19 Temmuz 2023 Çarşamba

 Ne varsa eski şarkılarda var.

Masumiyet, naiflik, saf aşklar, hüsranlı ilişkiler...
Sözler dokunaklı, besteler güzeldi her daim.
Televizyonda, ne var dedim, bu kadar kalitesiz diziler, rol yapmaktan uzak oyuncular ve yüzlerce keredir gördüğüm Kemal Sunal filmleri
İzleyecek bir şey yok.
Ekranda, güzel sesli bir kadından şarkılar duydum.
Çocukluğuma, anılarıma, şarkılara götürdü beni o ses.
Eski evimizin çardağı vardı, çardakta da, 7/24 çalan, transistörlü, dışı siyah, ortası kırmızılı o meşhur radyo.
O dönemin şarkılarında bir hoşluk, nezaket, ayrılıkları anlatsa bile bir kalite vardı.
Radyodan yükselen sesi hemen tanırdık çünkü, şimdilerin önüne gelenin şarkıcı olduğu bir dönem değildi o yıllar. Seslerin bir ayrıcalığı olurdu. Seslerin çoğu ve yorumları, o kadar kötü ki, insanı müzikten soğutuyorlar. Biz, toplum olarak ne ara çıtanın bu kadar altına düştük bilmiyorum.
Orkestra, ara soloları o kadar güzel çalıyor ki....
Darbukanın ritmi, davula karışıyor.
Yenilik güzel, doğru yaptığınız sürece.
-Bir bakış baktın kalbimi yaktın
-Gittiğin yolları yakın sanarak.
-Sevemedim karagözlüm.
-Dert bende derman sende.
Ne güzel şarkılar çalıyor ekranda.
Mazi, herkesin kalbinde bir yara ve illa ki bir şarkıda kendisini buluyor insan.
Kaliteyi, hayatın her alanında aramak gerek.
Bir kere ödün verdiniz mi, hep verirsiniz.
Bunun adı, bu akşam müzik olsun
Çocukluğumda, radyo hep çalardı. Şarkılar, türküler...
Neşet Ertaş, Aşık Veysel, Yıldırım Gürses, Müzeyyen Senar, Şükran Ay ve niceleri..
Bilirim, geçti gitti, geri dönmez o yıllar.
İnsan özlüyor özlüyor işte.
'Bir Fırtına Tuttu Bizi' diyor şarkıda.
Fırtınanın ne olduğu önemli.
Şarkılara kanıp da kasırgaya kapılmayın da!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder