Şükrü Erbaş der ki;
Ölüm her şeyi bitirir bir gün.
Biraz da sevgi biriktirin.
Ne kadar yaşarsak yaşayalım,bir gün elbette hepimiz öleceğiz.
Toprağın altına girdikten sonra neyin önemi kalır ki?
Öldünüz ve bitti.
Kalanlara başlıyor hayat her şekilde.
Cenaze evleri, bazı insanlar için değişik bir algıyla geçiyor sanırım.
Bazı belli insanları her cenaze evinde görüyorum.
Özellikle yemek saatlerinde.
Anacığımı, nurlarda uyusun, 10 yıl önce kaybettik.
O günlerde ,evimiz çok kalabalık gelen gidenin haddi hesabı yok.
İnsanlar, bizleri sayıyor da geliyor elbette.
Bir kadına gözüm takılıyor, her öğlen ve akşam yemek saatinde geliyor , koltuğa oturuyor,yemeğini yiyor ve gidiyordu.
' Bu kadın kim ' diye sordum, hani belki Annemin bir tanıdığı ayıp olmasın diye.
Ev ahalisinden kadını tanıyan kimse yok.
Sordum, ' Siz Annemi nerden tanıyorsunuz?' diye;
' Tanımıyorum ki, yemek yemeye geliyorum ' demez mi!
'Neyse, açtır herhalde dedim ', 10 gün boyunca evde yemek verildi ve o kadın gibi birkaç kişi geldi ,yemek yedi ve gitti.
Birkaç gündür şehir dışındaydım, dün döndüm ve büyük ablamızın vefat ettiğini öğrendim bir anda.
Oysa, bir gün önce konuşmuştum ama hayat işte ,ölümün vakti saati var mıdır?
Dünden bu yana üzücü günlerdeyiz elbette.
Bugün başımı kaldırdım, Annemin kaybındaki her gün yemeğe gelen kadın bu kez de burda karşımdaydı.
Şükrü Erbaş 'ın da dediği gibi ;
Ölüm her şeyi bitiriyor da,
Bu kadının , bizim cenazelerimizde karşıma çıkmasının ,bizim biriktirdiğimiz sevgimizle bir ilgisi yok diye düşünüyorum.
Benim ailem, çevremizdeki herkese bir şekilde dokunan insanlardan oluşuyor.
Sevgiden ve saygıdan asla ödün vermeyiz bizler.
Hatır gönül nedir biliriz.
Annemizin terbiyesiyle büyüdük çünkü.
Ama bu kadını görmekten cidden hoşlanmıyorum,bu da bir gerçek.
Belki de, orda bir acı yaşanırken yapılan fırsatçılığı sevmiyorumdur.
Kim bilir?
Büyük Ablamızdan Annemi, gelin geldiği ilk yılları dinleyecektim ama olmadı.
Toprak incitmesin.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder