10 Mart 2018 Cumartesi

#ŞEKER PANCARI
Malatya-Darende'den dönüyorum,elma bahçelerinin arasından geçiyorum,gözüm tarlalara takıldı.Elbistan ve güzergähtaki yol boyunca şeker pancarı tarlaları uzanıyordu.Tam da hasat zamanıymış.Toplanmış pancarlar,tarlaların içinde öbek öbek yığılmıştı;gideceği yeri bekliyordu.
Üç-beş sene öncesine kadar tablalarda haşlanmış şeker pancarı satılırdı.Öyle güzeldir ki o tat....
Şimdilerde hiç görmüyorum o pancarları.
Tam da bunları düşünürken,bir şeker pancarı satışı gündeme geldi.
Ne olmuştu da,hükümetin aklına birden şeker fabrikalarının zarar ettiği ! ve özelleştirilmesi-satışı gündem oluvermişti?
Kapalı kapılar ardında yine bir iş dönüyor elbette.
Bir işi topluma anlatmanızın çeşitli yolları vardır;ya yalan söylersiniz,işi kılıfına uydurursunuz ya da doğruyu söyler sonucuna katlanırsınız.
14 şeker pancarı fabrikasının özelleştirilmesini halka nasıl anlatacaksınız;elbette işi saptırarak.
Şeker fabrikaları zarar etti deniyor,peki gerçekte öyle mi?
Hani;torba yasa diye bir şey icat ettiler.İçine lüzumsuz maddeleri koyup,asıl hedeflerine ulaşacak değişimi yapıyorlar ya!
İşte,şeker pancarında da aynı şeyi yapıyor ve halkı kandırıyorlar,nasıl mı?
AKP hükümeti 2017 yılında çiftçiye 30,4 milyar TL destek verilmesi gerekirken, 12,7 milyar TL verdi. 2018 yılı için verilmesi gereken 34,5 milyar TL iken, bütçeye konan 14,5 milyar TL’dir. 
Destekleme alamayan çifti ne yapacak,elbette ekim alanlarını daraltacak ve ürün ekemeyecek.
Çiftçiye,şeker pancarı ekim kotasını bu hükümet koymadı mı?
Hammadde girdisi sağlanmazsa fabrikalar nasıl işleyecek?Pancarı işleyecek 25 fabrikanın çevresinde köy sayısı yüzde 56 ve çiftçi sayısı ise yüzde 82 gerilemişse.
Ağrı,Alpullu,Çarşamba ve Susurluk'taki şeker fabrikalarında üretimi durdurursan,ki işleyecek pancar yokluğundan;aynı potaya koyarsan çıkan sonuç,şeker fabrikalarının zarar ettiği yönündedir.
Her türlü engele rağmen şeker pancarındaki artış 12,8 milyon tondan 13,1 milyon tona yükselerek yaklaşık 300 bin tona ulaşmıştır.
Bu durumda,işleyecek fabrikalarımız,hammaddemiz ve insan gücümüz varken,biz neden fabrikaları özelleştirmek ama aslında kapatmak istiyor;toplumu nişasta bazlı şekere,mısır şurubundan yapılmış beslenme modeline zorluyoruz?
Dünyada,kendi ayağına bu kadar sıkan başka bir toplum var mı?
Peki,biz bunu neden yaşıyoruz?
Cargill,Amerikan malı bir şirket.El atmadığı ve sömürmediği ülke yok nerdeyse.Bursa'da,en verimli tarım arazilerine kurdurulan,genetiği değiştirilmiş mısır nişastası üreten ve kendi ülkesinde kullanmayıp,bizim gibi ülkelere pazarlayan bir şirket.
Obezite,kanser,kısırlık gibi bir çok hastalığı yaptığını bile bile,biz neden YÜZDE YÜZ PANCAR ŞEKERİ değil de nişasta bazlı şeker tüketmeye zorlanıyoruz?
Markete gittiğimde yalnızca TORKU'nun YÜZDE YÜZ PANCAR ŞEKERİ ibaresini gördüğüm şekeri alıyorum ve evime kooperatif üretimi olmayan hiçbir ürünü sokmuyorum.Hem çiftçimizi desteklemek hem de bilinçli bir tüketici olmak adına ama ne kadar koruyabilirim ailemi dışardaki kirli pazarlıktan?
Bana ne Cargill'den,bana ne Amerika'dan.
Ben halkımı ve ülkemi düşünürüm.
Almıyorum nişasta bazlı şekeri kardeşim!
Çok meraklıysanız,kendiniz yiyin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder