28 Şubat 2022 Pazartesi

 Bu yıl 7.'si yapılan Geleneksel Sucuk-Ekmek Festivalindeyiz.

🙂
Sucuk yedik mi ?
Hayır elbette.
Zaten, yıllardır yapılıyor ama hiç yemedim bugüne kadar.
Şu kuyrukta mümkün mü Allah Aşkına? 😂
Biz, kardeşlerimin ekibiyle söyleyeceği şarkılarını dinlemeye geldik.
Bu sahne kaçar mı? 😉

 Yeryüzünde İyilik Egemen Oluncaya Kadar.

Bu başlığı okuyunca, 'Allah Allah, yine ne geliyor başımıza da, cepten gidecek iyililiğin yolu açılmış' dedim kendime.
Çünkü ; Adamların, kendi ceplerinden çıkan bir şeyi yaptığı görülmez bu ülkede ama seninkine el uzatarak cümle aleme reklam yaparlar.
Konu şu : Şu bizim, ne işe yaradığını artık anlamadığımız Türkiye Diyanet Vakfı beyaz eşyadan, mobilyaya, küçük ev aletlerinden züccaciyeye, tekstilden giyime, tam 7 TIR dolusu eşyayı, Urfa ve terörden arındırılmış bölgeye, para bulup da evlenemeyen Suriyeli nişanlılara çeyiz diye göndermiş meğer.
Suriyelileri beslediğimiz yetmedi, bir de ev diziyoruz biraz daha üresinler, üçer beşer çocuk yapsınlar diye.
Kimse bana insaniyetten söz etmesin.
Elbette vicdan ve merhameti ben de taşıyorum ama sen, siyasi ikbalin için, vatandaşlık vererek başımıza bela ediyorsun alt kültür yapısındaki bu insanları, demografik yapıyı bozuyorsun ve bunu bile isteye yapıyorsun çünkü, senin umurunda bile değil o çocukların sefaleti ama faturayı bize kesiyorsun.
Ne hakla?
Kimin cebinden çıktı, o 7 tır dolusu eşyanın maliyeti?
Ulufe gibi dağıtılan her şey, bu ülkede vergilerden beli bükülen vatandaşın parası.
Senin vatandaşın çöpten yiyecek toplasın, sen, cahil Suriyeliler biraz daha cehaletlerini çoğaltın diye yardım et.
Dünyanın neresinde böyle bir ahmaklık var, söyler misiniz?

26 Şubat 2022 Cumartesi

 Atölyemden çıktım, bu küpeleri gördüm.

Dedim' fotoğrafını çekebilir miyim? '
' Olur 'dedi.
Bu küpeler, beni ta çocukluğuma götürdü.
O kadar eski bir modeldir ki.
Bu çeşidin bir modeli daha var. O, daha ince uzun ama tarz aynı.
Bir dönem, kadınlarda çok popülerdi bu model.
22 ayar altındır ve fiyatı da hatrı sayılır bir rakamdır.
Sanırım 7 bin lira civarı olmalı.
Şu anda altın fiyatı yükselişte.
Bu kadınlar, kulaklarında bile bir servet taşıyor.
Gözlerindeki ışıltıdan herkesin etkilenip, koşa koşa yastık altındaki altınlarını kendilerine güvenle vereceğini sanan ve feci halde yanılan bakan vardı değil mi?
Kadınlar, ölür de vermez altınlarını ama bunu öğrenememiş bu bakan.
Ben çocukken, dükkanımızda çok olurdu bu küpeler.
Bir de liralı, bir de inci sepetli küpeler çok popülerdi.
O dönemde, hemen her kadında görürdünüz bunları.
Şimdiki gibi, 18 ve 14 ayar takı takmak yoktu.
Ben de, aynı fikirdeyim. Takı, 22 ayar altın olmalı.
Ne o öyle, imitasyon gibi takılar?
Bu genç kadın da , evlerinde kıt kanaat geçinip, bu altın küpelerden asla vazgeçmeyen bir gruba dahil.
Bunların yaşadığı mahalleye gitmiştim bir vakitte, bir ev gördüm, penceresinde cam yok, yerde bir sergi yok, çocuklar çıplak ve buz gibi bir hava...
Ve fakat, kadının kulağında, 22 ayar altın bu küpeler.
Çok şaşırtıcı geliyor kulağa değil mi?
Hani, biri anlatsa belki inanılmaz ama gözlerimle gördüğüm için artık hiçbir şey şaşırtmıyor beni bu insanlarda.
Hava soğuk, üstleri incecik ama altın küpeli bu kadın hayatından memnun görünüyor.
Bilmem ki, gerçek mi?
Acaba diyorum, yoksulluğa tezat bir tatmin duygusu mu küpeleri?
Bir 1 kişi ve mücevher görseli olabilir

24 Şubat 2022 Perşembe

 #“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”

Bu sözler,ünlü roman ve öykü yazarı Sabahattin Ali'ye ait.
Bugün doğum günü büyük yazarın.
Edebiyat dünyasına yaşanmışlık dolu sözler bırakan yazarın şarkılara dönüşmüş şiirleri desem,aklımıza ilk gelen
'Aldırma Gönül Aldırma' olacaktır.
-Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Hepimizin ezbere bildiği ünlü şarkı.
Hepsi bu değil elbette.Gençlik yıllarımızda,protest yanımızı sergilediğimiz,konserlerde bağıra çağıra söylediğimiz şarkıları da örnekleyeyim:
-Ben Sana Vurgunum ki; Nükhet Duru'nun sesinden nasıl da sevmiştik bu şarkıyı.
-Benim Meskenim,Dağlardır Dağlar diye az mı söyledik Sezen Aksu'yla birlikte?
-Ya
Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi
diye başlayan şarkı,nasıl da tanıktır sevdalı yıllarımıza.
-Göklerde Kartal Gibiyim diyen Volkan Konak
-Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz diyen Zülfü Livaneli'nin,konserlerinde ne çok söylemiştim bu şarkıyı.
-Sinop cezaevinde yazdığı ve Ahmet Kaya'nın sesinden sevdiğimiz
-Dışarıda mevsim baharmış
Gezip dolaşanlar varmış
Günler su gibi akarmış
Geçmiyor günler geçmiyor şarkısı.....
41 yaşında gelen gizemli ölüm.
Ne kadar üretken bir yazar,ne kadar erken bir ölüm!
Sabahattin Ali,yaşasaydı,eminim,çok daha fazla eser bırakacaktı edebiyat dünyasına.
Kitaplarını soluksuz okuduğum yazarı doğum gününde anmak istedim,bir yandan şarkılara dönüşmüş şiirlerini mırıldanarak.
Nasıl başlamıştı yazım:
“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”
İşte,o sebebi ben taşıdığımı düşünüyorum.
Hayat,yalnızca karnını doyurmak,sevmek,sevişmek üzerine kurulu değildir ki;
Hep daha fazlası olmalı.
Varsak bu dünyada,bir gerekçeli karara dayanıyordur değil mi?
Ötesinde,boşuna gelmiş olmaz mıyız?
Sabahattin Ali'ye saygıyla..... ❤️

 Dün, Kaymakam Sayın Vehbi Bakır atölyemi ziyarete geldi.

Sanat üzerine, projeler üzerine çok yararlı ve keyifli bir sohbet ortamı yaşadık.
Kardeşimin şarkıları da bize eşlik etti.
Yapılacak ne çok şey var önümüzdeki günlerde.
Şu, Sanat Sokağı Projemi hayata geçirmek gibi örneğin.
Hemen sonrasında, hep aklımda olan ve 2 yıldır üstünde çalıştığım Turunç Festivali örneğin.
Yaşanılası bir kent için bütün çabam.
Bir nefes olmak.
Bir gün, hepimiz gideceğiz ama geride bir şey bırakabilmek çok önemli gelecek kuşaklara.
Aklımdan geçen projelerin sonu yok ama iş, bunları konuşup uygulayacak insanlarla ortak paydada buluşmak.
Sayın Bakır 'la, tablolarım, heykellerim üstüne yaptığımız sohbet ayrıca keyifliydi. 🙂
Üretmek, çalışma arkadaşlarımla ortaya bir şeyleri koymanın dayanılmaz hazzını yaşamak..
Varlığımızın bir anlamı olmalı.
Boşuna mı geldik şu dünyaya?
Herkesin bir görevi var elbette. Kimi, doktor olarak hizmet verir, kimi avukat, mühendis, işçi, memur...
Benim işim de, Sanat!
Benim işim de, renkli bir yaşam alanı oluşturmak insanlara.
Hayali, gerçeğe dönüştürme çabası.
Sayın Bakır'a çok teşekkür ediyorum, atölyeme kattığı renk için.
Elbette, gerisi de gelecek bugünlerin.
Güzel fikirli, olumlu, renkli olan herkes bu kapıdan girebilir.
Burası, Hayat Atölyesi.
Burda her şey serbest. 🙂

22 Şubat 2022 Salı

 Memleketimden insan manzaraları...

Trabzon'da, şoförlere öfke kontrolü eğitim programının imza gününde kavga çıkmış ve kravatlı koskoca adamlar kavga dövüş....
İmzalar atılmadan dağılmışlar.
Şaşır-ma-dık mı?
Peki, şuna ne dersiniz : Okeyde, taş çalma kavgası ; 1 ölü, iki yaralı.
Olmadı mı?
O zaman şu haber: Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, yine yeniden atlamış kendisine tahsis edilen ultra lüks uçaklardan birine ve yine yeniden Afrika ülkesi Kongo'ya gitmiş.
Neden,herhangi bir Avrupa ülkesi değil de sürekli Afrika da, ayrı konu?
Bu uçaklar, suyla çalışıyor biliyorsunuz, 'canım giderse gitsin, itibardan tasarruf olmaz diyenlerden misiniz?'
O zaman buyrun;
Gitmekle kalmamış, Kongo'ya 1 Milyon aşıyı da hibe edivermiş.
Yetmemiş, Türkiye'nin başarıyla yürüttüğü ekonomik ve kalkınma modelini Afrikalı ülkelerle paylaşmaya da hazır mışız.
Afrikalılar da ne bilsin memleketin perişan halini. Onlar da sanıyor ki, dünyada marka bir ülkeyiz. Refahtan patlayacağız. Paraları nereye savuracağımızı bilemiyoruz, bir bolluk bir bolluk demeyin gitsin.
Birileri, şu Afrika ülkelerine, çöpten yiyecek toplayan insanların fotoğraflarını servis etsin lütfen.
Bu da mı kesmedi şaşırtmaya?
Promtersiz konuşamayanlara, Manuel yöntemle yol gösteren ekleme yapıldı.
Teknoloji de bir yere kadar.
Sen kalk Almanya 'ya git, bir ülkenin Milli Savunma Bakanı ol, ülkeyi böyle arşa çıkar.
Bu da mı olmadı?
Uyuşturucuyla yakalanan, Uyuşturucuyla Savaşma Derneği Başkanına ne dersiniz?
Bu da mı olmadı?
Peki ya, Hayvanları Koruma Derneğinin açılışında, gırtlağına bıçak dayanan zavallı koyun!
Ama sizi de şaşırtmak ne zor.
O zaman şu haber: Diyanet İşleri, Pakistan 'a resmi bir gezi düzenlemiş. Şimdi siz, THY' nın uçağı sanıyorsunuz değil mi?
Yok!
Sarayın uçaklarından biri tahsis edilmiş, bu nadide insanlara ve maliyeti belki merak edersiniz.
THY ile gitseler, 150 Bin lira, saltanat uçağı ile gittikleri için 1.5 Milyon Lira.
Dedim ya, bu uçaklar su yakıyor diye.
Bu da mı gol değil?
O zaman son nokta:
Şu rezil insan müsveddesi tarikat lideri var ya, hani, bir müridinin 12 yaşındaki kızına...
İşte bu rezil, şimdi de, baldızının 11 yaşındaki kızına....
Uykudan uyanmak için bunlar da yeterli değilse,
Sizler, iflah olmaz vak'a olarak tarihe geçeceksiniz.
Hani, ben söylemiş olayım da.