Bugün Pazar...
En sevdiğim gün.

Uzun zamandır gördüğüm bir anlatı var; Marie Corell söylemiş :
Evliliğe ihtiyaç duymadım. Evimde, kocamın yerini tutacak üç hayvanım var. Sabahları hırlayan bir köpeğim,öğleden sonra küfreden bir papağanım ve akşamları eve geç gelen kedim.
Evlilik, tek yaşarken, her şeyin paylaşıldığı iki kişilik yeni bir başlangıç.
Sürdürülebilirliği için de sevgi saygı şart!
İlk başlarda ,her şey yolunda giderken, işler rutine döndüğünde erkek de kadında birer köpek, papağan ve kediye dönüşüyor aslında ama en çok erkekler elbette.
Sabahları güne uyanmak önemli. Sürekli kötü bakan, mutsuz, depresif ,dırdırcı kadın ya da erkek çekilmez.
Sürekli küfreden, kendini bir yere koyamamış, çözüm aramak yerine sorun üreten , kaçışlara sığınan kadın ve erkek çekilmez.
Ev, aile demektir. Yemek saatlerinde ,masanın etrafında toplanan, birbiriyle konuşan, vaktinde eve gelen insanların olduğu bir yuvadır ev.
Canı istediği saatte eve giren, sorumluluklarını bilmeyen , kafasına göre takılan kadın ve erkek çekilmez.
İstisnalar dışında elbette ,evlenmek için kafanıza silah dayanmıyorsa ,bile isteye o yola giriyorsunuz.
Ya o evliliği yürütmek için çaba harcarsınız ;
Ya da, baktınız yürütemiyorsunuz , hırlamaya, küfretmeye, eziyete ne gerek var?
Boşanın!
İnsanların, birbirine duygusal, fiziksel , maddi- manevi eziyet etmesine ne gerek var?
Baktın olmuyor,
Bakmayacaksın!
Sonra da, evde kedi besleyen kadınları çoğaltıyorsunuz.
Bakın; kadınları da ,erkekleri de eleştiriyorum.
Bir evlilikte, tek taraf yoktur.
Yüzdelik dilimleri değişse de ,illa ki yanlış vardır.
Hani ,Sertab Erener şarkısında diyor ya;
Bir kedi alırım
Sen de anneni çağır! durumuna düşmeyin diye.

Yetişkin, sorumluluklarını bilen bireylere dönüşün, sonra evleniyor musunuz, kedi köpek mi besliyorsunuz size kalmış.

İyi Pazarlar...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder