Yiyenler vardır mutlaka ama ben yemediğim için merakımdan aldım bugün.
Yaşlıca adamın biri, bir arabanın bagaj kapağını açmış, başında da insanlar....
Bir şey satıyor ama ne?
Merakımdan ben de yanaştım.
Amca, Karaisalı' dan gelmiş, bu peyniri satıyordu.
Oğlak derisinin üstünde' Karaisalı' nın otlaklarından beslenen bir yavru oğlaktım bir zamanlar' diye yazmadığı için doğru mu söylüyordu bilmem amca ama mecbur inanacağım.
Kapış kapış gidiyordu peynir.
Dedim, ' güzel mi tadı?'
Bıçağın ucuyla tattım, bir şey anlamadım itiraf ediyorum.
Her gün, oğlak derisine basılmış peynir mi görüyoruz da tat farkını bilelim değil mi? 😉
Bizim memleket Darende 'de bunlar varmış, öyle diyorlar ama ben görmedim.
Darende' den de, biri göndermediği sürece mümkün mü bulmak?
Neyse....
Amca, o kadar methetti ki peyniri, sırf merakımdan aldım.
Herhalde, benim ağzımın tadı yoktu, pek bir şeye benzetemedim ama bu kadar alıcısı olunca, ben cahil kalmış olmalıyım peynir konusunda.
Aslında, küçük üreticinin geçinme çabası bu.
Peynir alırken biraz da lafladık.Herkesin bir öyküsü vardır biliyorsunuz, amcanın da vardı.
Ben bu laflamadan koca bir roman çıkarırım aslında ama önce peynirin tadına varmalıyım.
Amca dedi ki; Bak kızım, senin için yenisini açıyorum.
Çok sevindirik oldum elbette. Benim için ilk açıyor ya!
Tabii, arabada başka peynir kalmamış olmasını asla önemsemiyorum. 😉
Deri açıldıkça, içinden çıkan görüntü, tam da heykel tadında.
Hani, ilk çağlarda, kadın figürleri vardır ya, ayrıntıya girmeden yapılan, işte tam da böyle bir görseli, hatta bunu kullanmalıyım ytong çalışırken. 😉
Amca döndü ve ' Şimdi bunu alıyorsun ama daha fazlasını almadığına pişman olacaksın.
' Ne yapayım amca' dedim,
'Kalanını hediye ediyorsanız, hepsini alayım.'
Sanırsınız ki bedava. İçine çeyrek altın mı koydular nedir? 😉
Ne yapayım onca peyniri?
Bakalım, kahvaltıdan sonra, daha fazlasını almadığıma ne kadar pişman olacağım?
Ah şu damak tadı.....
Yemeden de olmuyor ki! 🙂
Yemeden de olmuyor ki! 🙂
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder