Gönderiler
#Bugün pazar...
En sevdiğim gün. 

'İnsan, hayal ettiği sürece yaşar' derler.
Bu, bir yere kadar doğru elbette. Hayal kurduğumuz sürece, o hayalin beklentisi içinde olmak bizleri diri tutar.
Ama bir de, imkansız gerçekleri istemek var ki...
Bu da, insanı en yıpratan duygu.
Hani, derler ya ' Hayat, siz plan yaparken bildiğini okur' diye.
Bu da çok doğru.
Bir döngü sarmalındayız.
İsteklerimiz, beklentilerimiz, hayallerimiz ve acı gerçekler.
Çok beklentili hayat, insanı en çok yoran ve üzen şey.
İnsanoğlu, hayatı anlamlandırmada çok uçlarda geziyor ve hayat hep depresif ruh haliyle geç kalmış öykülerden oluşuyor.
İnsanın hayatı , doğduğu evle başlıyor.
Barakada mı, apartman dairesinde mi, yoksa denize nazır bir yalıda mı doğduğunuz çul ile atlas yorgan arasındaki hayatınızı belirler.
Çok akıllı, cin fikirli, kafanız her türlü hinliğe çalışmıyorsa da, olduğunuz hayat ne uzar ne kısalır.
Stabil bir döngüdür sizi bekleyen.
Bu zararlı mı?
Elbette hayır!
Bununla mutlu oluyorsanız kime ne?
Peki, çok enlere ulaştınız da ne oldu?
En lüks ev, en lüks araba, en pahalı mücevherler, en güzel kadın , en yakışıklı erkek, en...
Bunlar sizi mutlu ediyor mu?
Edebilir de.
Ama en'leri kaybetme korkusu çok yıpratıcı olmaz mı?
İnsan, huzuru bulmalı hayatında.
Paranın gücü temsil ettiği ve her kapıyı açtığı günümüzde ki, parasız hayat elbette olamaz, yanlış anlaşılmasın bir reddediş değil benimkisi ama çevremde, insan ilişkilerine bakıyorum da, temeli paraya dayalı evlilikler, dostluklar, arkadaşlıklar....
Hep bir çıkar ilişkisi var.
Maddiyata dayalı çıkar ilişkisi ve aşırı beklentili bir hayatın sarmalındaki insanları izliyorum, gözlüyorum çevremde;
Hep bir mutsuzluk, hep bir kızgınlık hali var yüzlerde.
Kendisiyle yüzleşmeyen, özeleştiri yapmayan, hayatındaki insanları nereye koyacağını bilmeyen ne çok insan....
Yaşama yorgunluk mu, yanlış hanelerin bir araya gelmiş bireyleri mi, yoksa hayattaki varoluşunun anlam yüklenmesini yapamayan bireyselliği mi bilmiyorum ama insanların, acilen bir silkinmesi ve kendine gelmesi gerekiyor artık.
Kendi farkındalığınızın farkına varmak bu kadar zor olmamalı.
Bunun için içsel yolculuk yapmak için, üniversite diploması almanız gerekmiyor.
-Dün neydi?
Ama geçti!
-Bugün önemli.
Yaşıyorum!
-Yarın, ne istiyorum!
Demeyi öğrendiğiniz an, bu yönde bir planlamayı yapacaksınız ve beklenti çıtanız da ona göre olacak.
Elinizden geleni yaptınız mı?
Zorlamayacaksınız!
Hayatı, biraz da akışına bırakmakta yarar var.
Bekle ve gör!
Kahredeceğine, daha iyisini yap.
Umudun mu bitti?
Yenisini bul.
Hayat, nefes alma şansı verilmiş bir armağan.
Ya içinde ol yaşa,
Ya da, çemberin dışında kal ama bunun için suçlu arama.
Çünkü; Ne istediğini bilmeyen sensin!
Yani, her şey sende gizli.
Yalnızca sen!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder