Ve bitti...

Ve evine gitti an itibariyle.

Hava,inanılmaz sıcak, atölyem daha da sıcak elbette.

Bu işi bitirmek ve teslim etmek için haftalardır uğraşıyorum.

Söz verdiğim her iş, koşullar ne olursa olsun yerine gelmek zorunda .

Yaylada, serin havada,hamakta kitap okumak da güzel olurdu, serin sularda yüzmek de.

Hayatta her istediğimiz her an oluyor mu?

Çabalamadan, üretmeden , emek vermeden hiçbir kazanımınız olamaz.

Hoş, bu ülkede çalışarak bir yere gelmeniz de hayal de, şimdi oralara girmeyeyim .

Yorucuydu benim için bu sıcaklarda atölyem ama işimi yapmanın ama layıkıyla yapmanın rahatlığı da var elbette .

Atölyemi kapatıyorum.

Şimdi artık tatil zamanı.

+9

stafa Fetullahoğlu, Yasemin Fetullahoğlu ve 30 diğer kiş

 Bugün Pazar...

En sevdiğim gün.

Aç bir mide

Boş bir cüzdan

Kırık bir kalp

İnsana ,hayattaki en değerli dersleri verir derler.

Öyle mi acaba?

Açsınız, karnınızı doyuracaksınız da,nasıl?

Biri mi pişirip önünüze koyacak, yoksa kendiniz mi yapacaksınız ?

Bilmelisiniz!

Yaşamak için para şart.

Biri mi cüzdanınıza koyacak, siz mi o cüzdanı dolduracaksınız ?

Bilmelisiniz!

Kalbiniz kırık, derin bir hayalkırıklığı içindesiniz.

Biri mi kırdı, siz mi kırılmasına izin verdiniz?

Bilmelisiniz!

Koşullar her ne kadar çok zor olsa da,hayattaki duruşunuzu ki; bu, iş olur, aş olur, aşk olur ,kendiniz yakalayamamışsanız suçlu aramayın, önce kendi içinize bakın.

Siz ne istiyorsunuz, hayattan ne bekliyorsunuz, bunun için yeterli çabayı gösterdiniz mi, gösteriyor musunuz?

Bilmelisiniz!

Karnı aç olan insan doyurmanın yollarını arar.

Bakınız; Pazar sabahına uyandım ben örneğin.

Kahvaltı ile güne başlayacağım.

O kahvaltının malzemesi masaya nasıl konacak?

İstediğim peynir çeşitlerine , yumurtanın kıvamına , çayın ince belli bardakta içilmesine ben karar veririm.

Çünkü; bunları o masaya koyacak parayı ben kazanıyorum.

Yani, cüzdan benim.

Burdaki tekil dili yanlış anlayıp da yorum yapmayın lütfen.

Ortak kazançta durum farklıdır .

Cüzdanın içinin doluluğu, kişiye , koşullara bağlı olsa da , pazar sabahına ayrıntıyı sokmayayım şimdi .

Kalp kırıklığına gelince....

Dünyada,denklik diye bir şey var.

Kendi çapınızın dışında birine gönül verirseniz...

O çap nedir derseniz?

Cüzdanı ,sizin kadar dolu ya da ,sizin kadar boş birini seçeceksiniz.

Sizin kadar eğitimli ya da, sizin kadar eğitim almış birini seçeceksiniz .

İlkokul ise ilkokul, üniversite ise üniversite .

O aradaki yılların farkı ,size hayatı cehenneme çevirecek bir fark olacaktır.

Bakmayın siz ,ilişkinin ilk cicim aylarına.

'Önüne değil sonuna bak 'diyen ataların illa ki, bir bildiği vardır .

Yani demem o ki; hayatın öznesi insanın kendisidir.

Ne yaparsan,sonucu da öyle gelecektir sana.

Önce ,ne istediğini bil , sonra suçlu ara.

O mideyi doldurmak da, cüzdanı paraya boğmak da senin işin.

Kalp kırıklığına gelince...

Valla en zoru da bu.

Karşındaki de kavun değil ki koklayasın.

BİR NUMARA ,bir numara sorma gitsin.

İyi Pazarlar....

 Balzac ,' Giyinmek, aynı zamanda bir bilim,sanat ,alışkanlık ve duyarlılıktır' der.

Bu yıl ,Fransa' nın başkenti Paris'te Yaz Olimpiyatları yapılacak.

17 gün sürecek olimpiyatlarda 200' ün üstünde ülkeden ,10 Bin civarı sporcu yarışacak.

Buraya kadar sorun yok ama şu fotoğraflarda gördüğünüz Türk Sporcu kafilesinin kıyafetlerine ne demeli bilemiyorum inanın!

Böyle zevksiz, rüküş, renk seçimi ve tasarımı yanlış kıyafetleri Vakko gibi stil sahibi bir marka hazırlamış ki, inanılır gibi değil.

Vakko da işi bozmuş anlaşılan.

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor şu kareler.

Bu ülkede, kıyafeti ciddiye alan, moda tasarımını çok iyi bilen, koskoca ülkenin spor kafilesini Türkiye'yi temsil eden bir tarzda giydirecek modacı kalmadı mı da, sporcularımızı bu kadar komik hallere düşürmüşler?

Eskiden, çizgili pijama takımları vardı, babalarımızın giydiği.

Piknik alanlarının ,göbekli erkeklerinin atletle yayıldığı o yegane kıyafet, pijamalar ...

Sanki sporda çok başarımız varmış gibi; eldekileri de böyle rezil ediyoruz.

Dünya Okçuluk Şampiyonu Mete Gazoz ve Boks'ta Olimpiyat ,Dünya ve Avrupa Şampiyonumuz Busenaz Sürmeneli'ye ve sporcularımıza şu kıyafetleri giydirmek için cidden akıl tutulması gerekiyor.

Bir de olimpiyatlara sözüm olsun;

Çocukluğumdan bu yana izlerim.Açılışları,sportif gösterileri muhteşem olurdu ama bu yılki gösterilerin sporla ne kadar ilgisi olmuş cidden anlamadım?

Spora ve olimpiyatlara yakışan bir gösteri değildi bana göre.

Ülkeler de, sporun ciddiyetini unutmuş belli ki.

Sportif yarışmalar bunlar, şov alanı değil.

Tabii, benim fikrim bu.

T

 Bir şehrin alt yapısı arızalıysa ,üstünü ne yaparsan yap düzelmez.

Önce alt yapı!

Elektrik -Su- Kanalizasyon...

İzmir'de, alt yapıyı ehil ellere vermeyince sonucunu gördük; iki insan öldü.

Dün, şiddetli sağanak vardı bölgede.

Ağaçlar devrildi, çatılar uçtu, arabalar suyun içinde kaldı.

Peki, ya bir de öbür senaryo olsaydı!

Ülkemizin her yerinde her iş bilmeyen,eğitimsiz ,yandaş diye birilerine ihale ediliyor,işte sonuçları ortada.

Rögarlar neden yapılır ya da sokak aralarındaki mazgallar?

Belediyelere suçu buluyoruz ama vatandaşta da hiç suç yok mu?

Sokaklarda ,gözüm mazgallara takılır.

Hemen hepsinin içi çöp doludur.

Yağmur suyunun tahliyesidir amaç ama mazgallar vatandaşın çöp kutusudur ,eline ne geçerse atıyor.

Önce vatandaşı eğitmek gerekiyor aslında.

Evindeki özeni gösterse yeter ama...

Hava yine kapandı, yağmur indi inecek.

Dün çektiğim sokağımdaki kareler bugün de yaşanacak.

Bazen, MOBESE 'lere kızıyorum her şeyimizi çekiyor diye ama her sokağı çekse ne iyi olur değil mi?

Sokağa kim çöp atıyor, kim tükürüyor, kim tuvaletini yapıyor görmeli ve ceza vermeli.

Mahalledeki çöp konteynerinin yanına kokudan yaklaşamazsınız örneğin.

Peki neden?

Çünkü burası,geneli dilenen insanların üst mahalleye geçiş yolu ve bu sokağı tuvalet gibi kullanıyorlar.

Eğitimsiz ve cahil insanlarla uğraşmak ne zor bilemezsiniz.

Uyarı, rica, şikayet nafile bir çaba ne yazık ki.

Yani sorun çoklu.

Çözümü var mıdır?

Elbette.

Tüm ifadele