20 Ocak 2018 Cumartesi

#Recep Tayyip Erdoğan ve halkımız ve soğuk bir pazar günü....
Pazar günü için erken bir saat,atölyedeyim ve sokaktan üşüyerek geçen insanları izliyorum.
Ben,sağlıklı bir insanım.Arada bir arıza çıkarıyorum ama o da,yaş artık ilerliyor ve beden de eskiyor,ruh da.Doğal bir süreç yani hastalanmak.
Yirmili yaşlardaki heyecanı kalır mı insanın bu yaşta?
Geçmeyen öksürükle doktora gittiğimde,doktor kaç yıldır sigara içtiğimi sordu.
Doktora baktım,bir kaşımı da havaya kaldırdım ve 'Doktor,ben hayatım boyunca hiç sigara içmedim'dedim.
Hani,insan hiç yapmadığı bir şeyle sorgulanınca belki kızıyor bilinç dışı.
-Peki,bu ciğerlerin hali ne?deyince;
KOAH hastası olmam için sigara içmeme gerek yok ki,bu kömür kokulu havada soluk almam yeterli.
Peki,neden bu kadar kirli bir havada yaşamak zorundayım?
Çünkü,düş peşinde koşanların hedefi için bu kalitesiz kömürler yoksul halka bedava dağıtılıyor,sanki bedava geliyormuş gibi,faturasını da her açıdan biz ödüyoruz.
Hava kirli,su kirli,toprak kirli ama aslında bir süredir hayatımız kirli.
Geçende,meme kanseriyle ilgili bir canlı yayın izliyorken,yayın kesilip cumhurbaşkanının Bingöl mitingi verilmişti Kanal B'de.
Cumhurbaşkanını izlemiyorum elbette,yetti çünkü her an karşımda bulmak;mitingdekileri izledim bir süre.
Sayın cumhurbaşkanı her yerde,üstünde kalın kaşmirden paltolar ve çevresindeki koruma ordusunun nefesiyle bile ısınıyorken meydanda onu alkışlayanların üstlerinde incecik montlar,yüzlerinde açlığın nefesi,sesleri kısılırcasına 'Reis,öl de ölelim'diye bağırıyorken üzüntüyle izledim.
Aldıkları üç-beş torba kalitesiz kömür,beş-on torba makarna kaç gün idare ederdi hanelerini?
Neden sorgulamıyorlardı kadınlar-erkekler açlıklarının nedenini?
Türk toplumu cidden çok tuhaf bir toplum.
Celladına aşık olan bir kitleyle,çıkar peşinde koşan üst tabaka arasında gelgitlerde yaşıyoruz.
İnsan en çok üşürken,açken canı yanar,yanmalı.
Açık alanda üşüyeceksiniz,evinize ekmek götüremeyeceksiniz,sigara paranızı bile bulamayacaksınız ama sizi bu hallere düşürenlerin peşine düşeceksiniz..
Tuhaf,çok tuhaf!
Atölyemin önünden büzülerek yürüyen,üşüyen insanlar geçiyor pazarın bu saatinde.
Sıcacık yatağında,gerine gerine uyananların yönettiği bu ülkede sen üşü Ey Halkım,ÜŞÜ!
Sizin verdiğiniz oylarla iktidar olanların kirlettiği havadan da biz hasta olalım.
Ne ala memleket!
Dip not:Atölyem buz gibi soğuk ama direniyorum soğuğa.
Üşürüm ama yine de o kömürü yakmam!
Ama asıl neden yanıcı madde var atölyede,iş güvenliği elbette her şeyden önemli,üşümekten bile. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder