25 Temmuz 2022 Pazartesi

 Hasan Hüseyin, bir şiirinde şöyle der:

Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe.
Bugün, hem sevinci hem de üzüntüyü bir arada yaşadım.
Andırın...
Küçücük zaman yıllarında, ne çok anı biriktirdim aslında.
Andırın ile ilgili zaman zaman yazarım. Yakın zamanda, Navrus Hanım Teyze'nin evini ve o dehşet horozunu yazmıştım,hala başımda yara izini bırakan.
Bugün, tam da o yokuşta ilkokulu gördüm.
Ve Andırın 'daki evimizi ve Navrus Teyze' nin evini görme isteğini.
Bizim evimiz, birkaç el değiştirmiş, dokusu bozulmuş, yanındaki yaşlı ceviz ağacı kesilmiş, Çavuş Emmi'nin bahçesinin yerinde yeller esiyor, her yer ev d-olmuş.
Ve işte karşımda, yokuşun önünde, ufak tefek değişikliklerle Navrus Teyze'nin evi.
Niye önemli?
Çünkü, eski insanların inceliği, nezaketi, iyi insan olma özelliğini anı bırakan bir insan olduğu için.
Evi görmek istedim, çünkü anılarımı yaşamak istedim. Evi boş bulacağımı sanıyordum ama inanamıyorum, Navrus Teyze yaşıyordu.
Hastaydı ama Annemi, Babamı , kardeşlerimi, yaşadığımız acı olayları o kadar iyi anımsıyordu ki...
Bembeyaz saçlarını okşadım,elini tuttum, konuştuk, konuştuk...
Fotoğraflarını çektim ama bende kalacak elbette.
Çocuklukta, kalbinizden tutan insanlar asla unutulmuyor.
İyi de, kötü de...
Bize yaptığı, o unutulmaz lezzetteki Mısır Çöreklerinden söz ettim.
İncelik, işte o ayrıntıdaydı.
O tadı hiç unutmadım.
Bana yapacak, söz verdi.
Kızları vardı yanında.
Geçmişten, anılardan, o dut ağacından, o korkunç horozdan konuştuk konuştuk.
Bazen güldük, bazen hüzünlendik ama bana en çok dokunan şey;
'Annen' dedi, 'Ne kadar güzel bir kadındı, ne kadar kibar, ne kadar becerikli. Bana bir elbise dikmişti Annen, işte ben, o elbiseyi hala saklıyorum.'
Boğazıma bir şey düğümlendi. Saçlarına dokundum, yalnızca birbirimize baktık, hiç konuşmadan.
Anacığım...
Güzel kadın, güzel Anne, güzel insan.
Böyle güzel, unutmayan insanlarla karşılaştık sayesinde.
Navrus Hanım Teyze'yi yıllar sonra görmek, anıları dinlemek, bir yanımı bahara, diğer yanımı hüzne bıraktı bugün.
Hiç unutmamış bizi.
Ama bana söz verdi, o Mısır Çöreğinden yapacak.
Elini tuttum, 'Yine gel' dedi.
'Gelirim' dedim.
'O Dut Ağacı ve o dehşet horoz yok nasıl olsa.
Gelirim.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder