11 Ağustos 2021 Çarşamba

 Emek, alınteri, çaba, üretim...

Bazıları hayatını bunun üstüne kurar, bazıları da kısa yoldan köşe dönmeye odaklı.
Kişisel tercih elbette.
Toprağın kokusunu, uğraşmayı seviyorum.
Kısa yoldan olmasa da, uzun vadede bu işten para kazanmayı hedefledim kendime.
Külliyen yalan elbette. Bu kadar ağaçtan değil para kazanmak, kendimize yetsek yeter bize. 🙂
Çok yer yandı, geriye kalanlar da yanıyor şu anda.
Ege'deki zeytin ağaçları da yandı, üstünde meyvesiyle.
Geçerken hayranlıkla seyrettiğim zeytinler.
Yazık oldu ülkemize.
Anacığım, nurlarda uyusun, 'üstünde meyvesi olan ağaç kesilmez' derdi. Bizi, hep bunlarla büyüttü, ağacı, ormanı, kuşu, böceği sevmelisin! ❤️
Seviyorum da...
Bizim tarlamız, toprağımız yok. Olsaydı iyi olurdu ama var olan da işe yarıyor elbette.
Bu zeytinleri, lavantaları diktik bir umut toprak kokusu diye.
Oluyor da, buna da şükür.
Zeytinlerimiz, henüz çok genç. Biraz da şımarık yetiştirmişiz, rahatlığa alışmışlar, meyveye durmaya nazlanıyorlar.
Zeytinleri hasat yapıyorum,insan ağaç görgüsüzü olunca ya da onlarca dönümde ekili olmayınca...
Öyle bir zeytin toplamam var, tek tek, bir yaprağı bile zarar görmesin diye usul usul....
Biri görse, benimle alay bile edebilir, böyle zeytin mi toplanır diye? 🙂
Çok değildi meyvesi ama küresel ısınmanın da etkisiyle vakitsiz olgunlaştı zeytinlerimiz.
Ağacın yükünü almak gerekiyordu elbette.
O kadar mutlu oldum ki, bir karşılığının olmasına.
Lavantaların son çiçeklerini de topladım. Lavanta Yağı çıkartacağım.
Zeytinlerden seneye artık , belki lavanta yağından köşeyi dönerim bu yıl. 😉
Şakası bir yana, bir şey yaşadım lavanta hasatını yaparken...
Hava çok sıcak, damlama sulama, yalnızca lavantaları değil, otları da büyütüyor.
Bitkilerin nefes alması için otları temizliyorum, çok da dikenli türleri var.
Dikenler, ellerimi parçaladı ve parmağımdan kan akmaya başladı. Kan görmeye de hiç dayanamam, kendi kanım bile olsa.
Lavantaların üstüne akan kanımın akışını izledim bir süre ve o anda duyduğum şeyi tanımlayamam. Gurur emek, çaba, üretim...
Bir şeye emek vermek ve onu görmenin hazzı.
Öyle tuhaf bir duyguydu ki, o anda.
Hiç önemsemedim, akan kanı.
Oysa ben, başımı çevirmeden bakacağım...
Asla derdim ama insan büyüdükçe 'asla asla deme' lafını daha iyi anlıyor.
Hayatın, insanı büyütmesinin bir örneğiydi aslında yaşadığım.
Her gün, yeni bir dersle karşıma çıkıyor hayat.
Öğrenmenin sonu da yok.
Bugün, yarın ve daima....
Yaşadıkça sürecek bu döngü.
Şükürler olsun. 🙏