#Hayatımızdan her zaman berbat insanlar geçmez.Bazen de öyle birileri girer,çıkar ve öyle zamansız sizi bırakıp giderler ki,içinizdeki eksik duygular,yarım kalmış bir öykü ve her 5 Mart'ta hüzün vardır.
Ablam.....
Onu nasıl anlatsam ki.
Annem kadar üstümde emeği olan,hayatımdaki bana bir çok şeyi ilk yaşatan,gönlü inanılmaz güzel bir ablaydı.
Erzurum'da üniversiteyi okurken,ilk kitabımı bana ablam getirmişti.Hiç unutmuyorum,ismi Ormanda Bir Mahkemeydi.Okumaya merakım bu kitapla başlamıştı.Kütüphanemin en kıymetlisi bu kitaptır.
Erzurum yöresine ait ilk bebeğimi de ablam getirmişti.Arkadaşlarım nasıl da beni kıskanırdı çünkü,o dönemde çocukların bebeği olmazdı ki.Çör çöpten yapılmış oyuncaklar vardı çocuklarda.
Üniversitede okumamı da ablama borçluyum.
Kızımın ve benim üstümdeki emeğini unutmam mümkün mü?Her anımda yanımdaydı.
Uzun saçlarını hep buğdaya benzetirdim.Rüzgarda savrulurdu sağa,sola.
Özgürlüğün ne olduğunu,bir kadının dimdik ayakta nasıl olacağını,hayallerinin peşinden gitmeyi,dünya malının anlamsızlığını hep ablamdan öğrendim.
Hep derdi ki;'Cebinde paran varsa bütün evler senin,bütün taksiler senindir'
Mülkiyetçi olmadığı için hep dünyayı gezdi.Gittiği yerlerden getirdiği anıları,fotoğrafları ve hiç birimizi unutmayan nezaketiyle başka bir insandı ablam.
Çiftçiler,ablamı iyi bilirdi.Hiçbir tarlaya para karşılığı gitmezdi.Gübresini,tohumunu ayarladığı tarlaların denetimini de hiç bırakmazdı ve onun denetimindeki tarlaların verimi hep yüksek olurdu.İşinde çok titizdi,çok sevilen bir insandı ablam.
Hayatımda onun kadar idealist,çalışkan,üreten,okuyan bir abla daha görmedim.
Kütüphanesinin bir eşini daha bulmak kolay değildir.
Ablam gitti ve bize geride anılar,fotoğraflar ve kitapları kaldı.
Öyle güzel bir insandı ki...
Bazen isyan ediyorum.Hep mi iyi insanları yanına alıyor Tanrı?
Birlikte geçirilecek kimbilir ne güzel günlerimiz vardı ama gitti.
'Ablanızı kaybettiniz' dediklerinde televizyonda Şükriye Tutkun'un 'Gücüm Yetene Kadar' türküsü çalıyordu.
Gücü belki buraya kadardı ve onu kaybettiğimizde Ziraat Mühendislerinin Başak Gecesindeydi.Üstünde tuvaleti,yüzünde her zamanki sade makyajı ve toplanmış saçlarıyla ama ben onu hep buğday tarlasında salınan saçlarıyla anımsayacağım ve hiç unutmayacağım.
Çok özlüyorum,çok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder