'Bir insan, en büyük acıyı evlat acısıyla yaşar' denir.
Evladını kaybeden bir Anne -Baba için artık hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmaz diye öğrendik.
Evlat acısı çeken biri, sonraki yaşamında daha dikkatli, daha anlayışlı, daha merhametli olur insanlara karşı.
Ya da, biz öyle bilirdik.
Sırrı Sakık, çeşitli partilerden geçen, muhabirlik ve gazetecilikle başlayan hayatını milletvekili olarak sürdüren biri.
Birkaç kez aday da olmuş ama seçilememiş biri.
Bu Sırrı Sakık, şu sözü söyledi, bizim paralarımızla maaş aldığı mecliste.
'Ülkeyi birlikte kurup daha sonra varlığını inkar edenler alçaktır'.
Yani; ATATÜRK 'e 'Alçak ' dedi ve her zamanki ve herkes gibi lafı çevirdi.
'Yok öyle demedim de, yanlış anlaşıldı da..'
Tabii ki, geçiniz bunları.
İçinden geçenleri dışa vurdu.
Bu Sırrı Sakık'ı merak ettim, kimmiş dedim ve karşıma şu utanç haberi çıktı:
1978 yılında, bir otel odasında, 15 yaşındaki bir kız çocuğuna silah zoruyla tecavüz etmiş ve 9 ay hapis cezası almış meğer.
Şu ana kadar yalanlanmadı bu haber.
Şu anda DEM Partiden milletvekili olan Sırrı Sakık, nasıl milletvekili oldu?
Tecavüz, yüz kızartıcı bir suç değil mi?
Kimse sormadı mı' Bu tecavüz olayı var, sen, toplum içine bile çıkamayacakken ne hakla aday oluyorsun' diye?
Haberi okuduğumdan bu yana o kız çocuğunu düşünüyorum da.
Dehşet bir şey bu.
Haberi yalanlamadığına göre, oğlunu da kaybetmiş biri olarak;
Nasıl olur da mecliste olur, bizim vergilerimizle maaş alır, ATATÜRK 'ün kurduğu ülkeden nemalanır, Türk Askerine 'Kemalin İtleri ' der ve bu kadar acımasız biri olur?
Bir çocuğa kıymış, çocuğunu kaybetmiş biri.
Ülkenin kaymağını yiyip 'Kürtler ' diye ortaya düşmek de yani.
O kız çocuğuna ne oldu acaba?
Yaşıyor mu, ne hissediyor kim bilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder