Ülkemizde yanacak bir yer kalmadı.
'Yangın uçakları ,gece görüşlü helikopterler nerde' diye diye milyonlarca ağaç, binlerce börtü böcek, yaban hayatının içindeki hayvanlar bağıra bağıra yandı.
Yalnız doğa mı, insanlar, köyler, tarım arazileri, ürünler, besili hayvanlar da yandı, küle döndü.
İnsanın içi acıyarak ve elinden bir şey gelmeyerek seyirci kalması çok zor bu yangınlara.
Doğa, her şekilde kendini tamir eder ama zaman gerek de, maden aramak için 'ÇED RAPORU gerekli değildir' diye karar çıkaranlarla, dağları, zeytinlikleri peşkeş çekenlerle nasıl olacak, nasıl kurtulacak yanan yerler?
Korkarım, talana yol açtırıldı bu yangınlarla.
Neyse....
Geçtiğimiz hafta, köy yollarındayken, birden bu evi gördüm.
Terk edilmiş bir ev bu, içinde yer aldığı arazi de aynı kaderi yaşıyor elbette.
Anadolu 'da, böyle evleri sıkça görüyoruz ama ilk kez yörede yaygın olarak yetişen 'Eşek İnciri, Babuç İnciri , Hint İnciri, Dikenli İncir ' gibi adları olan bu incirin, topraksız bir damın başında yetiştiğini gördüm.
Kiremitlerin üstünde incir olur mu? Bir bağlantısı da yok zeminle.
Doğanın mucizesi mi demeliyim buna?
Sahipsiz kalan evleri korumak mı istedi incir bilmiyorum ama eğer bir yer terk edilirse, üstüne çöreklenen illa ki çıkacaktır.
Tıpkı, yurdumuzun dört bir yanında yakılan dağlar, ormanlar, zeytinlikler gibi.
Yakın zamanda göreceksiniz, 'atıl, orman vasfını yitirmiş alan 'diyerek nasıl da çökecekler yanan yerlere.
Hatta, adrese teslim bile yapılmıştır da, biz bilmiyoruz henüz.