#Gecenin karanlığı,bütün kirleri saklar ve bütün kentler benzer güzellikte görünür gözümüze.
Üniversitede öğrenciyken,çok sık gelirdim evime.Çok özlerdim ailemi.
O yıllarda,uçaklar böyle 7/24 hizmet vermezdi.Otobüs yolculuğu seçeneği kalırdı geriye.
Ama ben,otobüs yolculuğunu da çok severim.
Şehirlerin içinden geçmeyi,kentlerin yalnızlığını izlemeyi,kiri pası öteleyen duyguları da çok severim.
Çok zorda kalmadıkça uçağa binmiyorum elbette,yine uzun otobüs yolculukları....
O yıllarda,uçaklar böyle 7/24 hizmet vermezdi.Otobüs yolculuğu seçeneği kalırdı geriye.
Ama ben,otobüs yolculuğunu da çok severim.
Şehirlerin içinden geçmeyi,kentlerin yalnızlığını izlemeyi,kiri pası öteleyen duyguları da çok severim.
Çok zorda kalmadıkça uçağa binmiyorum elbette,yine uzun otobüs yolculukları....
Dünden bu yana,dilimden düşmüyor kentlerin yalnızlığı.
Dili olsaydı İstanbul'un Adana'nın,Ankara'nın neler söylerdi bize kim bilir?
İstanbul'dan,saat 5' de kalkan Adana otobüsüne binerdim.Hava,aydınlık olurdu henüz.Sonra,o şahane boğaz manzarası....
Köprüden geçip,Harem Otogarı'na girerken,güneş,karşı kıyıda batmaya başlardı.Kız Kulesi'nin ardı,Topkapı Sarayı,Ayasofya,kızıllığa bürünürdü.
Ve yolculuk İzmit,Bolu,Ankara,Aksaray diye sürerken,gece başlardı.
İnsanlar,evlerine çekilmiş olurdu,sokaklar,lambaların ışığında sessizleşirdi.
Belki,bir iki,sokak köpeği dolanırdı caddelerde.
Yaşayanlar bilir,otobüslerin,kentlerin içinden geçerken bir sesi olur,
Asfalt yolda ,otobüs ve boş yolların arkadaşlığının sesidir bu.
Çok uyuyamam yollarda.Kulaklığım ve müziğimle birlikte, camdan yansıyan silüetleri izlerim.Evlerin tek tük yanan ışıkları,içinden kim bilir ne hayatların aktığı öyküleri....
Otobüs hızlandıkça,dışarısı flulaşır ve camdaki buğular artar.
En çok,Toroslardan inmeyi severim.Gün ağarmaya başlamıştır artık.Güneş dağların ardından doğarak,'Adana'ya geliyorsun,hadi yaşadın' der bana.
Şimdilerde,pamuk ekimi pek yapılmıyor ama ben,her gelişimde,pamuktan yayılan o kokuyu duyarım.
-Adana yollarında
Pamuklar dallarında türküsü dolanır dilime.
İnsanın,anayurdu gibisi yoktur elbette.
Her ne kadar,İstanbul,düş kentim olsa da....
Dili olsaydı İstanbul'un Adana'nın,Ankara'nın neler söylerdi bize kim bilir?
İstanbul'dan,saat 5' de kalkan Adana otobüsüne binerdim.Hava,aydınlık olurdu henüz.Sonra,o şahane boğaz manzarası....
Köprüden geçip,Harem Otogarı'na girerken,güneş,karşı kıyıda batmaya başlardı.Kız Kulesi'nin ardı,Topkapı Sarayı,Ayasofya,kızıllığa bürünürdü.
Ve yolculuk İzmit,Bolu,Ankara,Aksaray diye sürerken,gece başlardı.
İnsanlar,evlerine çekilmiş olurdu,sokaklar,lambaların ışığında sessizleşirdi.
Belki,bir iki,sokak köpeği dolanırdı caddelerde.
Yaşayanlar bilir,otobüslerin,kentlerin içinden geçerken bir sesi olur,
Asfalt yolda ,otobüs ve boş yolların arkadaşlığının sesidir bu.
Çok uyuyamam yollarda.Kulaklığım ve müziğimle birlikte, camdan yansıyan silüetleri izlerim.Evlerin tek tük yanan ışıkları,içinden kim bilir ne hayatların aktığı öyküleri....
Otobüs hızlandıkça,dışarısı flulaşır ve camdaki buğular artar.
En çok,Toroslardan inmeyi severim.Gün ağarmaya başlamıştır artık.Güneş dağların ardından doğarak,'Adana'ya geliyorsun,hadi yaşadın' der bana.
Şimdilerde,pamuk ekimi pek yapılmıyor ama ben,her gelişimde,pamuktan yayılan o kokuyu duyarım.
-Adana yollarında
Pamuklar dallarında türküsü dolanır dilime.
İnsanın,anayurdu gibisi yoktur elbette.
Her ne kadar,İstanbul,düş kentim olsa da....
-Sıcak değil,çok sıcak
-Deniz vardı da,biz mi gitmedik
-Adanalıyık,Allahın adamıyık sözlerinin eşliğinde...
Şırdan,BiciBici,Şalgam,Kebap ve niceleri....
İstanbul'u da çok özledim.
Şu koronavirüs çıkmayaydı,iyiydi ama....
-Deniz vardı da,biz mi gitmedik
-Adanalıyık,Allahın adamıyık sözlerinin eşliğinde...
Şırdan,BiciBici,Şalgam,Kebap ve niceleri....
İstanbul'u da çok özledim.
Şu koronavirüs çıkmayaydı,iyiydi ama....
Böyledir şehirler....
Geçtiğiniz her yerde bir ayak iziniz kalmışsa eğer....❤️
Geçtiğiniz her yerde bir ayak iziniz kalmışsa eğer....❤️
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder