3 Ağustos 2023 Perşembe

 Hani, hayat siz plan yaparken kendi bildiğini okur ya!

Dünden şu saate, hayatımızda ne çok şey değişti 08.44' de.
6 Şubat'ta yaşadığımız depremin travmasını henüz atlatamamışken, bu sabah yeniden başa döndük.
Oysa dün, atölyemi kapatmış, böceği güvenli bir yere almış, bugüne bitecek işleri programlamıştım.
Ve bu sabah, atölyemde arkadaşlarımla kahvemizi içecektik, müzik çalacaktı, sohbet eşliğinde çalışacaktık ama şu anda ne atölye, ne bitecek işler...
Sabahki depremde, ne kadar planım varsa bitti.
6 Şubat tarihine döndük yeniden. Çevremdeki herkesin gözlerinde korku ve panik var artık.
İnsanız, duygularımız var. Bu kadar kaygılı korkuyla daha ne kadar sağlıklı yaşarız bilmem?
6 Şubat gecesi, arka arkaya iki büyük depremi yaşamıştık ilk anda.
Sonra bir daha, öğlen bir daha.
Bilim insanları 'Artçılar devam edecek' diyorlardı, biliyorduk ama bu kadar büyük şiddette ve bu kadar büyük depremlerle, artçılarla hangi ev güvenli olur, sağlam kalır ki?
Dışardan kolonlar ve kirişler sağlam görülebilir ama ya içerisi ne durumdadır?
Kim kontrol edecek bunları, uzmanları var mı?
Bir çekiç, bir tablet...
Çözümü bu değil.
Apartmana sayısız inşaat mühendisi, mimar, usta getirttim, her birinin görüşü farklı.
Tıpkı, yerbilimcilerin deprem konusunda hemfikir olamadıkları gibi.
Biri' Savrun Fayı kırılacak' diyor, biri 'Korkmayın, fay sakin, büyük deprem beklemiyoruz ' diyor.
Gördük işte büyük depremin sonuçlarını.
6 aydır, yaşadığımız travmayı sil başa aldık bugün.
Hani, uzmanlar deprem anında yerinizde kalın, yaşam üçgeni oluşturun falan diyorlar ya, o işler öyle olmuyor.
Dün, poyraz kavurdu ortalığı. Nasıl bir sıcak vardı anlatamam.
Akşam saatlerinde, tuhaf bir rüzgar çıktı bir anda. Ağaçlar yerlere yattı, bir uğultu sardı havayı ve bir süre sonra, sanki o anlar yaşanmamış gibi sakinledi ortalık.
Köpekler de sabaha kadar havladı.
Bu tür belirtileri okumuştum aslında ama hani büyük depremler artık olmayacaktı ya!
Deprem, önce hafif sarsıntıyla başladı, durur gibi oldu daha şiddetli başladı, durur gibi oldu yeniden şiddetli başladı.
O anda aklımdan geçen tek şey, apartman yıkılmadan evden kaçmaktı.
Duvarlardan gelen sesler, evin kapısının açılmaması ki, deprem anında kapılar kasıldığı için oturuyor ve açılmıyor ve uğultu ve korku ve panik..
Söze dökünce ne kadar da kolay geliyor kulağımıza ama içinde olmak, o duyguyu yaşamak....
Hayatta, ne malın mülkün, ne paranın , ne yatın katın olmasının bir anlamı yok inanın.
Her şey, bir anda yaşanan depreme bakar.
6 Şubat 'ta, lüks rezidanslarda, villalarda, ihtişamlı evlerde oturanların da eminim çok hayali vardı.
Ama hepsi 1.5 dakikada bitti.
Geride ne evleri, ne zenginlikleri ne de canları kaldı.
Bir mezar bulanlar şanslıydı,üstünde numarası yazılan.
Ya kayıplar!
Ömür dediğimiz şey, tıpkı şairin de dizelerinde yazdığı gibi,
Dün bitti, yarın belirsiz, bugünü yaşa!
Kasa kasa hayatı bitirmek de var.
Her durumda bitecek ama bu neden bir kolonun altı olsun değil mi?
Kötü değil, çok kötü bir gün bugün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder