Ülkemizde, her bölgemizde sıcaklık, kuraklık, susuzluk had safhada.
'Küresel Isınma ' temel etken elbette ama % 98' i insan eliyle çıkarılan orman yangınlarında kalmayan ağaçlarla nasıl yağmurlar yağar, barajlar dolar, tarım yapılır, dolayısıyla sanayi gelişir?
Ağaç, candır!
Elin adamı, ağaçların dallarına bile çip takarken, bizim ülkemizde bu kadar hoyrat davranılması akıl alır gibi değil.
Sanırım, insanlarda kaybolmuş bu duygular.
Bahçeli evler nerdeyse kalmadı artık.
Yürüdüğüm mahallelerde, hala var olan bahçelerin sahipsiz kalmasının ne demek olduğunu gördükçe daha çok üzülüyorum.
Bu ağaçlar da bir canlı.
Onların da suya, bakıma gereksinmesi var.
Aylardır, tek damla yağmur düşmedi bölgemize ve yakıcı, kavurucu sıcaklardan kavruluyor şu anda portakal, turunç ve narenciye ağaçları.
Meyve tutan dallarında, aşırı susuzluktan meyveler kuruyor, olanı da gelişmiyor.
Yazık değil mi bu ağaçlara?
Nurlarda uyusun Annem derdi ki :' Sahipsiz evlerin yasına oturmalı'
Bir evde Anne-Baba ölünce, evler cidden sahipsiz kalıyor.
Her mahallede, her sokakta görüyorum kuruyan ağaçları.
Portakal yok, turunç yok, mandalina yok, zeytin yok.
Kurumaya yüz tutan ağaçları ben görüyorum da, başkaları görmüyor mu?
Vicdan ve merhamet, boşa düşen sözcükler mi artık?
Bir cezası olmalı ağaçlara bu kadar hoyrat davrananların.
Bir cezası olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder