7 Mart 2016 Pazartesi

#Benim doğduğum coğrafyada
Önce kadınlar uyanır,
Sonra güneş doğardı;
Güneşi kadınlar doğururdu.
Yılmaz Şener
Kadınlarımız.....
Kabataş'taki üstüne işenen,türbanlı bacılar diye istismar edilen kadınlarımız....
Zaman gazetesinin önünde,yine türbanlı bacılardı yerlerde sürüklenen,kan revan içinde kalan.
Biri yalan,diğeri gerçek iki fotoğraf karesi.
Kadınlar....
Dünyanın her yerinde ezilen,horlanan,aşağılanan,düşünmesi,sorgulaması engellenen tür.
Kadına tecavüz de haktır,şiddet de.
Sofralarda,öküzden bile sonra gelen yeriyle anamız,bacımız,avradımızdır da....
Ne olacak bu kadınların yaşadığı dram?
Her yerde dayak,her yerde şiddet,her yerde zulüm var kadına.
Sorun,kadının başındaki türban değildi,umarım artık anlamışlardır,kadını beze dolayan ve bunu özgürlük sanan güruh?
Kadının ruhu,beyni,bedeni özgür olmazsa,gördüğümüz fotoğraf karelerine daha çok tanık olacağız.
Türban takmışı da yerlerde sürükleniyor,saçını özgürce savuran da.
İnsan olmak zor ama kadın olmak bin kez daha zor inanın.
Kadın okumalı,para kazanmalı,kendini geliştirmeli ve hayatını kendi ellerine almalı.
Erkek hegemonyasında yaşamaya zorlanan kadın,ezilmeye mahkumdur.
Nadiren sayfalarda yorum yazarım ve beni en çok üzen,özellikle kadınların yazdıkları olur.
'Bu çağda,bu kafa nasıl olur?' diyerek,üzülürüm kadınlarımıza.
Kadın,kendinin farkında değil,yazdıklarının farkında değil çünkü düşünmeden yazıyor,hayatında belki hiç kitap,günlük gazete almamış, okumamış,araştırmamış ama öyle koşulsuz biat ederek yazıyor ki,cehaletinin neresinden tutsam olmuyor.
Neyi savunduğunu da bilmiyor,en acı olanı da bu.
Çok cahiller,çok!
İşte bu nedenle,kadınlarımız okumalı,hem de çok okumalı.
Başka türlü aydınlığa çıkamayacağız belli ki!
Kadıköy,İzmir,Ankara,Adana....
Ne fark eder?
Kadınlar bu dramı hep yaşıyor ve böyle giderse de,daha çok yaşayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder