6 Mart 2022 Pazar

 Bugün Pazar...

En sevdiğim gün. ❤️
Uykusuz bir gecenin sabahına uyanmak...
Hep derler 'Geçmişi arkasında bırakmayan geleceğini göremez' diye.
Kısmen doğru bir söz ama her konuda geçerli değil.
Elbette, bu benim fikrim, benim doğrum.
'Sevgi ve nefret birbirine çok benzer' derler.
Buna hiç katılmıyorum.
Sevgi ve nefret, iki ayrı duygu salınımı.
Hayata dair herhangi bir sevme durumunda, pozitif enerjiyle doluyor insan. Daha mutlu, daha enerjisi yüksek oluyor.
Halet-i ruhiyesi değişiyor. Mutlu insan, çevresini de mutlu ediyor.
Peki ya, nefret!
Yine, hayata dair bir kötücül durumla ve kişiyle karşılaştığınızda hislerimiz ne olur?
İnsanın gözünden şimşekler çakıyor değil mi?
Karşısındakinin ağzına burnuna dalmak istemeyen var mıdır?
Ben yapmam' diyen yalar söyler.
Böyle bir durumda, tepeden tırnağa öfkeye kapılırsınız. İçinizdeki sevgi pıtırcıklarının yerini, olayın büyüklüğüne göre yapacaklarınızın ayrıntısı kalır.
'Affetmek büyüklüktür, affeden insan rahatlar' derler, buna da asla katılmıyorum.
Birileri, size yanlış yapacak, kırıp dökecek, duygularınızı değiştirecek, rendice edecek, ya da zarar verecek ki, bu kim olursa olsun fark etmez ; en yakın, en uzak ama siz 'Evet, bana bunu yaptı ama olsun, geçti gitti, affedeyim' diyemezsiniz.
Bunu diyen de yalan söyler.
Beyin, öyle bir organ ki, 'unuttum, her şey geçmişte kaldı, affediyorum' denen hiçbir şeyi unutmaz, bir köşede saklar, bir süre öteler ve vakti geldiğinde de geri çıkarır.
İşte bu anda, 'Affetmek' dediğimiz şey de biter.
Düşünsenize; karşınızdaki kişi ya da kişiler, eş, dost akrabalarınız, içinizde onarılmaz yaralar açacak ve siz affedeceksiniz, olmamış sayacaksınız, unutacaksınız.
Ama bu, yaşanmış olduğu gerçeğini değiştirmez elbette.
Eğer, insanların birbirine karşı duyduğu sevgi ve saygı varsa, zaten sizi kırıp dökecek hiçbir şeyi asla yapmaz.
Eğer yapıyorsa, orda eksik bir şeyler var demektir.
Ki , artık köprüler yıkılmıştır ya da köprünün ayakları yavaş yavaş yıkılıyordur.
Fikrimdir :Seni kıranı kıracaksın.
Sana zarar vereni, öyle Allaha havale falan etmeyecek, cezasını vereceksin.
Yok, öyle cana kast falan değil.
Yasal yollardan gereğini yapacaksın.
Ve asla affretmeyeceksin.
Unutmayın!
Bir insanı affedin, ikinci hatanın yolunu açarsınız.
Tabii burda, hatanın büyüklüğü de önemli.
Hangimiz, en yakınımızdaki, uzağımızdakinin yaptıklarını hoşgörmedik ki?
İlla ki, görmezden gelecek bir neden yaratmadık ki?
Sonuç ne oldu ya da oluyor?
Affetmek, büyüklük falan değil.
Bu kez sonuç ne oluyor?
Affettiğiniz için, bu kez kendinizi affetmiyorsunuz.
Bu,daha fena bir durum.
Her kim olursa olsun, sizi üzüyor, yaralıyorsa, kırın kalemi gitsin.
Bu dünya, bu hayat, size sunulmuş sonsuzlukta değil.
Herkes, kendi payına düşen kadar yıl yaşıyor.
Hiç kimse için, çaba harcamaya, değerli kılmaya değmiyor.
Sevgi ve saygı layık olanda kalmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder