Güçlünün güçsüzü ezdiği bir dünyada yaşıyoruz.
Akıllı olmak değil bu, 'eline geçen fırsatları işine geldiği gibi kullanma cinliği ' diyorum buna.
Ülkemizde de, akıllı, vizyoner, öngörülü, kafası çalışan ve işinin ehli siyasetçilerle yönetilmiyoruz uzun yıllardır.
Eline geçen fırsatı kendi çıkarına yontan ve kılıfına uyduran bir zihniyetle savruluyor güzel ülkemiz.
Atölyemi kendimi iyi hissedersem açıyorum ve böyle anlarda kapının önünde beni bekleyen kedileri görüyorum.
Alıştılar aslında beslenmeye.
Her geçen gün sayıları daha da artıyor.
Olmadığım zaman ne hissediyorlar acaba?
Derin bir hayalkırıklığı olabilir mi?
Bu sabah, mama ve su koydum önlerine.
Bir dişi köpek, memeleri sallanıyordu. Yeni doğum yapmış olmalı.
Belli ki çok aç, hırlayarak mamaya koştu.
Kedileri görmelisiniz, bir anda kaçtılar ortamdan.
Biri ki, beni tırmalayan oluyor, atölyemin en kuytu köşesine saklandı, diğeri bir iş yerine gizlendi.
Bu yaşa geldim, ilk kez bir kedinin korkunca tüylerinin bu hale geldiğini gördüm.
Tıpkı bir Kirpi'nin okları gibi diklenmişti.
Oysa, ikisi daha güçlüydü. Biraz hırlasalar , köpek tırsardı ama yapmadılar çünkü, köpeğin yediği mamadan arta kalanı kabul ettiler.
Kanaatkâr olmak her zaman doğru sonuç vermez.
Bazen de isyan etmek gerekir.
Hatta, baktınız yanlış, 'Dur' demeyi bileceksiniz gidişata.
Korkarak bir yere varamazsınız.
Köpek, nerdeyse tüm mamayı yedi, suyu da içti ve uzaklaştı.
Kalanı da kedilere...
Hayat da böyledir işte.
Lokmanızı elinizden alana 'Dur Bakalım' diyeceksiniz!
Ötesi....
Siz Bilirsiniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder