Bugün Pazar...
En sevdiğim gün. 

En çok öyküleri severim ben edebiyatta.
İnsan öykülerini...
Ağır, ağdalı romanları da, yazarın savrulan dilini de sevmiyorum ve okumakta direnmiyorum artık o kitabı.
Okuyucunun seçiciliği diyelim buna.
Elimde bir kitap var; Nazlı Eray'ın Halfetinin Siyah Gülü.
Bu kitabı sonra yazacağım ama dün bir yerinde 'İnsan, ölen Anne-Babasını rüyasında pek görmezmiş' diye bir cümle okudum.
Sonra kitabı bıraktım ve Babamı, rüyamda hiç görmediğim aklıma geldi,hem de hiç.
Oysa, kısa da olsa anılarım vardı, yaşanmışlıklarım Babamla ama hiç rüyamda görmemiştim.
Doğru olabilir miydi bu iddia?
Gece uyandım, Annemi gördüm. Demek ki, görülebiliyormuş.
Bilinçaltına yerleşen düşüncelerimizin dışavurumu değil mi rüyalarımız?
8 yıla dayanan pişmanlıklarım var içinde biliyorum.
Son olduğunu bilmeden, sanki hep yaşayacaklarmış gibi, ertelediğimiz anların içinden geçip gidiyoruz.
Önceliklerimiz, bazen haklı olduğumuz durumlarımız da var elbette ama genel olarak hep geriden gidiyor, vakit geçtikten sonra pişmanlıklar yaşıyoruz da neye yarar?
Annem, yoğun bakımda yatarken, hep bir umut vardır ya 'Eve dönecek, Anneler güçlüdür, onlar çocuklarını bırakmaz' diye.
Oysa, Annelerin de sonsuzluğa gideceğini öğretiyor hayat.
Ben gidecektim yanına, kardeşim 'Abla, ben gideyim olur mu' dediğinde, 'Olur' dedim, 'Ben de yarın giderim'
Umut işte...
O yarın hiç gelmedi.
Annemin elini tuttum, saçlarını okşadım, kulağına eğildim
'Seni Seviyorum Anne' dedim.
Beni bu dünyaya getirdiğin için, onca çektiğin acının içinde büyüttüğün için, beni ben yaptığın için, hayattaki en büyük öğretmenim olduğun için, benim Annem olduğun için Seni Seviyorum. 

Geç kalmak böyledir işte.
Rüyanda bulursun ancak elini tutmayı, saçını okşamayı.
Hayatta, her şey insana bir derstir.
Doktor da insandır. Onlar bilir, sonun başlangıcı olduğunu.
Kardeşimle gitseydim, '1 dakika göreyim' diye yalvarsaydım, o da insan, belki beni anlardı.
Belki de izin vermezdi.
Bilmiyorum ama hayat bana şunu öğretti :
İstediğin bir şey var mı ; elde etmek için çalış.
Yapmak istediğin her ne varsa yolunu bul; yaşa.
Seviyor musun; söyle.
Özlüyor musun; söyle.
Sarılmak istiyor musun; sarıl.
Sevmiyor musun; sevme.
Gitmek istiyor musun; git.
Bu dünyada, herkes kadar teksin, herkes kadar önemlisin.
8 milyar insanın içinde bir noktasın ,o kadar.
Ertelediğin her şey, bir kitap cümlesinin acısı olmasın.
Annem, rüyamda bile beni büyütmeye devam ediyor.
Gözlerindeki hüznün hiç bitmediği Annem;
Duyar mısın bilmem
Rüyamda söyledim ama yine de duy beni.
Seni Seviyorum. 

İyi Pazarlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder