
Ülkemde,bunların artık bitmesini istiyorum.Genç kızlar,genç erkekler,çocuklar,kadınlar,asker,polis ne fark eder?
Hepsi bizim değil mi?
Son 14 yılda yaşanan her olayın sorumlusu AKP HÜKÜMETİDİR!
Teröre de göz yummuştur,teröristle de pazarlığa oturmuştur,gerekli yasal düzenlemeleri yapmayarak da tecavüzlere çanak tutmuştur.
Sokaklarda özgürce,can korkusu olmadan gezmek istiyorum.Her an sevdiklerimin başına bir şey gelecek endişesini istemiyorum.
Ağacımı,ırmağımı,deremi,ormanımı,yani doğayı,yani insanımı geri istiyorum ben ve ben;
BU HÜKÜMETİ DE İSTEMİYORUM!
ÜLKEYİ YÖNETMEYİ BECEREMİYORUSUNUZ.ÇEKTİRİN GİDİN ARTIK!

21 Şubat 2016 Pazar

#Can sıkıntısı ve gündem insanı tepe sersemi ediyor.Hava da,kurşun gibi ağır.
Hadi,biraz doğaya çıkayım dedim ve ağaçlar ve doğa ve sakinliğin peşinde ormanda yürüdüm epeyce.
Yağmur da başladı inceden inceye.
Ormanda yürürken,atılmış bir köpek yavrusu gördüm.Yavrulayan hayvanları böyle getirip,atıyorlar.Çelimsiz,besinsiz kalan yavrular ya soğuktan ya da açlıktan ölüyor.Olmadı, ormandaki diğer hayvanlar parçalıyor bunları.Ne kadar uğraştıysam getiremedim,barınağa ulaşamadım.Ben de otele doğru yönlendirdim hayvanı.Umarım,yarına sağ çıkar?
Gördüğünüz bitkinin adı Demirdelen Otu.Özellikle böbrek hastalıklarında ve kadınsal sorunlarda kullanılıyor.
Yayla komşumuz hasta,ona göndermek için topladım.Çok önemli bir bitki olduğunu belirteyim ve lütfen akınıza estiği gibi kullanmayın bu bitkileri.Yarardan çok zarar getirebilir çünkü.
Bitkinin kullanılma biçimini yazmıyorum.Eğer,merak eden olursa lütfen mail atın.Yanlış bilgilendirme olmasın okuyanlara.
Yürüyüş parkurunda az da olsa,spor yapan erkekler var.Hava soğuk olunca kimseler olmuyor alanda.Bazen,ben elbette.Alanda,elinde bıçakla birini gördükten sonra epeyce korkuyorum doğrusu yürümeye.
Burdan,sevgili erkeklere bir sözüm olsun,yapmayan lütfen alınmayınız!
Orman,babanızın doğal alanı değil.Kadın ya da erkek,orda spor yapan insanların önünde,aleni bir şekilde tuvalet gereksinmesi yapılmaz.Hiç mi medeniyeti öğrenmediniz birader?
Tamam,ormandasınız da...
Cidden ayıplıyorum sağda,solda ....
Neyse.
EDEP YAHU!
#Gata'da şehit oğlunun DNA tespiti için kan veren anne doktora; "Saçları da yanmış mıdır? Yanmadıysa ben onu saçının kokusundan tanırım".
İnsanı nasıl da derinden yakalıyor değil mi bu acı?
Dışardaki havada,dünden eser yok.Soğuk,gri bir hava ve az sonra yağmur başlayacak.İnsanı,her açıdan üşütüyor hayat.
Peki,ülkemizde bu acılar yaşanırken ne yapıyor devlet büyükleri?
Bizimkisi,şimdi de yarışma programları ve yemek programlarına takmış durumda kafayı.
Gaziantep,yemekleriyle ünlü şehrimiz.Unesco,Gaziantep'i,Gastronomi kenti ilan etti.
Diyor ki,hazret:'Yarışma programlarının çoğu gereksiz.Ninelerimiz,kız-erkek torunlarıyla geleneksel yemekleri anlatan bir yarışma programı yapsın.Daha çok ilgi çeker.'
Haklı elbette.Ekranlardaki yarışma,evlendirme,stil yarışmalarının pespayeliğinden gına geldi ancak......
Bu memleketin en önemli sorunu bu mu?
Yahu!
24 saatte 46 şehit geldi.7 Haziran seçimlerinden bu yana terör yeniden başladı.
Her yerden çıkıyor artık.Yeter ki,mikrofon görsün.Tutturdu bir BAŞKANLIK türküsü.Kendi çalıp,kendi söylüyor.Rusya'ya efeleniyor,Amerika başkanıyla görüşüyor ama,fakat,lakin açıklamalar birbirini tutmuyor.
Yani,bizimkisi konuşmaları yanlış aktarıyor topluma.
Buna,yalan söylüyor diyeceğim ama koskoca ülkenin cumhurbaşkanı da yapmaz değil mi?
Cumhurbaşkanı,memleketi saray sanıyor belli ki.Diyor ki:Şırnak'ta kumanya isteyen asker,HAVYAR BİLE İSTESE GÖNDERİN!
Teröristle çarpışan asker,silahları bırakacak ve o da ne?Kumanyada HAVYAR var.
Askerlerimiz,hayatlarında hep HAVYARLA BESLENDİKLERİ için hiç yabancılık çekmez,ne hoş!
Arada bir de,başbakan konuşuyor ama ne?
Artvin Cerattepe'de,madenin açık mı,kapalı olduğundan bi'haber konuşuyor da,konuşuyor.
Halk,Mehmet Cengiz'e 'Dur bakalım hemşerim,Burayı sana yedirmeyiz'diyor ama bizimkisi uyanamamış belli ki.
Başbakan şimdi,meclise emir vermekle meşgul.Bir vekil de çıkıp,'Kendine gel başbakan.Biz,senin emir erin değiliz.Burası parlamenter sistemle yönetiliyor.Ne hakla bize emir veriyorsun?'diyemiyor.
Bir ülke,böyle cumhurbaşkanı ve böyle başbakanla yönetilirse,bu memlekete bahar gelir mi?
HEP KIŞ,HEP KIŞ!
Bir anneyi,evladının saçının kokusundan tanıyacak kadar yok ederek yaktıysanız;
Yakan da,buna göz yuman da...
Dilerim,aynı ateşlerde yana-r-sınız!

20 Şubat 2016 Cumartesi


#Çok eskiden cepte taşınan aynalar vardı anımsar mısınız?
İşte bu çalışma bana o günleri,yani çocukluğumu anımsattı.
Çocukluğumda,erkeklerin cebinde,plastik kılıflı ayna ve incecik bir tarak olurdu.Sokakta bile çıkarıp,aynaya bakarak saçlarını taradıklarını anımsıyorum.
O zamanki erkekler,daha mı özenliydi bilmem.
Bir de,bu aynaları,çocukların birbirinin yüzüne tuttuğunu da anımsıyorum.Gözleri kamaşırdı ama severlerdi de bu oyunu.
Çocukluk işte!
Hani,gömlek aldığımızda,mutlak bir yedek düğmesi olur içerde dikilmiş.
O düğmeler kullanılmadan gömleği atarız.
İşte,evimizde böyle yüzlerce düğme birikir.Önce krem kutularında,sonra da kavanozlarda saklanır bu düğmeler.
Biriktikçe,birikir yani.
Bu düğmelerle, eski bez parçalarıyla,eski iplerle,yani ıvır zıvırla bile farkındalık yaratabilirsiniz evinizde.
Ya da birilerine hediye götürebilirsiniz.Belki mutlu edersiniz onları.
Adını ne koyarsanız artık...
İşte,böyle bir eser ve yapılışı.
#Dışarda,mevsim normallerinin üstünde aydınlık,sıcacık,güneşli bir hava var.
Baharı müjdeliyor dallara yürüyen su.
Güneşe bakıyorum,havayı kokluyorum.İlk cemre de havaya düştü bugün.
Tüm bunları izliyorum,çünkü yaşıyorum.
Bir yandan tasarım yapıyorum,bir yandan rölyefimin alçı kalıbını alıyorum.
Yapıyorum,çünkü yaşıyorum.
Televizyonu açmaya korkuyorum artık.Ya yeni şehit haberleri gelirse diye!
Dışarda yaşayan sevdiklerimi arıyorum 'Aman ha kalabalık yerlerde bulunmayın.AVM'lere gitmeyin,Çakmak Caddesinde,Turgut Özal'da,gezmeyin,en iyisi evde oturun'diye sürekli bir kaygının içindeyim.
Diyorlar ki;'İşte,terör örgütünün tam da istediği bu.Halk eve kapansın.'
Tamam da,bu korkuyu neden bana yaşatıyorsunuz hükümet yetkilileri?
Durdursanıza bu terörü?
Neden,dışarda güneşli,aydınlık bir hava varken,bu havayı içimde hissetmiyorum,neden korkuyorum o zaman?
Televizyona bakamıyorum çünkü,sıra sıra dizilmiş tabutları,üstüne kapanarak ağlaşan insanları,gözünden bir damla yaş düşen o kız çocuğunu görmek istemiyorum artık ülkemde.
Dışarda hava güneşli ve ben az sonra işimin başına döneceğim;şanslıyım!
Ya toprağın altına giren gencecik insanlar!Onlar benim kadar şanslı değil.
Yaşayacak ömürleri ellerinden alınmış toprağın altındakiler,üstündekiler....
İçimi acıtıyor bunlar,çok üzgünüm.
Ama mikrofonlara çıkmış ve hala
'YENİ ANAYASA ve BAŞKANLIK'diye konuşuyor.
Ne demeli?
Sözcükleri tükettim mi artık?

19 Şubat 2016 Cuma

#Ankara katliamını yapan kişinin PYD'nin kolu YPG üyesi Salih Neccar olduğunu PYD reddediyor,Amerika 'Türk hükümetinin açıklamalarına itibar etmeyin çünkü PYD olduğunu biz bulamadık'diyor,Suriye'Ne böyle biri ne de ailesi söylenen yerde yaşamıyor'diyor....
Yani,herkes PYD olduğuna inanmıyor ama bir tek bizim cumhurbaşkanı ve başbakan 'PYD de PYD' türküsü söylüyor.
Resmi rakamlara göre 28 şehidin olduğu patlamada,bu sabah DNA'lar eşleştirilerek cenazeler ailelerine teslim edildi ama Ocak ayında İzmir'de kiralanan,İstanbul,Diyarbakır,Ankara arasında turlayıp bomba yüklenen,plakası kopyalanan ve askeri servislere saldırı olacağının haberini alan istihbarat,olayı durduramıyor ama olayın üstünden 6 saat geçmeden,üstelik de parmak ucundan teröristi teşhis ediyor ve PYD diyor.
Madem,bu işleri çözmek bu kadar kolaydı,neden bu adamı durdurmadınız?
Yoksa,işinize gelen bir şeyler mi vardı bu katliamın yapılmasında?
Hani,Suriye'ye girmek için bahane falan.Hani,akla düşüyor da....
Biz çok mu salak görünüyoruz bu adamların gözünde acaba?
Suudi Arabistan kralı da,Suriye konusunda Putin'le anlaştı.
Rusya ve Amerika PYD'nin arkasında,bu PYD salak mı da,terörist saldırı yapsın?
Zaten arkasına almış iki süper gücü.
Türkiye,tabiri caizse 'Dımdızlak'kaldı ortada.Araptan dost olmayacağını hala öğrenemediler.
Katar ve Suudilere güvendiler Suriye konusunda ama sonucu görüyorsunuz.
Sen kim oluyorsun da,Suriye'nin içişlerine karışıyorsun?
Sen kim oluyorsun da,dünyaya kafa tutuyorsun?
Sen kim oluyorsun da,BOP'un eşbaşkanı diye adam yerine konduğunu sanıp,ülkeyi Ortadoğu bataklığına sürüyorsun?
Bütün bunların tek hedefi var biliyorsunuz:BAŞKANLIK!
Çok da umurundaydı ölen insanlar.
Her gün şehit haberleriyle güne başlıyoruz.
Tabutların başında ağalayan eşler,feryatla çıldıran anneler,gözü yaşlı kardeşler,ne olduğunu anlamayan çocuklar....
Bize reva olan bu mu?
Ne için yaşıyoruz bu terörü?
14 yıldır,ülkeyi kana bulayan AKP,terör örgütlerinin soruşturulmasına RED oyu veren MHP;
Utanmadan,yüzsüzce konuşabiliyorlar kürsülerde.
Hepinizin eli kanlı artık!
Morgların önünde evlatlarının cansız bedenini bekleyen aileleri izlerken gündemimiz ne?
Cumhurbaşkanının doğum gününde,engelli,engelsiz öğrencilerin saraya kadar kortejle yürütülmesi için okullara gönderilen talimat.
Doğmasaydı,ülkemiz şimdi nasıl bir gündem yaşardı hiç düşündünüz mü?
OLMASAYDIN DA OLURDU!
HATTA ÇOK İYİ OLURDU,MEMLEKETİN İYİLİĞİ İÇİN!

18 Şubat 2016 Perşembe

#Hükümetlerin görevi nedir?
Ve hemen ekleyelim:TEK DERDİ BAŞKANLIK!
Dün akşamki Ankara katliamında herkes terörü kınıyor.Sıradan vatandaşlar elbette öfke dolu ve korkuyla yaşıyor.'Acaba bu terör,bir gün benim ya da sevdiklerime uğrar mı?diye panik halindeyiz.
Dün akşam,meclisteki AKP,CHP,MHP terörü kınamış.HDP ise kınamaya imza atmamış.
Yani....
İsyan edeceğim,öfkemi kusacağım,küfredeceğim....
Yahu!
Ekranlara çıkan tüm eski istihbaratçılar,gazeteciler 'Ankara'da bir bomba patlatılacak duyumlarını aldık'diye konuşuyorsa;devletin askeri birimlerinin,meclisinin yanında bu bomba patlatılıyorsa;
NERDE BU AKP HÜKÜMETİ,NERDE BU MİT?
Bir ülkenin iktidardaki partisi,kınama mı yapar,terör olaylarını durduracak önlemleri mi alır?
MİT açıkladı:bu katliamı düzenleyen Suriye uyruklu,YPG teröristi Saleh Nejar.
Ülkede bombalı araçların varlığını bilen ama yakalayamayan MİT,14 canlı bomba var diye açıklama yapan ama yerini bulamayan MİT,olayın üstünden 24 saat geçmeden teröristin kimliğini buldu.
Nasıl başardılar acaba?DNA testinden mi,parmak izinden mi?Malum,parmak izi alınmış,takip ediliyor-MUŞ!
Sınırlarımız delik,deşik,kim giriyor,kim çıkıyor belli değil;ülkemizde teröristler cirit atıyor,MİT uyuyor ve bizler canlarımız kaybediyoruz.
AKP HÜKÜMETİ VE MİT.....
TÜM SORUMLULAR İSTİFA ETMELİDİR VE YENİ BİR HÜKÜMET KURULMALIDIR!
Bu ülkede,terörle baş etme stratejisini bilen,çözüm yollarını analiz edebilen binlerce insan var.
Bir araya gelip,terör belasından kurtulmak ve eskiden olduğu gibi,içte ve dışta tüm komşularımızla yeniden başlangıç yapmak,sıfır sorunlu ilişkilere girmek zor değil.
Dün geçti ama yarına bakmak gerek.
Bu kaos ortamından nemalanmaya çalışarak,hala BAŞKANLIK isteyen birilerine de DUR demek gerekiyor artık.
Ülke kan gölüne dönmüş,hala referandum derdinde.Hala muhtar,kaymakam,kimi bulursa yamacında toplayıp hedefine gitmeye kalkıyor.
İSTEMİYORUM KARDEŞİM,ZORLA MI?
Konuyu YPG diyerek Suriye'ye çekmeye çalışıyorlar.
Konuyu,referanduma götürüp yeni anayasa diyerek,din eksenli bir ülke ve başkanlığı dayatacaklar.
Aman dikkat!
Hemen bir de dip not düşelim:MİT,şu anda ne yapıyor?
Sosyal medyada,cumhurbaşkanına hakaret eden,laf sokan birileri varsa,onları bulma derdinde.
Çok önemli,çok! 

17 Şubat 2016 Çarşamba

#Bir ülkenin başkentinde,dört ay arayla terör katliamı yaşanıyorsa,bu ülkenin MİLLİ İSTİHBARATI,af buyrun ama ne b.. yiyor?
Sarayda,çanak mı tutuyor ülkede yaşananlara?
MİT Müsteşarı Hakan Fidan...
Ne işe yarıyor bu şahıs?
Kendi ülkende insanını koruyamıyorsun,her allahın günü şehit cenazeleri geliyor ama senin tek derdin SURİYE'YE GİRMEK,PYD,BAŞKANLIK SİSTEMİ!
ALLAH BELANIZI VERSİN TOPUNUZUN!
Ankara Valiliği 11 ölü diyor.Sanki,yanan 3 otobüsten 11 ölü çıkarmış gibi,bir de bizimle dalga geçiyorlar.
Açıklanacak rakamları gördüğünüzde bunu anımsayın.
Terörü lanetlerler şimdi bunlar.
Başbakan,ilk duyduğunda 'BAKACAĞIZ'diyor.
Neye bakacaksa artık?Anında yayın yasağı getirin ki,millet görmesin kopan bacakları,parmakları,yanan gövdeleri.
BBC açıkladı,olayı EL NUSRA üstlenmiş.
IŞİD ve EL NUSRA'YI sen besledin?Tırlar dolusu silahı sen gönderdin.Suriye'yi sen (de) karıştırdın.
Mutlu musun yaptıklarından şimdi?
Hırsından kurtulamadı ülke.
Yaktınız ülkeyi 14 yıldır.
Ankara'nın göbeğinde,Genelkurmaya 300 mt'lik bir yerde,uçan arının vızıltısı bile duyulurken,bu patlama nasıl olur?
Üstelik,patlamalar arka arkaya devam ediyorken.
Sarayında güvenlik zirvesi yapıyor arkadaş.Kendi .... kurtarırsın da,ölen bu insanlar,yakınları,eşleri,çocukları,ana-babaları ne olacak?
Senin hiç ciğerin yandı mı?
Ne de kolay geliyor başkasının çocuğunun ölümü değil mi?
Gönder gitsin Suriye bataklığına,IŞİD karşısına.Artık boğazını mı keserler,kafasını mı bilmiyoruz.
Uyuyun memleketin MİLLİ İSTİHBARATI!
SİZE MASAL DA ANLATALIM MI?
Yalnız;
Siz uyurken,orda,ülkenin kalbinde bombalar patlıyor.
SESİNİ DUYUYOR MUSUNUZ?
#Akla zarar bir gidişat yaşıyoruz haftalardır.
Bu ülkede çözülmesi gereken öyle çok sorun var ki,Suriye ile savaşa kalkışmak,üstelik de arkanıza sırtınızı tarihin her döneminde bıçaklayan arapları alarak.....
Aklınızı mı kaçırdınız ey siyasiler!
'Ayağınıza galoş giyin'derken evinde polis kurşunuyla öldürülen Dilek Doğan'ın annesinin,kızı kefenlenirken,saçlarını kurutturmasını,üşümesin diye altına battaniye serdirmesini okuyorum ve içime bir ağır taş oturuyor.
Tıpkı,Adana'da,platonik aşkının döverek öldürdüğü Türkan Sarıkaya gibi.
Bu ülkede kadın cinayetleri bitmiyor.
Neden peki?
Bu konu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanını çoktan aşmış bir vak'aya dönüştü artık.
Meclisin,derhal bu konuda ciddi yasal yaptırımlara yönelmesi gerekiyor.
Ne demek 'Sevdim öldürdüm,istemedi öldürdüm,çalışmak istedi öldürdüm,boşandım öldürdüm.'
Ne hakla?
Kadını birey saymayıp,eve tıkarsanız,çalışma yaşamında elini çektirirseniz,ekonomik özgürlüğünü vermez ve okullarda din eğitimine verdiğiniz önemi,çocukları ve aileleri eğitmeye vermezseniz olacağı budur.
Artvin'de yaşanan doğa katliamını izliyorsunuz değil mi?
Cerattepe'de,bir doğa katliamı yaşanıyor.
Mehmet Cengiz adını da biliyorsunuz değil mi?
Hani,Milletin 'A.... Koyarım' diyen,AKP'nin ihalelerini kapan iş adamı.Şimdi de '38 hektar alandaki "Bakır ve Açık Ocak Altın İşletme Projesi" ni Cerattepe'de yapmaya çalışıyor.
İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı arkasına almış ve halkın üstüne polis,asker ve biber gazıyla saldırıyor.
Halkı ağacı,ormanı,dereyi,ırmağı,doğayı koruduğu için düşman bellemişler.
İşin acı tarafı,sosyal medyada bu işe alkış tutanlar.
İnsanın,bunları okudukça canı bir kez daha yanıyor.
Bir ağaç kaç yılda yetişiyor fikriniz var mı?
Siz mi ektiniz de,kesme hakkını kendinizde buluyorsunuz?
Temiz hava,temiz su,doğal yaşam,sizin altın çıkarmanızdan çok daha gerekli bu ülkeye.Eğer,işsizliği düşünüyorsanız,neden başka yatırım yapmıyor da,doğayı katlediyorsunuz?
Mehmet Cengiz,önce milletin A.... Koydu,şimdi de ağaçlara geldi sıra demek ki.
Adam ,kendini aştı.İnsandan ağaca sıçrayarak.Ne bulursa A... koyma meraklısı çıktı.
Ne güç varmış birader?
Dip not:Muhtarları adam olmaktan çıkarıp,şimdi de kaymakamlara el atan muhterem!
Sıra ne zaman devletin valilerine gelecek acaba?
Ah şu hayaller gerçek olsa da başkanlık sistemini getirebilseydi!
Her yol mübah nasılsa!

16 Şubat 2016 Salı


 #Gün geçmiyor ki,Diyanet denen kurumun zırvalayan fetvalar vermesine tanık olmayalım!
Yapacak her iş bitti,şimdi de sıra müziğe geldi demek ki.Ne zırvalamışlar yine derseniz?
'Cinsel arzuları tahrik eden ifade ve tasvirleri içeren, haramları güzel gösteren müzikleri yapmak ve dinlemek günahtır.”
Yani diyor ki,'İçinde sizi sekse davet edecek,karşınızdaki insanda şehvet uyandıracak,onu baştan çıkaracak şarkılar söylemeyeceksiniz.'
Adamlar haklı!
Aklıma hemen
-Berksan'ın 'Çilek Dudaklarına Yapışıp,Kalıcam'diyerek kadının dudaklarından başlayarak tövbe tövbe....
-Tarkan'ın 'Öp Öp,Öpmeye doyamadım'diyerek kadını tepeden tırnağa öpücüğe boğması;Olmaz ki,bu kadar da alenen istek belirtilmez ki!
-Hülya Avşar'ın,'Bana Bir Koca Lazım,O da Bu Gece Lazım'diyerek o gece için acil bir erkek istediği ve bir kadına bunun çok ayıp olduğu,tüh yüzüne senin Hülya Avşar ;
-İbrahim Tatlıses'in 'Kırmızı Kurdele Kör Olasın Emine.İndim Derelerine,Bilmem Nerelerine'şarkısında gitti kadının namusu derken,seks iki kişilik bir eylem olunca,burda biraz kafa karışıyor!
-İzel'in,Bir Sen,Bir Ben Bir De Bebek'şarkısıyla üremeye yönelten şarkıları geliyor.
Ne utanmaz insanlarsınız Eyyy şarkıcılar!
Hep sizin yüzünüzden yaşanıyor bu ülkedeki kadına,çocuğa,hayvana yönelik tecavüzler.Çünkü,hep sizin yazdığınız bu şarkı sözleri yüzünden bu insanlar zıvanadan çıkıyor.
Ne!
Diyanet,geçende 'Öz babasının kızına duyduğu şehvet haram değildir'diye fetva mı vermişti?
Adamlar yine haklı beyler!
Ya o kız çocuğu,mini etek giydiyse ve Tarkan,tam da o esnada 'Öp,Öp,Öp'diye şarkıya başlamışsa?
Ne yapsın yani babalar,kızı orda,yarı çıplak duruyor ve şarkı da 'ÖP' diyorsa.
Şarkıları haksız mı çıkarsaydı yani?
Gereği düşünüldü!
Bu diyanet denen zırvalama kurumunun derhal kapatılmasına ve topluma gerçek anlamda dini öğretecek,1 Milyonluk zırhlı Mersedese binmeyecek,aklı selim insanların göreve davet edilmesine karar verildi.
Aksi durumda,bu adamları bir odaya doldurup,'Çilek dudaklarından başlayarak,tüm sekse davet eden şarkılarını dinletip,ortada bırakmalı,kendi başlarına.
Artık,kim kimin dudağına yapışırsa! wink ifade simgesi;)
Seks,son derece normal mi?Şarkılar olmadan da insan cinsel arzu duyar mı?
Tüh sizin yüzünüze!
Sizler,diyanetten daha mı iyi biliyorsunuz yani? :)smile ifade simgesi
#Cahiller sürüsünü başımıza bela ettiniz,ceremesini hep beraber çekiyoruz.
Sözüm,Hastanelerdeki sorunları görmeyip de,mescit açma derdine düşen kıt akıllılara.
İki gündür çok hastayım.Özel hastanelere gitmiyorum çünkü Suriyeli kaynıyor.Kafası patlayan da orda,el kadar bebekler de.Mikrop mu taşıyorlar,virüs mü getiriyorlar bilmiyoruz.
Devlet,özel hastaneye öyle bir Suriyeli teşviki vermiş ki,nerdeyse kendi ülkemizdeki hastanelerde mülteci durumundayız.
Neyse....
Devletin hastanesine gittim,sabahın 8.30.da.Acilde hiç hasta yok.Doktor,arkadaşıyla sohbette.'Neyiniz var?Dedi.
Kolumdan tutuyorlar,yürüyemiyorum,o derece kötüyüm.Ateşimi ölçtü ve 'göğüsten randevu alın' dedi.
Acilden giriş yapan bir hastanın boğazına bakılmaz mı,göğsü dinlenmez mi?Bu ne demek biliyor musunuz?Belki de hiç gerek olmayacak Akciğer filmi demek,üstüne de gereksiz radyasyon demek.İyileşmeye çalışırken daha kötü olmak demek.
Doktor,beni başından attı anlayacağınız.
Servise yöneldim ki,acilde nasıl kimse yoksa,hastanede adım atacak yer yok.
Be adam,beni neden göğüse yönlendiriyorsun?Neye göre göğüs hastalığı?Solunum yollarım tümden tıkanmışken üstelik.
Kardeşim!
Doktor,yüzüme bakıp teşhis koyamaz.Ben,steteskopuyla beni muayene edecek doktor istiyorum.
Yüzden analiz yapacaklarsa doktorlara hiç gerek yok.Zaten,hastanelerde mescit,imam ikilisi gündemde.
Doktorlara ne gerek var,imam atansın,üstüne de ölürsek duasını okur hiç değilse.
Aile doktorumuza gittim,muayenemi oldum,hastalık epeyce yayılmış meğer.
Şimdi,iyileşme dönemindeyim ancak;
Burdan sağlık bakanına iki çift lafım olsun:
Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?Mescit derdine düşeceğinize,bana işini doğru yapan doktor sağlayın.
Elimize tutuşturdukları kağıtlar dolusu tahlil isteğiyle karşılaşmak istemiyorum.İyi tıp fakülteleri açın,doktorları iyi yetiştirin ve bana hizmet verin.
Sizin göreviniz mescit açmak değil.Zaten,hastanelerde mescidin ne işi var?
Aklınız ancak buna yetiyor demek ki!
Ama suç sizde değil,sizin gibileri o makamlara gönderen seçmende.

14 Şubat 2016 Pazar

#Dünyanın en güzel kokusu,evlat kokusu.
KIZIMA MEKTUP...
15 Şubat,ikimizin de hayatını değiştiren gün, sevgili kızım.
Sen doğdun,ben anne olmanın heyecanını yaşadım.Sen,bir mucizeydin kucağımda,bense bu mucizeye bakan şaşkın bir anne.
İlk emeklemen,ilk adımın,ilk yürümen dün gibi gözümün önünde.
Hani,anımsıyor musun;bisikletinden düşmüştün ve dizin parçalanmıştı.
Öpsem geçmeyecek bir acıydı yaşadığın.
Bir anne olarak,sana ilk öğüdümdü:
'Büyüyünce unutacaksın ve bundan sonra daha dikkatli olmayı öğreneceksin.'
Ama ne zaman dizini açsan,o yaranın izini ve çektiğin acıyı anımsıyorsun biliyorum.
Hep söz dinleyen bir evlat oldun bana.
Hep saygılı,hep gülümseyen....
İçinde yaşadıklarını bilmediğimi söylerken biliyorum aslında.Ne kadar acı çektiğini,ne kadar özlem duyduğunu ve ne kadar güçlü olduğunu....
Benim kızım,kendine güvenen,mantıklı,nerde duracağını bilen,yaratıcı,üreten bir genç.
Sana hep güvendim,hep inandım ve seni her konuda destekledim.
Biliyorum,sen başaracaksın hayatı çünkü ne istediğini biliyorsun artık.
Güzel yürekli kızım benim.
İyi ki,senin annen oldum ve iyi ki,sen benim kızımsın.
Yavrum....
Henüz,yolun çok başındasın.Hayatında öyle şeyler yaşayacaksın ki,üzüleceksin,ağlayacaksın,seni mutsuz etmeye çalışacaklar ama hayatın bir de diğer yüzü var;mutluluk,gülümseyen gözler,sana güç veren insanlar.
Çevrende insan biriktir yavrum.Zor gününde elini tutacak kadar yakın dostların olsun ama bunu sen yapacaksın.Sana elini uzatan eli tut ama sana tokat atana sakın diğer yanağını çevirme.Ya bir tokat da sen at,ya da arkana bakmadan git.
Geçmişi kolay olmasa da,sil at.
Kızım....
Aslında sana öğüt vermek elbette haksızlık olurdu ama anne yüreği işte.
İlla ki,bunlar söylenecek.
Attığın her adımda,gideceğin her yolda,hep yanında olacağım ve hep seni destekleyeceğim.
Yanlış yapsan bile üzülme,hata diye görme.Bunlar,insanı büyüten deneyimlerdir.
Annem de bana bunları söyledi,şimdi sıra bende.
Yarın,sen de anne olduğunda beni çok daha iyi anlayacaksın.
Ve bu yazıyı okuduğunda'Aman anne,ben büyüdüm artık'diyeceksin ama unutma:
Sen benim hala koklamaya doyamadığım biricik evladımsın ve böyle de kalacaksın.
Gözlerindeki gülümsemen hiç solmasın yavrum.
Seni Seviyorum.
#Bu kadar damardan giren,güne özel bir söz duydunuz mu? wink ifade simgesi;)
“Sevgiliye şiir yetmez, Aşık olmak gerekir.”
NICOLAS DESPREAUX
Aşık olandan geçtim,şiir yazan bile olmadı.
Ne bahtsız bir durumdur
Tanrım! :)smile ifade simgesi
#Bugün 14 Şubat-Sevgililer Günü.
Aziz Valentin,sevgilileri çaktırmadan birleştirerek ve bunun için canından olarak iyi mi yapmış bilinmez.Belki de,sevgilisi yoktu da,olana hizmet demiştir onu da bilmiyorum ama....
-Vay! Tüketim toplumu olduk,
-Kapitalist sistemin dayatması;geçin,
-Valla,tek taş pırlantaları sizin için ucuzlattık diyerek bir dolu eylem planı yapılıyor biliyorsunuz.
Ne sakıncası var?
Diyelim ki sevgiliniz var.Onunla,her zamankinden daha özel bir gün geçirmenizin ne sakıncası var?
Tek taş almayın,evliliğe gider ama sevgili de kalabilirsiniz.
Ayı almayın,zaten evlenince bir ayıya dönüşecek erkek çok.Bir evde iki ayıya ne gerek var değil mi?
Tabi ki,romantizm kokan erkekleri kapsama alanı dışında tutuyoruz. wink ifade simgesi;)
Henüz aşka b-ulaşmamış insanla aşka inanmadıklarını söylerler ama aşk diye bir duygu var elbette.
Bunu da yaşayan bilir.
Sevmek güzel şey,aşık olmak şahane bir duygu.
Düşünsenize;yanınızda bir sevda,elini tutuyorsunuz,beline sarılıyorsunuz,kokusunu içinize çekiyorsunuz,öpüyorsunuz.
Ne sakıncası var da rahatsız oluyorsunuz?
Sevmek ile aşkı karıştırmayacaksınız.
Serçelere ekmek veriyorsunuz,karınları doyuyor,bu sevgidir;
Sevdiğinizin elini tutuyorsunuz ve kuşların kanatları midenizde uçuyor,yüzünüze pembelik yayılıyor,kalbiniz yerinden çıkıyor,dünya pespembe görünüyor,hayat güzel,dünya yaşamaya değer diye sımsıkı sarılıyorsanız hayata;bunun adı AŞK'tır! smile ifade simgesi:)
Bir sevgiliniz varsa çok şanslısınız,değerini bilin ama yoksa da,bahaneler bulacağınıza,sevgili bulmaya mesai harcayın.
Aşk,öyle isteyince bulunuyor mu ki?derseniz de....
Haklısınız da,oturduğunuz yerden de bulunmuyor.
Kafanızı dışarı çıkarın pencereden,havayı koklayın;bakın,bahar geliyor artık,soğuk kışa rağmen.
Havaya bile aşk düşüyorken size ne oluyor? wink ifade simgesi
Azıcık,birazcık romantik olmaktan zarar görmezsiniz merak etmeyin.
Sevmek,dünyanın en güzel duygusu,aşık olmak şahanelik boyutu.
Benden söylemesi!  ;)wink ifade simgesi

13 Şubat 2016 Cumartesi

#Öncelikle,kızım için güzel dileklerde bulunan,kızımı seven ve yanında olan gerek sosyal medyada ve gerekse hayatımızın içindeki herkese,kızım ve kendi adıma teşekkür ediyorum. smile ifade simgesi:)
Evlat işte....
Canınızdan can kattığınız bir parçanız.
Kızıma baktığımda gözlerindeki ışık,heyecan,hayalleri,gençliği öyle hoş ki!
Kızımın deyimiyle 21+1;
Bizler için ne kadar da geride kalan yıllar.....
Öyle güzel bir evlat ki,sevgisi,saygısı,merhameti hiç bitmiyor.
Kızıma baktığımda,en güzel yazdığım ÖYKÜ'M diyorum.
Kızıma baktığımda,ona göre büyüdü ve kocaman bir genç insana dönüştü ama benim için hala süt kokuyor.
Annelerin gözünde çocukları hiç büyür mü?
Bunun içindir ki,onu severken hala 'mis kokulu kızım benim' diye seviyorum.
Büyüdüğünü elbette biliyorum ama benim için hala kucağıma aldığım ilk günkü bebek kokusuyla duruyor.
Kızıma baktığımda,iyi yetişmiş bir evlat görüyorum ve bana bu kadar iyi bir genetik miras bırakan anneme ve babama teşekkür ediyorum.
Öykü,onların eseri çünkü.
Benim de ,azıcık katkım oldu sanırım. wink ifade simgesi;)
Annem hep derdi ki;'Anne olduğunda anlayacaksın'
Haklıydı!
Anne oldum ve anladım.
Teşekkürler...