#Saat, 05.56.Sabah ezanı okunuyor.
Hocanın sesini dinliyorum, aklımda İzmir var.
Dogmatik her şeyi, insanlara empoze ettiğinizde, karşınızdaki kitle, inanma eğilimindeyse ve sorgulamadan sizi dinliyorsa, ortaya çıkacak tablo bellidir.
Cehalet!
Siyasilere bakıyorum, üsluplarına....
Nezaket yerlerde. Hele o, ağızdan çıkan sözcükler....
Biz, bu insanları mı hak ediyoruz?
Din, başlığında bir söylemle iş başına geleceksiniz, hak, hukuk ve adaleti ayaklar altına alacaksınız ve kitabınız Kuran olacak, öyle mi?
Dün, evde dolapları düzenliyorum, Anacığım, nurlarda uyusun Gramofon'da, son dinlediğimiz Münir Nurettin Selçuk ve Sadettin Kaynak imzalı bir taş plak var.
Sonra, diğer 33'lük ve 45'likleri tek tek elime aldım. Ruhi Su' dan, Adnan Saygun'a; QUEEN'den, Pink Floyd'a;Bethooven'den, Ravel' e....
Pikapta ise, Yurdaer Doğulu'nun 45'liği duruyor.
En son onu dinledim geçen gün.
Müziğin iyileştiren, insanı güzelleştiren bir yanına her zaman inanmışımdır.
Sonra, Anacığımın Kuran'larını aldım elime.
Hepsinin sayfalarını tek tek açtım. Arapça ve altındaki Türkçe mealini okudum birkaçının.
Kuran,Müslümanların başucu kitabı.
Tümüyle, yoruma dayalı çevirilerle sunuluyor ve 1400 yıl öncenin hükümlerini içeriyor.
Geri kalmış Arap coğrafyasında, hala uygulanan maddeleri var elbette. Zina gibi, recm gibi, idam gibi....
Uygar dünyada, suçun cezasının hukuk olduğunu biliyoruz ama uygulanmayan hukuk ne işe yarar, ayrı konu?
Kuran'ı kendisine yol belleyen toplumlarda, neden bu kadar ahlaksızlık, hırsızlık, tecavüz, dolandırıcılık, adaletsizlik var?
Kuran, sana, git de malzemeden çal demiyor, harama el uzat demiyor, hak ye demiyor, başkasının namusuna göz dik demiyor...
Peki, sizler bunu, hangi kitaba dayanarak yapıyorsunuz?
Kitabınız, Kuran değil mi?
Bina diken müteahhitler örneğin...
Hangi inşaat eğitimiyle bu işe soyundunuz?
Çimentonun oranını, demirin kalınlığını, zeminin etüdünü bilerek soyunsaydınız inşaat işine, malzemeden çalmasaydınız örneğin,bugün, o 114 insan yaşıyor olacaktı.
Sen!
Kolonu kesen dükkan sahibi, evin duvarını yıkan insan, bir binanın taşıma değeridir ya kolonlar, duvarlar, kirişler.
İşte sen, aklına estiği gibi keser, yıkarsan binanın statiğini bozarsın ve üstüne de malzemeden çalarsan, o bina yıkılır, insanlar ölür.
Bu işin vebali ; Çalan müteahhit, denetlemeyen kurum, 7 kez imar affı çıkaran hükümet ve' nasıl olsa bir şey olmaz 'diyerek, binayı inceletmeyen oturanların üstünedir.
Yazık değil mi, onca insan öldü!
Bir de, inançlı olacaksınız!
Her cuma, camiye de koşuyorsunuz mutlaka, ne diyorsunuz çok merak ediyorum.
-Allahım!
-Öyle çok hile hurda yaptım ki, öyle çok haram yedim ki, öyle çok garibanın ekmeğine el uzattım ki, öyle çok kötü niyetle suç işledim ki ;
Beni Affet mi;
Yoksa;
Elimde Kuran, karşımda koşulsuz inanan, böyle bir güruh olduğu sürece, ben her şeyi yaparım evelallah mı diyorsunuz?
Kuran'ı bile doğru okumuyorsunuz.
İçindekinin, yarısını bile yapmasanız iyi bir şeyler olacak ama...
Tamam!
Hırsızın elini kesmeyin de;
Güncelleme şart!
Hayat, 1400 yıl öncenin koşullarında yaşanmıyor.
Ne çölde, ne de çadırda yaşayan bedevi değil insanlar.
Uygar bir dünya var ya artık!
Ama karşılığında okumayan,sorgulamayan,alkışlayanlar;
Ne güzel cahil kalan insanlar olduğu sürece,
İşlerin düzelmesini beklemeyin bu ülkede.
Müteahhit diyor ki:
Ben suçsuzum!
Ne güzel memleket!
İnsanların nefesini kesmeye ne hakkınız var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder