#Bugün atölyemde konular konuları izledi.
Çok entellektüel bir tartışma zinciri yaşadık.
Bir yandan üretim, bir yandan hayat....
Pazartesi günü, parti veriyorum atölyemde.Hep iş olmaz ki, biraz da eğlence elbette. 🙂
İşlerin bitmesi gerekiyor çabucak.
Bu nedenle, bir telaş, bir koşturmadaydım bugün.
Çok entellektüel bir tartışma zinciri yaşadık.
Bir yandan üretim, bir yandan hayat....
Pazartesi günü, parti veriyorum atölyemde.Hep iş olmaz ki, biraz da eğlence elbette. 🙂
İşlerin bitmesi gerekiyor çabucak.
Bu nedenle, bir telaş, bir koşturmadaydım bugün.
Peki, neydi bu konular?
Tarlada çalışan amelelerin durumuyla başladık önce.
Hasat, işçilerle mi, makineyle mi yapılmalıydı?
Makine tarımı, işleri kolaylaştırmak adına tercih nedeni ama onca amele ne olacaktı?
Eğitimsiz, ekonomik sıkıntıda, göçebe aileler....
İstihdam yaratmak gerekirdi, geçinmeleri için.
Ardından, babalar gibi satılan şeker fabrikalarına sıra geldi.
Pancar üreticisi zorda, fabrikalar satıldı, ne olacaktı şimdi?
Peki, seçimlerde ne olmuştu?
Pancar üreticisi, kapatılan fabrikalarda işçiler kime oy vermişti?
AKP'ye!
Niye böyleydi?
Matbaa, icadından iki yüzyıl sonra memlekete giriş yapınca, eğitimli insan, nitelikli çoğunluk risk değil miydi iktidara gelecek hükümetler için?
Avrupa, Rönesans'ı, Reform Hareketini, Aydınlanmayı aşama aşama, sindire sindire yaşamıştı, başarmıştı, işte bu yüzden onlar Ay'a, biz yayaydık!
Proleterya, dedik.....
K. Marx dedik, felsefe dedik...
Birden, şöyle bir baktım halimize....
Sanırsınız ki, burası bir Sanat Atölyesi, bir üretim merkezi değil, siyaset arenasıydı ve memleketi kurtarıyorduk. 😉
İki masa daha atsam, mezeleri donatsam; e, rakı - roka- balık üçlüsünü de ekledim mi, fonda da Müzeyyen Senar....
Sanki Çiçek Pasajındayız ve memleketin tüm sorunlarını masaya yatırıyoruz. 😉
O kadar nitelikli bir konuşmaydı bugün yapılan.
'Kendi atölyem diye demiyorum' diyeceğim ama...
Zaten herkes söz ediyor.
E, ben daha ne diyeyim?
Yarın pazar.
Sohbetin dibine daha da vurma günü.
Gelsin kahveler, çaylar. 🙂
Tarlada çalışan amelelerin durumuyla başladık önce.
Hasat, işçilerle mi, makineyle mi yapılmalıydı?
Makine tarımı, işleri kolaylaştırmak adına tercih nedeni ama onca amele ne olacaktı?
Eğitimsiz, ekonomik sıkıntıda, göçebe aileler....
İstihdam yaratmak gerekirdi, geçinmeleri için.
Ardından, babalar gibi satılan şeker fabrikalarına sıra geldi.
Pancar üreticisi zorda, fabrikalar satıldı, ne olacaktı şimdi?
Peki, seçimlerde ne olmuştu?
Pancar üreticisi, kapatılan fabrikalarda işçiler kime oy vermişti?
AKP'ye!
Niye böyleydi?
Matbaa, icadından iki yüzyıl sonra memlekete giriş yapınca, eğitimli insan, nitelikli çoğunluk risk değil miydi iktidara gelecek hükümetler için?
Avrupa, Rönesans'ı, Reform Hareketini, Aydınlanmayı aşama aşama, sindire sindire yaşamıştı, başarmıştı, işte bu yüzden onlar Ay'a, biz yayaydık!
Proleterya, dedik.....
K. Marx dedik, felsefe dedik...
Birden, şöyle bir baktım halimize....
Sanırsınız ki, burası bir Sanat Atölyesi, bir üretim merkezi değil, siyaset arenasıydı ve memleketi kurtarıyorduk. 😉
İki masa daha atsam, mezeleri donatsam; e, rakı - roka- balık üçlüsünü de ekledim mi, fonda da Müzeyyen Senar....
Sanki Çiçek Pasajındayız ve memleketin tüm sorunlarını masaya yatırıyoruz. 😉
O kadar nitelikli bir konuşmaydı bugün yapılan.
'Kendi atölyem diye demiyorum' diyeceğim ama...
Zaten herkes söz ediyor.
E, ben daha ne diyeyim?
Yarın pazar.
Sohbetin dibine daha da vurma günü.
Gelsin kahveler, çaylar. 🙂
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder