Yıllar geçiyor ,çocukluk anılarımızın izleri bir bir yok oluyor.
Hayal meyal anımsıyorum şu viran olmuş dükkanı.
Bir zamanların en muhteşem kuaför dükkanı burası.
Çocuktum, gelinlerin beyaz gelinliğinin eteğini tutarak gelin arabasına binişlerini görürdüm.
Saçları bukle bukle, pırıl pırıl taşlarla parlayan gelin tacı, saçlarının sağ tarafından sallanan gelin teli ile yılların öncesinden ,şimdinin yaşlı kadınlarına dönmüş gelinler ...
Çocukları, torunları ve mazide kalan gençlik yılları...
Bilmem ki, gelin olarak çıktıkları bu kuaför dükkanına bir daha uğradılar mı?
Şehrin en ünlü ve popüler kuaförü olunca illa ki uğramışlardır.
Kuaförü de anımsıyorum.
Artık yaşlı döneminde ,omuzları çökmüş , yorgun yıllarının bütün izlerini taşıyan o kuaför...
Bu dükkandan, kim bilir kaç gelin geldi geçti?
Hepsinin bir öyküsü oldu mutlaka, mutlu mutsuz.
Kuaför yaşıyor mu bilmiyorum ama geçen gün önünden geçiyordum.
Durdum, bir süre baktım, iki göz odası, küçücük tuvaleti ile döneminin en ünlü, en muhteşem kuaför dükkanına.
Keşke, yolu burdan geçen gelinlerin öykülerini bilebilseydim.
Ben olsaydım, dönemine tanıklık eden bu dükkanın yıkılmasına izin vermez, nostaljik kokulu , duvarlarında her dönemden geçen gelinlerin fotoğraflarıyla dolu bu tanığı korur, arkadaki küçücük bahçeyi o dönemle yaşatırdım.
Ben olsaydım....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder