3 Şubat 2020 Pazartesi

#Mehmet Can....
Bu ismi duydunuz mu?
Efsane kaymakam olarak da bilinir.Hayatı ve yaptıkları Çukurova'da öyle büyük işlerdir ki;Tarık Akan'ın başrolde oynadığı KANAL filmi,bu kaymakamın hayatını anlatır.

Peki,kimdir bu Mehmet Can?
1960-1962 yılları arasında Adana'nın Kadirli İlçesinde görev yapmış ve çeltik ağalarına karşı verdiği mücadeleyle ,Erzurum'a sürülmesine kadar da sürmüştür.
Çok cesur,halkın yararı için ağaları karşısına alan bir kaymakamdır.
Yaptırdığı köprüler,ta o dönemde Avusturyalı mimarlara çizdirdiği okul projeleri,park,ormanlık alanlar ve su kanallarının köylülere verilmesi konusunda yaptığı mücadele bugün bile anlatılır.
Sivrisinekli,bataklık alanı kurutup köylüye kazandırması da ayrı bir öyküdür.
O günden,bugüne,gelen gideni aratır misali,böyle çalışkan,halkın yanında ,başarılı projelere imza atan aynı oranda başarılı başka bir kaymakam da gelmedi bölgeye.
Kaymakamların ,kanunda görev tanımlarını okudum.
Hükümetin aldığı kararları uygulamak,huzur ve güvenliği sağlamak,kişi dokunulmazlığını güvence altına almak,kamu esenliğini sağlamak ve bunları yerine getirmek için de tüm güvenlik önlemlerini almak,tedbirleri uygulamak görevleri vardır.Köyleri,bulunduğu bölgeyi teftiş etmek de,görev tanımında yer alır.
Kaymakam,devleti temsil etmiyor,iktidarda olan hükümetin temsilcisi olarak görev alıyor ilçelerde.
Bu ayrımı,ben de yeni öğrendim.
Peki,neden bu kadar takıldım bu kaymakam konusuna?
İlçelerin,en büyük mülki amiridir kaymakam.
Kaymakam,vatandaşı azarlamaz,elini kolunu sallayarak konuşmaz,hakaret etmez,vatandaşı küçümsemez,edep nedir bilir,adabı muaşeret kurallarını hem bilir hem de uygular.
Kaymakam,vatandaşı dinler,sorunları çözme gayretinde olur,notlar alır,söylem ve eylemi yapar-sa,o kaymakam başarılı bir kaymakamdır.
Gittiğim yerlerde,kaymakamlara da nezaket ziyaretlerinde bulunurdum,öyle kaymakam profilleriyle karşılaşırdım ki,bu adamları mezun eden fakülteleri bir daha gözden geçirmek gerekir diye düşünürdüm.
Bakınız,bazı kaymakamlar ne yapardı:
Koltuğunda kaykılan,önüne gelen soda şişesini karşınızda ağzına diken,bir şeyleri anlatırken telefonla oynayan,sizi dinler gibi yapıp,aslında hiç önemsemeyen,kulağını vermediği içinde her şeyi yalan yanlış anlayan,'Orası şöyle uygardı ama burası çok cahil' diye bölgeyi ve halkı küçümseyen,oturduğu koltuğun hakkını vermeyen,olaylara çözümcü yaklaşmayan hatta hiç sorgulamayan ,'Bir gün nasıl olsa çözülür,hele bekleyelim 'diyen kaymakamları öyle çok gördüm ki......
Bir efsane kaymakam daha vardı örneğin,makamına gelen vatandaşlara ağız dolusu küfreden,o kaymakam gittiği zaman,ardından koyunlar kesilmişti.Koyunlara yazık olmuştu ama o kadar nefret edilmişti ki.....
Liyakat dediğimiz şey,tam da burada devreye girmeli.Oturduğu koltuğun hakkını vermeli,oturan herkes.
Deneyim,iletişim kurma becerisi,halkın çıkarlarını ön planda tutmak ve halkı dinlemek.....
Bu kadar zor olmamalı.
Vatandaş azarlanmaz.Üslup çok önemlidir,el kol sallanmaz.
Halkın temsilcisi,halkı temsil yetkisini iyi kullanmalı.
Gerçi,halkımıza da müstahak mı ne yaşadıkları?
Bu kadar kaderine razı,sorgulamayan,korkak,alkış tutan insanlar olur mu yahu!
Size müstahak böyle yöneticiler!

Yeni Mehmet Can'lar yetişsin artık!
İşini bilen,latif,saygılı .....
Çok mu zor böyle insanları yetiştirmek?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder