29 Aralık 2021 Çarşamba

 Ülkeyi, tek bir insanın iki dudağının arasına bırakırsan olacağı budur.

Gaziantep 'de, 4 yaşındaki Asiye' ye saldıran iki Pitbull köpeğinin sahiplerini sorgulayacağına,' sitede, ne işi var Pitbull cinsi köpeklerin' diyeceğine, gerekli yasal düzenlemeleri yaptırıp, o köpeklerin sahiplerine ceza kesilmesini sağlayacağına, faturayı sokakta yaşayan hayvanlara kesen bir zihniyetten memlekette neyi iyi yapmalarını bekliyorsunuz?
Salın şu hayvanları artık!
Rahat bırakın!
Ağzı dili yok o canlıların.
Merhamet etmiyorsanız, gölge etmeyin yeter!
Bir açık hava görseli olabilir

22 Aralık 2021 Çarşamba

#'Gözlerime, bakta inan,

Senin için, kimmiş yanan...
Bu sabah, bu şarkı düştü dilime ve bu fotoğraf karesi.
Peki, niye düştü?
Hazine ve Maliye Bakanı, Nebati,' Gözlerimdeki ışıltıyı görüyor musunuz? ' diye sorduğunda,
Aynı anda, bu fotoğraf karesini de gördüm.
İki bakış....
Birinde, kalbi kırılan ve üzüntüden ölebilen bir yavru fil,
Diğerinde, ekonomiden zerre anlamayan bir bakış.
Bu bakışlarda Siyasal İslam var.
Bu bakışlarda, bir gecede dolardan köşeyi dönen insanlara nasıl hizmet edildiği var.
Bu bakışlarda, uçurumdan düşen bir ülke var.
Yavru fildeki bakışlara gözüm takılıyor.
Ne kadar masum,
Ne kadar çocuk,
Ne kadar üzgün.
Hayvanla, insan arasındaki temel fark nedir?
Düşünme?
Mantık?
Duygu?
Hayvanlar, bizim gibi değil.
Onlar, dolarla kazanç sağlamıyor.
Onlar, çıkar için savaşmıyor.
Onlar, acıktığı sürece bir canlıya yöneliyor.
Onlar, yalan söylemiyor.
Ama bu bakışlar çok şey anlatıyor.
Hani, Gözler, kalbin aynasıdır ' der ya şarkıda.
Her şeyden önce, güven vermiyor insana.
Şu bakışlara inanıp da, Malatya' da, Urfa'da, dolar, 7 liradan 18 liraya çıkıp, 14 liraya düşünce halaya duran ve ' neden, 1 dolar, bizim paramızla 7 liradan 14 liraya çıktı' diye sorgulamayan o güruh var ya!
İşte, bu bakışlar onlar için.
İnsanları, keriz yerine koyan o bakış !
Şu yavru fil'in masumiyetine ve üzgün gözlerine bakar mısınız?
Gözler, kalbin aynasıdır!

21 Aralık 2021 Salı

 #Buraya, bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti konmuş.

Sahi!
O, kuştu değil mi?
ATATÜRK Kurmuş!
İNÖNÜ, sahip çıkmış,
MENDERES, pişirmiş,
AKP, yemiş.
Vatandaş da,
'Hani bana
Hani bana
Hani bana'
Demiş.
💲 Çıktı ve indi.
Bilin bakalım, bu işten en çok kim kazanacak?
Ekmek kuyruğundaki vatandaş değil herhalde!

19 Aralık 2021 Pazar

 Bugün Pazar...

En sevdiğim gün. ❤️
'Dışarıya yağmur
İçime sen yağıyorsun' diyor şair.
Tabii, bunu şair söylüyor. Böyle romantizm kalmadı artık insanların hayatında.
Bir reklamda gördüm;
Aşk, bir uçurum olsa
Gözünü kapatıp bırakabilir misin kendini? '
Diyordu kadın.
Uçurumdan atlamasını istediği erkek de, hani şu çikolata reklamı var ya, dışı kıtır, ısırdığınızda içinden çikolata akan o reklam işte. Denizden çıkan, uçurumdan atlayan erkekler de yani.... 😉
Anlayın işte.
Bir heykel gibi yontulmuşlar mübarek. Gram yağ yok bedenlerine. Karın kaslarındaki, baklava mı diyorlardı ne?
Parmağını dokundursan esnemez cinsinden....
Çikolatayı kim düşünür Allah Aşkına? 😉
Bir arkadaşım sordu geçende :Aşk diye bir şey var mı, yaşayan var mı diye?
'İnsanına göre değişir' dedim.
Kimi insan, aşık olduğunu söylüyor, kimi insan inanmadığını.
Ben, 'AŞK eski bir yalan, Adem' le Havva'dan kalan' diyenlerdenim elbette.
Yok öyle uçurumdan atlayacak kadar gözünü karartacak insan.
Aşk, erkeğin cüzdanı, kadının bedenine odaklı olduğu sürece gerçek olabilir mi, duygusal bağlamda yaşanır mı?
Yürüyorum, yıkık, viran bir evin duvarına yazılmış bu yazıyı gördüm.
'Alzheimer olursam da unutma beni' diyordu yazan.
O sokaktan geçtiğini düşündüğü kadına yazmış belli ki ama Alzheimer olursa bir insan, zaten aşkı da, aşkını da anımsamaz.
Neyi düşündüyse artık?
Oysa, unutmak da, unutulmak da sürece yayılan duygular.
İlla, Alzheimer olmaya gerek yok yani.
Bu yazıyı yazan da, yazılan da birbirini unuttu belki de.
Dışarıda yağmur var.
Hava soğuk.
Aşk'ın romantizmi de romanlarda, film karelerinde saklı.
Pazar kahvemi içiyorum müzik eşliğinde.
90'lı yılların şarkılarını dinliyorum bir yandan.
Tam da, Hakan Peker diyor ki şarkısında:
'Ateşini Yolla Bana
Kor Alevler İçindeyim
Daha Daha Sokul Bana...
Hem de bu soğukta.
Ben demiyorum, sanatçı diyor valla.🙂
Böyle bir çağrıdan ortalık yanar inanın. 😂
Aşk' a inanana AŞK olsun.❤️
İyi pazarlar. 🙂
Bir açık hava görseli olabilir

17 Aralık 2021 Cuma

 #Dolarla maaş almadığımız için gönlüm ferah, hiç kaygı duymadan yürüyorum.

Bir yandan altın, dolar fırlamış çok da....
Neyse ki, yakında evlenecek biri yok, kesin batmıştım.
Gram altın olmaz, çeyrek takılmaz, ATA, Cumhuriyet, Beşibiryerde falan....
Bilezik takılacak yerler de var elbette.
'Nerden başlasam, nasıl anlatsam' diye mırıldanıyorum 'Acaba, bu gidişin sonu nereye varacak?' diyorum bir yandan.
Maaşlar, bankadan cüzdana girmeden buhar oluyor.
Es kaza, markete falan girmeye kalksak, Topkapı Sarayını gezmiş müze misali bak ve çık modunda vatandaş.
Bir toplantıya yetişeceğim, birden gözüm bu İncir Ağacının son dem yapraklarına takıldı.
Sararmış, usul usul dalından dökülen yapraklara.
Yerde, sereserpe uzanmış, sarıdan kahverengiye dönüşüp çürümeyi bekliyorlardı.
Bir süre seyrettim, bu güzel renk skalasını.
'Acaba' dedim,' son yaprak da düştüğünde, bu hükümetten kurtulur muyuz?'
Çabuk çabuk dökülse bari.
Belli ki, AKP bu ülkenin başından gitmeden hiçbir şey düzelmeyecek.
Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağıya iniyor, önüne gelen her şeyi eze eze.
Kamyon şoförü, kendini garantiye almıştır nasıl olsa, olan, yağmurun altında, ekmek kuyruklarında bekleyen yoksul vatandaşlara olacak.
Daha ne kadar ezilip posası çıkacak acaba gidişatın?
İncir Ağacının yapraklarının düşmesini beklemeden silkeleyip döksek mi acaba hepsini?
Ne dersiniz?
Bir ağaç ve doğa görseli olabilir

16 Aralık 2021 Perşembe

 Penceremden gökyüzüne...

Bunu duyan da, perdeyi aralayınca, aydınlanmış bir günü göreceğimi sanır.
Oysa, saat sabah 7 ve ortalık zifiri karanlık; sokak lambalarının ışığında çocuklar okula, kadınlar ve erkekler de işe gidiyor bu karanlıkta.
Gelen gideni aratan yeni enerji bakanı Fatih Dönmez, ortadan yok olan damadın, 2016'da,başımıza kalıcı olarak bela ettiği yaz saati uygulamasından, 2016' dan bu yana 6 milyar TL kar ettiğimizi söyledi.
Siz, buna inandınız mı?
Giden sarfiyat ne kadar peki?
Okula giden çocuğum yok, atölyemi açmak için de henüz erken ama İlacımı içmek için mutlaka elektriği açıyorum.
Peki ya, okula, işe giden insanlarda durum ne?
Her ne kadar, perdenin ötesi sokak lambası olsa da, mahalledeki bütün evlerin ışığı yanıyor şu anda.
Bu mu tasarruf?
Aklınız, bu kadar mı çalışıyor? Araplarla, namaz saatini eşleştirmeye ne kadar da meraklılarmış!
Bakanın açıkladığı konu da doğru değil.
Bakan, 'Avrupa Parlamentosunda , mevsimsel saat döngüsünün uygulamadan kaldırılması önerisini kabul etmiş' diyor ama Avrupa Konseyi, bunu görüşmeye almadığı gibi, uzun vadede almayacakmış bile.
Her söyledikleri böyle işte.
Vatandaşın hali nedir, kalıcı yaz saati uygulaması, faturalara ne yük bindirdi diye küçük de olsa düşünüyor mu acaba bu bakan?
Yalnızca bakıyor,çözüm aramak gibi bir kaygısı da yok.
Şu hükümet gitse de, bu saçmalık bitse artık.
Bunların, yalnız bu konuda mı, hiçbir sorunu çözmek gibi bir kaygıları da yok, çabaları da.
Günü kurtarıp, daha ne kadar hasar bırakırız derdindeler.

15 Aralık 2021 Çarşamba

 #Dünden bu yana bu habere takıldım.

Hani ' Çivisi çıkmış 'dedikleri günlerde yaşıyoruz nicedir.
Eskiden de, tecavüz olayları, ensest ilişki bu kadar var mıydı, sonradan mı ortaya çıktı, muhafazakarlık mı çok arttı, baskıcı bir anlayış mı hayatımıza egemen oldu da, bu kadar sapkın ilişkiler ağıyla kuşatıldık bilmiyorum ama bu ülkede, acilen bütün Psikologların, Psikiyatrların göreve başlaması gerek.
Başka türlü, hepten aklını kaçıracak ülkemiz.
Olay şu: Aydın -Ülkü Ocakları eski başkanı Alpay Çömez, 16 yaşındaki erkek çocuğuna tecavüz etmiş.
Bir kere etmekle kalmamış, şantaj yoluyla yeniden tecavüz etmeye kalkmış.
Neyse ki, çocuk durumu ailesine anlatmış, aile de üstünü kapatmadan soluğu savcılıkta almış.
Olay duyulmasın diye hiç olmamış gibi de davranabilirlerdi ve bu rezil, belki başka çocuklara da ,hatta aynı çocuğa tecavüz etmeye devam edebilirdi.
Tutuklanmış elbette ama diğer örneklerde olduğu gibi, umarım çeşitli bahanelerle serbest bırakılmaz.
Hani, 'çocukların rızası var' diye koskoca Yargıtay 'ın 62 yıllık cezayı bozup, o rezil şıh mı şeyh mi nedir şeyi serbest bıraktığını görünce, insan inanmak istiyor bu kez hukukun işlemesine.
Benim asıl takıldığım, bu sapkın davranışların kökeni. Bu şeyler, çocukluk döneminde ,aynı şekilde tecavüze mi uğradılar acaba?
Ya da, cinsel tercihleri hemcinslerine de , ondan mı bunu yapıyorlar?
Hani, toplumda ülkücü erkek diye geziyorlar ya!
Bunların, ülkücülüğüne zeval gelmesin ama diğer yandan da bunu istiyorlar!
Bunu çözmek uzmanların işi elbette.
Ama böyle giderse, tecavüze uğramamış çocuk kalmayacak ülkede.
'Dört Yanım Puşt Zulası' der ya , Ahmet Arif 'Ay Karanlık ' şiirinde.
Ay ,Aymıyor ki, hep karanlık, hep karanlık bu ülkede.
Bu sapıklardan kurtuluş yok mu?
Bunları alacaksın, cezaevine atacaksın, tek hücrede unutacaksın.
Orda, ölümü bekleyecek.
Tabii, önce delirecek yalnızlıktan.
Kimse görmeyecek, konuşmayacak ,aramayacak.
Bunlar, rehabilite olmaz!
Çıkar, aynısını yeniden yapar.
Atın ve unutun.
Bu kadar!

13 Aralık 2021 Pazartesi

 #Bu ülke, anlatacak öyküsü olmayanların ülkesi.

Eğer, bir insanın bir fikri olsa, illa ki, söyleyecek bir sözü de olacaktır.
En azından düşünecektir, ne yaşıyor, ne bekliyor hayattan diye.
Bu ülkeyi, yargıyı, insanları anlamakta cidden zorlanıyorum artık.
Erzurum' da, yaşları 10-11 arası, 7 çocuğa kuran kursunda tecavüz ediliyor,
Tık yok.
Kurstaki 90 çocuğun başına da geldi mi, bilen yok!
Kim düşecek peşine bu olayın?
Şu fotoğrafta görünen şey, Konya'da, erkek çocuklarına tecavüz edip 62 yıla mahkum olan ve Yargıtay'ın 'Çocukların rızası vardı' diyerek serbest bırakılan Faruki Tarikatı'nın Konya Halifesi Süleyman Işık.
ATATÜRK, Tekke ve Zaviyeleri 1925 yılında kapattırmamış mıydı?
Nerden çıktı bu tarikatlar, tekkeler, dini vakıf ve dernekler?
Nasıl da palazlandılar değil mi?
Kim destek veriyor bunlara da, bu kadar deyim yerindeyse köpeksiz köye rast geldiler de kudurdular?
Tecavüz haberi çıkmayan bir yatılı - yatısız kuran kursu, hacı, hoca,imam, şıh, şeyh kaldı mı?
Ama suç bunlarda değil, bunca rezalate rağmen, çocuklarını buralara gönderip, göz göre göre tecavüze uğramalarına neden olan Anne-Babalarda.
Üç beş duayı, evinizde öğretemiyor musunuz da, çocuklarınızı böyle sapık düşünceli insanlara emanet ediyorsunuz hala?
Elbette, dini değerlere sahip çıkan ve görevini layıkıyla yapan insanlar bu konunun dışında.
Din adı altında bir sömürü düzeni kuran ve insanların kendisini, eşini, kardeşini, çoluk çocuğunu şıhların, şeyhlerin koynuna sokan zihniyet ve gidişat nedir?
Bu ne rezalet?
Yargıtay, el kadar çocuklara tecavüz eden bu sapığı nasıl serbest bırakır?
Çocukların rızası olması ne demek?
Hadi, bu hacı-hoca takımı cahil, sizler , o hukuk fakültelerini niye okudunuz anlamıyorum ki?
Atın bunu tek kişilik hücreye, orda ölsün pislik.
Peki ya, yumurta kırmaya kalkana ne demeli?
Dışkı yani!
Bir insan, bunu kendisine nasıl yakıştırır?
Bir insan, ağzından çıkanları bu kadar şuursuzca söyleyebilir mi?
Ne tür bir sapıksınız anlamadım ki?
Barbaros Şansal, '.... da boğulun' derken, üstüne yumurta kırın dememişti herhalde?
Ben, sayın cumhurbaşkanının yerinde olsaydım, böyle konuşan insanların varlığından çok üzülürdüm doğrusu.
Sonuçta, kendisi buna malzeme ediliyor.
Üstüne yumurta kırma fantezisi de ayrı bir manyaklık ya, neyse!
Nasıl bir döneme denk geldik arkadaş!
Dozu aşan aşana.
Memleketin tümü , köpeksiz köye mi denk geldi nedir?