Ne kadar utanılası günlerden geçiyoruz değil mi?
Bir omurgasızlık hali var sormayın gitsin insanlarda.
Çark edenler, ihanet edenler, liyakatsızlar bitmiyor bir türlü.
Yargı, bağımsız değil, doktorlar Hipokrat Yemini etmemiş gibi kararları veriyorken, insan neye umutlanacağını bilemiyor doğrusu.
Sıcaktan kaçan ne kadar kedi varsa atölyeme sığınıyor.
Acıyorum ama nereye kadar elinizi uzatabilirsiniz ki.
Biri, elimi tırmalayıp kuduz aşısı vurduran, biri yeni anne olmuş mama bekleyen, şu gördüğünüz de, atölyemi iki kere darmadağın eden, eşyalarımı kıran kedi ama buna da kıyamıyorum.
Hepsi sevgi istiyor, başı okşansın istiyor ama elimi uzatmıyorum elbette o kadar da değil.
'Merhametten maraz doğar ' dedikleri olabilir çünkü.
Ama hayvanlar o kadar şiddete uğruyor ki, herkesi aynısını yapacak sanıyorlar, bu nedenle tırmalıyorlar biliyorum.
Bu kedi, biraz deli, işte buna eminim.
En olmadık, en daracık yere nasıl sokuyor o gövdesini ve nasıl çıkıyor cidden izlemesem inanmayacağım.
O yeşil gözleriyle bakıyor bakmasına da, iyi niyetli mi tam emin değilim.
Her yere dokunup ' Benim, ben buraya aidim ' mi demek istiyor emin değilim ama buraya hükmedemez, o da bunu bilmiyor.
Uzun Adam, kendini insan yerine koyup rozeti bile takmadı.
Bugün, yemek yediği tabağa tüküren,yarın da önüne konan tabağa tükürür.
Bunları o bile gördü de, topuğu kırılmış, düztabana kalmış kadın anlamadı.
Bir de kediler nankör derler.
Kedilere sıra gelene kadar.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder