#Bugün Pazar....
En sevdiğim gün. 

Bu sabah, İbrahim Sadri'nin kendimce aklımda kalan dizeleriyle başladı.
'Bugün pazar,
Ve ben seni çok özledim' diye başlayan dizelerle.
Şiirin aksine, havada yağmur da yok, rüzgar da.
Hatta, sıcak bile sayılabilir dışarısı, mevsim normallerinin üstünde.
Dışardan, kuş sesleri de pek duyulmuyor.
Çatılarda izleri de yok.
Radyo değil belki ama televizyondan şarkılar yükseliyor, eski yeni.
Hani, gönül telimizi titreten, gönül penceresinden ansızın bakıp, çekip gidenler var ya!
İşte, o şarkılar çalıyor, anıları tazeleyerek.
Bu sabah, fırından çıkmış sıcacık ekmek kokusunu da istemedim ,neden bilmem?
Sokağa çıkmadığım için, ne bebek ağlamasını duydum ne de sabahın köründe ayaküstü sohbet eden yaşlı insanları.
Muzların, biraz daha sararmış halini de görmek istemedim.
Bomboş sokaklarda, caddelerde de ayak izim olmadı bu sabah.
Şairin de dediği gibi, Hayatın atardamarlarında dolaşmadım bugün.
Yalnızca, ince belli bardakta, buğusu tüten sıcacık çayım vardı .
Bir de, pazar kahvem, hepsi bu.
Dünden kalmayım belki de.
Sararmış İncir yapraklarının üstüne bastığımda çıkardı sesin etkisindeyim hala.
Dün, bir süre Anamın Konağına baktım .
Anam dediysem, Anamın Anası, Anneannem. ' Ana' dedik hep, büyük ana, gerisini bilmem, tanımam elbette.
Ne güzel bir kadındı, ince, zarif, düşünceli.
Bahçesindeki ağaçları kestirirken içim üşüdü.
Bir zamanların bereketli elleriyle diktiği ağaçları....
Ağaçlar da, tıpkı insanın içi gibi çürürmüş .
Bazen, ne yapsan da olmaz ya!
Hani, kurtarılacak bir şeyleri arar durursun ama nafiledir çaban.
Giden gitmiştir aslında, sendeki uzatmalardır.
Bu, herkes için geçerli.
Ne sevgili, ne eş, ne arkadaş, ne de ailenden biri, fark etmez.
İnsandır, önemli olan.
Her şey gelip geçiyor da, çürüyen gövdeyi kesip atmazsan, için için işliyor ve hem kendine hem çevreye zarar veriyor.
Bazı şeyleri koruyamamanın duygusu belki de.
Hani,' yıkıldığı yere kadar 'deriz ya bazen; enkazı da kötü oluyor aslında.
Biz Pazar Kahvaltı güncesi de böyle .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder