25 Şubat 2025 Salı

 Hayatla ölüm arasındaki ince çizgiyi en iyi anlatan örneklerden biridir deprem. Şu

6 Şubat 2023 'de yaşadığımız deprem felaketinin yıkım izleri hala silinmedi ve uzun sürede silinmeyecek.
Hala yıkılacak onlarca bina var şehirlerde.
Yıkım işlerinin teknik açıdan yarattığı inanılmaz toz bile geride kalanların sağlığını riske sokuyor.
Dün, gece ve gündüz çektim bu kareleri.
Ülkemizin her yeri deprem bölgesi artık.Ankara' da bile oluyorsa ,tehlikenin iyice farkında olmamız gerekiyor.
Bir süredir ABD'nin depremleri yarattığına yönelik teoriler yapılıyor.
Doğru mudur bilemem ama diyelim ki doğru; deprem sırasında bu kadar bina ayakta kalıyor ,diğerleri yıkılıyorsa burda neyi sorgulamamız gerekir?
Önüne gelen müteahhit olursa, neden şaşıralım değil mi?
Türkiye'de 330 bin müteahhit varmış, tüm Avrupa'nın toplamından bile çok fazla.
Hangi kritere göre diye hiç mi bakılmadı, bakılmazdı yani!
Adana'da, ve diğer şehirlerde ,bu kadar çok katlı binalar hala neden yapılıyor örneğin?
Dikey mimari yerine yatay mimar için alan mı yok?
Hepsi, yanlış kentselleşme planının sonucu.
Bu kadar göç; 1 ev, 1 ev daha hırsının da payı var elbette.
Dün, gündüz gece yanından geçtim bu binaların.
İçinden geçen yüzlerce insanın hikayesi vardı mutlaka.
Nerde bu insanlar?
Yanlış kurulan kentlerin faturasını ölen binlerce insan ödüyor.
Yıkılan şu görüntülere baktım bir süre.
Altından sağlam insan çıkar mı?
Her şey yanlış gidiyor ülkemizde, her şey.
Yıkılan şu iki blok apartmanın önünde, sarı sarı çiçekler açmıştı, enkazla tezat.
Yaşam, bir yerde biterken ,diğer yerde hayata tutunuyor bir şekilde.

Tüm ifadeler:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder