#Yaşanmışlığa dair bir öykü okudum, benzerini benim de yaşadığım; anılarımda yer eden.
Yer, Mardin.
Deyrulzafaran Manastırı.
80 yıl önce, Manastırın kapısına bir çocuk bırakılır, adı Bahe.
Bahe, yüzü delik deşik, akli yetisi düşük bir çocuktur.
Zaten, annesi de bu yüzden bırakmıştır.
Nedir Bahe'nin öyküsü?
Bahe, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Annesi, çalışırken, Bahe'yi, kuyunun yanına bırakır. Bir horoz, çocuğa saldırır ve yüzünü delik deşik eder. Bahe, 6 yaşındayken babası ölür, annesi baba evine döner ve Bahe'yi manastırın kapısına bırakır.
Bahe, engelli olmasaydı bırakır mıydı ayrı konu?
Neyse....
Bir horoz, bir Pitbull gibi insana saldırır mı?
Evet, saldırır.
İşte, benim öyküm:
Yer Kahramanmaraş /Andırın İlçesi.
Babam, bizi yayla diye Andırın 'a götürürdü.
5-6 yaşlarındayım.
Bir komşumuz vardı, Navrus Hanım Teyze.
Hayatımda yediğim en güzel Mısır Unlu Çörek yapan güzel kadın, güzel komşu.
Yakın zamanda ölmüş. Birkaç yıl önce, sırf onu görmek için Andırın' a gittin ama yoktu.
Son bir kez görmeyi çok istemiştim oysa.
İşte bu Navrus Hanım Teyze'nin bahçesinde, arkasına bir ordu saklansa görülmeyen kocaman bir dut ağacı, tavukları ama bir de felaket bir horozu vardı.
Pitbull bile çok masum kalırdı inanın, o kadar saldırgan bir hayvan-dı.
Öyle korkardım ki, o horozdan, eve hiç yaklaşmazdım.
Bir gün, Annem, 'Kızım git de, Navrus Teyzen uygunsa öğleden sonra ona gideceğim, haber ver' dedi demesine de, nasıl gideceğim, orda horoz var.
Bakındım, horoz görünmüyor. Annemin haberini verdim, evin parlak beton merdivenlerden usul usul iniyorum. Bir yandan da seviniyorum horoz yok diye.
Tam, dut ağacının yanından geçiyorum, bir şeyin havalandığını gördüm ve sonrası dehşet....
Horoz, meğer beni bekliyormuş. Üstüme bir saldırdı, başımı gagalamaya başladı. Yüzüm gözüm kan içinde bağırıyorum, eve koşuyorum annem beni kurtarsın diye.
Horoz tepemde, ben ağlayarak, kan içinde eve geldim ama ne annem ne de komşular horozdan beni kurtaramıyor.
Hayvan, benden neden bu kadar nefret ediyorsa anlamadım, oysa ben, hiçbir canlıya zarar vermedim bugüne kadar.
Sonunda, horozu alabildiler başımdan ama beni görmelisiniz. Başımdan kanlar yüzüme, elbiselerime akıyordu.
Abarttığımı düşünmeyin sakın. O horozun ne ilk ne de son vukuatıydı bu.
En vahşi köpek sürüsünün saldırısını tek başına yapan bir horozdu.
Şimdi düşünüyorum da, o hayvanı incelemek gerekirdi aslında.
Böyle horoz mu olur?
Bizim bildiğimiz horoz, sabah gün ışırken uyanan ve öten bir hayvan değil miydi?
Horoz, belki Bahe gibi yüzümde iz bırakmadı ama başımda gagasından kalan bir izi taşıyorum hala ve ömür boyunca da kalacak bir iz bu.
Bahe' nin öyküsünü okuyunca, aklıma çocukluğum ve yaşadığım horoz öyküsü geldi.
Arada bir, elimi o ize götürürüm ve o horozu anımsarım.
İnanılır gibi değildi gerçekten de o yaşadığım gün.
Bir dahası oldu mu, diye merak ediyorsanız eğer.
Hiçbir kuvvet, beni bir daha, değil o eve, en yakınına bile götüremedi.
O horozla, bir daha karşılaşma riskini göze alır mıyım?
Canıma kastım mı vardı?

Zaten, bir daha Andırın' a gitmedik. Babam, evimizi sattı ve rotamızı Zorkun Yaylasına çevirdik ama Andırın ve o horoz, çocukluğumdan kalan bir anı oldu bana. 

Navrus Hanım Teyze,nurlarda uyusun. Ne iyi bir komşuydu.
O mısır çöreğinin tadını hala unutmadım.
Ne kadar güzel yapardı.
Anılar işte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder