#5-6 Mayıs'ın önemini biliyor musunuz?

Darağacındaki üç fidandan söz etmeyeceğim bugün.

Benim hayatımın dönüm noktası bir gün olduğundan da söz etmeyeceğim.

Üstüne ,sayfalar dolusu yazsak da, geçmişte kaldı yaşananlar.

Umudun yeşermesi için çabalayanların bıraktığı yerden devam etmedik ülke olarak.

İdealleri, kitap sayfalarında kaldı ve birer kahramana dönüştüler.

Ne yazsanız da üstüne, giden gitti.

Neyse...

5-6 Mayıs, bizlere bir şeyi daha anlatır.

Hıdırellez. Yani; mevsim bayramı bugün.

Hızır ve İlyas'ın, her sene bir kez kavuştuğu gündür 5-6 Mayıs ,yani ; Hıdırellez.

Her yıl, birçok kişinin yaptığı gibi, bir gül dibine not bırakmadım.

Yazmadım bile istediklerimi. Ne işe yaradığını bugüne kadar anlamadım ama olsun, ritüeldir bu.

Yapanların dilekleri olsun diye diliyorum.

Mayıs ayını çok severim. Belki de doğduğum ay olduğu içindir ama bir sempatim hep olmuştur Mayıs ayına.

Baharı müjdeleyen, her tarafın çiçek, böcek koktuğu, en şahane aydır bana göre.

Küçücük bir toprak parçasında bile papatyalar açar. İşte, beni bitiren görüntülerdir bunlar.

Şaka bir yana,5-6 Mayıs, Hıdırellez şenliklerinin yapıldığı tarih biliyorsunuz. Bir çeşit, yaz mevsiminin başladığı günler.

Çocukluğumda, Hıdırellez'de, özellikle genç kızlar, ellerinde piknik sepetleriyle kırlara giderlerdi.

Biz hiç gitmedik ama şimdi, gidilecek bir toprak parçası bırakmadılar çok şükür. Dağ, taş beton bina doldu. Millet, saksılardaki toprağı koklar oldu.

Neyse;

Hıdırellez'de neler yapılırmış, belki bilmek ve yapmak istersiniz?

Öncelikle, doğada, ilk açan bitkileri topluyorsunuz ve kaynatıp içiyorsunuz. Kalanıyla da, kırk gün boyunca yıkanıyorsunuz.

Kırk günlük suyun bitki hacmini herhalde tahmin edersiniz? Doğada, ot bırakın lütfen.

Ne işe yarıyor derseniz: Estetik cerrahlarını işsiz bırakıyormuşsunuz çünkü; güzelleşiyormuşsunuz.

Hadi hanımlar, yaşadınız. Bedava güzellik sırları.

Hayatınıza bereket yağmasını istiyorsanız, para keselerinin ve yiyecek kaplarının ağzını açık bırakıyorsunuz.

Açık keseyi gören paracıklar sizin yani de, parayı kim kaybetmiş de ,keseyi bırakın o eskidendi, cüzdanı ortada bırakacaksınız ki, boş cüzdanı kim ne yapsın, değil mi?

Dileklerinizi, kırmızı kurdelayla bağlayıp, bir gül ağacına asacakmışsınız. Kırmızı kurdela tamam da, memlekette gül ağacını geçtim, gül mü bıraktılar da asalım, değil mi?

Evlenecek kızlar.....

İşte burası zor.

Bir gelin maketi yapacakmışsınız. Yeteneğiniz varsa ne âlâ. Maket yoksa, koca adayını ancak rüyanızda görürsünüz.

Bu yılı kaçırdıysanız üzülmeyin, hemen bir heykel kursuna yazılın. Seneye lazım olur. Yapamıyorsanız da, bana önceden haber verin. Malum, aynı zamanda Heykeltıraşım ya, size bir katkım olsun. Yoksa da boşverin. Evlenip de, ne diye canınızı sıkacaksınız? Rahatlık mı batıyor size, oturun, oturduğunuz yerde.

Rüyanızda, bir erkek altın tasta size su verirse, yaşadınız. Hadi hayırlı olsun kocanız.

ALTIN TAS MI?

Hayırlı rüyalar. Zaten ancak rüyanızda görürsünüz o tası. Altının gram fiyatından haberi var mı bunu yazanların?

Son uygulama da şu: Evinizin önüne bir tas süt koyuyorsunuz. Eğer, sabahında, süt yoğurda dönmüşse, işler tıkırında demektir.

Yok, eğer süt yerinde yoksa.....

Hadi bakalım, hayırlı bir iş yaptınız. O tastaki sütü gören bir hayvanın karnını doyurdunuz, az şey mi?

Geçen yıllarda hepsini yaptınız ama olmadı mı?

Benim de olmadı, ne olmuş?

Gidin çalışın, emek harcayın, paranızı kazanın. Yok öyle bedava çaput bağlamayla hayatı düzenlemek.

Size hiç, ''Emeksiz yemek olmaz'' diyen olmadı mı?

Bu kadar yazdım ama ya Hıdırellez gerçekse, ya bütün maddeleri yapınca hayaller gerçeğe dönüşürse!

Tanrım!

Fırsatı kaçırmamalıyım. Nerdeydi şu kağıt-kalem?

Bir Gül Ağacı aramalıyım.

Ya bulamazsam!

Saksıdaki gül olmaz mı acaba?