Eğer çocuğunuz varsa ,sorumluluğunuz da başlamış demektir.

Sürekli kötü yetişen nesillerden söz edenler bilmeli ki, o çocukları, gençleri bizler yetiştirdik.

Bir suçlu arayacaksak ,önce kendimize bakacağız.

Çocuklarımız en kıymetlimizdir.

Annem, çok iyi bir öğretmendi ve ben de kızımı yetiştirirken Annemden öğrendiklerimi kendi doğrularımla birleştirdim ve uyguladım .

Kızımdan Mektup....

Kızım, geçtiğimiz yılın birinde, doğum günümde, yanımda olamadığı için bana bir mektup yazmıştı.

Nefesim, canımdan öte sevdiğim, varlığına şükrettiğim kızımın benim için düşündüklerini okuyunca aşırı duygulandım.

Neler yazmış neler...

Size bir Anneden bahsetmek istiyorum ama çok daha fazlası olduğu için 'Anne' nin yetersiz kaldığını düşünüyorum.

Her zaman inandığım şeylerin peşinden inatla gidiyorsam bunu senden öğrendim.

Her gece,başımı yastığa rahat koymam gerektiğini senden öğrendim.

Kendi ayaklarımın üstünde durmayı,güçlü olmayı, taviz vermemeyi senden öğrendim.

Bazen, çok mu abartıyoruz bu bağımsızlık ve ayakta durma işini ne dersin?

İyi bir insan olmayı, başkalarını düşünmeyi, benden başkalarının da haklarını savunmam gerektiğini ,haksızlığın her türlüsüne karşı durmayı senden öğrendim.

Başkalarının olmaz dediklerini oldurabilmeyi ,emeğin önemini, yaratıcılığın gücünü, her daim daha iyisinin yapılabileceğini senden öğrendim.

Ve nicesi...

Yazılacak çok daha fazla şey, gidilecek çok yol, yaşanacak çok anı, öğrenilecek çok şey var biliyorum.

Sen benim ilk öğretmenimsin, hep de öyle kalacaksın.

Kendimden baya memnunum bilirsin ,olduğum kişi senin eserin.

Hayatımda iyi ki vardın, nice yıllarda da iyi ki yanımda olacaksın.

Kaptım seni tatlış.

Hep birlikte büyümeyi diliyorum ve seni çok seviyorum.

Doğum günün kutlu olsun.

Çocuğunuza gerekli özeni gösterirseniz ,karşınıza işte böyle gurur duyacağınız bir evlat olarak gelir .

 AKP'nin beceriksiz, başarısız Suriye politikasının sonucu işte budur!

Bu haberi okuyunca ,çocuklara elbette insan üzülüyor ama bu nedir be kardeşim?

Suriyeli bir aile. Boy boy 9 çocuk ve eş adı altında ,birbirine kuma olan 3 kadın.

Adam, cezaevindeymiş.

Neden acaba?

10 yıl önce Suriye'den, savaştan kaçmışlar kaçmasına da ,kendi ülkesinde savaştan kaçıp, bizim ülkemize sevişip üremeye mi gelmişler?

Dolapta kuru ekmek varmış , komşular yemek vermezse açlarmış, 2 kadın kaçmış, 9 çocuk bu kadının başına kalmış.

Yani?

Ülkemizde, 17 milyon ne idüğü belli olmayan Suriyeli, Nijeryalı, Pakistanlı ,Afganlı ...

Ne kadar cahil, eğitimsiz ,işe yaramaz insan varsa, delik deşik olmuş sınırlarımızdan ellerini kollarını sallaya sallaya geliyorlar ülkemize.

Milli Savunma Bakanı da ,sanal alemde yaşıyor olmalı ki ,' Sınırlarımızdan izinsiz kuş bile giremez ' derken emrinde 5 Bin asker bulunan şerefli ordumuzun bir Tuğgeneral'i, kendi arabasıyla insan kaçakçılığı yapmıyormuymuş meğer!

Tuğgeneral,emekliye ayrılmış.

Yani?

Emrindeki asker tutuklanmış.

Bu nasıl bir rezalettir?

O Tuğgeneral neden cezalandırılmıyor?

Haberdeki aileye gelince...

Kardeşim!

Suriye' de savaş mı var?

Hadi, şimdi baktın.

Bu 9 çocuk, ömür boyu burda mı kalacak?

10-15 yıl sonra bunlar , nasıl bireylere dönüşecek ,bir fikirleri var mı?

Bu aileyi gerekli desteği yaparak derhal ülkesine göndermek gerekiyor.

Ülkemde ,yabancı istemiyorum!

Bu ülke bizim.

Herkes kendi evine.

Tüm ifadel

 Anne- Baba olmak, bir çocuğu iyi bir insan olarak yetiştirmek hem çok önemli hem de toplum için gerekli.

Anne- Baba olmaya hazır değilseniz lütfen o çocuğu yapmayın.

Bir mankenin çocuğuyla yaşadığı konuyu görüyorum iki gündür.

Gerçekten de, bazı insanları Anne- Baba yapmayacaksınız hatta engel olacaksınız.

Bu mankeni, magazin basınından okumuştum yıllar önce.

Evli ve 2 çocuklu bir iş insanıyla yaşamış ,bir de çocuk yapmıştı.

Ne, adamın aldatılan eşini ne de evli bir erkeğin başka bir kadınla yaşamasını konu etmeyeceğim elbette ,çok yönlü eleştirilmesi gereken bir şey bu çünkü ama şunu söyleyebilirim: Eğer, bir erkek evliyken başka bir kadına gidiyorsa o erkekle evli kalınmaz ; boşanılır.

Eğer bir erkek, evinde eşi ve çocukları varken başka bir kadına gidiyorsa ,o evlilik zaten bitmiştir ; boşanılır.

Bir kadın, her şeyi bile bile böyle bir erkekle birlikte oluyorsa ,illa ki sonuçları olacaktır; katlanır.

Bu mankeni anımsıyorum. Hamile olduğunu erkeğe söylediğinde adam, çocuğu istemediğini , nüfusuna almayacağını ,aldırmasını söylemişti.

Magazin kültürü bunlar.

Aldatmayı geçiyorum ama bir erkek bir kadınla birlikte oluyor diye baba olmak zorunda mı?

Neden olsun?

Her cinsel birliktelikten hamile kadın çıksa, ülkede nüfus patlaması olur.

Bunun önlemi var değil mi?

Eğer, hamile kalmayı hedeflediyse bir kadın ve erkek de o gebeliği istemiyorsa , ya o çocuğu aldırırsın ya da tek başına büyütmeyi göze alırsın .

Hem doğururum hem de başına atarım diye bir şey olabilir mi?

Mankeni anımsıyorum da, erkekten hiçbir şey istemeyeceğini, çocuğu tek başına büyüteceğini söylemişti.

Ama sonuçta öyle olmadı.

Okul masrafları, mutfak masrafları diye diye ....

Dedim ya magazin kültürü bunlar.

Tek başına çocuk büyütmeyi kolay sanıyorlar.

İşte sonuç ortada.

Sosyal medyada , kızını teşhir ettiği yetmiyor gibi ,adama yönelik suçlamaları da inanılmaz.

Merak ediyorum, adam kendisiyle yaşarken evli olduğunu ,bunca suç-lama-larını bilmiyor muydu?

Adam, zorla mı yatağa götürdü yani?

Yaşarken iyi, ayrılınca mı kötü oldu bu erkek?

Kadınlar ,cidden çok tuhaf.

Anne-Baba olmak sorumluluktur.

Göze alıyorsanız yapacaksınız o çocuğu.

Adam, baba olmak istemiyorsa ve bunu belirtmişse o çocuğu yaparken çok düşünecek kadınlar.

Bir anne, çocuğuyla baş edemediğini böyle anlatır mı?

Bizim annelerimizin hiç canı yokmuş demek ki!

Böyle travmalı insanlarla ülke nereye kadar?

 Bugün 28 Mayıs...

Sabah, yeni bir güne , yeni bir 365 güne uyanacağım.

İnsan, yaş aldıkça daha bir öğreniyor ,olgunlaşıyor.

Hayat , evire çevire büyütüyor hepimizi.

Öncelikle; bugün için arayıp soran, mesajla ulaşan hepinize çok teşekkür ederim.

Hoşluktu yapılan her şey, insana kendini iyi hissettirendir.

Güzel insanlarla kesişsin yolumuz, hayatı daha bir yaşanır kılmak için karşımıza hep iyi insanlar çıksın diliyorum.

İyi ki varsınız,

İyi ki varım .

Tüm ifadeler:

 Bugün Pazar....

En sevdiğim gün.

Saat ,gecenin 4'ü.

Çok uzaktan bir horoz sesi geliyor,karanlığın içinde sabahın geldiğini haber veren.

Güzel öten o kuş da erken başladı şakımaya.

Bu kez yalnız değil, birkaçıyla koro halinde.

Ne güzel de ötüyorlar.

Bugün, 26 Mayıs....

Annem aklımda.

Eskiden , şimdinin bizleri gibi anneler 1-2 çocuk yapmazdı.

O yıllarda kadınlar nerdeyse iki yılda bir gebe kalır ve kalabalık aileler olurdu.

Hamile bir kadının en zor ayı 8 ve 9. aydır.

Bebek artık rahimde iyice büyümüştür , çok hareketlidir, annenin nefesini keser, yürütmez olur, yatakta sağdan sola dönemez,öyle zordur hareketleri.

Doğum denen mucizeye kadarki yolculuk zordur.

Bizler, 1 - 2 çocukla 'Yeter' derken ,6 ve yukarısı doğum yapan Annelerimiz ne yaptı acaba?

Annelik, gebelik aşamasının başından sonuna kadar,hem fiziki hem de duygusal açıdan ne zor bir şey.

Annemi düşünüyorum da...

Yarın doğum yapacak Annemi...

Ne hissetti , nasıl korktu, neyi bekledi acaba?

Mutlu muydu, kaygılı mıydı, hazırlıklı mıydı bir çocuğu daha kucağına almaya?

İnsan, gerçekten de bu sorgulamayı yapmayı Anne olmadan anlamıyor.

İnsanın, yaşamadan söylediği her şey lafta kalan sözcükler.

Olabilirliğini tahmin ettiği...

Kuşlar ne güzel ötüyor.

Hava aydınlanıyor artık.

Bir Salı gecesinde, sabaha karşı başlamışım hayata.

İyi mi olmuş ,kötü mü olmuş bilmem!

Onu da birlikte yol aldıklarıma sormak gerek.

Annemi düşünüyorum...

Mutlu muydu , heyecanlı mıydı,korkuyor muydu?

Herkes ,bazı anlarda ,yalnızca kendisiyle başbaşadır ya!

İçinde ne yaşar , yalnızca kendisinin bildiği...

İnsanın varlığı bir mucize aslında.

Hayata kattıklarıyla da bir değer.

Seveni de vardır, sevmeyeni de vardır illa ki.

Zorla olmaz bu duygular.

İnsan, ne hissediyorsa,ne hissettiriyorsa odur.

Uzun aylardır , ince tırnak sıcacık ekmek almıyorum fırından.

Yoruluyorum, haliyle üşeniyorum, pazar gününe ,en sevdiğim güne .

Hadi bugün kendimi ödüllendireyim .

Ne de olsa, Annemle göbekbağı vedalaşmasında son günüm bugün.

Anacığım....

Ne acılar çekti bu hayatta.

Bir de 9 ay beni taşıdı içinde.

Eskiden ,çok eskiden daha mı zordu nedir her şey?

Uyumam gerek ama bir türlü uyku tutmuyor nedense!

Gün ağardı , horoz hala ötüyor.

Bülbül olsa çekilir belki de....

İyi Pazarlar ...

 Tasarım nedir?

Bu mobilya tasarımını gördüğümden bu yana moda adı altında mobilyadan kıyafete üretilen şeylerin tasarım olup olmadığını sorguluyorum doğrusu.

Çok başarılı bir tasarım bu mobilya.

O kadar fonksiyonel ki, bayıldım desem yeridir.

Bir İtalyan tasarımı bu.

Tasarım dediğimizde aklımıza gelmesi gereken şeyler var elbette.

Yerden kazanım, işlevsellik ,maliyet ,işe yararlılık,ergonomi, şıklık, zarafet...

Bu mobilya , hem boy aynası ,hem komodin, hem makyaj masası...

Her işe yararlılığı var ve toplamdaki alan kaplamasını minimum düzeye indirdiği gibi evden çıkarken tüm ayrıntıları görmenizi sağlıyor.

İtalyanlar ,tarihi güzelliklerinin yanında giyim yemek , mobilya her konuda çok iyiler.

Cannes Film Festivali ,uluslararası marka bir festival.

Kırmızı halıda yürümek de moda ve tasarım adına bir olay.

Peki, her kıyafet özel ve güzel bir tasarım mıdır?

Tasarımın bazı ilkeleri var. Özellikle modada,gizil bir yanınız olacak.

Çıplaklığın da bir dozu var.

Şu kıyafet örneğin...

Böyle tasarım mı olur?

Kadın bedeni güzeldir ama ölçüsüz dekolte kadını güzelleştirmez ,aksine itici kılar.

Cannes' de, kırmızı halıda yürüyen bizim oyuncuların kıyafetlerini izledim de; yok böyle kötü tasarımlar.

Her önüne gelen ,kadının orasını burasını açmayı moda ve tasarım sanıyor ama moda böyle bir şey değil.

Vücudun 90-60-90 olması, memelerin küçük ve diri olması kadını çekici kılar ama bu şekilde değil.

Kadını metalaştırıyorlar.

Şu mobilya ,şu oyuncudan çok daha hoş ve çekici değil mi ?

Her ayrıntısını merak ediyorsunuz ama bu kadında merak edilecek bir yeri kalmamış ki.

Estetik de değil üstelik.

Tüm ifadeler: