8 Ağustos 2025 Cuma

 Biz ne yaşıyoruz yıllardır?

Liyakatsızlığın, ahlaksızlığın, pişkinliğin, utanmazlığın, kibirin, iki yüzlülüğün, dalkavukluğun, yalakalığın ve cehaletin 23 yıldır ülkemizi getirdiği sonuç tam da budur.
'Daha ne olabilir ' derken her keresinde zirveyi zorlayan bir ahlaksızlık sarmalında güzel ülkemiz.
Halı yıkamacıdan Psikolog, lise mezunundan inşaat mühendisi olan bir ülkede, güvenle yaşamak mümkün mü?
Böyle düşünürken, ekranda belgesele gözüm takıldı.
2015 yılında çekilmiş, belki de kahramanının artık yaşamadığı ,terk edilmiş bir köy.
Belgeselin her karesi hüzün kokuyordu.
Kalan son yaşlının da artık terk etmek zorunda kaldığı, camları kırık evleri, hayvansızlıktan boş ahırları, kırık dökük eşyaları, tozdan göz gözü görmeyen bir köyü anlatıyordu belgesel.
Köyden kente göçe zorlanan Anadolu insanı, nerdeyse bütün değerlerini unutmuş, şaşkınlık içinde uyumlanmaya çalışan ama başaramamış bir kitleye dönüşünce , ahlaki dönüşüm de kaçınılmazdır her açıdan.
Kısa yoldan köşeyi dönmeye çalışan, üretmeden tüketen, hak yiyen, hukuksuzluğu referans almış bir ülkede namuslu, erdemli, dürüst kalmak bir mucizedir.
'Taş yerinde ağırdır ' der atalarımız.
Bir kere yerinden oynadı mı, artık tutunması zordur.
Tepeden tırnağa bir revizyon gerek ülkemizde.
Suçluların yargılandığı, adaletin işlediği, hiç kimsenin hukuktan üstün olmadığı bir ülke.
Çok mu ütopik oldu?
Şiir gibi görüntülerin olduğu bir belgesel izledim bu akşam.
O yaşlı insan belki de artık yok ama nesli bu köyde ayak izini bırakmalı mutlaka.
Sahip çıkmak köye, kente, ovaya, dağa.
Başka türlü iflah olmaz ülkemiz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder