21 Ocak 2024 Pazar

 Ben, Belgeselciyim.

Soranlara 'Belgesel izliyorum ' diyenlerden değilim elbette ,ciddi ciddi izleyenlerdenim.
Çok keyif alıyorum izlemekten ayrı konu .
Bu akşam da konu lavanta olunca ekstra ilgimi çekti.
Yer, Burdur Gölü ve çevresi .
Gölün suları çekiliyormuş .
Buna ayrıca geleceğim ama üreten insanın çabası takdire değer.
Lavanta ve Adaçayı taşlık, eğimli arazilerde yetişiyor .
Burdur'un karasal iklimi de çok elverişli elbette .
Isparta' nın gülü, Burdur'un lavantaları çok ünlü biliyorsunuz.
İhracat için de önemli birer kalem.
Lavanta ve Adaçayı 'nın üretim aşamasından başlayarak yağının çıkarılmasını ,kurutulmasını ilgiyle izledim .
Ne zor işler diyeceğim ama ne kolay ki ,bir şeyi ortaya koyarken?
Her aşaması emek, alınteri, yorgunluk.
Lavanta, parfüm sektörü için çok önemli bir hammadde .
Fransa da, anavatanı bu işlerin biliyorsunuz.
En güzel kokular Fransa'dan çıkmıyor mu?
Chanel 5 örneğin.
Parfümdeki marka koku.
Üretime evet , çalışmaya da evet ama Burdur Gölü'nün çevresi neden bu kadar çıplak?
Neden hiç ağaç yok?
Bir göl, ne ile beslenir ?
Ağaç yoksa yağmur olur mu?
Yağmur olmazsa, gölü besleyecek su kaynakları ,dereler ,çaylar olur mu?
Lavanta'nın anavatanı Bulgaristan.
Yağlık ve kozmetikte en önemli türleri ve miktarı Bulgaristan yetiştiriyor ve pazarlıyor.
O halde şunu sorgulamalıyız: Burdur ve Gölün çevresindeki arazileri ağaçlandırmak mı , lavanta ve Adaçayı tarımı yapmak mı?
Ekonomik değerinin adını doğru koymak gerekmiyor mu?
Göl kurursa ya da iyice daralırsa , o bölgedeki ekolojk hayatın götürüsü ne olur ?
Bilinçli tarım, bilinçli üretim, bilinçli yatırım gerekmez mi ülkemizde?
İlla ki bir bedel ödenir de ,ağır olmamalı diye düşünüyorum.

Tüm ifade

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder