29 Kasım 2024 Cuma

 Dün, 27 yaşında bir resim öğretmeni,Halk Eğitim Merkezinde açtığı kurs, cumhurbaşkanının, talimatıyla ,tasarruf tedbirleri kapsamında,tüm ülkede açılmadığı için ,ekonomik çıkmaza düştüğünden dolayı intihar etti.

Olayı, hangi açıdan ele alsam elimde kalacak.
Bu ülkede,208 üniversite olmasıyla övünen bir cumhurbaşkanı var, var olmasına da,kalite nerde kalite?
Nerde Profesör,Doçent öğretim görevlileri?
Köylere bile üniversite açıp, niteliksiz eğitim verip, mezun olduktan sonra iş güvencesi vermediğiniz bu gençleri neden intihar edecek duruma getiriyorsunuz?
İşin bir de atanmama durumu var ki ...
Okullarda görüyorum, meslekte yaş ve emekliliği gelmiş öğretmenler hala görev başında.
Neden?
Bu öğretmenler emekli olmazsa, mezun olan genç öğretmenler nasıl atanacak?
Bir de Halk Eğitim ayağı var konunun.
Halk Eğitimler, büyük şehirleri saymıyorum,tam bir usulsüzlük alanı.
İşini çok iyi yapan Halk Eğitimleri dışarda tutuyorum ki, cidden Adana, İstanbul, Ankara, İzmir,Antalya gibi şehirler, Nallıhan gibi çok başarılı ilçeler var.
O kadar iyi işler çıkarıyorlar ki, işte budur Halk Eğitimlerin gerçek amacı.
Yoksa; Usta Öğreticiler maaş alsın diye ,öğrencisi olmayan, hiçbir şey üretmeyen,şişirme kurslarla bu iş olmaz.
Tam bir, kurunun yanında yaş da yanar misali yaşanıyor, işini iyi yapanların kurslarını aynı potaya koyarak.
Tasarruf tedbirleri diye, önce Halk Eğitim Kurslarına göz dikenler ,cuma namazlarına 85 araçla ve yüzlerce korumayla gitmelerine bakacak önce.
Gencecik bir öğretmen intihar etti.
Peki neden?
Oturup düşünün bu intiharı,hak yiyenler, ülkeyi yönetemeyenler ve bunlara oy vererek göz yumanlar.
Düşünün!

 AKP, neden 22.5 yıldır iktidarda, ülkemizdeki televizyon kanallarını, sokak röportajlarını izlemek yeterli anlamak için.

Toplum cahil, eğitimsiz, okumuyor, kaba, nezaketsiz....
Önce şunu belirteyim de,başınıza ne geliyor örnek olsun:
Sokak hayvanlarını beslemek vatandaşın değil belediyelerin görevi ve belediyenin belirlediği yerlerin dışında asla beslenmemeli.
Hayvanları da, insanları
da riske atıyor bu besleme biçimi.
Kediye mama verirken beni tırmaladı ve aşı oluyorum.
İşimden, sağlığımdan uzaklaşıyorum mecburen bir süre.
İnsanı pelte gibi eden ateş, kas ve kemik ağrısıyla karşılaşıyorsunuz,doğal sonuç bu.
Bu süreçte, televizyonu açtığımda, kanallarda rezalet, pespayelik,kabalık, cehalet..
Ne ararsanız varken, inanın artık hiç şaşırmıyorum vatandaşın AKP seçimine.
Bütün kanallar dedektifliğe soyunmuş kadınlarla dolu.
Bu ülkede, polis ne işe yarıyor?
Bir de yemek programları var ki, evlere şenlik.
Bu kadar terbiyesiz,hadsiz, saygısız insanı bir masada toplamak utanç verici.
Sunucu kadının ağzını aça aça yemek yemesi de, ne bileyim, hiç mi kendisini izlemiyor bu kadın?
Gelin-Görümce, Elti - Kaynana programları da...
Reyting uğruna bu olur mu?
Yok!
Bu ülke adam olmaz valla.
Ülkemizin her yeri sorunlu.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden yoksulluğu dert çok.
Bunca sorun varken, hayatında tadını bilmediği ve asla alamayacağı antrikot, biftek az pişmiş diye çirkefleşmek nedir?
Müzik kanalları da ayrı bir vak'a.
Berbat sesler, kötü şarkılar, göbek bacak açarak şarkımsı şeyleri söyleyen birileri!
Çoklu rezalet inanın!
Haber kanallarında ise Devlet Bahçeli 'nin meclisteki konuşmasına takıldım da..
Hadi, bu şahıs artık akıl sağlığı...
Neyse...
Bebek katili birini meclise çağırırken, sıralarda oturan o MHP' liler çılgınca alkışlarken,
Sizde hiç utanma yok mu arkadaş?
40 binin üstünde şehit var PKK teröründen bu ülkede.
Koca koca adamlar alkış tutuyor bu konuşmaya.
Pes!
Hadi, onların adına biz utanalım!
Dip not: Kedilere yemek verirken çok dikkat edin.
Benim gibi,kanalların rezalet programlarına mahkum olabilirsiniz.
Dijitali de aynı inanın.
Küfür küfür...
Kalite yok, kalite ülkemizde!

25 Kasım 2024 Pazartesi

 Ataların ' Merhametten maraz doğar ' dediği tam da budur.

Şu kedi, aynen bu.
Lanet olası .
Kendimi bildim bileli bahçede, sokakta hayvan beslerim , bu nankörlük nedir?
Beslediğim hiçbir köpek bana zarar vermedi ama bu ikinci kedi elimi tırmalayan.
Sabah, atölyemin önüne gelince ben de mama vereyim dedim, her zamanki yaptığım gibi ama bu kedi elimi tırmaladı.
İşin yoksa, bir de kuduz aşısıyla uğraş dur.
Mamayı yedi, elimi kanattı, sanki yapan o değilmiş gibi atölyeme girmeye kalktı.
' Bir daha kapıma gelme , gözüme görünme ' dedim ve kovaladım.
Bir daha asla mama falan yok bunlara.
Hani, iyilik yap denize at diye bir şey vardı!
Gerçi; insanlara iyilik yaramıyor ki, hayvanlara mı yarasın?
Nankör hepsi.

 Bugün Pazar.

En sevdiğim gün.❤️
Dışarda ,gökgürültülü sağanak yağış var.
Gece boyu da yağdı.
Bereket mi yağmur şu anda, yoksa üşüyen insanlara bir dert mi bilinmez.
Çocukken yapmayan var mıdır ; Annenizin 'Gir içeri ıslanıp hasta olacaksın ' bağırışları arasında, yağmurun altında durup damlaları diliyle yakalamaya çalışmayan!
Ne güzel,ne saf, ne çocuksu yıllardı; tek derdimizin böyle oyunlar olduğu .
Şimdi büyüdük ve ıslanmak oyun değil dert artık.
Dün,kendime dedim ki, ' Günlerdir atölyemde çalışıyorum.Çok yorucu oluyor elbette.Pazar günü, dışarda fırtına da kopsa çıkacağım .'
Dedim demesine de, yağmur da aralıksız yağıyor, nasıl olacak?
'Çıkma, hasta olacaksın ' diyen bir Anne de yok ki, nazlanalım.
'Hayat, sen plan yaparken bildiğini okur ' dedikleri bu olsa gerek.
Hani, 'Keşkeler ' vardır ya zamanı geriye alamadığımız ama pişmanlıklarımızı anlatan ...
Keşke, çocukluğumun o yıllarına dönebilseydim ve yağmurun altında damlaları yakalasaydım.
Keşke ....
Çocukluk yılları mazide kaldı ,ucunda hasta olmak da var biliyorum elbette ama şu damlaları yakalayayım bugün. 😎
İyi Pazarlar.❤️

Tüm

23 Kasım 2024 Cumartesi

 Büyük şehirlerde hep görüyoruz,Yöresel Ürünler Pazarını.

Son yıllarda yaşadığımız ekonomik darboğazda küçük üreticiyi, satıcıyı biraz olsun rahatlatmak, hem de ilgili şehri, bölgeyi tanıtmak için çok iyi bir araç elbette bu tür girişimler.
Horon tepenler, halay çekenler ,şehrini özleyenler....
Önceki gün ,burda da Yöresel Ürünler Pazarı açıldı.
Erzurum'un Cağ Kebabı'ndan, Hatay'ın Künefe'sine , Van'ın Otlu Peyniri'nden ,Erzincan Tulumu'na kadar yok yok pazarda.
Peki ya fiyatlar desem....
Açıldığı gün, ne varmış dedik demesine de, vatandaşlar,tıpkı müze gezer gibi market gezdikleri için burda da yalnızca geziyordu.
450-500 TL .den başlayan peynir fiyatları, 700 TL.' ye ulaşan 1 kavanoz bal için ,emekli maaşının 12.500 TL .olduğu ülkemizde, kim canının istediğini alabilir ki, değil mi?
Gerçekten de ,küçük çaplı bir servet ödeniyor pazarda .
Ülkemde, hayvancılığı bitirirsen, tarımı yok edersen, ne bekliyorsun değil mi?
Süt ineklerini kesime gönderirsen, sütün fiyatı alır başını gider, bu da süt ürünlerine yansır elbette .
Süt, yoğurt, peynir...
Mutlaka yenilmesi gereken gıdalar ama bir kahvaltılık ,avuç içi kadar peynire 100 TL verirse 4 kişilik bir aile, geriye kalanlar nasıl alınacak, nasıl sağlıklı beslenilecek acaba?
Erzurum'a gittim Cağ Kebabı yemedim, Kars'a gittim Kaz Eti yemedim, Van'a gitmedim henüz ama ayağınıza kadar geliyorsa bu ürünler,kısmet burdaymış demek ki!
Trabzon'a ait Kuymak bir efsane ,tadanlar bilir.
Aynı peyniri,tereyağını, mısır ununu burda alıp yapın, asla aynı lezzeti vermiyor.
Demem o ki; ülkemizin her yeri ayrı bir cennet ve böyle zengin bir ülkede yaşayıp da, böyle gıda enflasyonu ile karşılaşmak, yaşamak ve vatandaşa yaşatmak için cidden ahmak olmak gerekir.
22.5 yıldır ülkemizi AKP yönetiyor.
İşte, ülkemize verdikleri zararın boyutu meydanda.
Eğer, yolunuz buraya düşerse,illa ki peynirleri alın derim.
Cidden çok lezzetli.
Pahalı mı?
Evet ama bu, ne üreticinin ne de o satıcıların suçu.
Suçlu ortada.
Umarım, hala arkasına düşmüyorsunuz bunların,
Umarım!

21 Kasım 2024 Perşembe

 Atölyemden....

❤️
İnsanı zıvanadan çıkaran gündemden kaçmak çok da olası olmasa da, sanatsal çalışmalar, üretim odaklı her şey insanı biraz uzaklaştırıyor elbette.
Ben de, bugün bir değişiklik yapayım dedim ve uzun süredir ihmal ettiğim lavantalarıma döndüm.
Bu lavantaları ben üretiyorum.
Hiç öyle sanıldığı gibi kolay bir uğraş değil lavanta üretimi.
Çukurova' da, ,nemin bu kadar yüksek olduğu bir coğrafyada daha da zor.
Yağını çıkarmak ise çok maliyetli ve çok meşakkatli bir uğraş.
Vazgeçtim yağ işinden ama lavantalarımdan sabun yaptım ,dolap içlerine lavanta keseleri yaptım ,buketler hazırladım.
Atölyem, lavanta kokuyor şu anda.
İnsanın her zaman yapacağı bir şey illa ki vardır.
Bu bir geçiş dönemi ama en kısa sürede tablolarımın ve heykellerimin başına geçeceğim elbette.
Atölyemi merak edenler oluyor.
Gelmek isteyenler bana mesaj atarsa olduğum saatleri ve adresi verebilirim.
Atölyem candır. ❤️ 🙂

Tüm ifadeler:

 Kadın cinayetleri durmuyor;

Çocuk tecavüzleri durmuyor;
Toplumdaki sapkınlıklar ,şiddet, vahşet durmuyor;
Sağlıktaki skandallar bitmiyor;
Eğitimdeki rezaletler bitmiyor;
Ordu'daki yaşananlar bitmiyorsa;
Bu ülkeyi yönetenlerde bir sorun var demektir.
22.5 yıl....
Bir nesil doğdu 22.5 yılda .
AKP, bu ülkenin temel sorunudur!
Peki, kim seçiyor bunları!
Sen,
Sen,
Sen!
'Ben, asla AKP' ye oy vermedim ' diyen yalancılar !
Her ikinin biri oy verdi AKP' ye.
Tamam!
2 .5 milyon mühürsüz oy geçerli sayıldı bu ülkede.
Etkin bir muhalefet var mıydı halkı örgütleyecek?
Ülkemiz, derin bir yoksulluk sarmalına girdi.
Sokağa çıkın, insanların üstü başı dökülüyor, darmadağın geneli.
Dün,bir bankaya girdim.
İçerisi nasıl da kalabalıktı.
Sıramı beklerken insanlara baktım da, başları yere eğik, gözlerinin feri sönmüş, mutsuz ama en çok üstlerindeki eski ,solmuş kıyafetleri ve ayakkabıları..
Eskiden, bu bankaya girdiğimde insanların üstü başı temiz, yeni olurdu.
Ama dün, gençlerin ayakkabıları giyilmekten derisi çatlamış, o kadar eski,üstlerinde o kadar yıpranmış kıyafetleri ve ellerine verilen o kadar az para vardı ki...
Halk, bu kadar perişanken, Yenidoğan Çetesi, SGK'yı dolandıran hastaneler, Ordu'dan atılan akıllı Teğmenler, Milli Eğitim Bakanı'nın rezaletleri...
Yetti artık, cidden yeter!
Ey Yurdum İnsanı!
Uyanmanız için daha ne yaşanması gerekiyor ?
Bunca rezaletten sonra hala,AKP' yi nasıl destekliyorsunuz cidden anlayamıyorum?

19 Kasım 2024 Salı

 Bu sabah çektim bu kareyi.

Sonbahar'ın bütün renklerini ve izlerini taşıyan bir ağaç.
Yaz kış, yapraklarını dökmeyen portakal ağacı ile arkadaş.
2024 yılının en sıcak yıl olması tescillenmiş.durumda.
Yine aylardan Kasım ve kış bir türlü gelmiyor ülkemize .
Yağmur yok, soğuklar başlamıyor bir türlü.
Meteoroloji, 'yağmur var ' dese de, çocukluğumun geceyi aydınlatan korkutucu şimşekleri, şiddetli yağmurlar yağmıyor artık.
Yağan yağmur mu, serpilen su mu belli değil.
Sonbahar, her ne kadar hüzün mevsimi diye anılsa da, ağaçlar yapraklarını dökse de , aslında yenilenmenin başlangıcıdır , Sonbahar.
Hayata nerden baktığınıza bağlı.
Henüz havalar olması gerektiği gibi soğumasa da, insanlar psikolojik olarak kışa girdiğini sanıp soba, doğalgaz yakıyor olmalı.
Dışarda, inanılmaz bir kömür kokusu var çünkü.
Kış kapıdan görününce , hava kirliliğinin boyutunu düşünmek bile istemiyorum.
Bugün doktor sordu: Sigara içiyor musunuz?
'Hayır ' dedim, ' Hiç içmedim ama bu hava kirliliğinde içmiş kadar olacağım sanırım.
Birkaç güne kadar ,bu yapraklar da iyice dökülecek ve ağaç çırılçıplak kalacak.
Bir zamanların yeşil yaprakları ,yerini gazele bırakacak ve rüzgarla ordan oraya savrulacak.
Sonrası....
Çürüme!
Çürüme demişken!
Bu ülkenin beka sorunu kim derseniz?
Milli Eğitim Bakanından başlayın, Sağlık Bakanı ,Milli Savunma Bakanı ve aslında ;
AKP, bu ülkenin temel sorunudur.
Ana Muhalefet de, çarşı- pazar gezmeyi erteleyip ,şu Teğmenler konusunda çok kararlı bir duruş sergilemeli ve bu kararı durdurmalı.
Yoksa ülkemiz, tıpkı bu yapraklar gibi çürüyecek ve dallara su yürüyene kadar .....
İlkbahara hazır olmak gerek!

Tüm ifadele
Y