17 Ağustos 2014 Pazar

#17 Ağustos üzerine....
Öncelikle ölenlere rahmet,kalanlara bu acıyla yaşamanın sabrını diliyorum.
Adana-İstanbul arası yaklaşık 1000 km.Uzaklıklar olayı hafifletmiyor inanın. O anlarda neler yaşandığını ancak yaşayan bilir elbette.
17 Ağustos'da,Osmaniye-Zorkun yaylasındaydım.1000 km'ye + 100 km daha ekleyin.Dağın zirvesi ve rakım 1850 mt.
Saat,3'e 5 vardı.Yıldızları uzansanız tutabileceğiniz bir gecede,nedense gecenin karanlığı daha koyuydu o akşam.Ortalıkta yıldız yoktu,derin bir sessizlik hakimdi.Oysa,yayla geceleri sabaha kadar dinamiktir Zorkun'da.
Birden köpekler,kediler ve tavuklar çıldırmış gibi ses çıkarmaya başladı.Öyle tuhaf bir tepki veriyorlardı ki,herkes ayağa kalktı.
Yaylada,yaban domuzu,tilki ve sansar çoktur.Bahçelere mi girdiler diye herkes koştu ama ortada hiç birinden eser yoktu.
Hayvanların anormal bağırtısı ve elektrikler de bir süre sonra kesildi.Habersiz kaldık yani ülkeden.Sabah olduğunda,pilli radyosu olan insanların dilinde ''İstanbul'da deprem olmuş.Her yer yıkılmış''lafı vardı.
Kimsenin olayları bildiği yok ama geceki hayvanların tepkisini şimdi anlaşmıştık.Hayvan deyip geçtiğimiz canlılar,depremi yüzlerce km öteden hissetmişlerdi.İnanın,o anki tepkilerini sözcüklere dökemiyorum.O kadar tuhaftı.
Neyse,evime döndüm ve televizyonu açtığımda Düzce,Yalova,İstanbul,Adapazarı.......
Bu nasıl bir görüntüydü?
Duvarları yıkılmış evlerin boş kornişlerinden uçuşan perdeler,denize gömülmüş apartmanlar,''Orda kimse var mı?''çığlığıyla bir can kurtarmanın derdindeki çaresiz insanlar.....
İstanbul'daki bütün dostlarımı arıyorum,nafile.Telefonlar çalışmıyor.Nasıl anlardı ancak yaşayan bilir.Biz ki uzaktaydık.Ya depremi yaşayanlar.....
Binlerce can,yıkıntılar arasında gitti.Çocuklar ailesiz,anne-babalar evlatsız kaldı o depremde.
Peki,suçluları nerdeydi?
O günden bugüne toplanan deprem paraları ne oldu?
Yeni yatırım,sağlam binalar,denetimli bir mekanizma devreye girdi mi sanıyorsunuz?
Yoksa,''Deprem bu,doğal afet.Takdiri ilahi''deyip geçecek miyiz?
Veli Göçer,günah keçisi oldu.Peki ama,onca çöken binayı yalnızca V.Göçer mi yapmıştı?
17 Ağustos,devlet eliyle işlenen bir cinayettir.
O binaların inşaatı denetlendi mi,ruhsat verirken dikkat edildi mi?Üniversiteler daha namuslu,işini iyi yapan,hırsız olmayan mühendisler,mimarlar yetiştirdi mi sonrasında?
Elbette HAYIR.
Böyle gelmiş,böyle gider diye kaderciyiz hala.
DASK dediğiniz şeyi kaç kişi yaptı örneğin?
Oturduğum binadan emin değilim.Çimentodan mı çalındı,demirden mi bilemem ki.Herkes mimar,mühendis olmayacağına göre.....
Kolondan anlamam,kirişten anlamam
Birilerinden iş ahlakını beklemekten başka çaremiz var mı?
Ali Ağaoğlu ekranlara çıktı ve''Ben de deniz kumu kullandım.Sıvaların içinden deniz kabukları çıkar yıkıldığında''diyorsa,bu adamları sorgulamak gerekmez mi?
Aynı A.Ağaoğlu,Maslak 1453 diye proje yapıp,İstanbul'u Manhhattan'a çevirmeye kalktığında, neden çürük binaları yıkıp,yenilerini yapıp,o insanların depremden ölmesine engel olmaz?
Asla yapmaz.Çünkü,işin rantına aykırı bu.
Ellerin gavurunda 9 şiddetinde deprem olur,insanlar ya tsunamiden ya da kalp krizinden ölür;bizde ise 4.5 şiddetinde evler çöker,yüzlercesi ölür.
Algımız bu kadar çalışıyor.
Hükümet kanadında ne yapıldı 1999 depreminden bu yana dersek:
Deprem paralarını götürdüler,çürük binaların yenilerine izin verdiler,yarında helvasını yerler ölen insanların.
Ne yapsınlar yani;Takdiri ilahi bu.
Allahtan gelen felakete çözüm mü bulacaklarını sanıyorsunuz yoksa?

Sağlam bir binada oturduğumu düşünmüyorum.
Ya deprem olursa?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder